Geri Dön

Ontoparadigms: A de-struction of social constructionism in the context of Heidegger's conception of truth

Ontoparadigmalar: Sosyal inşacılığın Heidegger'in doğruluk kavramı bağlamında bir sökümü

  1. Tez No: 368720
  2. Yazar: ÖZGÜR AKTOK
  3. Danışmanlar: PROF. DR. MURAT BAÇ, PROF. DR. CLAUDIA BICKMANN
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Felsefe, Philosophy
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2012
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: Boğaziçi Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Felsefe Bölümü
  12. Bilim Dalı: Felsefe Ana Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 243

Özet

Bu tez, sosyal inşacılığı Heidegger'in doğruluk kavramı bağlamında söküme uğratarak bunun sonucunda Heidegger'in felsefesinde ve çağdaş inşacı felsefede ortaya çıkan bazı temel sorunları ele almak amacıyla ontoparadigma kavramını geliştirmektedir. Ana amacı sosyal inşacılığı Heideggerci bir anlamda söküme uğratmak olmakla birlikte, geleneksel bilim sosyolojisinin ve Rorty'nin neopragmatizminin eleştirilerini, bu amaca hizmet eden iki uğrak olarak ortaya koymaktadır.Bu bağlamda, doğa ile toplum arasındaki ilişki sosyal inşacılıkta öyle bir şekilde yorumlanmaktadır ki, bu yorum, doğa ile toplum arasında inşa olarak adlandırılan etkileşimlerin arkasında yatan ontolojik yapının üzerini örterek görünmez kılar. Tez, bu ontolojik yapıyı ontoparadigma kavramı altında açığa çıkarırken, Heidegger'in felsefesinden devraldığı, üç uğraktan oluşan bir fenomenolojik yöntem kullanmaktadır: (1) Fenomenolojik indirgeme, (2) fenomenolojik söküm, (3) fenomenolojik inşa. İlk uğrakta, sosyal inşacılıkta karşımıza çıkan ?inşa? kavramı ayraca alınmakta, Kantçı kaynağına izi sürülerek ?oluşum? kavramına indirgenir. Sosyal inşacılığın arkasında, örtük olarak varsayılan, dejenere olmuş bir Kant metafiziği yatmaktadır ve tez, bu örtük metafiziği açığa çıkartmaktadır. ?İnşa? kavramının ?oluşum? kavramına bu indirgenişi, ontoparadigma olarak adlandırdığımız ontolojik yapının üzerini örterek görünmez kılan bu geleneksel ?inşa? kavramının ve bunu kendi temel kavramı olarak kullanan ?sosyal inşacılık öğretisi?nin zorunlu olarak bir sökümü olarak ortaya çıkar. Tezin yöntemindeki üçüncü uğrak, ontoparadigma kavramının Heidegger'in, Platon'un mağara benzetmesi yorumu ve doğruluğu A-letheia olarak ele alması bağlamında, fenomenolojik inşası olarak ortaya çıkan pozitif uğraktır. Ontoparadigma kavramını ve fenomeninini Aletheia olarak doğruluk kavramı üzerinde inşa ettikten sonra, tez bu kavramı ?Galileo olayı? olarak bilinen tarihsel olaya uygulamaktadır. Tez bu örnek olay incelemesi yoluyla, modern/Galileocu ontoparadigma ile Aristotelesçi/Batlamyusçu ontoparadigma arasında ortaya çıkan çatışmayı betimlemekte, ontoparadigmaların nasıl onto-etik/onto-politik varlık rejimleri olarak iş gördüğünü ve ontolojik normlarının sosyal, politik, hukuki normlarla iç içe geçerek belli varlık anlayışlarını, belli varlık modellerini nasıl inşa ettiğini ve bu modellerin nasıl sosyo-politik çatışmalara neden olduğunu göstermek için örnek olarak serimlenmektedir.Tezin amacı, ontoparadigma kavramını felsefi olarak normatif ve meşru bir kavram olarak savunmak değil, yalnızca bu kavramın işaret ettiği yapıyı açığa çıkarmak ve fenomenolojik olarak betimlemektir. Bu kavram, Heidegger'in sert bir biçimde eleştirdiği ve varlık unutkanlığı olarak nitelediği ?metafizik geleneğin? temel bir karakterini dile getirmekte olduğundan, tez Heidegger'in bu eleştirisini izleyerek kendi inşa ettiği ontoparadigma kavramını da söküme uğratır. Bu ikinci söküm, bu yapının kendisinden ortaya çıktığı ontolojik kaynağa ulaşmayı amaçlar. Tezin bu son adımında, ontoparadigma kavramı Heidegger'in geç döneminde ortaya attığı Seinsfuge kavramına geri götürülerek varlığın kaynaksal zamansallığına ulaşılmakta, ontoparadigmalar biçiminde karşımıza çıkan varlık unutkanlığının geride bırakılabileceği yeni bir düşünme biçimine işaret edilmektedir.

