Kurbağa, Rana ridibunda (Amphibia-Anura) böbreküstü bezinin çeşitli tip hüzreleri arasındaki etkileşme mekanizmaları
Mechanism of interactions among different types of cells in the adrenal glands of frog Rana ridibunda (Amphibia-Anura)
- Tez No: 130848
- Danışmanlar: PROF. DR. OSMAN MURATHANOĞLU
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Biyoloji, Biology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2003
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Biyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Hayvan Morfolojisi Ve Anatomisi Biim Dalı
- Sayfa Sayısı: 207
Özet
ÖZET Kurbağa, Rana ridibunda (Amphibia-Anura) Böbreküstü Bezi'nin Çeşitli Tip Hücreleri Arasındaki Etkileşme Mekanizmaları Çeşitli memeli örneklerinde, sinyal moleküller olarak bilinen, insülin-benzeri büyüme faktörü-II (IGF-II) ile endotelin-1 (ET-l)'in böbreküstü bezinin kortikosteroidogenik ve katekolaminerjik hücrelerindeki hormonogenezi uyanp, bezin fonksiyonuna etki ettikleri bilinmektedir. Yaptığımız çalışmada biz de, bu nedenle, her iki maddeyi seçerek, daha önce bu tür bir çalışmada kullanılmayan bir Anura- Amphibia örneği Rana ridibunda' ya. enjekte ettik. Enjeksiyonu takiben, belirli zaman aralıklarında bezdeki çeşitli tip hücrelerin, herhangi bir yapısal değişiklik gösterip göstermediklerini ve eğer bir değişiklik gösterdiler ise, bunun ne yönde (aktivasyon- inaktivasyon) olduğu, histolojik, immünohistolojik ve elektron mikroskobik düzeylerde incelenmiş ve yapılan gözlemlerle elde edilen bulgulardan, bezde hücreler arası bir etkileşim mekanizmasının var olup olmayacağı tartışılmıştır. IGF-II, katekolaminerjik hücreler üzerindeki en kuvvetli etkisini başlangıçta (ilk 12 saat) göstermiştir. Genel olarak, IGF-II, belirli zamanlar sonucu tüm gruplardaki kortikosteroidogenik hücrelerde, katekolaminerjik hücrelerdeki kadar büyük bir morfolojik değişikliğe sebep olmaz. Ancak yine de 24 ve 48 saatler sonunda yanlanma ömrünü de göz önüne aldığımızda IGF-II'nin kortikosteroidogenik hücrelerde gözlenen aktiviteye doğrudan etkili olmadığını, muhtemelen olası diğer bazı sinyallerin neden olabileceğini söyleyebiliriz. Kısaca, IGF-II katekolaminerjik hücrelerde hem doğrudan ve hem de dolaylı olarak, kortikosteroidogenik hücrelerde ise yalnızca dolaylı olarak bir aktivite artışına sebep olmuştur. IGF-II yanısıra Stilling hücreleri üzerine diğer bazı sinyaller de etkili olabilirler. Yanlanma ömrünü de göz önüne alarak, büyük ihtimalle başlangıçta (ilk 12 saat) IGF-II etkisiyle, devamında da olası diğer bazı sinyaller yoluyla Stilling hücrelerinden, kortikosteroidogenik hücrelere doğru bir dönüşüm söz konusu olabilir. Bu dönüşüm sırasında, bezde bir ara hücre olarak nitelendirilen protidik kromofob hücreler de görülmektedir. Deney hayvanlanna endotelin B için seçici bir agonist olan ET-1 enjeksiyonu, katekolaminerjik hücreleri madde üretimi ve salgılaması yolunda teşvik etmektedir. Burada ET-1, katekolaminerjik hücreleri endotelin B reseptörleri aracılığıyla uyarmıştır. Kortikosteroidogenik hücreler ise, ET-1 uygulanmasından 20 dakika sonra, aktivitenin en yüksek belirtilerini gösterirler. Böylece yanlanma ömrünü de göz önüne aldığımızda ET-1 'in, katekolaminerjik ve kortikosteroidogenik hücrelerde hem doğrudan ve hem de dolaylı olarak aktivite artışına neden olduğunu söyleyebiliriz. ET-1 Stilling hücreleri üzerinde esas olarak, ilk 5 dakika süresince etkili olmuştur. Bu etki sonucu, Stilling hücrelerinden, kortikosteroidogenik hücrelere doğru bir dönüşüm söz konusudur. Bu dönüşüm esnasında, ara hücre olarak da, protidik kromofob hücreler ortaya çıkmaktadır. XXBöbreküstü bezlerinde yalnızca katekolaminerjik hücreler, dopamin B-hidroksilaz, serotonin ve serotonin2A reseptör immünoreaktifdirler. Dopamin B-hidroksilaz immünoreaktivite şiddeti, katekolaminerjik hücrelerdeki aktiviteyi ortaya koymada belirleyici kriter olmuştur. Kullandığımız her iki sinyal molekül de, katekolaminerjik hücreleri serotonin salgılatma yönünde uyarmaktadır. Katekolaminerjik hücrelerde, serotonin2A reseptör varlığını da görmemiz, katekolaminerjik hücrelerin serotonin için hedef hücreler olduklarım işaret etmektedir. Serotonin'in de bu hücrelerde üretiliyor olması, katekolaminerjik hücrelerde otokrin bir sinyal yolun varlığını ortaya koyan bir bulgudur. Serotonin'in kortikosteroidogenik hücrelerdeki etkisi serotonin2A reseptör aracılığı ile meydana gelmemektedir. İhtimal bir başka çeşit reseptör bu yönde fonksiyoneldir. Katekolaminerjik hücrelerin, protidik kromofob hücreler ve Stilling hücreleri ile yakın konumlu olmaları, ayrıca, kortikosteroidogenik hücrelerin de plazma membranlan aracılığıyla Stilling hücreleri ile yakın temas halinde olmaları, böbreküstü bezinde hücreler arasında bir çeşit etkileşme düzeninin olabileceğini akla getirmektedir. Aynca, katekolaminerjik hücrelerin ve kortikosteroidogenik hücrelerin kendi aralarında ve katekolaminerjik ile kortikosteroidogenik hücreler arasında var olan bağlantı kompleksleri, bir hücreyi etkileyen sinyal molekülün, bu hücrelerde meydana getirdiği tepkinin, bir dalga iletimi halinde tüm böbreküstü bezi hücrelerine yayılmasına neden olur. Diğer bir tanımla, bu yolla hücrelerin birbirlerinden haberdar oldukları ve sonuçta da bir uyarana karşı bez hücrelerinin verdikleri cevabın, bir uyum içinde ortaya çıktığı görüşüne varılmıştır. XXI
