SSCB'de Gorbaçev liderliğinde başlayan radikal reform hareketlerinin nedenleri, reform hedefleri- uygulanışı ile Doğu Bloku'nda, Sovyet Cumhuriyetleri'nde ve uluslararası alanda etkileri-sonuçları
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 41665
- Danışmanlar: PROF.DR. ESAT ÇAM
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1995
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 428
Özet
ÖZET SSCB siyasi, ekonomik, askeri gücü ve dış politikasıyla uluslararası platformda dünya dengeleri üzerinde belirleyici rol oynamış bir ülkedir. Bu bakımdan SSCB 'de Mart 1985 'te Parti Genel Sekreteri olarak iktidara gelen Mikhail Gorbaçev liderliğinde başlayan siyasi, ekonomik, kültürel ve temel yapısal değişimler sadece ülkenin kendi iç sorunları olmaktan çıkıp, Do^u Avrupa'yı, giderek- dünyadaki stratejik ve ekonomik dengeleri önemli ölçüde değiştiren ve belirleyen bir duruma gelmiştir. Bu değişim süreci beraberinde Marksist literatürde yeni bir tartışmanın kaynağı olmakla kalmayıp, sosyalizmin çağdaş ve bilimsel gelişiminin yeni bir yorumu olarak da ele alın maktadır. Di^er taraftan sosyalist devlet kuramının ve sosyalist ekonomik işleyişin çağdaş insanın gereksinmelerine yanıt ve remediği şeklindeki tartışmayı da güncelleştirmiştir. Bolşevik Devriminin temel taşı olan SBKP, Lenin'e göre işçi sınıfının öncü örgütüdür ve Sovyet iktidarının karar mekanizmasının en üstünde bulunmaktadır. KP'nin iç işleyişi. Parti Merkez Komitesinin aldığı kararların parti üyeleri ve organları tarafından tartışmasız uygulanması ilkesi üzerine kurulmuştur. Lenin'e göre proleterya diktatörlüğü işçi sınıfı ve emekçi halk için demokrasi, yenilen fakat yok olmayan bur juvazi için diktatörlük demektir. Bu Leninist ilkeden hareket-2- edilerek proletarya diktatörlüğü SSCB'nin yönetim biçimi olmuştur. Parti proletaryanın önderi olduğu gibi tüm siyasal, ekonomik, sosyal karar mekanizmalarının doğrudan ve ideolojik olarak bağlı olduğu bir organ durumundadır. SBKP kendi içinde grupları ve hizipleri barındırmayan bir anlayışa sahiptir, özellikle Stalin döneminde, parti-içi mücadele ve çatışmalar kanlı olaylara sahne olmuş ve Stalin'e alternatif düşünceler taşıyan Trotski, Bukharin, Zinoviev gibi önderler tasfiye edilmişlerdir. Diğer toplumsal değişim süreçlerinden farklı olarak, sosyalizmin inşasında üst-yapı (siyasal rejim, hukuk kurumla¬ rı, din, sanat, felsefe, moral değerler) kurumlarının, alt-yapı (ekonominin tümü) tarafından özellikle devletin kuruluş aşamasında belirleyici nitelik taşıması, Sovyet Devletinde ekonomik işleyişin ve kendine özgü mülkiyet biçimlerinin oluşmasında devrim önderlerinin çözüm biçim¬ lerini yansıtmıştır. 1917 Ekim Devrimi ve sosyalistlerin iktidara geldiği koşullar I. Dünya Savaşı gibi çarlık ekonomisini tahrip eden bir döneme rastlar. Bu dönemde Sovyet nüfusunun önemli bir bölümünü köylülük oluşturmaktaydı. Tarım alanlarının verimli kullanımı ve toplumun besin ihtiyacını karşılayabilmek ama¬ cıyla uygulanan NEP (Yeni Ekonomik Politika) kapitalist üretim ilişkilerini geliştirmek ve toplumsal mekanizmayı bütünüyle sosyalizme hazırlamak gibi bir özellik taşımıştır. Bir geçiş ekonomisi süreci