Le Theme de la fatalite dans le theatre de Jean Giraudoux
Jean Giraudoux 'un tiyatrosunda kara yazgı teması
- Tez No: 144296
- Danışmanlar: PROF. DR. SİBEL BOZBEYOĞLU
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Fransız Dili ve Edebiyatı, French Linguistics and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2004
- Dil: Fransızca
- Üniversite: Hacettepe Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Fransız Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 314
Özet
11 ÖZET İnsanlık durumunun bütün boyutlarıyla sorgulandığı iki savaş arası dönemde, Jean Giraudoux, çağının tanığı bir yazar olarak dikkatimizi çeker. Bu çalışmanın kapsamına aldığımız yapıtlarında, yazar, kaynak metin olarak antik Yunan, Alman, İncil söylencelerini alır. Sürekli olarak bu söylencelerin uzam ve zaman ötesi sonsuzluklarına, yaşadığı dönemin yansımalarıyla yeni bir boyut katar. Kendi düşünsel algılaması çerçevesinde, insanlık durumunun bilinmezlerini ve gizemlerini sorgulamayı amaçlar ve okuyucuyu veya izleyiciyi de bu arayışa katmaya çalışır. Bir anlamda, yazgının ölümcül oyunlarının sergilenmesi olarak nitelendirebileceğimiz Giraudoux tiyatrosu, konu ve kişilerini gerçek dışı düzlemden alarak tamamen dünyasal bir düzlemde gerçeğin arayışı çabasında somutlaştınr.“Mitos”tan“logos”a varmak, insanoğlunun, dünyaya gelişinden itibaren, yazgısıyla amansız ama sürekli yenilmeye yazgılı çatışmasını sergilemek ve böylece gizemli güçlerin maskesini aralamak, Giraudoux tiyatrosunun temel izleklerinden biridir. Bir yüzleşme ve deneyim süreci ardından, kara yazgılarının bilincine varmış kişilere tavır alma gücünü ve istencini aşılamak da yazarın temelde amaçladığı ve yöneldiği bir erektir.“Jean Giraudoux'nun tiyatrosunda kara yazgı teması”başlıklı bu çalışmayı, hem temanın geniş bir alanı kapsamasından, hem de yazarın ele aldığı tüm temaları, bütün yansımalarıyla irdelemesinden dolayı, on beş piyes arasında, kapsamıyla da ilintili olarak konusunu söylencelerden alan oyunlarla sınırlı tuttuk. Bunlardan Ondine. Amphitryon 38 ve Judith oyunlarını, çalışmamızın“Kara yazgı, tanrısal güç”başlıklı ikinci bölümünde inceledik. Her üç oyunda da, kahramanların yazgıları doğrudan tanrısal güç ve düzen tarafindan belirlenmekte ve yönetilmektedir. Truva Savaşı Olmayacak. Elektra ve Sodom ve Gomorra oyunları ise çalışmamızın,“Kara yazgı, insansal güç”başlıklı üçüncü ve son bölümünün konusunu oluşturmaktadır. Bu üç oyunda her ne kadar, tanrısal olan bir şekilde varlığını dayatsa da, yazgı, toplumsal, ailesel ve bireysel güçlerin uyumsuz birlikteliğinin ve amansız çatışmasının bir sonucu olarak ortaya konulmaktadır. İnsanoğlunun uyumsuz doğası, bütün oyunlarda çatışmanın temel eksenini oluşturmakta, Tanrıya ise, sadece kaçınılmaz sona doğru ilerleyen zamanı hızlandırmak kalmaktadır. Kara yazgıyı yenmek imkânsızdır. İster tanrısal düzende, ister insanın doğasında programlanmış olsun, olacak olan, olmak zorundadır. İnsanoğlunun iyi niyetli çabası hiçbir zaman kara yazgıyı yolundan alıkoyamamış, aksine, bu kötücül gücün hem kurbanı hem de bir oyuncusu olmuştur. Öyleyse, başı ve sonu belli olan bu söylencelerin yenidenIll yazılmasındaki hedefin ne olduğu sorulabilir. Genellikle aynı yanılgıya düşeriz. Bir olayın hareket noktasından vanş noktasına değin tüm olguları yeterince irdelemeyiz; bir öykünün ya da tarihsel olayın başını ve sonunu bilmek bize yeterli gelir. Kabul etmek gerekir ki, bu, sıklıkla düştüğümüz bir yanılgıdır. Oysa Sodom ve Gomorra oyununda Lia'nın dediği gibi, yaşamının kırılma noktalan bu iki arada oluşur ve insanlık durumu da bu iki arada geçer. Giraudoux'da, olay döngüsünün tam ortasında, hem tannlarla hem de insanlarla çatışarak, yazgı karşısında mutlak teslimiyeti insanlık onuru adına reddeden daima kadın kahramanlardır. Onlar hem kara yazgının elinde bir oyuncak, hem kara yazgının kendisi, hem de ezeli düşmanıdırlar. Bu nedenle çalışmamızda, kadın kahramanlara ve onlann» sorunsallanna önemli bir yer ayırdık. Giraudoux yazgıyı tümdengelimli bir izlek üzerinde sorgulamaktadır. Amacı ise, yazgıyı evrenden ve tannsal düzlemden ele alarak, sırasıyla, toplum, aile, çift, erkek ve kadın