Das Lyrische ich in der Zeit. Eine Betrachtung über Homannsthal Rilke und Georges position interhalb des 'fin de siecle'
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 11711
- Danışmanlar: PROF. DR. YÜKSEL ÖZOĞUZ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Alman Dili ve Edebiyatı, German Linguistics and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1990
- Dil: Almanca
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Alman Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 169
Özet
Türkçe özet : Çalışmanın, gerek temelini gerekse şeklini oluş turan ana f ikiıl, edebiyat başta olmak üzere, her kültürel ifadenin sonunda bir organik yapı ya bağlı olmasından ibaret. Başka bir değişle: Her kültürel ifade, zorunlu olarak, temelinde tek bir organik yapıdan kaynaklanmakta, o'ndan hayatını oluşturmaktadır. Organik derken, bir noktada doğup, filizlenerek belli başlı evrelerden geçtikten sonra, belli bir noktada yine tükenip, yeryüzünden, gerçekçiliği açısından kaybolan bir düşünce, bir ruh ya da bir zihin anlaşılmaktadır. Bu anlamda biz, alman edebiyatının tükeniş nokra sına eğilerek, üç ayrı. şairin birer şiirini izlemek durumundaydık. Amacımız ise, tükenişin içeriği ile biçimini ortaya koymak idi. Sonunda, elde ettiğimiz sonuçlar şunlar idi : Hugo von Hofmannsthal, tükenişin eşliğinde meydana gelen hayat-sanat çatışmasında birleştirici ve daha ziyade hayat' a da sadakatim gizlemeyen bir düşünür olarak kendisini belirliyordu, Rainer 'Maria Rilke, ikinci olarak, »hayat ve dünya' öğelerine tümden sırtını çevirip, yalnızca kendi 'iç' dünyasına sarılan bir sanatçı olarak kar şımıza çıkıyordu. 3u anlamda kendisi ayrıyeten Hugo von 'Hofmannsthal ile üçüncü şairimiz olan Stefan George fnin arasında kalmaktaydı, zira bu Stefan George, artık ne 'iç' ne de 'dış' dünyayı, yani 'Hayat1 ı göz önüne alıyor, aksine yalnızca sanat ' m içinde kalıyordu, ve 'dışardan gele bilecek her 'müdahaleye' ye karşı sanatın çevre sini iyice duvarlarla öre biliyordu. Bu anlamda 'sanat, sanat için' düşünceyi her hangi bir taviz göstermeden savunuyordu.Yukarda, ' yeryüzünden kaybolan bir z i h in ' den bahse der ken, Alman edebiyatının tükenişi ile ilgili yorumlamalarımız, bu sonuçlar çer çevesinde dayanaklarını buluyordu : çünkü, »sanat» yüzünü^ 'hayat »tan çevirip, yalnızca »kendisi için' varolmaya başladığı andan iti baren, elbette ki, "yeryüzünden kaybolmuş» ola caktır. Ancak, dikkatimizi toplamak istediğimiz husus, bununla birlikte, ancak bundan ziyade, »sanat- »m »hayat» tan kopuş süreçleri idi. Bu çerçevede, görebildiğimiz en açık ve saydam şey,Hofmannsthal den George ye kadar uzanan g e 1 i ş m e. Her ne kadar aynı zamanda yaşamış ol- salarda,üç şairin, kendileri için seçtikleri ayrı ayrı çözüm yolları, »Hayat-sanat» arasında beliren uçurumun aşıla bilinmesi için geçerli üç olası imkan olarak ortaya çıkıyordu. Bu demektir ki, başka yollardan bu uçurumun aşılması mümkün olamazdı. Ve de : Bayat'tan kopmaktan, başka hiç bir çözüm de olamazdı, sanat için. Bütün bunların ötesinde ise, b u gelişmenin, b u şekilde kendisini göstermesi, ve bu kişi ler tarafından gerçekleşmesi, yine bir rastlantı değil, aksine derin bir 'tabjtyat kanunu' çerçevesinde düşünülmelidir : Üç şair de »alman edebiyat içinde, daha ziyade 'kenar konuma» sahiptir, yani 'ölmekte olan ' r u h» un merkez »de inandırıcılığını yitirmiş olmasından dolayı, yanlızça artık kenar bölgelerde geçerliliğini koruya bilir. Bu, birinci husus. İkinci husus ise, Üç şair' in, konumları doğrultusunda seçtikleri Çözüm yolları ile ilgilidir : Şöyle ki, Hofmannsthal,Vienalı olmakla birlikte, İtalya' ya kan bağı olduğu göz önüne alındığında, seçe bileceği tek bir yolla karşı karşıya kala bilir, - o da î Eayat'a sadakat »tır. - b -Kilke ise, Prag kökenli, ve genç yaşta Ruey&mn etkisinde kalmış, ve bu etkiden hayatı boyunca hiç kurtulmamış bir insan olarak, yalnızca, 'İç' dünyasında bula bilirdi, çözüm yolunu. Nihayet George1 ye gelindiğinde, kendisi ren bölgesinden olup, Fransa'ya, daha net konuşursak : lûallarmee* ye