olan NEP dönemi devletleştirilmiş-3- sanayi kuruluşlarıyla birlikte Beş Yıllık Plan uygulamasının öncülleri olmuşlardır. NEP dönemi sonrası uygulamaya konan Birinci Beş Yıllık Plan süreci ekonomiyi modernize etmenin yanında, Çarlık döneminden kalma teknokrat ve bürokratların üretim birimleri yöneticiliğinden tasfiye edildiği ve Kominist Partinin yönetici kadro yetiştirme dönemidir.Stalin, eğitilmiş partili işçilerin yönetici olarak yetiştirilip, üretim birimlerinin başına yönetici olarak atanmaları politi¬ kasıyla önemli bir toplumsal dinamiği harekete geçirmiştir. Sovyet ekonomisinin,sanayisinin, tarımının öncü yönetici gücü Merkezi Planlama ve Beş Yıllık planlar olmuştur.Merkezi Planlama tarafından yapılan bir hata tüm toplumu etkilemiştir Stalin parti içindeki durumu güçlendirdikten sonra gizli polis örgütü KGB'yi de kullanarak adeta tüm partinin ve devletin yönetimini tekelinde toplamış, muhaliflerine karşı acımasız ve şiddete yönelik bir tutum izleyerek onları tas¬ fiye etmiştir. Doğal olarak böyle bir politika yüzünden insanlar toplum yaşamına ilişkin görüş ve önerilerini açık- layamaz duruma gelmişlerdir. Stalin ve yandaşlarının izlediği ortodoks Marksist-Leninist çizgi, parti ve devlet örgütü içerisinde Marksist ekonomi politiğin ideolojik ve kurumsal açıdan farklı yorumlarının gelişmesinin önünde en büyük engel olmuştur.Oysa Marksist partinin doğa ve toplum olaylarını yorumlama yöntemi olan diyalektiğe göre, toplum yaşamı durağan değil, değişken ve bu değişime ayak uydurabilecek yeni pratik çözümler gerektirir.-4- Stalin II. Dünya Savaşı öncesinde SSCB'de artık sınıf çelişkilerinin kalmadığını söylemiş ise de, daha sonra bu sö¬ zünü geri alan açıklamalarda bulunmuştur. Bu ideolojik anla¬ yışla pekiştirilen Sovyet devlet aygıtı tüm kurumlarıyla ve yönetim anlayışıyla uzun bir dönem Stalinist bir özellik ta¬ şımıştır. Komünist Partinin öncü rol oynadığı Sovyet Devleti, Marksist Partinin merkeziyetçi yapısına uygun bir yönetim anlayışı ile örgütlenmiştir. Siyasi sistemin özelliği oto¬ riter tek partiye dayandığı için, siyasi iktidar kurumları partinin aldığı kararları benimsemek ve uygulamak zorundadır. SSCB'de Batı ülkelerinde olduğu gibi yürütme, yargı ve yasama organları arasında gerçek bir ayırım yapılamaz. Federal düzeyde Birlik ve Uluslar Meclisinden oluşan Yüksek Sovyet (Sovyet Süprem), devlet ile parti arasında bağlantıyı sağlayan Presidyum ile idare ve yürütme organı olan Bakanlar Kurulu olmak üzere üç siyasi organ vardır. Yüksek Sovyet yürütme, yargı ve yasama güçlerini elinde topladığı için Sovyet Mahkemeleri partinin baskısı altında¬ dır. Demokratik Merkeziyetçilik ilkesine dayanan tek parti, sistemin kurumlarına da aşırı merkeziyetçilik ve otoriter bir nitelik yerleştirmiştir. Diğer taraftan bu katı merkeziyetçi yapı, bilimsel, tek¬ nolojik ve kültürel gelişmenin tıkanmasına da neden olmuştur.