Özet (Çeviri)

This thesis de-constructs social constructionism in the context of Heidegger?s conception of truth and develops the concept of ontoparadigm as a result of this de-struction in order to deal with some basic problems arising within Heidegger?s philosophy as well as within contemporary constructionist philosophy. While its main goal is a de-struction of social constructionism, in a Heideggerian sense, the thesis also develops a critique of the traditional sociology of science and a critique of Rorty?s neopragmatism, presenting these two critiques as two moments serving the main goal.The relation between nature and society is interpreted by social constructionism in a way that covers up and makes invisible the onto-logical structure lying behind the so called ?constructive? interactions between nature and society. This thesis uncovers this ontological structure through the introduction of the concept of ontoparadigm while it employs a threefold phenomenological methodology taken from Heidegger: (1) Phenomenological reduction, (2) phenomenological destruction, and (3) phenomenological construction. In the first moment, the concept of construction as encountered in social constructionism is reduced to the concept of constitution in a Kantian sense by being bracketed and traced back to its Kantian source. Behind social constructionism, there is an implicitly presupposed and degenerated form of Kantian metaphysics, which the thesis brings to light. This phenomenological reduction of ?construction? to ?constitution? happens necessarily in the form of a destruction of the traditional concept of construction as well as the doctrine of social constructionism, which cover the ontological structure of ontoparadigm. The third moment of the threefold methodology appears as the positive moment, which is the phenomenological construction of the concept of ontoparadigm on the basis of Heidegger?s conception of truth as A-letheia within the context of his interpretation of Plato?s allegory of the cave. After the construction of the concept and the phenomenon of ontoparadigm, the thesis applies the concept to the historical case of ?the Galileo affair?. Through this case study, the conflict of the modern/Galilean ontoparadigm with the Aristotelian/Ptolemaic ontoparadigm is studied as an example of how ontoparadigms function as coersive onto-ethical/onto-political regimes of Being and how ontological norms of ontoparadigms intertwine with social, political, legal norms and constitute certain conceptions and conflicting models of nature, which result in socio-political conflicts.The task of the thesis appears as the uncovering of the structure of ontoparadigm neutrally without defending it as a legitimate structure in a philosophically normative sense. It marks a phenomenon belonging to the metaphysical tradition, which Heidegger criticizes sharply and characterizes as ?inauthenticity? and ?the forgottenness of Being? (Seinsvergessenheit). Following Heidegger, the thesis also de-constructs the concept of ontoparadigm after constructing it. Such a second destruction aims to reach the ontological source out of which its Being arises. In this last step, ?onto-paradigm? is reduced to the more original concept of Seinsfuge ?which Heidegger introduces in his late philosophy? and reaches the original (ursprünglich) temporality of Being, in which the possibility of an alternative, authentic way of thinking is pointed out. In such a way of thinking, the ontoparadigmatic forgottenness of Being is overcome.

Benzer Tezler