olan bağlılığını asla gizlememiş bir fikir adamı olarak elbette ki ' sanat1 ı seçmek zorunda kalmıştır, özetlersek : Güney(Hayat), Do£u ( İç Dünya) Batı ise (sanat), Ancak, ve üçüncü husus olarak, bu Uçken birde şunu bize aktarmaktadır : Alman zihni ve de sanatının,üç ana hattı vardır, onlar a- barok fikri dir,yani 'hayat 'ağırlıklı bir sanat anlayışı. - b - romantik anlayışıdır, yani ' iy'e dönük bir sanat tutumu, ve de c- klasik düşünce sidir, yani sanat bilinci ile kendisini betimleyen anlayış. Sonuç olarak, görüyoruz ki, her ne kadar üç- şair bir birinden çok ayrı yollardan gidiyorsa da, üç yol, birlikte, Alman sanatının ana hatlarını oluşturarak tükeniş esnasında, bu alman edebiyatını bir bütün olarak göz 'ötiane getirmiş oluyorlar.. - c -
Özet (Çeviri)
Zusammenfassung : Die Absicht der vorliegenden Untersuchung war, unter der Perspektive der literarisch-geschicht- lichen Gebundeaheit an die »Zeit1 die Stellung von drei Dichtern zu orten.Die dazu notwendige These implizierte,drüberhinaus, den Aspekt,dass dieselben Dichter,- Hugo von Eofmannsthal,Stephan George und Rainer Maria Rilke -,die let ate Blüte sowohl,als auch die Auflösung der deutschen Dichtung als eines »geistig-seelischen1 Prinzips bildeten. - Blüte deshalb,weil in ihnen wieder erst arken konnte,was, zumindest seit Goethes Tod, inneriıalb der deutschen Dichtung zusehends an Spannkraft einbüsste. Und Auflösung deshalb,weil nach ihnen dieselbe,kurz erstarkte und formal wis auch inhaltlich v:eit.' zuriiekreiciiende Dich- tungstradition jaeh abbrach und sin seiches Ende fand,dass daran nur mehr der »Expressionismus* sich anschliessen konnte : als ein unheimlich ' innerer1 Schreitder der Ausdruck der Aufgelöstheit und ' Zertrümmerung' celhst war,“^sltuntergangsstinraung”, - d e. 3 war dJe Aup- gangsposition des ' Expression! srnus'..".lan weiss das. Do eh konzentrierte sich unser Augenraerk alleine auf die Auflösung, d, h. das 'Abdriften des künstlerischen Ichs von dem Totalen,d.h. der 'Zeit' als geschichtlicher Wirklichkeit. 'Dieses Abdriften,so fenden v/ir anhand von jeweils einem Gedicht, teilt sich in drei Fhasen,oder eigent- licher : in drei Stufen. Each jeder Stufe be- findet sich das Künstlerich einen Schritt welter weg von der Zeit,in Richtung der ' absoluten Kunst. selbst. Wir können also sagen,dass sich die Kunst verselbststaendigt und die bis dahin gültige Verbindlichkeit dem »Leben der Zeit1 gegenüber aufgibt,um ein eigenstaendiges und nur sich selbst und den eigenen^aunkelen Gesetzen unterworfenes Dasein zu führen. Sie sollte im Weiteren dieser Sntwicklung sich gar : hermetisieren.Doch dieser Aspekt kommt in unserer Untersuchung nicht ausarücklich zur Sprache.Uns. genügte es,lediglich den Anfang der * Moderne ', das heisst : das Ende des * Klassischen* nachzuzeichnen,wobei es uns einerlei sein durfte,dass,zB, in «rankreich die 'Moderne1 viel friiher ansetzte als in Deutschland, wo,wenn man es genau nimmt, das Moderne $& schon bei den 'Romantikern* dunkel angelegt ist.Xurz : Mit alien diesen '.Yortspielen wollten v/ir nichts zu tun haben,nur : mit dem Gegenstand selbst uns beschaeftigen,also den Weg von Kofmannsthal liber Rilke zu George verfolgen. Dabei t rat-,wie wir meinen ; sehr klar zu tage,dass Kofmannsthal no ah den sehr mühseligen Versu'ah unter- nahm,eine İntegritaet herzustellen zv/ischen dem Reich der Eunst (Geist) und dem des Lebens (Kö'rper); - dass aber Rilke schorn
Benzer Tezler
- 20. yüzyıl Alman şairlerinden Erich Kastner'in satirik şiirleri
Die Satirischen gedichte Erich Kastners als ein dichter des 20. jahrhunderts
RECEP KARAKIZ
- 20. yüzyıl Fransız bestecilerin cbua için yapıtları
The Works for oboe of 20 th centurys French composers
PELİN ALTINÖZ
- Rainer Maria ve Necip Fazıl Kısakürek'in şiirlerinde imgesel anlatım biçimleri
Bildlichkeit in dem Gedichten von Rainer Maria Rilke und Necip Fazıl Kısakürek
AHMET CUMA
Doktora
Türkçe
2002
Alman Dili ve EdebiyatıAnkara ÜniversitesiBatı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
PROF.DR. YÜKSEL BAYPINAR