-5- Günümüzde ülkelerin bilimsel gelişmeye verdiği önem, bu konuda ayırdığı fonlarla ölçülüyor. Batı'da gelişmiş ülkeler, herhangi bir bilimsel araştırma projesine milyonlarca dolar yatırım yapabilmekte. SSCB'de konuya bu yönüyle bakıldığında Sovyet Bilimler Akademisi dışında başka bir kurum yoktur. Bu Akademi SSCB'nin bilimsel ve çağdaş gelişimini kontrolü al¬ tına almıştır. işletmeler ve diğer üretim birimleri, Kolhozlar yeni bi¬ limsel ve teknolojik araştırına, geliştirme projeleri uygula¬ masını yeterince yapmamışlardır. Sovyet ekonomisinin merkezi yapısı gereği herhangi bir kuruluş, bu türden bir araştırma amacıyla yatırım yapabilmesini merkezi planlamaya onaylatmak zorundadır. Sanayide ileri ülkeler özellikle elektronik ve teleko¬ münikasyon konularında büyük ilerlemeler kaydederek, bu yeni teknikleri işletmelerin daha verimli ve nitelikli üretimi gerçekleştirmesi için kullanıyorlar. SSCB'de uzay programları ve nükleer araştırmalar için büyük yatırımlar yapıldığı halde, sanayide, teknolojinin ge¬ liştirilmesi alanında bu tür yatırımlar yapılamamıştır, özel¬ likle tarımda çağdaş, bilimsel gelişmeler kullanılmamış ve her yıl Sovyet ekonomisi üretim alanında açık vermiştir. Bilimsel ve teorik gelişmenin temel amacı insan yaşamını daha kolay hale getirmek, toplumsal refahı bir üst düzeye çı¬ karabilmek amacını taşıdığı oranda insanidir. SSCB'de uzayÖZET SSCB siyasi, ekonomik, askeri gücü ve dış politikasıyla uluslararası platformda dünya dengeleri üzerinde belirleyici rol oynamış bir ülkedir. Bu bakımdan SSCB 'de Mart 1985 'te Parti Genel Sekreteri olarak iktidara gelen Mikhail Gorbaçev liderliğinde başlayan siyasi, ekonomik, kültürel ve temel yapısal değişimler sadece ülkenin kendi iç sorunları olmaktan çıkıp, Do^u Avrupa'yı, giderek- dünyadaki stratejik ve ekonomik dengeleri önemli ölçüde değiştiren ve belirleyen bir duruma gelmiştir. Bu değişim süreci beraberinde Marksist literatürde yeni bir tartışmanın kaynağı olmakla kalmayıp, sosyalizmin çağdaş ve bilimsel gelişiminin yeni bir yorumu olarak da ele alın maktadır. Di^er taraftan sosyalist devlet kuramının ve sosyalist ekonomik işleyişin çağdaş insanın gereksinmelerine yanıt ve remediği şeklindeki tartışmayı da güncelleştirmiştir. Bolşevik Devriminin temel taşı olan SBKP, Lenin'e göre işçi sınıfının öncü örgütüdür ve Sovyet iktidarının karar mekanizmasının en üstünde bulunmaktadır. KP'nin iç işleyişi. Parti Merkez Komitesinin aldığı kararların parti üyeleri ve organları tarafından tartışmasız uygulanması ilkesi üzerine kurulmuştur. Lenin'e göre proleterya diktatörlüğü işçi sınıfı ve emekçi halk için demokrasi, yenilen fakat yok olmayan bur juvazi için diktatörlük demektir. Bu Leninist ilkeden hareket-6- programlarında askeri amaçlı en yeni teknolojiler kullanıldı¬ ğı halde, endüstriyel ve tarımsal üretimin geliştirilmesinde, yenilenmesinde bu gerçekleştirilememiştir. Genel bütçe gider¬ lerinde eğitime ayrılan pay, diğer ülkelerle kıyaslandığında oran olarak yüksektir. Fakat askeri harcamalara ayrılan pay¬ larla kıyaslandığında düşük oranda kalmaktadır. SBKP'nin merkezi yapısı parti yöneticilerini düşünmeyen soru sormayan, sadece idari görevleri yerine getiren insanlar durumuna getirmiştir. Aynı olay üretim birimlerinde ve top¬ lumsal mekanizmanın diğer yönetim organlarında yaşanmıştır. Parti içerisinde kırtasiyecilik ve bürokratizm yaygın eğilim¬ ler olmuş, asalaklık,gösteriş merakı ayrıcalıklı bir yönetici tabaka