Kronik böbrek yetmezliğinde çölyak hastalığı prevalansı ve çölyak hastalığı saptanan olgularda çölyak hastalığının beslenme parametreleri, anemi ve sekonder hiperparatiroidi üzerine etkisi
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 142458
- Danışmanlar: DOÇ. DR. REHA ERKOÇ
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Nefroloji, Nephrology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2004
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Yüzüncü Yıl Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Nefroloji Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 60
Özet
ÖZET: Çölyak sprue veya ÇH'ı, buğday, arpa, çavdarda gibi tahıllarda bulunan gluten proteinin alımını takiben ince barsak mukozasındaki inflamatuvar hasar sonucu gelişen malabsorbsiyonla karakterize bir tablodur. ÇH'ı geniş klinik semptomatolöjiye sahiptir. Başta gastrointestinal sistem olmak üzere diğer tüm sistemleri etkileyebilmektedir. Anemi (demir, folik asit, B12 vitamini), malabsorbsiyon, osteomalasi, osteoporoz, sekonder hiperparatiroidiye, tekrarlayan düşükler, büyüme gelişme geriliği, infertilite, gibi birçok klinik tabloya neden olabilmektedir. KBY, geri dönüşümsüz nefron kaybı sonucu tüm organ ve sistemleri etkileyen bir sendromdur. KBY' de de gastrointestinal sistem etkilenebilmektedir. Ayrıca sekonder hiperparatiroidi, malnutrisyon, anemi (eritropoetin, demir, folik asit, B12 vitamin eksikliklerine bağlı) görülebilmektedir. Öte yandan KBY' ye neden olan bazı glomerulopatilerde ve tip 1 diyabette artmış oranda ÇH'ı bklikteliğinin bildirilmesi, ÇH'ı ve KBY'de benzer semptomların görülmesi üzerine KBY hastalarında ÇH'ı sıklığını araştırmayı amaçladık. Ayrıca ÇH'ı saptanan olgularda ÇH'ımn sekonder hiperparatiroidi, anemi, beslenme parametreleri (dbümin, kolesterol, vb..) üzerine etkilerini incelemeyi araştırmayı amaçladık. Bu çalışma Yüzüncü Yıl üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Nefroloji Kliniğinde gerçekleştirildi. Çalışmaya Van ve çevre illerde HD'e giren, SAPD tedavisi gören ve prediyaliz evrede izlenen KBYTi hastalar dahil edildi. Ayrıca 81 sağlıklı kontrol olgusu dahil edildi. KBY tanısı anmanez, fizik muayene ve laboratuvar testleri ile konuldu. Serum kreatinin değeri 2.0 mg/dl'nin altında olan olgular çalışma dışı bırakıldı. ÇH tanısı EMA antikor pozitifliği ile konuldu. EMA pozitif saptana olgulara üst gastrointestinal sistem endoskopisi ve endoskopik biyopsisi yapıldı. İnce barsak biyopsisinde alman materyal hematoksilen-eozin ile boyandı. Çalışmamıza 116'sı kadın 135'i erkek toplam 251 KBY olgusu ve 31'ikadın; 50'si erkek toplam 81 sağlıklı kontrol olgusu dahil edildi. KBY'li olgularımızın 122'si HD'e girmekte; 56 olgu SAPD tedavisi görmekte iken geri kalan 73 olgu ise prediyaliz dönemde takip edilmekteydi. Hiçbir sağlıklı kontrol olgusunda EMA pozitifliğine rastlanmazken; KBY'li olgularımızın altısında EMA pozitif saptandı. KBY'de ÇH'ı prevalansı %2.39 olarak bulundu. Her iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı idi (pO.0001). EMA pozitif saptanan 'olguların tümü kadındı. Cinsiyetlerine göre değerlendirildiğinde EMA pozitifliği kadınlarda erkeklere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede artmıştı (p=0.007). KBY'li olgularımızın yaş ortalaması 46.4 ± 16.1, kontrol grubunun 45.4 + 14.4, ve EMA pozitif saptanan olguların ise 41.0±1 1.9 yıl idi. Her üç grubun yaş ortalamaları arasında anlamlı fark saptanmadı. EMA pozitifliği tespit edilen KBY'li olguların tümünde endoskopik muayene ve ince barsak biyopsi sonuçlan ÇH'ı ile uyumlu geldi. EMA pozitif saptanan olguların tümünde belirgin 47gastrointestinal sistem yakınmaları mevcuttu. ÇH'ı saptanan ve saptanmayan olguların albumin, kolesterol, karaciğer fonksiyon testleri, PTH, Ca, P, hemoglobin düzeyleri arasında farklılık vardı ancak istatistiksel olarak fark anlamlı değildi. Sonuç olarak; KBY'si olan hastalarda ÇH'ı sıklığı sağlıklı populasyona göre anlamlı derecede artmıştır. ÇH'ı kadınlarda daha belirgin görülmektedir. Bu nedenle KBY tanısı konulan, özellikle beslenme bozukluğu ve sekonder hiperparatiroidi uyumlu bulguları olan hastalarda tarama testi olarak EMA bakılmalıdır. Ayrıca, ÇH'ı saptanan KBY'li olgularda ÇH'mda görülebilen diğer komplikasyonlann eşlik edebileceği için daha ayrıntılı olarak değerlendirilmeleri gereklidir. 48
Özet (Çeviri)
