Batı Anadolu beyliklerinin hristiyan dünyası ile diplomatik ve siyasî ilişkileri
Diplomatic and political relations of western Anatolian principals with the christian world
- Tez No: 920275
- Danışmanlar: PROF. DR. AYDIN USTA
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Tarih, History
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Tarih Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Ortaçağ Tarihi Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 443
Özet
Batı Anadolu beyliklerini kuran Türkmenler Bizans'ın doğu sınırını oluşturan Selçuklu uç bölgesinin ötesindeki toprakları fethederek 1071'de başlayan Anadolu'nun İslâmlaşma sürecini tamamladılar. Bu fetih hareketi ilk bakışta 1261'de Makri/Fethiye'nin ele geçirilmesiyle başlar görünmesine rağmen tarihsel süreç içinde yaşanan bazı duraksamalara rağmen daha gerilere kadar uzanmaktadır. Türkmenler I. Haçlı Seferi ile Anadolu'nun batı kıyılarında tutundukları veya ele geçirdikleri merkezleri terk ederek Orta Anadolu'nun içlerine kadar gerilediler. Ancak burada öyle sağlam yerleştiler ki Rumların (Doğu Roma/Bizans'ın) onları buralardan çıkartmak için siyasî-ekonomik ve askerî açıdan güçlü olması gerekiyordu. XI-XIII. yüzyıllardaki Bizans'ın ana hedeflerinden ilki Anadolu'daki kıyı bölgelerini ve hinterlandını elde tutmak üzerine kuruluydu. Türkiye Selçukluları, 1204'te IV. Haçlı Seferinin ardından Bizans'ın parçalanmasıyla bölgenin fethi için ciddi bir fırsat yakalamalarına rağmen Rumlar Batı Anadolu'da oldukça sağlam şekilde tutunmuşlardı. Fakat bu durum Türkmen akınlarının engellenmesi için yeterli olmadı. İznik Rum İmparatorluğu, 1261'de Konstantinopolis/İstanbul'u Latinlerden geri alarak Bizans'ı yeniden kurdular. Ancak imparatorluğun bu tarihten sonra ilgisini Doğu sınırlarından Balkanlara yoğunlaştırmasıyla birlikte Batı Anadolu'da zayıflayan Bizans mevzilerini Türkmenler teker teker ele geçirdiler. XIV. yüzyıla girilirken artık Batı Anadolu Beylikleri kuruluşlarını tamamlamış siyasî teşekküller olarak Adalar Deniz'i ve Doğu Akdenizde boy gösterdiler. 1291'de Akkâ'nın düşmesiyle beraber Yakındoğu'daki ticarî merkezlerini kaybeden Latinler bu sefer Altınorda Hanlığı ve ona bağlı hinterlantta gelişen ticaret yollarını kontral etmenin yollarını aradılar. 1204'te Bizans'ın yıkılmasıyla Adalar Deniz'indeki birçok yeri ele geçiren Latinler Karadeniz'den Doğu Akdeniz'e ve Mısır kanalıyla Avrupa'ya açılan Hint Okyanusundaki ticarette kontrolü sağlamaya çalıştılar. Batı Anadolu beyliklerinin tarihî rolü kurdukları donanmalarıyla Karadeniz ile Doğu Akdeniz havzası arasında bağlantı yolu olan Adalar Deniz'inde Latin çıkarlarını tehdit etmeleriyle başlamaktadır. Öyle ki Latinler 1334'te Edremit'te Karasi/Karesi donanmasını 1344'te Umur Bey liderliğindeki Aydınoğulları donanmasını imha ettiler. Beyliklerin kuruluşlarını yeni tamamladığı sırada ard arda gelen bu iki saldırı Adalar Deniz'indeki Türk-İslâm varlığının bir süre zayıflamasına neden oldu. Buna rağmen bir asır sonra bir başka Türkmen kökenli devlet olan Osmanlılar hem Karadeniz'de hem de Doğu Akdeniz'deki Latinlerin siyasî ve ticarî üstünlüğüne son verecektir. Şüphesiz ki Osmanlıların donanmlarının ilk temelleri Batı Anadolu beyliklerinden devralmışlardı. Batı Anadolu beylikleri sadece Adalar Deniz'inde değil zaman zaman Adriyatik Denizi civarında ve Mora Yarımadası'ndaki sularda da akınlarda bulunuyorlardı. Onların bu faaliyetleri yanlış bir şekilde korsanlık olarak nitelendirilmektedir. Ancak söz konusu dönemde sadece Batı Anadolu beylikleri değil Venedik, Ceneviz gibi İtalyan cumhuriyetleri ile Rodos'a yerleşen Saint Jean/Hospitalier Şövalyeleri de korsanlık faaliyetlerinde bulunuyorlardı. Hatta İmparator VIII. Mikhail Palaiologos, böyle korsanları kiralayıp Adalar Deniz'inde hâkimiyetini genişletmeye çabalıyordu. Batı Anadolu beyliklerinin denizlerdeki gazalarının korsanlık olarak adlandırılması bölgenin siyasî şartlarının iyi analiz edilmemesinden kaynaklanmaktadır. Denizci gazi beyliklerin yaptıkları akınlarla ganimet elde ettikleri bilinmektedir; ancak söz konusu bölgedeki yerel hâkimlerin de kârlı bir iş olarak bu tür faaliyetlerde bulundukları göz ardı edilmemesi gereken bir durumdur. XIV. yüzyıl Akdeniz havzasının Doğu'sunda meydana gelen olayların belirlenmesinde Batı Anadolu beylikleri kısa süren ömürlerine rağmen dikkate alınmaları gereken önemli birer siyasî yapılar olarak tarihteki yerlerini almış, ardında da yıkılmışlardır.