yaratmıştır. Parti ve devlet yönetimindeki bürokratikleşme, parti adaylarının tek olması ve dışardan aday gösterilememesi siya¬ sal ve ekonomik karar organlarına toplumsal katılımı zayıf¬ latmıştır. Gerek merkezi planlamanın hedeflerini belirlemedeki iş¬ leyiş aksaklığı, gerekse plan hedeflerinin tutturulamaması giderek üretim mekanizmasının sağlıklı denetimini yok etmiş¬ tir. Halkın seçilen yöneticiler üzerinde yasal ve idari dene¬ tim yetkisinin olmayışı, yöneticilerin keyfi uygulamalarına kaynaklık etmiştir. SSCB'de sosyalist ekonomi ile birlikte ortaya çıkan iki tür mülkiyet biçimi“Toplumsal Devlet Mülkiyeti”ile“Koopera- tif Kolhoz ve Sovkhoz Mülkiyeti”dir. Kolhoz ve Sovkhozların-7- temel amacı geniş tarım alanlarını en verimli biçimde kullan¬ mak, üretimi ve toplumsal refahı yükseltmek olmuştur. N.E.P uygulama dönemi, devrimin ilk yıllarında köylülüğü fazla üre¬ time teşvik etmek ve sosyalist üretim ilişkilerinin tarım alanlarında alt yapısını hazırlamak şeklinde bir hedefi olan geçiş ekonomisidir. Planlı döneme geçiş ile birlikte Sovyet toplumunun tüm toplumsal üretimi, üretimin değişik evreleri¬ nin her aşaması, yeni ihtiyaçların belirlenmesi Merkezi Plan¬ lama tarafından yönlendirilmiştir. üretim birimlerinin kendi üretim süreçlerini ve ürettik¬ leri malın pazarını kendilerinin belirleyememesi, maliyet girdileri (emek, hammadde, teknolojik yatırım) ve satış fiyatlarının üzerinde karar sahibi olamamaları, gerçekçi rakamların ve fiyatların tespit edilmesinin önünde bir engel yaratmıştır, özellikle tarım alanlarında plan hedefleri üzerinde yapılan üretimin değerlendirilmesi sorun olmuştur. Plan hedeflerinde yapılan en küçük hata, planın ilgili bölümünü baştan sona olumsuz etkilemiştir. Son yıllarda genellikle plan hedeflerinde istenilen ama¬ ca ulaşılamamış, sanayide ve tarımda modernizasyona gecikme¬ diği için israf derecesinde kaynak kullanımı yoluyla üretim açıklarının kapatılmasına çalışılmıştır. Düşük verimli işletmelerin sürdürülmesindeki ısrarlı tutum maliyet artışlarına yol açmıştır. Bu yanlış ekonomik politikalar üretimde modernizasyonun gerçekleşmesini engel--8- lediği gibi, ekonomik büyümeyi de yavaşlatmış ve giderek durağanlaştırmıştır. özellikle Krutçef döneminde, tarımda üretimi arttırmak amacıyla uygulanan“Bakir Topraklar Kam¬ panyası”, ekonomiye geri dönüşü olmayan milyonlarca rublenin harcanmasına neden olmuştur. Yeni teknolojik gelişmelerin sağlanamaması, tarımda sanayileşmeyi engellemiş, geleneksel üretim araçlarıyla üretim artışı sağlanmaya çalışıldığından istenilen verimlilik düzeyi tutturulamamıştır, ücret politi¬ kaları tarımda ve sanayide teşvik edici özelliğini giderek yitirmiş, dinamik bir gelişmenin önünde engel olmuştur. S. S. C.B dünyanın en büyük ham madde ve enerji kaynağına sahip ülkelerinden biri olmasına karşın, çağdaş üretim poli¬ tikaları izlenmediği için üretim açıklarını kapatmakta ve üretimi arttırmakta fazla ham madde ve enerji kullanmak yolu¬ na gidilmesi israfa neden olmuştur. üretimde niceliğin esas alınıp, kaliteli tüketim malla¬ rının üretilememesi tüketiciler aleyhine bir durum yaratmış¬ tır. ücret politikalarında nitelikli emeğin basit emekten ay- rılamaması toplumda sosyal adaletsizlik yaratmış ve bireyler için yaratıcı ve katılımcı olmanın önünde bir engel olmuştur. II. