Osmanlı geleneksel devlet ve toplum anlayışı karşısında muhalif bir aydın: Tevfik Fikret
A dissenting intellectual against the traditional Ottoman understanding of state and society: Tevfik Fikret
- Tez No: 928575
- Danışmanlar: DOÇ. DR. TURGUT SUBAŞI
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Sosyoloji, Tarih, Türk Dili ve Edebiyatı, Sociology, History, Turkish Language and Literature
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Sakarya Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Tarih Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 190
Özet
19. Yüzyıl, Osmanlılar'ın devlet ve toplum başta olmak üzere birçok alanda büyük bir bozulma ve çöküş sürecine girdiği bir dönemdir. Bu yüzyıl klasik dönem (1300-1600) olarak tabir edilen ihtişamlı zamanların devlet ve toplum anlayışından neredeyse tamamen uzaklaşıldığı bir dönemi ifade eder. Bu dönemde birçok Osmanlı aydını, gözlerinin önünde sınırları iyice daralan ve yıkılmakta olan Osmanlı Devleti'nin durumuna sessiz kalamamış, bu durumun vahametine dair çareler aramış ve buna yönelik birtakım fikirler ileri sürmüştür. Bu aydınlardan birisi de Tevfik Fikret olmuştur. 19. Yüzyıl'ın sonu ve 20. Yüzyıl'ın başlarında Osmanlı aydınları arasında çok etkin birisi olarak tanınan Tevfik Fikret'in daha çok şair ve sanatçı kimliği ile ön plana çıkması kanaatimizce içinde yaşadığı geleneksel devlet ve toplum düzenine yönelik ifade etmiş olduğu radikal olarak tanımlanabilecek birtakım muhalif fikirlerini gölgede bırakmış ve bu fikirler tam olarak aydınlığa kavuşturulamamış bir soru veyahut gözden kaçırılmış bir sorun olmuştur. Özellikle bu fikirleri onun da üyesi olduğu geleneksel Osmanlı devlet ve toplum anlayışı açısından değerlendirilmemiştir. Bir aydın olarak Tevfik Fikret temelde hükümdarın mutlak otoritesi üzerine inşa edilen ve her alanda dinin esas alındığı eski Osmanlı dünya düzenine karşılık olarak aklı kutsal kılan, bireyi ön plana çıkartan ve onu yücelten seküler dünya düzenini savunmuştur. O, saltanatı eski düzenin sembolü olarak tanımlamış ve onun dayandığı mutlakiyet rejimini özgürlük ve insanca yaşamanın önünde bir engel olarak görmüştür. Eski tarım toplumlarına dayanan ve Osmanlı geleneksel devlet felsefesinin de temel konseptini ifade eden“Daire-i Adalet”teoreminde hükümdara/hanedana atfedilen yüksek otoriteye ve onun Tanrı adına düzenin sağlayıcısı (Nizam-ı Alem ülküsü) olduğuna dair anlayışa karşı çıkmıştır. Hükümdarın mutlak ve yüceltilmiş otoritesinin sınırlandırılmasına olanak veren, milletin temsilcisi olarak gördüğü bir meclisi esas alan meşruti yönetim biçimini savunmuştur. Onun toplum tasavvuru eşitlik temelinde siyasal otorite başta olmak üzere efendilere kulluğun olmadığı bir düzene ve herkesin özgür ve kendi kararlarını bağımsız bir şekilde alabildiği insanlara dayanır. Ona göre savaşlar, insanlığa acı ve gözyaşından başka bir şey getirmemiş ve kendi vatanının kurtuluşunun da ancak bütün dünya milletlerinin kardeş olmasıyla gerçekleşebileceğine inanmıştır. Bu düşüncesini“vatanım yeryüzü, milletim insanlıktır”şeklinde simgeleştirmiştir. Batı dünyasını üstün bir yere konumlandırmış ve onu akıl, aydınlanma, ilerleme ve kalkınmayla özdeşleştirmiştir. Ona göre eğitim geleneksel Osmanlı eğitiminin dayandığı genellikle mutlak doğru olarak kabul edilmiş birtakım fikirlerin tepeden aşağıya sorgulanmadan aktarıldığı bir eğitim anlayışından uzak olup eleştiriye açık, farklı fikirlerin saygı gördüğü, aklın ve bilimin ön planda olduğu bir anlayışı esas almalı;“fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür”olan özgür düşünceli bireyler yetiştirmek amacını taşımalıdır. Eğitim yalnızca seçkinlerin ya da ayrıcalıklı insanların tekelinde olmamalı, genel olarak tüm topluma yayılmalı, özgür benlikler yaratarak bir milleti uyandırmayı ve bir bütün olarak ayağa kaldırmayı amaçlamalıdır. Ona göre kadını değersiz gören geleneksel patriarkal/ataerkil ya da pederşahi toplumlar uygarlaşamaz.“Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer”diyerek kadınlığın insanlık açısından ne kadar büyük bir önem taşıdığının altını çizmiştir. Bu çalışmada Tevfik Fikret'in Osmanlı İmparatorluğu'nun klasik döneminde oluşan geleneksel devlet ve toplum anlayışına karşı ileri sürmüş olduğu çağdaş alternatif fikirler otorite, din, vatan, millet, savaş, birey, Batı, eğitim ve kadın konuları üzerinden değerlendirilecektir.
