Geri Dön

Mimaride yer: Yapının araziyle ilişkisinin kavramsallaştırılması (1980-2000)

Place in architecture: Conceptualisation of the relation between site and building (1980-2000)

  1. Tez No: 112218
  2. Yazar: A. SENEM DEVİREN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. HÜLYA YÜREKLİ
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Mimarlık, Architecture
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2001
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Bina Bilgisi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 160

Özet

Bu çalışmada 'mimaride yer' başlığı altında 'yapının araziyle ilişkisinin kavramsallaştırılması' konusu ele alınmıştır. Mimaride yer olgusunun nasıl bir kuramsal çerçeveye oturduğu ve mimari tasarım yaklaşımlarını ne seviyede etkileyebileceği sorgulanmıştır. Mimari, yer ile ilgili bir uygulama alanıdır. Ancak, yer, günümüz mimari söyleminde merkezi bir konuma sahip değildir. Mimari tasarımla ilişkili olarak, yer problemi üzerine soyut düşünce düzeyinde kuramsal altyapı oluşumu yeterli ve etkin olamamakta; biçimci mimarlık ve onun baskın söylemi tarafından büyük ölçüde gölgelenmektedir. O halde günümüzde yer üzerine ne düşünülmekte ve onunla ilgili uygulama problemlerine nasıl yaklaşılmaktadır? Bu çalışmanın asıl amacı mimari tasarımlara yönelik olarak yerle ilgili mevcut kuramsal altyapının uygun bir yöntemle değerlendirilmesi ve bu yolla elde edilecek bilginin sürekli geliştirilmesi için uygun bir teorik yapının oluşturulmasıdır. Bu çalışma başlıca iki kısım oluşmaktadır. İlk kısım yerin olası tanımlarının tartışıldığı teorik bir çerçeve oluşturmaktadır. Bölüm, mekan ve yer tanımlan üzerine analitik bir araştırmayla başlamakta; 20.yy. mimarlık teorilerinde konu üzerine üretilen ütopik tasarımlar, manifestolar ve kavramlarla devam etmektedir. Bu kavramlar, yeni kavramların oluşumu için esnek bir sözlük oluşturacak şekilde sıralanmıştır. Yeri katı ve sınırlı bir biçimde tanımlamak yerine, 'boyutsal bir yaklaşım' önerilmiştir. Birinci bölüm yerin tanımları ve boyutlarıyla ilgilidir. Batı kaynaklı felsefi yaklaşımlarda yer fikrinin büyük ölçüde mekan fikriyle gölgelendiği gözlenmektedir. Çoğu zaman, yer ve mekan aynı kabul edilmiş ve o şekilde ele alınmıştır. Bunun da ötesinde, yerin tanımı sadece konuma indirgenmiştir. Mekan konusunda bilimsel yaklaşımlar bu indirgemede büyük rol oynamıştır. Mekan, matematik ve fizik disiplinleri içinde daha da soyut bir anlam kazanmıştır. Felsefeciler, bu disiplinlerdeki gelişmelerle açılan yeni ufukların da etkisiyle soyut mekan fikriyle ilgilenmeye başlamıştır. Böylece, 'saf mekan' fikri 'hareket' fikrinin ortaya çıkışına kadar hakimiyetini sürdürmüştür. Mekandaki hareket fikri, varlık ve hareket üzerine diğer fikirleri de beraberinde getirmiştir. Bu fikirler insan varlığı ve onun çevreyle olan ilişkileriyle doğrudan bağlantılıdır. Doğu felsefelerinde yere karşı daha geleneksel bir viiyaklaşım fikri benimsenmiştir. Mekan, doğu düşüncesinde, mutlak bir güç kaynağıdır; bu anlamda cennete (göğe) yakındır. Buna karşılık yer, varlığın temel yaşamsal özellikleriyle ilişkilidir ve toprağa yakındır. Felsefi yaklaşımlar yer fikrini değerlendirebilmek için değerli kaynaklar olsa da yeterli değildir. Yer, bir kavram olarak, oldukça zengin anlamlar taşımaktadır; coğrafi, mimari ve sosyal bileşenleri vardır. Yerle ilgilenirken antropolojide, sosyolojide, coğrafyada ve diğer sosyal bilimlerde konuya nasıl yaklaşıldığını da incelemek gerekmektedir. Böyle bir çalışma yerin fiziksel ve kavramsal yönlerinin çevrede birbirinden ayrılamayacak şekilde birarada bulunduğunu ortaya koymaktadır. 20.yy. mimarlık tarihi üzerine yapılan analitik bir çalışma yerin yazılı/çizili ve kavramsal olarak farklı yaklaşımlarla ele alındığını göstermektedir. Öncelikle, ütopik tasarımlar ve manifestolarda yer sunumlarına dair örnekler ele alınmış; bunlar, yeni yaklaşımların oluşumuna katkıda bulunabilecek potansiyel kaynaklar olarak değerlendirilmiştir. Bu 'idealler dünyası'nı izeleyen bölümde, mimari yaklaşımlarda yer ile ilgili kavramlara yer verilmiştir. 20.yy.'ın başında zamanın ideal sembolü 'makine'dir. Endüstri devrimini izleyen teknik ve sosyal gelişimler mimarlığa yeni bir ruh getirmiştir. Buharlı makineler, uçaklar, otomobiller,vb. Bu yeni ruhun imajları olarak görülmüştür. Konut da bir makine olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca, mimarlık dünyası yeni yapı malzemeleri ve yapım teknikleriyle tanışmıştır. Yapım tekniklerinin gelişimiyle yapı araziden daha bağımsız hale gelmiş, ayaklar üzerinde zeminden yükseltilmiştir. 