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle birlikte, dünyada ABD ve SSCB'nin liderliğinde iki ayrı blok oluşmuştur. Varşova Paktı'na SSCB'nin önderliğinde Doğu Avrupa'da yeni kurulan halk demokrasileri üye oldular. Nato'ya ise_ q _ ABD'nin önderliğinde Batı Avrupa ülkeleri ile onların gelişim çizgisini izleyen ülkeler üye oldular. Yalta Konferansı (4-11 Şubat 1945) ile birlikte dünya esas olarak iki süper gücün nüfuz alanlarının ayrılması olay¬ ını yaşadı. Sosyalist gelişme yolunu seçen ülkeler farklı ekonomik ve sosyal koşullarda olmalarına karşın, SSCB'nin tarihsel deneyimini de göz önünde bulundurarak Sovyet model¬ ini esas aldılar. Farklı gelişmişlik düzeyinde olan bu ülke¬ lerde Sovyet modelinin uygulanması özgün siyasal kurumlaş¬ malar sağlayamadı. Varşova Paktı'nın askeri harcamalarının ağırlıklı bir bölümü SSCB tarafından karşılandı. Bu ülkeler dış politika¬ larında SSCB paralelinde ve onun isteği doğrultusunda hareket ettiler, özgün şartlar yeterince hesap edilmeden uygulanan Sovyet modeli bu ülke hakları tarafından aynı hoşgörü ile benimsenmedi. Macaristan ayaklanmasının Stalin tarafından kanlı biçim¬ de bastırılması, Macar halkının sosyalizme karşı tutumunu olumsuz etkiledi. Tüm Doğu Bloku ülkelerinde Stalin yandaşı siyasal iktidarlar kuruldu. 1968 Prag Baharı Çek halkının ye¬ ni siyasal taleplerinin ve yeni sosyalizm anlayışının tasvip görmüş bir sembolü iken, bu ülkenin Sovyet askerlerince işgal edilip siyasi yönetim kadrolarının değiştirilmesi olumsuz dü¬ şünceleri geliştirdi. Aynı olay farklı biçimde Doğu Almanya' da yaşandı.-10- Bütün bu olaylar sosyalist blok içerisindeki ülkelerde demokrasi ve özgürlük isteğini içten içe kamçıladı. Polonya Dayanışma Hareketi farklı biçimlerde de olsa bütün sosyalist ülke halklarını etkiledi. ABD ve Batılı ülkelerin SSCB ve sosyalizm karşısında yürüttükleri kampanyalar sosyalist ülke halklarına ulaşabil¬ diği oranda etki yaptı. Afganistan'ın Sovyet ordusu tarafın¬ dan işgali (Aralık 1979) Sovyet dış politikasını uluslararası alanda olumsuz etkilemiş ve hareket alanını daraltmıştır. Doğu Bloku ülkelerinin askeri harcamaları, Sovyet savun¬ ma sanayinin geliştirilmesi çalışmaları bütçeden en büyük pa¬ yın askeri harcamalara ayrılmasına neden olmuştur. Doğu Avru¬ pa ülkelerinde savaş sonrası sanayinin yeniden yapılandırıl¬ ması Sovyet ekonomisi üzerinde olumsuz etki yaratan faktör¬ lerden biridir. Bu ülkeler arasındaki ekonomik ve ticari do¬ laşımı organize etmek amacıyla oluşturulan Comecon'un, işle¬ vini yerine getirmekte yeterince başarılı olduğu söylenemez. Bu ülkeler Comecon'un belirlediği ihtiyaçlar dışında birbir¬ leriyle Üretim ve değişim ilişkisine giremediler. Comecon'un katı merkeziyetçi örgütlülüğü, gerek Sovyet ekonomisini ge¬ rekse blok ülke ekonomilerini olumsuz etkiledi. Varşova Paktı ve Nato askeri ve siyasi bazda iki farklı sistemin güç çatışmasının yoğunlaştığı temel kuruluşlardır. Dünyadaki tüm genel ve bölgesel gerginlikler sonuç itibariyle-11- bu iki merkezin güç yarışı ve mücadelesine dönüşmüştür, iki