Geri Dön

Akut lösemi hastalarında tanı ani kemik iliği fibrozis derecesinin tedavi başarısı ve prognoz üzerine etkisi

The effect of diagnostic bone marrow fibrous degree on treatment success and prognosis in acute leukemia patients

  1. Tez No: 615655
  2. Yazar: ZAHİDE ŞENCAN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. MEHMET HİLMİ DOĞU
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Hematoloji, Hematology
  6. Anahtar Kelimeler: Akut lösemiler, Akut lenfoblastik lösemi (ALL), Akut myeloblastik lösemi (AML), kemik iliği fibrozisi, sağkalım, Acute leukemia, Acute lymphoblastic leukemia (ALL), Acute myeloblastic leukemia (AML), bone marrow fibrosis, survival
  7. Yıl: 2019
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Sağlık Bilimleri Üniversitesi
  10. Enstitü: İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 63

Özet

Amaç: Akut Lösemi (AML ve ALL) hastalarında prognostik önemi olan klinik ve laboratuvara ilişkin çeşitli parametreler bulunmaktadır. Bunlar yaş, immünofenotip, sitogenetik ve laboratuvar değerleri olup tanı anı risk sınıflaması yapmamıza yardımcı olmakta ve risk sınıflamasına göre tedavi sonrası kemik iliği nakli gerekliği konusunda bizlere yol göstermektedir. Komorbid hastalıklar, indüksiyon tedavisine verdiği yanıt gibi diğer paramaterler ise prognoz konusunda fikir vermektedir. Yapılan çalışmalarda doku fibrozisinin solid tümörlerde hastalık progresyonu ve tedaviye dirençte rol oyandığı gösterilmiştir. Hematolojik malignitelerden ise primer myelofibroziste ve esansiyel trombositozda kemik iliği fibrozisi kötü prognoz ile ilişkilendirilmiştir. AML ve ALL hastalarında tanı anı kemik iliği fibrozisinin bağımsız yeni bir prognostik faktör olarak kullanılması tedavi seçimi konusunda yol gösterici olup tedavideki başarı oranlarına olumlu katkı sağlayabilir ve yeni hedefe yönelik tedaviler için de ipucu olabilir. Bu araştırmadaki amacımız hastanemiz hematoloji kliniğinde takip edilen Akut Lösemi (AML ve ALL) hastalarında tanı anı kemik iliği fibrozisinin bağımsız prognostik bir faktör olarak kullanılıp kullanılamayacağını ortaya koymaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza Ocak 2014 ile Mart 2019 tarihleri arasında İstanbul Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Hematoloji Kliniğinde akut lösemi tanısı alıp tedavi ve takibi yapılan toplam 82 hasta alınmıştır. Bu hastaların 60'ı AML, 22'si ALL tanısı almıştır. Veriler hastane elektronik bilgi yönetim sisteminden, sağlık bakanlığına ait ölüm bildirim sisteminden ve hasta dosyalarının taranması ile retrospektif olarak incelendi. Hastaların cinsiyet, tanı anı kan sayımı ve LDH değerleri ile tanı anı kemik iliği biyopsisi retikülin lif derecelerine bakıldı. Ayrıca indüksiyon tedavisi sonrası kemik iliği biyopsi sonucuna göre indüksiyon yanıtının olup olmadığı, takiplerinde nüks gelişip gelişmediği kaydedildi. Sağkalımın belirlenebilmesi için hastaların yaşayıp yaşamadığı ölüm bildirim sistemi üzerinden kontrol edildi. Bulgular: Hastalar retikülin lif derecelerine grade 1 ve daha düşük dereceliler grup I; grade 2 ve üzeri olanlar ise grup II olmak üzere i derecesi düşük olan Grup I de indiksiyon yanıt oranı grup II den anlamlı (p ˂ 0.05) olarak daha yüksekti. Grup II de ölüm oranı grup I den anlamlı (p ˂ 0.05) olarak daha yüksekti. Öngörülen yaşam süresi Grup II de (5.23 ay) grup I den (12.80 ay) anlamlı olarak daha kısaydı. Sonuç: Kolayca gerçekleştirilen bir boyama prosedürü ile tespit edilen tanı anı kemik iliği fibrozis derecesinin akut lösemilerde bağımsız yeni bir prognostik faktör olarak kullanılması tedavi seçimi konusunda yol gösterici olup tedavideki başarı oranlarına olumlu katkı sağlayabilir ve yeni hedefe yönelik tedaviler için de ipucu olabilir.