'Serbest plan' fikri geliştirilmiştir. Makine kavramıyla beraber gelen serbest plan fikrinin baskısına karşı, doğal ve yapısal çevreye daha duyarlı yaklaşımlar da bulunmaktadır. Hem Batı 'da hem de Doğu' da insan ve doğa kaynaklı düşüncelerden 'organik mimari' fikri geliştirilmiştir. 'Kimlik', 'oryantasyon', 'örüntü', 'anlam', 'bellek', 'bağlam', 'olay' ve 'simbiyoz' kavramlarının tümü yerin özelliklerini farklı bakış açılarından ortaya koymak için kullanılmaktadır. Bu kavramlar mimari tasarıma yönelik zengin bir sözlük olarak değerlendirilebilir; ayrıca, mimari tasarım sürecinde kullanılıp geliştirilebilir. Ancak, bunun ötesinde, mimari tasarımda kullanılan tekniklerin geliştirilmesi ve bu tür bir gelişim için de teorik bir temel oluşturulması gerekmektedir. Mimari tasarımda kullanılan teknikler mesleki kurallardan ve mimari disiplinin kendi geleneğinden alınmaktadır. Mimari proje, kağıt üzerinde veya bilgisayar dosyasında ideal olarak görülebilir, ancak, gerçekleştiğinde arazi ve yapının gerçekliğiyle ilgili olan o özel durum ön plana çıkar. Fikir, gerçekle çarpışır. Çoğu zaman, projenin gerçekleştirilmiş hali kağıt üzerindeki veya bilgisayar dosyasındaki idealleri gerçekleştiremez. Bu durumun oluşmasında tasarım sürecinde yerin özelliklerinin nasıl ele alınıp değerlendirildiği konusu esas sebep olarak görülmektedir. Bu yüzden, 'yerin boyutları' tasarım için hem teorik hem de pratik birer araç olarak önerilmektedir. vYerleri boyutlarıyla incelemek, herhangi bir çevresel ölçeğe, metrik ölçülere, vb. bağlı olmama olanağını sağlamaktadır. Bu da yerlerin 'öteki' yüzünü keşfetme olanağı sağlamaktadır. Yerin boyutları, yapı eyleminin gerek teorik gerekse uygulama seviyelerinde nasıl ele alınabileceği üzerine yeni fikirlerin geliştirilmesi için kullanılabilir. Yerin fiziksel ve kavramsal özellikleri, birlikte, yerin boyutlarını oluşturmaktadır. Doğal olarak bu boyutlar statik değildir. Yerin fiziksel ve kavramsal karakteristikleri sürekli değişim içinde olduğundan, boyutlar da zaman içinde değişime uğrar. Bu çalışmada yerin üç temel boyutu ortaya konulmuştur. Bunlar; Zemin, Zaman, Varlık ve deneyim boyutlarıdır. Bu boyutlar ayrı konular olarak değerlendirilebilse de birbirleriyle iç-ilişkilidir. Zemin, öncelikle, hem doğal hem de yapısal çevredeki sınır tanımıyla ilişkilidir. Arazi, sınır tanımlarıyla belirlenir ve yerleşimler için uygun bir alan haline gelir. Zaman içinde bu alan belli katmanlarla değişime uğrar. Böylece, zemin boyutunu ele almak, doğaldan başlayarak soyut katmanlara kadar tüm bu farklı seviyeleri ele almak anlamına gelmektedir. Fiziksel olayları tanımlarken zamanı kullanırız. Ancak sadece Batı fiziğinde zaman matematiksel bir çerçevenin parçasıdır. Oysa, geçmiş, şimdi ve gelecek kavramları matematiksel veya evrensel gibi görünmemektedir. Bu tür subjektif bir zaman yerle ilgilidir. Bu, yerin doğasıdır. Yerler, ulaşanların varlığı ve deneyimiyle anlamlandırılıp değerlendirilmektedir. Yerleri anlamak için insanların yerleri nasıl kullandıkları ve nasıl hareket ettiklerini anlamak gerekmektedir. Mimari bir bakış açısıyla, yer tanımları, minyatürler, farklı harita kaynakları, vb. yerlerin imaj ları ve sunumları için değerli kaynaklar olarak görülmektedir. Buna karşılık arazi planlamasına genel yaklaşımlar deneyimlerimizin ruhunu yansıtmayan planlar üretmektedir. Ancak, yer deneyimininin karmaşıklığını ve boyutlarını ortaya koyabilmenin bir yolu olmalıdır. Bu anlamda, 'deneyim planlama' bir çeşit mimari tasarım startejisi olarak görülebilir ve yerin ortaya konulan üç boyutu {zemin, zaman, varlık ve deneyini) tasarımın dinamik faktörleri olarak değerlendirilebilir. Bu çalışmanın ikinci kısmında, mimari tasarımda yerin boyutlarının hangi yollarla ele alınabileceği örneklenmiştir. Günümüz mimarlarından ikisinin (Steven Holl ve Enric Miralles) mimari düşünceleri ve tasarım yaklaşımları analiz edilerek yer problemine farklı yaklaşımları yakından incelenmiştir. Tasarım sürecinin farklı açılardan tanımlanması mimari uygulamada yerin boyutlarının nasıl değerlendirildiğini göstermektedir. ixYeri soyut değil boyutsal bir kavram olarak görmek, mimari tasarımda yeni fikirlerin geliştirilebilmesi için önemli bir potansiyel taşımaktadır. Böylece başlangıçta da hedeflendiği gibi, yer, mimari tartışmaların odağı haline gelmektedir ve mimari tasarımın oluşum kaynağı olarak değerlendirilebilir.