blokun birbirine üstünlük kurmak yarışı 1980'li yıllarda si¬ lahlanma eğilimini son derece arttırmıştır. Bloklardan biri¬ nin silah üstünlüğü uluslararası ilişkilerde karşıtının aley¬ hine bir siyasal gelişmeye neden olmuştur. Blokların nüfuz alanları mücadelesi özellikle gelişmekte olan ülkeler üzerin¬ de yoğunlaşmıştır. Askeri harcamaların korkunç boyutları, dünya uluslar topluluğunun barış isteği karşısında yenilgiye uğramış ve sonuç olarak silahsızlanma, dünyayı nükleer silah¬ lardan arındırma görüşleri içinde SSCB lehine siyasal bir durum yaratmıştır. Sovyet ekonomisinin ve diğer Doğu Avrupa ülke ekonomile¬ rinin en büyük sorunu, sanayi ve tarımda yeni ve üretken tek¬ nolojileri geliştirememesidir. Kapitalist blok doğası gereği rakibi bulunduğu SSCB ekonomisine karşı himayeci davranmış¬ tır. Teknoloji transferine engel olmuştur, örneğin Sovyet elektronik, telekomünikasyon ve sanayi ara malları üretim sa¬ nayii ABD, ingiltere. Batı Almanya, Japonya gibi ülkelerin çok gerisindedir. Uluslararası finans kuruluşlarına karşı Sovyetlerin soğuk bakması, ulusal dış politikanın bir parçası olmakla beraber, yabancı sermaye transferinin de en büyük en¬ geli olmuştur. Günümüzde ülke ekonomilerinin büyüme kapasiteleri, ihraç ettiği mal ve hizmetlerle önemli ölçüde paralellik göstermek¬ tedir. Mal ve hizmetlerin ihracında ham madde ve sanayi ürünü-12- ihracı blok içi ülkeler arasznda yoğunluk kazanmıştır. Geliş¬ mekte olan ülkeler, geri ve verimi düşük Sovyet teknolojisi yerine daha ileri teknolojileri tercih etmişlerdir. Bu da Sovyet ekonomisinin aleyhine olmuştur. SSCB'nin ulusal ithalatının önemli bir bölümünü gıda ve tarım ürünleri oluşturmaktaydı. Stalin'in ölümüyle başlayan parti-içi iktidar mücadele¬ sini Krutçef ve taraftarları kazanmışlardır. Krutçev'in baş¬ lattığı antı-stalinist kampanya ideolojik, siyasi ve ekonomik boyutlarıyla Sovyet toplumunda gözle görülür ilk reform giri¬ şimidir. Bu dönemde merkezi planlamanın üretim birimleri üze¬ rindeki etkisini azaltıcı bir politika izlenmiştir. örneğin ürünlerin bir kısmı işletmeler tarafından merkezi planlamanın inisiyatifi dışında mübadele ve satışa sunulmuştur. Yine sa¬ nayide yenileşme hareketleri cılız olmakla beraber, merkezi planlamanın programına girmiştir. Yeni tarım alanları yara¬ tılması ve tarım işletmelerinde verimliliğin yükseltilmesini teşvik için artı ürüne prim ödenmesi gibi yeni bir uygulama başlatılmıştır. Plan hedefleri üstünde yapılan üretim için, işletme yöneticilerine ve işçilere hiyerarşik bir düzen içe¬ risinde prim ödenmiştir. Diğer taraftan bu uygulamanın ücret dengesini bozduğu iddiaları da söz konusu edilmektedir. Brejnev esas olarak Krutçev uygulamalarının bir takipçi¬ si olmuştur. Brejnev yeni nüfuz alanları yaratmak amacıyla kendi adıyla anılan doktrini ortaya koyarak kapitalist ülke--13- leri çevreleme politikasını geliştirmiştir. Krutçev ve Brej- nev döneminde sınai ve tarım ürünlerinin arttırılması amacıy¬ la merkezi planlamada ve üretim birimlerinde yapılan değişik¬ likler, düşünülen amaçları elde etmeye yetmemiş, başarısız ve cılız reform girişimleri olarak kalmıştır. Yine bu dönemde Stalin döneminin baskıcı