sorunsalına indirgemek ve böylece, insanlığın kara yazgısında, her birinin diğerine göre azımsanmayacak bir etkiye sahip olduğunu daha iyi belirtmektir. Aynca yazar bu şekilde, insanoğluna, daha katlanılır bir yaşam sürmek adına, bütünün bir parçası olduğunu ve mutlu bir yaşamın ancak bu bütünün tüm elemanlarının arasındaki eşsiz uyum ile mümkün olabileceğini sezdirmektedir. Biz bu çalışmamızda, yazarın amacının, insanlığı, bilmeyi gerektirmeyen ve de asla tesadüfün bulunmadığı tannsal düzenden yani mitos'tan çıkanp, bilmeyi gerektiren logos 'a, yani insanlık düzenine yöneltmek olduğunu bulguladık. Bu nedenle, çalışmamızın ilk bölümünde, insanlığın kara yazgı karşısındaki tutumunu, felsefeden, sanattan ve tarihsel bakış açısından yararlanarak sergilemeye çalıştık. Yazar, tragedyadan ve söylencelerden yararlanarak ve oyunlarını karşıtların kaçınılmaz birlikteliği ve trajik çatışması üzerine kurarak, her türlü insanlık değerinin en üst düzeyde tartışıldığı ve sorgulandığı karamsar ancak bir o kadar yeniden düşündürücü bir düzeni haber vermektedir. İnsanoğlu evren, toplum ve insan doğasımn gelişim süreçlerim tamamıyla bilmemektedir oysa kara yazgısının asıl nedenlerini ancak onların işleyiş mekanizmalarının bilincine vararak bulgulayabilir. Çünkü yazara göre, insanlığın kaçınılmaz ve ölümcül olarak yenildiği bu ezeli savaşmda hem düşmanını tanıması hem de artık bunun nedenlerini kendi doğası içerisinde sorgulaması gerekmektedir.
Özet (Çeviri)
IV RESUME Pendant la periode de Fentre-deux-guerres oü la condition humaine est mise en cause, Jean Giraudoux, temoin de son epoque, est considere comme 1'un des ecrivains les plus representatifs. Dans les pieces qui font Fobjet de notre etude, Giraudoux epuise et retrace les mythes grecs, germaniques et bibliques. En tant que repercussions de son temps, il enrichit ces mythes en les imaginant hors de tout temps et de tout espace et il leur donne de nouvelles dimensions. Dans le cadre de ses conceptions intellectuelles, il vise â interroger les secrets et les rnysteres de la condition humaine et ainsİ â inviter le lecteur ou le spectateur â participer â cette quete. Le theatre de Giraudoux qui est, en un sens, des representations des manigances du destin, et qui s'inscrivent dans un cadre irreel pour y trouver ses themes et ses personnages, debouche sur la recherche de la realite dans un cadre tout â fait reel. Les caracteristiques les plus essentielles du theatre de Giraudoux resident dans sa quete d'arriver du « mutos » au « logos », c'est-a-dire de la fable au recit, de retracer le conflit perpetuel de Fhomme condamne â un destin irreversible, et par-lâ, de deguiser les forces latentes, mysterieuses et fatidiques qui perturbent la condition humaine. Sous le titre de « La fatalite dans le theatre de Jean Giraudoux », notre etude pivote autour d'une problematique de Fhomme tres classique, bien pertinente et tout â fait essentielle: la fatalite qui peşe sur le destin. Vu la complexity et la densite des pieces, on a restreint Fetude par des pieces mythiques de Fauteur. Dans le deuxieme chapitre de Fetude intitule « Fatalite, puissance divine », oü Fon a etudie les pieces Ondine. Amphitryon 38. Judith, on a voulu poser le probleme du libre-arbitre humain confronte â la prescience et Fomnipotence divines. Pourtant, â partir de Fetude des pieces Electre. La guerre de Troie n'aura pas lieu. Sodome et Gomorrhe qui faisaient le sujet du troisieme chapitre, intitule « Fatalite, puissance humaine », on est arrive au terrible constat de ce que ce ne sont plus les dieux qui decident, c'est aussi la programmation genetique de Fhomme. La tragedie ne vient pas seulement de Fexterne, elle est intrinseque â Fhomme, lui-meme, vu qu'un homme emprisonne dans sa passion n'est plus maître de soi. Cela prouve qu'il y a un autre moi egocentrique et cache qui est en conflit avec le moi social et discernable. Done, comme il y avait un Dieu cachi dont les manigances dirigeaient en mal le destin des personnages, dans le deuxieme chapitre, il y a, dans le troisieme chapitre, un Moi cachi dans Fhomme qui le catalyse sans cesse. Ce qui est le plus difficile est de