Mescid-i Aksâ iç avlusunu çevreleyen yapılar
Buildings surrounding the inner courtyard of Masjid Al-Aqsa
- Tez No: 714247
- Danışmanlar: PROF. DR. NURAN KARA PİLEHVARİAN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Mimarlık, Architecture
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2022
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Yıldız Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Mimarlık Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Mimarlık Tarihi ve Kuramı Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 141
Özet
Tarih boyunca, pek çok medeniyet ve devlete ev sahipliği yapan Kudüs şehri, dinî, siyasi ve kültürel açıdan da en önemli merkezlerden biri olarak kabul edilmektedir. Özellikle İslam mimarisi dikkate alındığında Kudüs'ün çekirdeğinde yer alan Mescid-i Aksâ, Kudüs'ün fethinden sonra ilk ve en önemli örnekleri bünyesinde barındırma niteliği ile her zaman cazibesini korumuştur. Hz. Ömer dönemindeki fetihten sonra başlayan mimari hareketlilik Emeviler'in Şam bölgesini merkez hâline getirmesi ve Kudüs'e ayrı bir önem atfetmesi ile Kubbetüs-Sahra ve Kıble Mescidi gibi önemli yapıların inşa edilmesine zemin oluşturmuş ve bu şekilde Kudüs, İslam mimarlığı açısından ilkleri bünyesinde barındıran şaheserlere kavuşmuştur. Tekrar eden Haçlı seferleri sonrasında sırasıyla Eyyûbî, Memlük ve Osmanlı Devleti Kudüs'te hâkimiyet kurmuştur. Osmanlı Devleti, hâkimiyeti altına aldığı pek çok merkezde olduğu gibi Kudüs ve Mescid-i Aksâ'da da çok sayıda mimari eser ortaya koymuştur. Yaptığı tamirlere ilaveten mescit, tekke, çeşme gibi eserler yaptırmıştır. Bu yapılar arasında bulunan ve Mescid-i Aksâ iç avlusunu çevreleyen yapılar adet bakımından Osmanlı döneminde inşa edilen en yüksek orana sahip yapı türü olması ile dikkat çekmektedir. Sayısı 15 olarak tespit edilen bu yapıların tümü Mescid-i Aksâ'da, Kubbetü's-Sahra'nın üzerinde yer aldığı yükseltilmiş platform çeperinde yer almaktadır. Neredeyse tümü iki katlı, iç mekânları tek ya da birden fazla oda şeklinde kurgulanmıştır. Literatürde yer alan bazı kaynaklarda bu yapılar halvet başlığı altında sınıflandırılmaktadır. Ancak Osmanlı mimarlık tarihi literatüründe halvet kavramı daha çok halvethane ile özdeşleşmiş olarak tarikat yapıları ile gündeme gelmektedir. Mescid-i Aksâ iç avlusunu çevreleyen bu yapıların boyutları, sayısı, özelleşmiş işlevleri ve ayrıca tekil hücrelerin bir merkez etrafında yerleştirilmiş bulunmaları, onları sadece halvethane olarak tanımlamayı güçleştirmektedir. Bu tezde tümü Osmanlı döneminde inşa edilmiş bu yapıların mimari özellikleri, vakfiyelerinde ve sicil kayıtlarında yer alan asli işlevleri ve banileri incelenerek tipolojik, işlevsel ve tarihî yönleri tespit edilmeye, Osmanlı mimarlığındaki diğer yapı türleri ile mukayese edilerek özgün ve benzer nitelikleri ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Özet (Çeviri)
The city of Jerusalem, is considered to be one of the most important centres in terms of religion, politics and culture. Especially the Masjid al-Aqsa, which is located in the core of Jerusalem, has always maintained its charm with its first and most important examples of Islamic Architecture following the conquest of Jerusalem by Muslims. The architectural activity that had started just after the conquest, became a basis for the construction of important structures such as the Dome of the Rock and the Al-Aqsa Mosque, since the Umayyads established their centre in Damascus region and attached a special importance to Jerusalem. After the Crusades, Ayyubids, Mamluks and later the Ottoman Empire established dominance in Jerusalem. A considerable number of architectural works have been built in Jerusalem and Masjid al-Aqsa during the Ottoman Period as was the case for other regions under its rule. In addition to repairing and reconstructing existing buildings, Ottomans also built new structures such as masjids, dervish lodges and fountains. Among these structures, buildings surrounding the inner courtyard of Masjid al-Aqsa attract attention as they have the highest rate of construction in the Ottoman period in terms of quantity. In the literature of Ottoman Architectural History, the concept of seclusion (khalwa) comes to the fore with Dervish lodge and zawiyahs as it is mostly identified with the“halvethane”. However, the size and number of these buildings in Masjid al-Aqsa and their specialized functions, as well as the fact that buildings are placed around a centre in succession, make it difficult to define them as just a seclusion cell. In this thesis, the architectural features of the buildings surrounding the inner courtyard, which were built in the Ottoman Period, and their original functions endowed with their foundations, and the patrons of the so called foundations will be examined.
Benzer Tezler
- Osmanlı Dönemi'nde Kudüs'te kazılar (1860-1918)
The excavations in Jerusalem in the Ottoman Period (1860-1918)
ZEYAD ALZAGHAL
- Kudüs konulu çocuk kitaplarının din eğitimi açısından incelenmesi
Examination of children's books on Quds in terms of religious education
BEYZANUR KAYA
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
DinMarmara ÜniversitesiFelsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. UMUT KAYA
- Medine şehri bağlamında şehir-mezar-ma'bed ilişkisi (h.1-41/m.622-661)
The relations between city, grave and temple in the context of The Medina city (h.1-41/m.622-661)
BARIŞCAN İNİK
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
DinÇukurova Üniversitesiİslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ALİ HATALMIŞ
- Manda idaresinden günümüze Ürdün Ve Türkiye ilişkileri
From mandatory management to at the present Urdun and Turkey relations
AHMET CAN ÇEVİK
- Abdülmelik B. Mervan ve dönemi (65-86/685-705)
Abd al-Malik İbn Marwan and his period (65-86/685-705)
FATİH ERKOÇOĞLU
Doktora
Türkçe
2006
TarihAnkara Üniversitesiİslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı
PROF.DR. İRFAN AYCAN