Özet (Çeviri)

The subject matter of this research is 'Place in Architecture'. In search of some solutions to the contemporary problems of place in architecture, the conceptual relations between site and building are examined. Architecture is related with place. However, place is not a central concern in contemporary architectural discourse. There is an absence of a foundation of an abstract thinking level about the problem of place, or, if there is any, then, it is hidden by formal approaches to architectural projects. So what is our contemporary idea on place and how is our approach to the practical problems related to it? The main objective of this study is to prepare a base level for place oriented design approaches to architectural projects. The study consists of two main parts. The first part is a theoretical framework to discuss the possible definitions of place. The chapter starts with an analytical research on definitions of space and place. It continues with Utopias, manifestoes and certain concepts that were produced in 20th century architectural history. These concepts constitute a flexible vocabulary for the development of new ones. Instead of defining the place in a concrete and limited form, a 'dimensional approach' is proposed. The first chapter of this study is related with the 'story' of the definition of place and its dimensions. Western philosophical discourses show that the idea of place is mostly occupied with the idea of space. In most situations, they are accepted and handled as the same thing. Moreover, the meaning of place has been reduced to location only. Scientific approaches to the subject of space has played an important role in this reduction of meaning. Space gained a more abstract meaning in mathematics and physics. Philosophers became interested in the abstract idea of space in the new vision opened by the developments in these disciplines. Thus, the idea of 'pure space' became dominant until the idea of movement came on to the scene. The idea of movement in space came with other ideas about being and experience. These ideas were directly related with the human being and its relations with the environment. In Eastern philosophies, there is a more traditional way of approaching the idea of place. Space is an absolute power source in the Eastern thoughts. It is close to heaven. Place, instead, is related to the essential qualities of being and also close to the earth. xiThe philosophical approaches are valuable but not enough to evaluate the idea of place. The place, as a term, is a rich one. It has geographical, architectural and social connotations. When dealing with place, it is necessary to observe different approaches to the subject in anthropology, sociology, geography and other social sciences. Such a study shows that the physical and conceptual aspects of place exist in an inseperable way in the environment. An analytical study of architectural history in 20th century shows that there are different written/drawn and conceptual representations of place. Firstly, examples of Utopias and manifestoes are handled as potential sources for new inspirations. Following this 'world of ideals', concepts that are related with place in architectural approaches are examined. At the beginning of the century, 'machine' was the ideal symbol of the time. Technical and social developments following the Industrial Revolution brought a new spirit to architecture. Steam engines, planes, automobiles, etc. were taken as clear images of this spirit. Even the house was handled as a machine. Also, the new construction materials and techniques were introduced to architecture. By the development in construction techniques, the building became more unrelated to the earth. It rose from the ground upon pillars. The 'open plan' idea has been developed. Although the dominance of free plan that came with the machine concept, there were more sensitive approaches to the nature and built environment. The idea of 'organic architecture' developed from this kind of human and nature oriented thought both in the West and in the East. 'Identity', 'orientation', 'pattern', 'meaning', 'memory', 'context', 'event' and 'symbiosis' concepts are all used to reperesent the aspects of place from different point of views. These concepts can be evaluated as a rich vocabulary for architectural design. They can also be used and developed through architectural design processes. But, firstly, it is necessary to change or develop the techniques we use in architectural design and this kind of change needs a theoretical base. The techniques used by projects are derived from profession's rules and the discipline's tradition. The project may be seen ideal on the paper (or in a computer file), but when the project becomes concrete, it is the site and the specific situation that comes to the scene. The idea clashes with the reality. In most cases, the concrete situation of a project does not satisfy the same ideals. The way in which the qualities of a place are handled during the design