Bursa, Edirne ve İstanbul'daki Erken Osmanlı dönemi Mihrabiyeli mezar taşları
Early Ottoman period in Bursa, Edirne and Istanbul Mihrabiye tomb stones
- Tez No: 835869
- Danışmanlar: DOÇ. DR. MEHMET TOP
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Sanat Tarihi, Art History
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Sanat Tarihi Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 388
Özet
Türk İslam coğrafyasında geniş bir alana yayılmış olan mihrabiyeli mezar taşları, 14.yüzyıldan itibaren İslam medeniyetlerinde boy göstermeye başlamıştır. İlk olarak Güney Azerbaycan şehirlerinden olan Meraga ve Tebriz'de karşılaşılan bu form, Anadolu'da Van Gevaş olmak üzere Sivas, Tokat, Ankara, Amasya ve Samsun gibi merkezlerde ve daha sonra Osmanlı Devleti'nin etkisi altına girmek suretiyle varlığını devam ettirmiştir. Erken Osmanlı Döneminden itibaren farklı form ve tipolojilerde yapılmış mezar taşları görülmektedir. Bu dönemde Zeyni Formlu, Sivri Kemerli, Silindirik Gövdeli, Dikdörtgen Prizmal, Çokgen Gövdeli, Sanduka Formlu, Edirnekâri, Lahitli Mezar ve Mihrabiye Formlu olmak üzere farklı tiplerde mezar ve mezar taşları yapılmıştır. Bu dönem içerisinde yapılan mihrabiyeli mezar taşları, ihtişamlı ve gösterişli hale getirilmiştir. Osmanlı devletine başkentlik yapan başta İznik olmak üzere Bursa, Edirne ve İstanbul gibi şehirlerde mihrabiyeli mezar taşlarına rastlamak mümkündür. Osmanlı Devleti'nde mihrabiyeli mezar taşları, ilk olarak 14.yüzyılda yapılmış ve 16.yüzyıla kadar erken dönem özellikleri devam ettirildiği görülmüştür. Osmanlı Devleti'nin son dönemlerine kadar devam ettirilen mihrabiyeli mezar taşları, son dönemlerde ihtişamlı özelliğini kaybederek birer heykellere dönüşmüştür. Mihrap formunun küçük bir kopyası olacak nitelikte yapılan mihrabiyeler, derin bir mana barındırmaktadır. Sembolik mana olan mihrabiyeli mezar taşları, ahirete gidilen bir kapı veya ahirete açılan bir eşik görevi görmektedir. Bu bilinç ile yapılan mezar taşları, ölen kişinin artık ahirete intikal ettiğini ve bu yolculuğun kolay olması amaçlanarak yapılmıştır. Osmanlı Devleti'nin sınırları içerisinde büyük bir özveri ile benimsenen mihrabiyeler, sadece mezar taşlarına has bir özellik olmamakla birlikte mimaride de kullanmak kaydı ile estetik değer taşımışlardır. Bu formu camilerin farklı bölümlerinde ve mihrapların içerisinde mihrabiyeler yerleştirilerek değerlendirilmiştir. Osmanlı Devletinden önce yapılan mimari yapılarda mihraplara ikinci mihrabiye eklenme fikri hoş karşılanmıştır. Anadolu'daki cami mimarisinde bu örnekler ile karşılaşılmaktadır. Bu çalışmanın amacı Bursa, Edirne ve İstanbul sınırları içerisinde yer alan mihrabiyeli mezar taşlarını, belli bir ölçüt dahilinde araştırılması, incelenmesi ve dahası Türk İslam coğrafyasında görülmeye başlanan bu formun yapılma amacı belirlenmeye çalışılmıştır.
Özet (Çeviri)
Gravestones with mihrabs, which have spread over a wide area in Turkish-Islamic geography, began to appear in Islamic civilizations since the 14th century. This form, which was first encountered in the Southern Azerbaijani cities of Meraga and Tabriz, continued its existence in Anatolia in centers such as Sivas, Tokat, Ankara, Amasya and Samsun, including Van Gevaş, and later came under the influence of the Ottoman Empire. Gravestones made in different forms and typologies have been seen since the early Ottoman period. During this period, different types of graves and tombstones were made, including Zeyni Form, Pointed Arch, Cylindrical Body, Rectangular Prismal, Polygonal Body, Sarcophagus Form, Edirnekâri, Tomb with Sarcophagus and Mihrabiye Form. The tombstones with mihrabs built during this period were made magnificent and ostentatious. It is possible to come across tombstones with mihrabs in cities such as Iznik, Bursa, Edirne and Istanbul, which were the capital of the Ottoman Empire. In the Ottoman Empire, tombstones with mihrabs were first made in the 14th century, and it was observed that the early period features continued until the 16th century. The tombstones with mihrabs, which were continued until the last periods of the Ottoman Empire, have recently lost their magnificent feature and turned into sculptures. Mihrabiyes, which are made to be a small copy of the mihrab form, have a deep meaning. Gravestones with mihrabis, which have a symbolic meaning, serve as a door to the afterlife or a threshold opening to the afterlife. The gravestones made with this awareness were made to indicate that the deceased has now passed on to the afterlife and to make this journey easier. Mihrabiyes, which were adopted with great devotion within the borders of the Ottoman Empire, were not only a feature of tombstones, but also had aesthetic value, provided that they were used in architecture. This form was evaluated by placing mihrabiyes in different parts of the mosques and inside the mihrabs. The idea of adding a second mihrab to the mihrabs in architectural buildings built before the Ottoman Empire was welcomed. These examples are encountered in mosque architecture in Anatolia. The aim of this study is to investigate and examine the tombstones with mihrabis within the borders of Bursa, Edirne and Istanbul within a certain criterion, and moreover, to determine the purpose of this form, which has begun to be seen in the Turkish-Islamic geography.
Benzer Tezler
- Bursa Yeşil Cami çinileri
Bursa Green Mosque tiles
ELİF TERZİ DOĞAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2010
Sanat TarihiÇanakkale Onsekiz Mart ÜniversitesiSanat Tarihi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ALİ OSMAN UYSAL
- Erken Osmanlı mimarisinde renkli sır tekniğindeki çiniler(1300 ? 1453)
Tiles of coloured glaze in the early Ottoman architecture
NİLGÜN CURA
Yüksek Lisans
Türkçe
2008
Sanat TarihiÇanakkale Onsekiz Mart ÜniversitesiSanat Tarihi Ana Bilim Dalı
PROF. ALİ OSMAN UYSAL
- Bursa'da erken dönem Osmanlı Mimarisi'nde Kemer
Başlık çevirisi yok
ESRA DURMUŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Sanat TarihiSakarya ÜniversitesiSanat Tarihi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HAMZA GÜNDOĞDU
- Osmanlı Vîlâyet-i Rûm'unun inşası (baniler-vakıflar-mimari aktörler): Yörgüç Paşa ailesinin mimari etkinliği (1429-1494)
Construction of Ottoman Vîlāyet-i Rûm (patrons-vaqfs-actors of architecture): Yorguc Pasha family's patronage (1429-1494)
MUSTAFA ÇAĞHAN KESKİN
Doktora
Türkçe
2017
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FATMA İLKNUR KOLAY
- Osmanlı Devleti'nin Kuruluş Döneminde Gelibolu'da sosyal ve kültürel hayat
The social and cultural life in Gelibolu During the Establishment of the Ottoman Empire
FİKRİYE BOY
Yüksek Lisans
Türkçe
2011
Sanat TarihiSakarya ÜniversitesiTarih Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. HAŞİM ŞAHİN