Özet (Çeviri)
The Turcomans who founded the Western Anatolian Principalities completed the Islamization process of Anatolia that began in 1071 by conquering the lands beyond the Seljuk frontier that formed the eastern border of Byzantium. Although this conquest movement seems to have started with the capture of Makri in 1261 at first glance, it goes back further despite some pauses in the historical process. With the First Crusade, the Turkmens abandoned the centers they held or captured on the western coasts of Anatolia and retreated into the interior of Central Anatolia. However, they were so firmly established here that the Greeks (Eastern Roman/Byzantine) had to be politically, economically and militarily strong to remove them from there. The first of the main goals of Byzantium in the 11th-13th centuries was to hold the coastal regions and hinterland in Anatolia. Although the Seljuks of Turkey had a serious opportunity to conquer the region with the collapse of Byzantium in 1204, the Greeks held on quite firmly in Western Anatolia. However, this was not enough to prevent the Turkmen raids. With the re-establishment of Byzantium in 1261, the Turcomans captured the weakened Byzantine positions in Western Anatolia one by one. As the 14th century began, the Western Anatolian Principalities emerged as political organizations that had completed their establishment in the Sea of the Islands and the Eastern Mediterranean. The Latins, who lost their commercial centers in the Near East with the fall of Akka in 1291, now sought ways to control the developing trade routes in the Golden Horde Khanate and its hinterland. The Latins, who captured many places in the Sea of the Islands after the fall of Byzantium in 1204, tried to control the trade in the Indian Ocean, which opened from the Black Sea to the Eastern Mediterranean and to Europe through the Egyptian channel. The historical role of the Western Anatolian Principalities began with their naval dynasties threatening Latin interests in the Sea of the Islands, which was a connection route between the Black Sea and the Eastern Mediterranean basin. In fact, the Latins destroyed the Karasi Navy in Edremit in 1334 and the Aydinids Navy led by Umur Bey in 1344. These two successive attacks, while the principalities had just completed their establishment, caused the Turkish-Islamic presence in the Aegean Sea to weaken for a while. Despite this, a century later, another state of Turcoman origin, the Ottomans, would put an end to the political and commercial superiority of the Latins in both the Black Sea and the Eastern Mediterranean. Undoubtedly, the first foundations of the Ottoman navy were inherited from the Western Anatolian Principalities. The Western Anatolian Principalities were not only raiding the Aegean Sea, but also occasionally raiding the Adriatic Sea and the waters around the Morea Peninsula. Their activities are wrongly described as piracy. However, during the period in question, not only the Western Anatolian Principalities, but also the Italian republics such as Venice and Genoa and the Knights of Saint Jean/Hospitalier who settled in Rhodes were engaged in piracy. Even Emperor Michael Palaiologos was trying to expand his dominance in the sea of the Islands by hiring such pirates. The fact that the Western Anatolian Principalities' jihads at sea are called piracy stems from the fact that the political conditions of the region have not been analyzed well. It is known that the seafaring ghazi principalities obtained booty through their raids; however, it should not be ignored that the local rulers in the region also engaged in such activities as a profitable business. In determining the events that took place in the East of the Mediterranean basin in the 14th century, the Western Anatolian principalities took their place in history as important political structures, despite their short life span, and then collapsed.
Benzer Tezler
- Menteşeoğulları Beyliği, Akdeniz dünyası ve Osmanlı Beyliği: Devletlerarası ilişkilerin gelişimi
Menteşeoğullari Principality, Mediterranean world and Ottoman Principality: Development of inter-state relations
ALPEREN ARI
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
TarihAydın Adnan Menderes ÜniversitesiTarih Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ KEMAL RAMAZAN HAYKIRAN
- Marino Sanudo Torsello'nun gözünden XIV. yüzyılın birinci yarısında Ege'de egemenlik mücadelesi, 1291-1353: Latinler, Denizci Türkmen Beylikleri ve Haçlılar
The struggles for sovereignty over Aegean region in the first half of the fourteenth century through the eyes of Marino Sanudo Torsello, 1291-1353: Latins, Turcoman Maritime Principalities and Crusaders
SERDAR ÇAVUŞDERE
- Batı Anadolu Beyliklerinin sosyal ve siyasal hayatında kadınlar
Women in the social and political life of Western Anatolian Beylics
SEMA AKÇE
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
TarihAydın Adnan Menderes ÜniversitesiTarih Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. KEMAL RAMAZAN HAYKIRAN
- Batı Anadolu beylikleri döneminde evliliklerin siyasete etkisi
The effect of marriages on politics in the period of Western Anatolian principalities
YUSUF ÇENESİZ
- Batı Anadolu beylikleri mimarisinde tipolojiye bağlı süsleme tasarımları
The decoration programs in terms of typlogy in the architecture of the West Anatolian principalities
SÜREYYA EROĞLU
Doktora
Türkçe
2006
Güzel SanatlarMimar Sinan Güzel Sanatlar ÜniversitesiSanat Tarihi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. GÖNÜL CANTAY