Geri Dön

Urartu sanatında ikonografik öğeler

Iconographic elements in Urartian art

  1. Tez No: 818213
  2. Yazar: RIZA GÜRLER AKGÜN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. ERKAN KONYAR
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Arkeoloji, Sanat Tarihi, Tarih, Archeology, Art History, History
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Tarih Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Eskiçağ Tarihi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 318

Özet

Doğu Anadolu Bölgesi ve çevresinde M.Ö. 9. ile 7. yüzyıllar arasında hüküm sürmüş olan Urartular, Anadolu uygarlıkları içerisinde farklı bir yere sahiptir. Öyle ki krallığın hüküm sürdüğü dağlık coğrafyanın her türlü olumsuzluğuna rağmen devlet sisteminde, mimarlık ve sanat alanında oldukça önemli eserler meydana getirmişlerdir. Urartulardan kalan ve arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılan bu sanat eserleri farklı konularda bilgilerimizi güncellememizi zorunlu kılmaktadır. Devlet yönetiminden sanata, dini hayattan günlük yaşantıya kadar birçok olgu ve olayı Urartulardan günümüze kalan bu eserler üzerindeki ikonografik sahnelerden öğrenebilmekteyiz. Her konuda olduğu gibi ikonografi konusunda da Assur'dan etkilenen Urartu Krallığı, bu sayede Mezopotamya uygarlıklarının yüzlerce yılda oluşturduğu kültürel mirası da Doğu Anadolu coğrafyasına kurumsal olarak taşımıştır. Dinsel olarak Anadolu - Mezopotamya inançlarıyla zaten iç içe olan bu coğrafyaya Urartu, kendi sanat anlayışını armağan etmiştir. O çağda tüm Ön Asya'da olduğu gibi Urartu Krallığı da din kuralları üzerinde yükselen bir devletti. Bu nedenle sanat da devletin kuruluşundan itibaren dini ikonografik öğelerin yoğun olduğu bir şekilde gelişti. İkonografiye ilişkin ilk veriler, tapınaklara armağan edilen kalkan, miğfer gibi objeler üzerine işlenmiştir. Buradaki temel konular içinde Urartu devlet dininin omurgasını oluşturan hayat ağacı kutsama, tanrıların liderliğinde kazanılan savaş, askeri geçit alayları, tanrıların selamlanması, libasyon, tanrıların kutsal hayvanlarından oluşan geçit alayları, sunu ve av sayılabilir. En azından arkeolojik kazılardan çıkan ve üzerinde yazıt olan eserler bize bu bilgileri verir. Urartu ikonografisinin bir diğer özelliği de Mezopotamya'daki çağdaşı Assur Krallığı'nın aksine, öyküsel anlatımdan çok durağan anlatımı tercih etmesiydi. Urartu kralları İšpuini ile oğlu Minua tarafından atılan kültürel temeller, Urartu Krallığı içinde yaklaşık 200 yıla yakın varlığını koruyan bir ikonografik geleneğin oluşmasını ve gelişmesini sağlamıştır. Arayış ve yapılandırma dönemi olarak tanımladığımız bu zaman diliminden sonra tahta çıkan I. Argišti ile birlikte, artık olgunlaşma dönemi başlamış ve en en görkemli zamanını yaşayacağı Argišti oğlu Rusa zamanına kadar sıkı kurallar içinde varlığını sürdürmüştür. II. Argišti'nin oğlu Rusa'nın M. Ö. 7. yüzyılın başlarında Urartu tahtına çıkması, Urartu sanatının da altın çağını yaşamasına neden olacaktı. İlk iş olarak olasılıkla Urartu Krallığı'nı tekrar eski güçlü günlerine nasıl döndürebileceğini düşünen Rusa, ilk olarak yazıtlarında da anlattığı üzere, Urartu'nun sınırlarına ve çevre ülkelere askeri seferler düzenledi. Seferlerde ele geçirdiği insanları beraberinde Urartu ülkesine getirdi. Bu insanları kullanarak Urartu'nun belki de en görkemli dört kentini inşa ettirdi ve bu insanları da o kentlere yerleştirdi. Yeni gelen bu insanların, sanat ve zanaat konusundaki becerileri, kaya oyma ve kabartma, duvar resmi vb. ikonografik öğe içeren yeni çalışmaların yapılmasını olanaklı kılmıştı. Bu dönemde Urartu ikonografisi, artık daha stilize ve sembollerle konuşan bir sanat halini almıştı. Urartu Krallığı'nın sanatı ve ikonografisi devletin tekeli altında yaklaşık 150-200 yıl boyunca varlığını sürdürmüştür. Bununla birlikte Urartu topraklarında yaşayan halkın, krallığa bağlı küçük siyasi oluşumların sanat anlayışı ve ikonografiye yaklaşımları net olarak bilinmez. Özellikle mezarlıklarda kaçak kazılar sonucunda ortaya çıkan kemer vb. objeler üzerindeki ikonografi, üretim teknolojisi ve figüratif yaklaşım açısından Urartu'nun yereli etkilediğini gösterir. Bu nedenle Urartu çağı sanatına krallık ve taşra sanatı olmak üzere iki ayrı başlık altında yaklaşmak daha doğru olacaktır. Urartu Krallığı'nın yıkılışıyla birlikte Doğu Anadolu coğrafyasında Urartu sanatını ve ikonografisini çağrıştıracak eserlerin kalmadığını ancak farklı coğrafyalara etkilerini bir şekilde ulaştırdığını söylemek gerekir.