Özet (Çeviri)

Objective: There are various clinical and laboratory parameters that have prognostic significance in patients with acute leukemia (AML and ALL). These include age, immunophenotype, cytogenetic and laboratory values, which help us make the risk classification at the time of diagnosis and guide us about the requirement for bone marrow transplantation after treatment according to the risk classification. Other parameters such as comorbid diseases and response to induction therapy give an idea about prognosis. The studies have shown that tissue fibrosis plays a role in disease progression and treatment resistance in solid tumors. Of the hematologic malignancies, bone marrow fibrosis in primary myelofibrosis and essential thrombocytosis has been associated with poor prognosis. The utility of bone marrow fibrosis at the time of diagnosis as an independent new prognostic factor in patients with AML and ALL is guiding for treatment selection and may contribute to treatment success rates and may be a clue for new targeted therapies. The aim of this study was to determine whether bone marrow fibrosis at the time of diagnosis can be used as an independent prognostic factor in acute leukemia (AML and ALL) patients followed up in the hematology clinic of our hospital. Materials and methods: Our study included 82 patients diagnosed with acute leukemia and treated and followed up in the Hematology Clinic of Istanbul Training and Research Hospital between January 2014 and March 2019. Of these patients, 60 were diagnosed with AML and 22 were diagnosed with ALL. The data were analyzed retrospectively by scanning the hospital electronic information management system, the death notification system of the Ministry of Health, and the patient files. The patients' sex, blood count and LDH values at the time of diagnosis along with bone marrow biopsy reticulin fiber grades were examined. In addition, according to the result of bone marrow biopsy after induction therapy, it was recorded whether there was an induction response or whether recurrence developed during follow-ups. In order to determine the survival, whether the patients were alive was checked through the death notification system. Results: The patients had reticuline fiber grade 1 and lower than Group I; Grade 2 and above were divided into two groups as Group II. The induction response rate was significantly higher in Group I than in Group II (p˂ 0.05). The mortality rate was significantly higher in Group II than in Group I (p˂ 0.05). The predicted survival was significantly shorter in Group II (5.23 months) than in Group I (12.80 months). Conclusion: The utility of the degree of bone marrow fibrosis at the time of diagnosis, which can be detected by an easily performed staining procedure, as an independent new prognostic factor in acute leukemias is guiding for treatment selection and may contribute to treatment success rates and may be a clue for new targeted therapies.

Benzer Tezler

  1. Akut lösemi tanısı ve hematolojik hastalığı olan hastalarda kemik iliği hücrelerinin yeni nesil otomatik kan sayım cihazında değerlendirilmesi

    Evaluation of bone marrow cells with the new generation automated hematology analyzer among patients with acute leukemia and other hematological diseases

    SELİN SİNEM KADIOĞLU TERZİ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıGazi Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZÜHRE KAYA

  2. Akut myeloblastik lösemi hastalarında nükleofosmin mutasyonu minimal rezidüel hastalık takibinde yol gösterici midir?

    Is nucleophosmin mutation guiding measurable residual disease in acute myeloblastic leukemia patients?

    EDİP HAYZARAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    HematolojiAnkara Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SİNEM CİVRİZ BOZDAĞ

  3. 2017-2021 yılları arası Pamukkale Üniversitesi Hematoloji Bilim Dalına başvuran akut lenfoblastik lösemi hastaların retrospektif değerlendirilmesi

    The retrospective evaluation of acute lymphoblastic leukemia patients who applied to Pamukkale University Hematology Department between the years of 2017 and 2021

    AHMET FARUK BABER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    İç HastalıklarıPamukkale Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NİL GÜLER

  4. Akut lenfoblastik lösemili hastalarda tanı anı ve değerlendirme zamanlarındaki monosit değerlerinin ve lenfosit/monosit oranlarının hastalığın prognozu ve tedavi yanıtı üzerine etkisinin araştırılması

    Evaluation of the effects of absolute monocyte counts (AMC) and lymphocyte to monocyte ratio (LMR) at the time of diagnosis and end of induction therapy to prognosis and therapy response in patients with acute lymphoblastic leukemia

    ASLIHAN KARAKURUM

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    OnkolojiAkdeniz Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ELİF GÜLER