Geri Dön

Literaturverfilmung im Deutschen und Türkischen dargestellt am beispiel von Uwe Timms roman 'Morenga' mit dem gleichnamigen film und Tarık Buğra's roman 'Küçük Ağa' mit dem gleichnamigen film

Alman ve Türk edebiyatında görsel yazın Uwe Timm'in 'Morenge' adlı romanı ve filmi ile Tarık Buğra'nın 'Küçük Ağa' adlı romanı ve filminin ele alınarak incelenmesi

  1. Tez No: 71889
  2. Yazar: FİLİZ İLKNUR YAPICI
  3. Danışmanlar: YRD. DOÇ. DR. YILMAZ KOÇ
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Alman Dili ve Edebiyatı, German Linguistics and Literature
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1998
  8. Dil: Almanca
  9. Üniversite: Selçuk Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Alman Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 185

Özet

11. ÖZET Bu çalışmanın bir Yazın-Sinema konusunu incelediğini başta belirtmiştik. Çalışmamıza Almanya'daki ve Türkiye'deki yazın ve sinema ilişkisini inceleyerek başladık. Konu ile ilgili Türk kaynaklarındaki tanımların, Alman kaynaklardakilere göre az olduğu görüldü. Bununla beraber Sinemanın Yazındaki yeri nedir, ne zaman başlamıştır ve ne şekilde sonuçlandığını sebepleriyle anlattık. İnceleme sonuçlarında bir paralellik ve benzerlik gösterdiğini gördük. Medyanın gelişmesi ve genişlemesiyle birlikte konuları itibariyle edbi sanatın içine girdiği görülür. Daha 1945 - 1960 yılları arasında edebi eserler sinemaya uyarlanmaya başlandı. Özellikle Almanya'da 1. Ve 2. Dünya savaşlarından sonra sinemada edebi konular ele alınır. Türkiye'de edebi eserlerin sinemaya uyarlanması 1960 yılından sonra ortaya çıkar ve gelişir. İlk önce sanatın gelişimi toplumsal boyut içerisinde büyüyor. Zira sinemanın başladığı tarihden itibaren etkisini her alanda gösterdiğini incelemelerimizde görmüştük. Yazın ve Sinemanın her ikisinin de ayrı sanat dallan olduğunu düşünürsek, yazının yaşça daha büyük olduğunu biliyoruz, sinema ise daha çok yol alması gereken bir sanat dalıdır. Yaşadığımız yüzyılda Medyanın hızla ilerlediğini ve hayatımızın bir parçası olduğunu görüyor ve yaşıyoruz. Günümüz dünyası filmler, radyolar, televizyonlar, fotoğraflar ve prodüksiyonlar dünyasıdır. Bu dünyada görsel ve işitsel medyanın rolü çok büyüktür. Almanya'da ve Türkiye'de edebi eserlerin fılmleştirilmesi yazarların desteği ile ilerlemiştir. Bu konunun ışığı altında ele almış olduğumuz iki edebi eserin kendisini ve filmlerini inceledik. Alman Yazınında adım sıkça duyduğumuz Uwe Timm'in“Morenga”adlı eserini ve televizyona uyarlanmiş olan bu eserin filmini ve Türk Yazınının ünlü yazarlarından Tarık Buğra'nın eseri“Küçük Ağa”ve kendisininde senaryosunu yazmış olduğu filmini karşılaştırmalı (Komparatitik) bir biçimde inceledik. İnceleme sonunda her iki yazarında Otantik bir konuyu ele almaları ve otantik mekanlarda film çekmelerini yapmaları, başarılı olmalarını sağlamıştır. 170Timm eserinin senaryolaşmasında Senarist ve Yönetmen Egon Günther'e yardım etmiştir. Buğra ise eserinin senaryosunu kendisi ele almıştır. Böylece filmlerinin edebi eserlere sadık kalarak fılmleştiğini, bu iki eserde görüyoruz. Timm ve Buğra'nın eserlerini incelediğimizde her ikisininde canlandırdıkları Romankahramanlarını ele almaları ve o kahramanların topraklarını korumak için giriştikleri savaşları, sömürgeci ülkeleri uzaklaştırmak ve huzur içinde halkıyala birlikte yaşama amacını gülüğünü izledik. Buğra gibi Timm de sadece tarihi olayların değilde, o tarihi yaşayan insanlarında duygu ve düşüncelerine değinmiştir. Her iki eserin ve filmin, fılmleşmeleri konusunda başarılı olduğunu tesbit ettik. Çalışmamıza da Timm'in“Morenga”ve Buğra'nın“Küçük Ağa”adlı Romanlarını metne bağlı inceleme metodu ve fılimlerinide film inceleme metodu kullanarak inceledik. Yapmış olduğumuz bu çalışmayla Yazın ve Sinemanın Alman ve Türk Yazınındaki yerini, kavramım, yazın bilimindeki yerini ve boyutlarım inceledik. Yazın ve Sinemanın farklı sanat dalları olduğunu gördük; aralarındaki benzerlikleri ve farklılıkları ayrıntılarıyla araştırdık. Fakat