Özet (Çeviri)

The Urartians, who ruled in and around the Eastern Anatolia Region between the 9th and 7th centuries BC, have a different place among the Anatolian civilisations. So much so that despite all kinds of negativities of the mountainous geography where the kingdom ruled, they created very important works in the state system, architecture and art. These works of art left by the Urartians and unearthed by archaeological excavations require us to update our knowledge on different subjects. So much so that we can learn many facts and events from state administration to art, from religious life to daily life from the iconographic scenes on these artefacts that have survived from the Urartians. The Urartu Kingdom, which was influenced by Assyria in terms of iconography as in every other subject, thus institutionally carried the cultural heritage created by Mesopotamian civilisations for hundreds of years to Eastern Anatolia. In this geography, which was already religiously intertwined with Anatolian - Mesopotamian beliefs, Urartu presented its own understanding of art. As was the case in the entire Near East at that time, the Urartu Kingdom was a state based on religious rules. For this reason, art also developed in a way that religious iconographic elements were intensely used since the foundation of the state. So much so that the first data on iconography were engraved on objects such as shields and helmets presented to the temples. The main subjects here include the blessing of the sacred tree, which forms the backbone of the Urartian state religion, the war won under the leadership of the gods, military processions, salutation of the gods, libation, processions of the sacred animals of the gods, offerings and hunting. At least the artefacts from archaeological excavations with inscriptions give us this information. Another characteristic of Urartian iconography is that, unlike its Mesopotamian contemporary, the Kingdom of Assyria, it favours static narrative rather than narrative. The cultural foundations laid by the Urartian kings Išpuini and his son Minua led to the formation and development of an iconographic tradition that survived for nearly 200 years within the Kingdom of Urartu. After this period, which we define as a period of searching and structuring, a period of maturation began with Argišti I, who ascended to the throne, and it continued to exist under strict rules until the time of Rusa, the son of Argišti, when it would experience its most glorious period. The accession of Rusa, the son of Argišti II, to the Urartian throne in the early 7th century BC would lead to the golden age of Urartian art. Rusa, who was probably thinking about how to restore the Kingdom of Urartu to its former power, organised military expeditions to Urartu's borders and neighbouring countries, as described in his inscriptions. He brought the people he captured during these campaigns to Urartu. Using these people, he built perhaps the four most magnificent cities of Urartu and settled these people in these cities. The skills of these newly arrived people in arts and crafts made it possible to carry out new works such as rock carvings and reliefs, wall paintings, etc. containing iconographic elements. During this period, Urartian iconography had become a more stylised and symbolic art. The art and iconography of the Urartu Kingdom continued to exist under the monopoly of the state for approximately 150-200 years. However, the approaches of the people living in the Urartian lands and the small political formations affiliated to the kingdom to art and iconography are not clearly known. Especially the iconography on objects such as arches unearthed as a result of illicit excavations in cemeteries shows that Urartu influenced the locality in terms of production technology and figurative approach. For this reason, it would be more accurate to approach the art of the Urartian Age under two separate headings: the art of the kingdom and the art of the provinces. With the collapse of the Urartu Kingdom, it should be said that there were no artefacts that would evoke Urartu art and iconography in the Eastern Anatolia geography, but they somehow conveyed their influence to different geographies.

Benzer Tezler

  1. Pişmiş toprak heykeller

    Başlık çevirisi yok

    FATMA AKYÜREK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1994

    Güzel SanatlarMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

    Heykel Ana Sanat Dalı

    PROF. ALİ TEOMAN GERMANER

  2. Antik çağlarda metal plakalar

    Metal plaques in ancient ages

    ŞEBNEM SAFFET KISAKÜREK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    ArkeolojiMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

    Klasik Arkeoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZEYNEP KOÇEL ERDEM

  3. Arkaik Dönem plastik eserleri ışığında Lykia ikonografisinde yerli ve yabancı unsurlar

    Lycian iconographic elements in Archaic Period plastics

    ŞÜKRÜ ÖZÜDOĞRU

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    ArkeolojiAkdeniz Üniversitesi

    Klasik Arkeoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FAHRİ IŞIK

  4. Urartu yazılı belgeleri ve betimleme sanatında savaş ve savaş ekipmanları

    War and war equipment in Urartian written documents and descriptive art

    ADEM BAYDAR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    ArkeolojiVan Yüzüncü Yıl Üniversitesi

    Arkeoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HANİFİ BİBER

  5. Anadolu Orta Demir Çağ uygarlıklarında boğa tasvirleri

    Bull depictions in Anatolian Middle Iron Age civilizations

    KÜBRA ELİF COŞKUN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    ArkeolojiOndokuz Mayıs Üniversitesi

    Arkeoloji Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ AYLA BAŞ