İstemdışılıktan gönüllü gözetime günümüzde mahremiyetin dönüşümü
The transformation of privacy from involuntary to voluntary surveillance
- Tez No: 843311
- Danışmanlar: PROF. DR. DOLUNAY ŞENOL
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Sosyoloji, Sociology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Kırıkkale Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Sosyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 167
Özet
Gözetim ve mahremiyet, özellikle teknolojinin hızla ilerlemesiyle birlikte son yıllarda önemli ölçüde dikkat çeken ve tartışılan birbiriyle bağlantılı iki kavram haline gelmektedir. En yalın haliyle gözetim, bireylerin, grupların veya faaliyetlerin sistematik olarak izlenmesi anlamına gelmektedir. Öte yandan mahremiyet, bir bireyin kişisel bilgileri üzerindeki hakimiyeti ve istenmeyen izinsiz girişlerden veya gözetimden muaf olma hakkını ifade eder. Gözetim ve mahremiyet arasındaki ilişki genellikle birbirini dışlayan temellere dayanan bir değiş tokuş ilişkisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Mahremiyete verilen önem, gözetimin nüfuz ettiğin alanların daralması anlamına gelmektedir. Gözetimin daha geniş boyutlara ulaşması ise mahremiyete ait sınırların ihlal edilmesi sonucunu doğurmaktadır. Eskiden istenmeyen ve kaçınılan bir durum olarak gerçekleşen gözetim, günümüzde sıradanlaşmış ve özellikle teknolojik gelişmelerin sunduğu imkanlar neticesinde de çoğunlukla rızaya dayalı bir hal almış, en iyi ihtimalle rahatsız edici ve kaçınılması gereken bir durum olmaktan çıkmıştır. Bu durum bireylerin mahremiyete ait sınırlar ve algılarında birtakım dönüşümlerin yaşanmasına zemin hazırlamakta ve mahremiyetle ilgili yeni sınırların ortaya çıkmasını ve tanımlamaların yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, gözetim araçlarının yaygınlık kazanması ve gözetimin gündelik hayat içerisinde sıradan bir eylem haline gelerek kanıksanıp bireylerin gönüllü olarak gözetime dahil olmaları, kendilerini görünür kılmaları ve bu durumun onların mahremiyet algılarında meydana getirdiği dönüşümleri, artan gözetimin onların mahremiyetleri açısından ne ifade ettiğini ortaya çıkarmaktır. Saha araştırmasına dayanan bu çalışmanın yöntemi olarak nitel araştırma yöntemlerinden derinlemesine mülakat tekniği kullanılmıştır. Bu kapsamda, önceden hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme formundaki sorular çerçevesinde 21 kişi ile mülakatlar gerçekleştirilmiş ve bu görüşmelerden elde edilen deşifreler Nvivo 12 programıyla analiz edilmiştir. Yapılan analizler neticesinde,“Özel yaşama ve sırlara ait sınırlar olarak mahremiyet, Kültürel çevre ve toplumsal cinsiyetin gözetim ve mahremiyet algısı üzerindeki etkileri, Özel alan ve kamusal alan çatışması ekseninde gözetim ve mahremiyet, Gözetim toplumunda rıza ve rızasızlık dikotomisi ekseninde mahremiyet”adlı temalar oluşturulmuş ve elde edilen veriler bu eksende tartışılmıştır. Elde edilen bu temalar üzerinden yapılan tartışmalar neticesinde gündelik yaşamda gözetim araçlarının yaygınlık kazanması, sosyal medya kullanımı, dijital medya programları bireylerin teşhir ve dikizleme davranışları sergilemeleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu ve gözetimin sıradanlaşması ve mahremiyetin dönüşmesine sebep olduğu sonucuna varılmıştır.
Özet (Çeviri)
Surveillance and privacy are two interrelated concepts that have attracted considerable attention and debate in recent years, especially with the rapid advancement of technology. In its simplest form, surveillance refers to the systematic monitoring of individuals, groups or activities. Privacy, on the other hand, refers to an individual's control over his or her personal information and the right to be free from unwanted intrusion or surveillance. The relationship between surveillance and privacy is often seen as a trade-off based on mutually exclusive grounds. The emphasis on privacy means a narrowing of the sphere of surveillance penetration. As surveillance reaches wider dimensions, the boundaries of privacy are violated. Surveillance, which used to be an undesirable and avoided situation, has become commonplace nowadays, and especially as a result of the opportunities offered by technological developments, it has become mostly consensual and, at best, has ceased to be a disturbing and avoidable situation. This situation paves the way for some transformations in individuals' boundaries and perceptions of privacy and necessitates the emergence of new boundaries and definitions of privacy. The aim of this study is to reveal what increased surveillance means for individuals in terms of their privacy as surveillance tools become widespread and surveillance becomes an ordinary action in daily life, individuals voluntarily participate in surveillance, make themselves visible and the transformations this situation brings about in their perceptions of privacy. As the method of this field research-based study, in-depth interview technique, one of the qualitative research methods, was used. In this context, interviews were conducted with 21 people within the framework of the questions in the semi-structured interview form prepared in advance and the transcripts obtained from these interviews were analyzed with Nvivo 12 program. As a result of the analysis, the themes of“Privacy as the boundaries of private life and secrets, The effects of cultural environment and gender on the perception of surveillance and privacy, Surveillance and privacy on the axis of private and public space conflict, Privacy on the axis of consent and non-consent dichotomy in surveillance society”were created and the data obtained were discussed on this axis. As a result of the discussions on these themes, it has been concluded that the widespread use of surveillance tools in daily life, the use of social media, digital media programs have a significant impact on individuals' display and peeping behaviors and cause surveillance to become ordinary and privacy to transform.