Özet (Çeviri)
SUMMARY Mechanisms of Interaction Among Different Types of Cells in the Adrenal Glands of Frog Rana ridibunda (Amphibia- Anura) It is well known that insulin-like growth factor II (IGF II) and endothelin-1 (ET-1) which are signal molecules in various mammalia affect the function of the adrenal gland by stimulating hormonogenesis in corticosteroidogenic and catecholaminergic cells. Therefore, in this study we administered these compounds to an amphibia, Rana ridibunda. Following the injection, at selected timepoints we did histological, immunohistochemical and electron microscopic studies on different type of adrenal gland cells to understand whether there was a structural change, and there was; whether it caused activation or inactivation. The presence of a possible mechanism of interaction among the cells was discussed in the light of the results obtained. The most pronounced effect of IGF-II on the catecholaminergic cells was observed in the first 12 hours. Usually, the morphological change caused by IGF- II in catecholaminergic cells is greater than that in corticosteroidogenic cells at a given time. Yet, at the end of 24 and 48th hours and considering the half-life of the IGF-II, it does not seem to be directly responsible from the activity in corticosteroidogenic cells and some other signals might also be responsible. Briefly we can say that IGF-II caused increase in activity indirectly in corticosteroidogenic cells, but both directly and indirectly in catecholaminergic cells. Some other factors in addition to IGF-II might be effective on Stilling cells. Considering the half life of IGF-II, it is possible that it causes the conversion of Stilling cells to corticosteroidogenic cells possibly during the first 12 hours, and by the help of other signals later. During this conversion, protidic chromophobe cells are observed as an intermediate cell type in the gland. When ET-1, a selective agonist of endothelin B, is injected to the animals, it stimulates catecholaminergic cells to produce and secrete material. Here, ET-1 stimulates the cells through endothelin B receptors. However, corticosteroidogenic cells exhibit the highest activity 20 mins after ET-1 administration. Therefore, taking into account its half-life, ET-1 appears to cause both direct and indirect activity increase in catecholaminergic and corticosteroidogenic cells. ET-1 is essentially effective on cells for the first five minutes. As a result of this effect, Stilling cells are converted to corticosteroidogenic cells. Protidic chromophob cells are formed as an intermediate in this conversion process. XXIIIn the adrenal glands, only catecholaminergic cells, dopamin (3-hydoxylase, serotonin and serotonin2A receptors are immunoreactive. The level of immunoreactivity of dopamin ^-hydroxylase is a indicator of the activity in catecholaminergic cells. Both of the signal molecules used here stimulate catecholaminergic cells for serotonin secretion. Detection of serotonin2A receptors in these cells also indicates that they are the target cells for serotonin. Since serotonin is produced in these cells, it is clear that there is an autocrine signal pathway. Serotonin does not exhibit its effect via serotonin2A receptors in corticosteroidogenic cells, and there may be some other receptor for it. It is possible that there is an interaction between different cells in adrenal gland, since catecholaminergic cells are proximal to protidic chromophob and Stilling cells, and corticosteroidogenic cells are in close contact with Stilling cells through the plasma membranes. Moreover, the junctions between cathecolaminergic and corticosteroidogenic cells and among the cells within each group contribute to the spreading of a reaction given by a group of cell to all of the adrenal cells. In other words, the cells area aware of each other and upon a stimulus, the response given by all gland cells is uniform and in harmony. XXIII
Benzer Tezler
- Kurbağa Rana ridibunda (Anura-Amphibia) akciğerinin nöroepiteliyal endokrin hücrelerinin immunositokimyasal tanıları ve morfolojileri
Immunocytochemical determinations and morphologies of neuroepithelial endocrine cells in the lung of frog Rana ridibunda (Anura-Amphibia)
FÜSUN ÖZTAY
- Kurbağa (Rana ridibunda) parmak yastıkçığındakı mevsimsel değişikliklerin morfolojik ve biyokimyasal olarak araştırılması
Morphological and biochemical investigations of seasonal changes in the frog (Rana ridibunda) thumb pad
ENGİN KAPTAN
- Uludağ (Bursa)'da yaşayan, Rana macrocnemis Boulenger, 1885 (Anura: Ranidae)'in populasyon dinamiği
Population dynamics of Rana macrocnemis Boulenger, 1885 (Anura: Ranidae) inhabiting Uludağ (Bursa)
KERİM ÇİÇEK
Doktora
Türkçe
2009
BiyolojiEge ÜniversitesiBiyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. CEMAL VAROL TOK
YRD. DOÇ. AHMET MERMER