Düşük riskli ve yüksek riskli gebelerin fetuslarında ekojenik intrakardiyak fokus bulgusunun değerlendirilmesi
Significance of an echogenic intracardiac focus in fetuses at low risk and high risk pregnancies
- Tez No: 111472
- Danışmanlar: PROF.DR. YÜKSEL ATIL
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Kadın Hastalıkları ve Doğum, Obstetrics and Gynecology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2001
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 39
Özet
ÖZET Bu çalışmada gerek düşük riskli gerekse yüksek riskli gebelerin fetuslarında EİF bulgusunun öncelikle sıklığını araştırdık ve ardından kromozom anomalileri açısından 'soft - marker' lardan biri olarak anlamını sorgulayıp, bu bulgunun varlığında yapılacak yönetimi belirlemeye çalıştık. Fetal kalpte ikinci trimesterde izlenen EÎF bulgusu papiller kas veya korda tendinea civarında izlenir ve mitral veya triküspid valvüler yaprakçıklarla senkron olarak hareket ettikleri izlenimini verir. Ekojenitesi kemik yapınınki ile kıyaslanabilir ve 'golf topu' veya 'parlak reflektörler' olarak anılırlar(2,3,4,5). İlk defa ultrasonografik olarak 1987 yılında Schecter ve arkadaşları tarafından bildirilmiştir. Genellikle ventriküllerde izlenen EİF bulgusuna çok nadir olarak atriumlar içinde rastlandığı da bildirilmiştir (5,8,9). Schecter ve arkadaşları tarafından inkomplet fenestrasyona bağlı olarak korda tendinealarda bulböz bir kalınlaşmanın bu görüntüye yol açtığı speküle edilirken, Levy ve Mintz miyokardiyal ekskavasyon aşamasının değişik aşamalarda duraksamasına bağlı olduğunu iddia etmişler, Brown ve arkadaşları ise ultrasonografik olarak bu bölgelere karşılık gelen yerlerde yaptığı histolojik çalışmalarda değişik oranlarda mineralizasyon,ve mikrokalsifikasyondan bahsetmişlerdir (1,2,12,13,14), İlgi çekici olarak, diğer ırklarda bu bulgunun görülme sıklığı % 5.9 -%11.1 arasında verilirken, Asya kökenli popülasyonda yapılan çalışmada EİF bulgusunun sıklığı için % 30.4 gibi yüksek bir rakam bildirilmiştir (15). EİF bulgusunun önemi, bu bulgu ile fetal kromozomal anomaliler ve yapısal kardiyak anomaliler arasındaki muhtemel ilişkiden kaynaklanmaktadır. Bu konudakigörüşler kabaca ikiye ayrılmakla birlikte, yüksek riskli gebelerde ve düşük riskli gebelerde EİF bulgusunun anlamının farklı olması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte bu bulgunun tek mi yoksa çok sayıda mı olduğunun ve hangi ventrikülde gözlendiğinin önemini irdeleyen çalışmalarda vardır(16). Çalışmamız 11.04.2001-13.07.2001 tarihleri arasında Dr Atıl Yüksel'in muayenehanesine başvuran, kromozom anomalili bebek doğurma açısından düşük riskli ve yüksek riskli gebeler üzerinde yapıldı. Çalışmaya 15-25 gebelik haftaları arasındaki fetuslar dahil edildi. Aynı öğretim görevlisi tarafından tüm organ sistemlerini tarayan detaylı fetal inceleme ile birlikte, uterus duvarı, adneksler, plasenta lokalizasyonu ve fetus sayısı da belirlendi. Trizomi 13 ve trizomi 18'e ait olabilecek tüm ultrasonografik bulgular incelendi. EİF bulgusunun iki ayrı planda da gözlendiği vakalar dahil edilirken bu bulguya ait hangi odacıkta izlendiği, yerleşiminin serbest mi intramyokardiyal mi olduğu, büyüklüğünün en uzun aksında kaç mm olduğu, bir tane mi yoksa birden fazla sayıda mı izlendiği gibi özellikler belirlendi. Sol kalpte ve izole olarak izlenen EİF bulsuna sahip vakalara kromozom analizi önerilmedi. Çalışmamızda taranan toplam 655 hastanın 43'ünde(%6.5)EİF bulgusuna rastlandı. Düşük riskli gebelerde % 5.3 ve yüksek riskli gebelerde % 7.5 oranında rastladığımız EİF bulgusunun iki grup arasında görülme sıklığında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı. Toplam 43 vakada izlenen EİF bulgusunun 37'si(% 86) sol ventrikülde, ikisi(% 4.7) sağ ventrikülde, dördü(% 9.3) her iki ventrikülde birden gözlendi. Ayrıca iki grup arasında EİF bulgusunun kaçar adet gözlendiği, hangi ventrikülde gözlendiği gibi özellikler açısından da bir fark bulunmadı. Düşük riskli grupta bulunan 16 hastadan beş tanesine karyotip tayini önerildi ve hepsi normal olarak sonuçlandı. Yüksek riskli grupta bulunan 27 hastanın.25 tanesine karyotip tayini önerildi. Bu 25 hastadan bir tanesi karyotip tayini yaptırmayı reddetti. Yüksek riskli grupta yapılan 24 amniosentez içinde üç adet(%12.5) anormal