process seems to be the leading factor for that situation. That is why the 'dimensions of place' are proposed both as a theoretical and practical tool for design. There is a particular advantage in examining the impact of places by considering the dimensions of it, and that is that we are not tied to any given environmental scale, metric dimensions, etc. This gives a unique opportunity to discover the 'other' side of places. And these dimensions can be used to produce new ideas on how to deal with building activity, both on theoretical and practical levels.The physical and conceptual aspects of place, together, form the dimensions of place. Naturally, these dimensions are not static. They change in time, because, the physical and conceptual characteristics of a place are always in change. There are three basic dimensions of place proposed in this study. These dimensions are: Ground, Time, Being and experience. Although they can be evaluated as different subjects; they are inter-related. Ground is firstly related with boundary definiton both in natural and built environment. The land is modified by boundary definitions and it becomes a site for inhabitation. It contains certain levels of modifications through time. Thus, considering the ground dimension means to consider all those different levels, beginning form the natural one to the abstract. We use time to describe physical events. But only in western physics the time has become part of a mathematical framework. Our concepts of past, present and future does not seem to be mathematical or universal. This kind of time that is more subjective is related with place. It is the nature of place. Certainly, places are evaluated by human beings and that is the experience which gives the meaning to a place. If we want to understand places, it is necessary to understand people's responses to places and their actions. From an architectural point of view, place descriptions, miniatures, maps of different sources are valuable resources for the images of places. However, general appoaches to site planning, produces site plans without the spirit of those we experience. But there must be a way to address the complexities and 'dimensions' of the experience in place. So, 'planning of experience' can be seen and evaluated as an architectural design strategy and the three proposed dimensions of place {ground, time, being & experience), together, can be evaluated as dynamic factors in design. Some possible ways to consider the dimensions of place in the architectural projects are discussed in the second part of the study. Different approaches to the place problem are examined through the analysis of architectural thougths and projects of two contemporary architects (Steven Holl and Enric Miralles). Descriptions of design process from different point of views show how dimensions of place are evaluated in architectural practice. Viewing place, not as an abstract but as a dimensional concept, creates a potential for new ideas on architectural design. So, as intended, the place becomes the subject matter of architectural discussions and now, place can be taken as a foundation for architectural projects.

Benzer Tezler

  1. Doğu Karadeniz'de kırsal mimari: Rize-Fındıklı-Hara Köyü-Köseoğlu Osman Cengiz Evi

    Rural architecture in Black Sea region: Rize-Findikli-Hara Village-Koseoglu House example

    SEDA CENGİZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Mimarlıkİstanbul Teknik Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. GÜLSÜN TANYELİ

  2. Ankara ili Çamlıdere ilçesi kültür varlıklarını koruma sorunları ve önerileri

    Problems and suggestions for protecting cultural assets in Çamlıdere district of Ankara

    BENGÜ ARSLAN TAKCI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    MimarlıkMimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ BURCU BÜKEN CANTİMUR

  3. Tarihi çevrede yeni yapı olgusu ve bağlam ilişkisinin güncel uygulamalar üzerinden irdelenmesi

    Examining new structure notion and context relation in terms of uptodate practice in historic environment

    NİMET AKBIYIK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    Mimarlıkİstanbul Aydın Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MURAT SOYGENİŞ

  4. Spatio-temporal data plane design for software defined cellular networks (SDcN)

    Yazılım tabanlı hücresel ağlar (YThA) için uzaysal-zamansal veri katmanı tasarımı

    YUSUF ÖZÇEVİK

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2015

    Bilgisayar Mühendisliği Bilimleri-Bilgisayar ve Kontrolİstanbul Teknik Üniversitesi

    Bilgisayar Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. BERK CANBERK

  5. Artuklu Dönemi tarihi yapılarındaki figürlü süslemeler ve Orta Asya kültürünün etkileri

    Artuklu figurative decoration art and historical development of the effects of Central Asian culture

    ÇİMEN TURAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    Sanat TarihiBatman Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ABDÜSSELAM ULUÇAM