discipliner le poids de sa propre natureintrinseque. Alors, comme la veritable liberte prevoit un triomphe sur soi, Giraudoux veut que les hommes se rendent compte des dynamismes caches en eux-memes. La fatalite est une puissance inevitablement reglee meme pour les dieux. C'est un fait et on s'est efforce, tout d'abord, de constater son existence. Giraudoux expose parfaitement les formes de la fatalite dans un systeme â la fois dialectique, deterministe et paradigmatique. Suggerant sans imposer, il nous invite â une reflexion sur la reversibilite des choses â la quete des verites multiples et paradoxales. Chez lui, le tragique de Fhomme est d'etre â la fois objet et sujet de la fatalite. On s'est notamment penche sur la figure feminine qui, subsistant comme l'etre le plus representatif dans l'univers fatal du theatre giralducien, est vue « la matrice du tragique », la « femme â histoires » et le « soleil de la fatalite » mais aussi, comme une veritable heroine tragique par sa capacite d'affronter son destin. La disparition du mal et la pleine liberte sont utopiques mais, quoiqu'elle se sache vaincue d'avance, couronnee par l'autcur d'une volonte de puissance, elle essaie avec zele d'apporter â la place qu'ellc merite, la dignite humaine descendue aux abîmes infranchissables, car la lutte contre le destin tragique est le seul honneur qui lui reste. Chez Giraudoux, on a vu que la fatalite est d'abord familiale et que les effets de la fatalite s'elargissent â toutes les couches sociales. Faisant la critique du malentendu entre les sexes, il critique la division qui est, pour lui, le grand peche et par-lâ, il defend rharmonie unitaire, condition prealable de la reconciliation de 1'homme avec le Cosmos. Par consequent, si 1'homme a besoin d'une minute de repos, dans son aventure terrestre, il faut de la paix dans toutes ses relations. La tragedie qui se repose sur la fatalite contre laquelle se brisent ineluctablement les entreprises humaines, assume, dans le theatre giralducien, le role revelateur d'une situation dramatique et actuelle vu qu'il ne s'agit pas, chez lui, d'une seule problematique mais d'un ensemble de problematiques qui se posent â 1'homme contemporain de meme qu'il etait pour celui prehistorien. Giraudoux ne donne pas une these mais en confronte plusieurs et ouvre des pistes de reflexions au spectateur ou au lecteur. Au debut de 1' etude, en definissant la fatalite comme un fait indefinissable, on a fait en effet un pas sans retour. Mais â la fin de 1'etude, on a decouvert que Dieu, 1'homme, la femme et le mal sont, â leur tour, indefinissables et sujets â de profonds commentaires.
Benzer Tezler
- COVİD-19 tanısı ile Hacettepe Üniversitesi erişkin hastanesinde izlenen hastaların hastalık ile ilgili risk algıları ve yaşam tarzı değişikliği planlarının değerlendirilmesi
Evaluation of disease-related risk perceptions and lifestyle change plans of patients followed up at Hacettepe University adult hospital with the diagnosis of COVİD-19
KAMIL ZARNISHANOV
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
İç HastalıklarıHacettepe Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. GÜLAY SAİN GÜVEN
DR. ÖĞR. ÜYESİ NURSEL ÇALIK BAŞARAN
- Le Theme de la solitude et d'autrui dans Vendredi ou Les Limbes du Pacifique de Michel Tournier
Başlık çevirisi yok
SEMRA KABAPALAMUT
- Le Theme de la solitude dans les fleurs du mal de baudelaire
Başlık çevirisi yok
MEHMET NEDİM KULA
Yüksek Lisans
Fransızca
1986
Fransız Dili ve EdebiyatıCumhuriyet ÜniversitesiBatı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
- Le Theme de la justice dans l'electre de Jean Giraudoux
Başlık çevirisi yok
MESUT SALI
Yüksek Lisans
Fransızca
1990
Sahne ve Görüntü SanatlarıUludağ ÜniversitesiFransız Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HASAN ANAMUR
- Jean-Marie gustave le Clézio'nun üç romanında yalnızlık teması
Le thème de solitude dans trois romans de Jean- Marie Gustave le Clézio
PELİN BATMAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2010
Eğitim ve ÖğretimÇukurova ÜniversitesiFransız Dili Eğitimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. A. NECMİ YAŞAR