kromozom tespit edildi. Bunlardan ikisi trizomi 21 bir tanesi trizomi 18 idi. Prenatal invazif girişim yapılmayıp doğum sonrası sağlıklı olan bebeklerin karyotiplerinin de normal olduğu varsayıldı. EİF bulgusu izlediğimiz ve doğum sonrası sağlıklı olan bebeklerin hiçbirinde prenatal dönemde yapısal kardiyak anomali tespit edilmedi. EİF bulgusunun görülme sıklığı için düşük riskli populasyonda % 0.5 ile % 6.9 arasında(5,32), yüksek riskli populasyonda ise % 2.7 ile % 19.4 arasında (4,7) değişen rakamlar verilmektedir. Bu bulgunun görülme sıklığı hakkında birbirinden çok farklı rakamlar verilmesi tanımlanmasında karmaşayı, sağ ventriküler septumdaki moderator bant bulgusu ile karıştırıldığını veya çok küçük EİF görüntülerinin kolaylıkla atlanabileceği ihtimalini akla getirmektedir. EİF ile ırk arasındaki ilişkiyi irdeleyen Shipp ve arkadaştan bu bulgunun ikinci trimesterde prevalansını Asya kökenli annelerde %30.4 gibi çok yüksek oranda bildirmeleri dikkat çekicidir(15). Bu çalışmaya göre EİF bulgusunun ultrasonografık bir belirteç olarak anlamı Asya kökenli populasyonda daha az gibi gözükmektedir. Her ne kadar çalışmamızda yüksek riskli grup ile düşük riskli grup arasında bu bulgunun görülme sıklığı bakımından anlamlı fark bulunmasa da EİF bulgusu saptanan vakalarda yapılacak yönetimin vakanın risk grubuna göre tayin edilmesi doğru bir yaklaşım gibi gözükmektedir. Ancak Merati ve arkadaşlarının önerdiği gibi bu tür vakalarda ultrasonografide atlanabilecek kardiyakmalformasyonlann tanısına yönelik neonatal ekokardiyografı fikri(özellikle üçüncü trimesterde persiste eden EİF bulgusu varlığında) için' oluşmuş yeterli literatür bilgisi yoktur. Özellikle sağ ventrikülde veya her iki ventrikülde birden ve birden fazla sayıda gözlenen EİF bulgusu kromozom anomalileri açısından ultrasonografik bir belirteç olabilecek nitelikte gibi gözükmektedir. Yüksek riskli popülasyonda rastlandığında karyotip analizi fikrini destekler niteliktedir. Kanımızca bu bulgu ile birlikte varolan herhangi başka bir 'sofi -marker', karyotip tayini yaptırmak için yeterli endikasyonu oluşturmaktadır.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Doğuştan kalp hastalıklarının prenatal tanısı: 2007-2017 yılları arasında uygulanan 11.068 fetal ekokardiyogramın retrospektif değerlendirmesi
Prenatal diagnosis of congenital heart diseases: retrospective analysis of 11.068 fetal echocardiograms applied between 2007-2017
CANSU MİÇOOĞULLARI
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2019
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıÇukurova ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NAZAN ÖZBARLAS
- Konjenital kalp hastalıklarının prenatal tanısı: 2010-2019 yılları arasında uygulanan fetal ekokardiyografilerin retrospektif değerlendirilmesi
Prenatal diagnosis of congenital heart diseases: Retrospective evaluation of fetal echocardiography performed between 2010-2019
DENİZ ERDOĞAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıKaradeniz Teknik ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. EMBİYA DİLBER
- Prenatal dönemde fetal ekokardiyografi ile doğumsal kalp hastalıkları ve fetal disritmilerin değerlendirilmesi ve postnatal sonuçlar ile karşılaştırılması: 10 yıllık tekmerkezli retrospektif araştırma
The evaluation of congenital heart diseases, fetaldisrhythmias in the prenatal period and comparison ofthe postnatal results with fetal echocardiography: 10-year single-center retrospective research
GİZEM EZGİ ŞEN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıBursa Uludağ ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ÖZLEM MEHTAP BOSTAN
- Doğumsal kalp hastalıklarında risk faktörleri ve prenatal tanıda duyarlılık
Risk factors in congenital heart diseases and sensitivity of prenatal diagnosis
FATİH BİNBOĞA
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2011
Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarıİstanbul ÜniversitesiPROF. DR. RUKİYE EKER ÖMEROĞLU
- Genetik hastalıklar için farklı risk gruplarında genetik danışmanın etkileri
The Influence of genetic counceling on different risk groups with certain genetic diseases
ZUHAL AZAKLI
Doktora
Türkçe
1999
Kadın Hastalıkları ve Doğumİstanbul ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SEHER BAŞARAN