birbirinden ayrı olan bu sanat dallarının birlikte ele alınmasıyla Görsel Yazın sanatının oluştuğunu tespit ettik. Görsel Yazın sanatı aslında çalışmamızın temelimde oluşturuyor. Ayrıca Alman ve Türk yazarların Yazın-Sinema ilişkisine bakış açılarını örneklerle açıkladık. Bu yazarların çoğunun Görsel Yazın sanatına sıcak baktıklarını gördük. Çalışmanın sonunda bu iki romanı ve filmi karşılaştırmalı (Komparatistik) metotlarla inceledik. Ele almış olduğumuz her iki film uyarlamasını, film inceleme metoduyla karşılaştırdık. Filmlerin sadece sürükleyici, heyecanlı ve etkileyici değil de. aynı zamanda iddialı ve estetik açıdan da başarılı birer yapıt olduğunu gördük.“Uwe Timm kimdir, eserleri nelerdir, sinema-yazın'a bakış açısı nedir?”kısaca bunlara da değindik. Timm'in“Morenga”adlı eseri senarist Egon Günther'le birlikte ele alınarak uyarlanmıştır. Yazar ve rejisörün birlikte çalışmaları sonucunda onaya başarılı bir film çıkmıştır. Timm'in filme uyarlanmış eserleri:“Kerbels 171Flucht”,“Rudis Riisselschwein”,“Der Flieger”dir. Film uyarlamaları ve onların sürükleyici ve iddialı oluşları medya alanında da ona bir başarı sağlamıştır. Türk yazınının tanınmış meşhur yazarlarından Tarık Buğra hakkında da incelemeler yaptık.“Kimdir, eserleri nelerdir, sinema-yazın ilişkisine bakış açısı nedir?”kısaca ele alarak inceledik. Buğra'mn tanınmış yazınsal yapıtlarından olan“Küçük Ağa”romanını ve onun film uyarlamasını ele alıp kaşılaştırdık. Filmin romana sadık kalınarak uyarlandığını, senaryosunun da Tarık Buğra tarafından yazıldığını gördük. Buğra'mn“Küçük Ağa”dan başka filme uyarlanmış eserleri;“İbişin Rüyası”ve“Kurtuluş Savaşı ”dır. Bunun yanı sıra“Üç Oyun”,“Ayakta Durmak İstiyorum”,“İbişin Rüyası”adlı eserleri onun tiyatro alanında da başarılı olduğunu göstermekte dir. Sinema-Yazın ilişkisine sıcak bakan yazarlarımızdan olduğunu araştırmalarımız sonucunda gördük. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Her iki eser romana sadık kalınarak fılm- leşmiştir. Sürekli gelişmekte olan dünyamızda, Görsel-İşitsel eğitimin gittikçe yay gınlaştığını ve ilerlediğini görüyoruz. Edebi eserlerin okunmasından ziyade ekran larda tanıtımı ve izlenebilirliği, görsel-işitsel araçların eğitime de katkıda bulundu ğunu göstermektedir. Günümüzün en yaygın kullanılan iletişim araçlarından sayılan Televizyon Avrupa'da ve Türkiye'de, hatta tüm dünyada insanları fazlasıyla etkilemektedir. Bu durum kitap okuma alışkanlığını azalttığı gibi kitap kültürünü de yok etmektedir. Fakat kitap okuma alışkanlığını yeniden kazandırmak için, yinede televizyona ihtiyaç vardır, zira edebi eserleri ele alıp filme uyarlayarak, tanıtma amacıyla kitabın okunmasını sağladığını araştırmalarımız sonucunda gördük. Tinim ve Buğra incelediğimiz iki ünlü yazardır. Her ikisinin de konu itibariyle roman kahramanlarını, sembolleri, sömürgeciliği ele alış biçimleri, farklı kültürlerin kaynaşması, ırkçılığı ele alış biçimleri birbiriyle paralellik göstermek tedir. İlginç olanı her iki yazarın babalarının savaş anılarını ele almaları; gerçek belgelerden de yararlanarak kendi üslupları ve yazım yetenekleriyle ortaya çıkardıkları başarılı yapıtlarıdır. 172Her iki yazar da edebi eserlerin filme uyarlanması konusunda müsbet bir düşünceye sahiptir, nitekim her ikiside eserlerinin filme uyarlanmasına katkıda bulunmuşlardır. Bunu yaparkende eserlerinin sadık bir şekilde filme uyarlanmalarını sağlayarak bir nevi bir düşünceyi daha ortaya koymuşlardır. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki edebi eserler sadık bir şekilde filme uyarlandıkları sürece yazın bilimine katkıda bulunurlar. Zira her iki yazarın eserleri ve bu eserlerin aynı isimle filme uyarlanması ışığı altında yürüttüğümüz çalışma, bizi bu sonuca götürdü. Nitekim, aynı sanat dalları olan Yazın ve Sinemanın bir başka sanat dalı olan Görsel Yazın Sanatını oluşturduğunu gördük. Bu bakımdan Yazın ve Sinema Görsel Yazın Sanatı açısından birlikte ele alınmalıdır. 173

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.