Geri Dön

Avrupa Topluluğu'nun doğuşu, organları ve Türkiye ile sosyo-kültürel ilişkileri üzerine bir inceleme

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 11269
  2. Yazar: NAZİF ÇETİN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. E. MUSTAFA ERKAL
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1991
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Sosyal Yapı - Sosyal Değişme Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 145

Özet

ÖZET Avrupa Birliği fikri, oldukça uzun bir tarihi geçmişe dayanmaktadır. 20. yüzyılda insanların birlik fikirlerine olan inançları, daha da kuvvetlenmiş ve bunun neticesinde dünya ve Avrupa patentli, çeşitli birlikler oluşturulmaya başlanmıştır. Nihayet 25 Mart 1957 de Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğunu kuran Roma Anlaşması imzalanmıştır. AT“nun amaçlarını dört grupta inceleyebiliriz. Birincisi, üye ülkelerin pazarlarını tek pazar hâline getirmek; ikincisi, ortak ülkeler arasında tam rekabet şartlarını sürdürebilmek; üçüncüsü tam rekabette maksimum etkinliği sağlamak ve dördüncüsü, üye ülkelerin dış ülkelere karşı ortak politikalarını belirlemektir. AT* nun organları, Parlamento, Konsey, Komisyon, Adalet Divanı ve Yardımcı Organlar olarak adlandırılan Avrupa Yatırım Bankası, Ekonomik ve Sosyal Komite ile Avrupa Sayıştayından oluşmaktadır. Türkiye, 31 Temmuz. 1959 da ortak üyelik için AT'na resmi başvurusunu yapmıştır. Ortaklık oluşturan anlaşma 12 Eylül 1963 yılında Ankara'da imzalanmış ve Aralık 1984 de yürürlüğe girmiştir.AT, pazarların birleştirilmesi amacıyla kurulmuş olsa da, iktisadi bir teşkilatlanmanın ötesinde ”siyasi, dini ve sosyo-kültürel“ motiflerle -bütünleşmiştir. Bu bütünleşme, gün geçtikçe yeni ortakların belirlenmesinde, aranan şartlar olarak ortaya çıkmaktadır. Topluluk üyelerine göz atacak olursak; siyasi ve iktisadi bir bütünleşmenin ötesinde, şuur altında Hristiyanlık taassubuyla yoğrulmuş ortak Avrupa medeniyetine dayalı bir bütünleşmenin olduğu gözden kaçmamalıdır. Batı dünyasının ortak politikasının belirlenmesinde, siyasi ve sosyo-küitürel faktörler esas rolü belirlemektedir. Türkiye'nin AT'na tas üyelik amacını gerçekleştiremezden önce, sosyo-kültürel değerler üzerinde gereken hassasiyeti göstermesi gerekir. Bütün bunların gözardı edilmemesi ve teslimiyetçi bir politikadan uşak durulması gerekmektedir. AT dışındaki diğer alternatifler üzerinde de durularak AT, bir tek seçenek olarak görülmemelidir. Türkiye'nin AT dışında alternatif üreterek, üyelik İçin verilmesi istenen siyasi ve iktisadi tavizlerde caydırıcı rol oynaması gerekir. Türkiye'nin AT'`na tam üyelik başvurusunun hemen ardından yapılan değerlendirmeler, bütünü ile ”engelleme“ ve ”oyalama" taktiği şeklinde ortaya konulmuştur. Topluluk ülkeleri. Türkiye'nin tam üyeliğe kabulü için yeterli gelişme sağlayamamış olduğunu vurgulamışlardır.Halbuki Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin başvurusu sıcak bir şekilde ilgi ile karşılanmış ve tartışmasız Komisyon 'a havale edilmiştir. Diğer taraftan Doğu Almanya'nın F. Almanya'ya bağlı olarak birleşme sonucu doğrudan AT içerisinde yer alması da her hangi bir engelle sınırlandırılmamıştır. AT, bu ülkelere ve diğer Doğu Bloku Ülkelerine sürekli davetkar bakışlarla yaklaş irken, Türkiye'ye aynı hoş görüyü göstermemiş ve kapılarını kapalı tutmakta ısrar etmiştir. AT burada çifte standart uygulamıştır. Topluluk dışında kalacak bir Türkiye, her şeyini kaybedecek değildir. AT üyeliği de her şey değildir. Batı ile sosyal ve iktisadi uyumda, bundan dolayı teslimiyetçi olmamak için en as onlar kadar muhafazakar olmak zorundayız. AT'na tam üyelik öncesinde vatandaşlarımızı eğitmek zorundayız. Toplulukla ilgili konularda Türk Kamu Oyu yeterince bilgilendirilmemektedir. Eğer biz bu insanlarımızla Topluluğa üye olacaksak, gerekli eğitimi zaman geçirmeden vermek sorundayız. Sadece kazanmaktan söz edip, kaybetmemek için yeterli bilgiler verilmediği sürece başarılı ölmemiz beklenemez. Serbest dolaşımın sağlanmasıyla yurt dışına açılacak olan insanımızı bir yatırım olarak ele alırsak, bu yatırım için sermaye olabilecek sosyo-kültürel ait, yapıyı oluşturmak zorundayız.Türkiye'nin siyasi ve iktisadi bütünleşmesini büyük ölçüde AT içerisinde görmesi, vazgeçilmez gibi görünüyor olsa da. kültürel ve manevi değerler yönünde bir bütünleşme sağlaması sor ihtimal olarak değerlendirilmektedir. Fakat vatandaşlarımıza Türk- İslam kültürü çerçevesinde milli ve manevi değerler verilirse, milletler arası iktisadi ve siyasi bütünleşmeler, sosyo-kültürel bir bunalıma yol açmayacak ve milli bütünlüğümüzü sarsmayacaktır. AT'na katılma girişimleri, şüphesiz kalkınmayı amaçlamaktadır. Ancak bu kalkınmanın yalnızca maddi ölçüler içerisinde ele alınması, eksik ve yanlış olur..Maddi ve manevi değerler, bir bütün olarak ele alınıp, değerlendirilmelidir.

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Doğu Avrupa gelişmeleri -Türkiye'ye etkileri-

    Başlık çevirisi yok

    MEHMET ERDEM

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1993

    Uluslararası İlişkilerİstanbul Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BENER KARAKARTAL

  2. Avrupa Topluluğu'nda radyo-televizyon sistemleri

    Başlık çevirisi yok

    ALİ İHSAN ÖZEROĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1990

    İletişim Bilimleriİstanbul Üniversitesi

    Avrupa Birliği Ana Bilim Dalı

    DR. ŞERMİN TEKİNALP

  3. Türkiye'de su hakkı

    The right to water in Turkey

    YILDIZ AKEL ÜNAL

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    HukukGalatasaray Üniversitesi

    Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ERDOĞAN BÜLBÜL