Özet (Çeviri)
The 19th century was a period in which the Ottoman Empire experienced significant decline and deterioration in many areas, particularly in the state and society. This century represents a departure from the state and societal understanding of the glorious times known as the classical period (1300-1600). During this time, many Ottoman intellectuals could not remain silent in the face of the diminishing borders and the collapsing state, and sought solutions to the gravity of the situation, putting forward various ideas in this regard. One such intellectual was Tevfik Fikret. Although Tevfik Fikret was known primarily for his identity as a poet and artist, especially at the end of the 19th and the beginning of the 20th century, we believe that his radical ideas opposing the traditional state and social order in which he lived have been overshadowed, leaving his thoughts as an unresolved question or an overlooked issue. In particular, his ideas have not been evaluated in the context of the traditional Ottoman state and societal understanding, to which he also belonged. As an intellectual, Tevfik Fikret opposed the old Ottoman world order, which was based on the absolute authority of the ruler and religion in all fields, and instead advocated a secular world order that sanctified reason, elevated the individual, and placed them at the forefront. He defined the sultanate as a symbol of the old regime and viewed the absolutist rule it was based on as an obstacle to freedom and a humane life. He opposed the high authority attributed to the ruler/dynasty and the belief that they were the providers of order in the name of God, a concept central to the traditional Ottoman state philosophy, which was rooted in agrarian societies and expressed in the“Circle of Justice”theorem. Instead, he advocated for a constitutional form of government that allowed for the limitation of the ruler's absolute and exalted authority, emphasizing a parliament that represented the nation. Fikret's vision of society was based on a system where equality prevailed, especially in political authority, and where there was no servitude to masters. He envisioned a world where everyone was free and able to make independent decisions. In his view, wars brought nothing but suffering and tears to humanity, and he believed that the salvation of his own homeland could only be achieved through the brotherhood of all nations. He symbolized this belief with the phrase“My homeland is the earth, my nation is humanity.”He placed the Western world in a superior position, associating it with reason, enlightenment, progress, and development. According to him, education should be free from the traditional Ottoman approach, which was based on the unquestioned transmission of certain ideas accepted as absolute truths from above. Instead, education should be open to criticism, respectful of different ideas, and centered on reason and science. The aim should be to cultivate individuals who are“free in thought, free in conscience, and free in wisdom.”Education should not be monopolized by elites or privileged groups but should be widespread throughout society, aiming to awaken a nation and lift it up as a whole by creating free individuals. In his view, societies that devalue women cannot become civilized. By stating,“If women are wretched, humanity falls,”he emphasized the immense importance of women for humanity. In this study, Tevfik Fikret's contemporary alternative ideas to the traditional understanding of state and society in the classical period of the Ottoman Empire will be evaluated through the topics of authority, religion, homeland, nation, war, individual, the West, education and women.
Benzer Tezler
- Kent ortamında hayırseverlik ve yoksullukla mücadele
Philanthrophy and fighting against poverty in the urban space
ZEYNEP CELİLE ÇAM
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
Kamu YönetimiMarmara ÜniversitesiŞehir Çalışmaları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. YUNUS UĞUR
- İç ve dış dinamiklerin etkileşimi sürecinde tanzimat dönemi ile ab üyelik süreci karşılaştırması
A comparison of the tanzimat period and the eu accession process in the process of interaction of internal and external dynamics
ABDULKADİR CESUR
Yüksek Lisans
Türkçe
2006
Siyasal BilimlerKocaeli ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. BEDRİ GENCER
- Mustafa Sabri Efendinin İslamcılığına 'Sosyolojik' bir bakış
A sociological analysis of Mustafa Sabri Efendi s Islamism
REMZİ PINAR
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
FelsefeDokuz Eylül ÜniversitesiFelsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ADİL ÇİFTÇİ