SUMMARY: Celiac sprue, also known celiac disease (CD) is characterized by malabsorbtion resulting from inflammatory injury to the mucosa of the small intestine after the ingestion of wheat gluten or related rye and barley, perhaps oats proteins. CD has a wide spectrum of clinical symptoms. The disease can effect all systems but most commonly gastrointestinal system is affected. It can present with clinical findings such as anemia (iron, folate, vitamin B12), malabsorbtion, osteomalacia, osteoporosis, secondary hyperparathyroidism, miscarriage, failure to thrive and infertility. Chronic renal failure (CRF) is syndrome that develops because of irreversible nephron loss can effect all systems. Gastrointestinal system can also be effected in CRF. Secondary hyperparathyroidism, malabsorbtion, anemia (caused by erythropoietin, iron, folate, vitamin B12 deficiency) can also be seen. We sought to determine the rate of CD among CRF patients because in some glomerulonephritis that result in CRF and in type 1 diabetes mellitus increased incidence of CD is reported and similar clinical presentations are seen in CD and CRF patients with CD the effect of CD on secondary hyperparathyroidism, anemia, and nutritional parameters (albumin, cholesterol and etc.) were also investigated. This study was conducted in the Nephrology Clinics of the Internal Medicine Department of the Medical Faculty of Yüzüncü Yıl University. Hemodialysis patients from Van and other towns in the neighbourhood, patients treated with (HD) hemodialysis, CAPD (continuous ambulatory peritoneal dialysis) and CRF patients at the predialysis stage consisted the study group. Eighty-one healthy individuals consisted the control group. CRF was diagnosed with history, physical examination and laboratory tests. Patients with serum creatinine values below 2.0 mg/dl were excluded. From the study CD was diagnosed with antiendomysial antibody (EMA) positivity. After detection of EMA positivity, endoscopy of the upper gastrointestinal system and endoscopic biopsy was performed. Biopsy samples taken from the small intestine bowel were stained with hematoxylin and eosin. The study group consisted of 1 16 women and 135 men (total 251 cases) with CRF and 3 1 healthy women, 50 healthy men consisted the control group. Of the CRF patients 122 were hemodialysis, 56 were taking CAPD treatment, 71 of the cases were at the predialysis stage. EMA positivity was not detected in any of the healthy subjects but 6 cases in CRF group had EMA positivity. The prevalence of CD among CRF patients was found as 2.39%. The difference between the groups was statistically strongly significant (pO.0001). All of the cases with EMA positivity were women. When the results were compared according to the gender, 49EMA positivity was significantly higher among women compared to men (p-0.007). The mean ages of the CRF and the control groups were 46.4 ± 16.1, 45.4 + 14.4respectively and the group with EMA positivity it was 41.0 ± 1 1.9 years. There were no significant differences between the mean ages of the groups. Endoscopic examination and the small bowel biopsy results of all of the cases with EMA positivity in the CRF group confirmed CD. Gastrointestinal symptoms were present in all of the cases with EMA positivity. There were differences between albumin, cholesterol, liver functions tests, PTH Ca (calcium), phosphorus (P), hemoglobin values in the patients with and without CD but the differences were not statistically significant. Conclusion; The prevalance of CD among CRF patients is significantly higher compared to healthy individuals. CD is higher among women. For these reasons in patients with CRF in the presence of symptoms of malabsorbtion EMA should be used as a screening test. Also, in cases with CD and CRF because of the association of complications of CD the patients should be investigated throughly. 50
Benzer Tezler
- Estimation of hexanoyl lysin, lactoferrin and some diagnostic markers in renal failure
Böbrek yetmezliğinde heksanoyl lysin, laktoferrin ve bazı tanı belirteçlerinin tahmini
DHUHA ABDULHAY OLEIWI AL-AZRAQI
Yüksek Lisans
İngilizce
2022
BiyokimyaÇankırı Karatekin ÜniversitesiBiyokimya ve Klinik Biyokimya Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ŞEVKİ ADEM
PROF. DR. HAKAN ÇOLAK
- Diyaliz hastalarında hastalık süresi ile fonksiyonellik düzeyi arasındaki bağıntının analizi
Analysis of the relationship between the disease duration and level of functioning in dialysis patients
SERPİL ÇOLAK
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyonİstanbul Bilim ÜniversitesiFizyoterapi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. ÜMİT UĞURLU
- Kronik böbrek yetmezliğinde karbonhidrat metabolizması ve glikoz-insülin ilişkileri
Başlık çevirisi yok
LEYLA BAYAR
- Kronik böbrek yetmezliğinde eritrosit membran atpaz enzimi ve hemodializ ile peritoneal dializin enzim üzerine etkisi
Başlık çevirisi yok
HAKAN ÖZDOĞU
- Kronik böbrek yetmezliğinde diyetin böbrek fonksiyonlarına etkisi
Effect of diet on renal functions in chronic renal failure
AYBALA TAZEOĞLU
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
Beslenme ve DiyetetikOkan ÜniversitesiBeslenme ve Diyetetik Ana Bilim Dalı
PROF. DR. M.EMEL TÜFEKÇİ ALPHAN
DR. CEMİLE İDİZ