politikaları kısmen de olsa terkedilmiş, Stalin tarafından tasfiye edilmiş olan eski partililerin bir kısmının itibarı iade edilmiştir. Plan hedeflerinide amaca ulaşılamamasının yanında, rüşvet, yolsuzluk ve bürokratlaşma toplumsal gelişmenin en büyük en¬ gelleri durumuna gelmiştir. Yukarıda anlatılan süreç, SSCB'de toplumun gelinen nok¬ tadaki ihtiyaçlarına cevap verebilmek için M. Gorbaçov lider¬ liğinde başlayan Perestroika ve Glasnost adı altındaki radi¬ kal reform politikalarının amaç ve hedeflerini belirleyici rol oynamıştır. Sovyet devlet örgütünün ve kurumlarının yeniden yapılan¬ dırılması reform uygulamalarının temel amacıdır. Parti ve devlet yöneticilerinin seçimi, oluşturulan kurumların karar mekanizmalarına etkisi ve sorumlu biçimde katılmaları demok¬ ratik işleyişi gerekli kılmaktadır. Halk Temsilcileri Konseyi yeni kurumlaşmanın bir ürünüdür. Kamu kuruluşlarının yöneticileri yaratıcı olmaya teşvik edilmiş. Sendikaların, Kooperatiflerin, Emekli ve Kadın Bir¬ liklerinin sorunların çözümünde aktif katılımı sağlanarak bürokratizmin yok edilmesinde önemli adımlar atılmıştır.-14- Parti organlarının ve yöneticilerin seçiminde çok adaylı sistem uygulamasıyla demokratik işleyiş ve demokratik denetim sağlanmış, yeni fikirleri taşıyan yöneticilerin seçilmesi he¬ deflenmiştir. Gizli polis örgütünün muhalifler üzerindeki baskısı kal¬ dırılmış, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller önemli ölçüde kaldırılmıştır. Sovyet vatandaşlarının bütün hak ve özgürlükleri yasayla tanımlanmış, vatandaşların yasa karşısındaki eşitliği esas alınmıştır. Seçimle gelen kurum ve yöneticilerin yürütme mekanizmasındaki denetimi arttırılarak yeni bir hukuk düzeni oluşturulmuştur. Muhalif düşüncenin ör¬ gütlenmesine izin verilerek ülke sorunlarıyla ilgili farklı görüşlerin tartışılması sağlanmış, toplumdaki tüm sosyal gruplar ortak çıkarlarında birleştirilmeye çalışılmıştır. Sovyet toplumunda üretim ve tüketim merkezi planlama ta¬ rafından belirlendiği için, yeni yatırım ve üretim planları sağlıklı olduğu oranda, Sovyet ekonomisini olumlu yönde etki¬ leyeceği de bir gerçektir. Merkezi Planlamada radikal düzen¬ lemelerle plan hedeflerinin gerçekçi saptanması ve sonuçları¬ nın kontrolü, aksaklıkları hemen açıŞa çıkarması bakımından önemlidir, işletmelerin ve yerel yöneticilerin üretim süre¬ cindeki etkilerinin arttırılması, cumhuriyetlerin kendi eko¬ nomileri üzerinde yetkilerinin arttırılması pratik çözüm ön¬ lemlerinin yaşama hemen geçirilmesinde etkin bir rol oynamış¬ tır.-15- Şu bir gerçektir ki, radikal reform hareketlerinin en temel görevi Sovyet ekonomisini toplumun gereksinmelerine ce¬ vap verebilecek duruma getirebilmektir. Siyasal alandaki ba¬ şarılı grafiğe karşın, ekonomik alanda istenildiği düzeyde yeniden yapılaşmanın başarıldığı da söylenemez. Tarih boyunca bütün toplumlarda siyasal mekanizmanın çevresinde yer alanlar içerisinde, bu durumunu avantaj kabul ederek, ekonomik toplumsal refah düzeyinin daha üstünde yaşam sürdürme eğilimi taşıyan insanlar çıkmıştır. Bu durum eski Sovyet yöneticilerinin bir kısmı için de geçerlidir. Ve yine bu kişiler kendi durumlarını değiştirecek yeniliklerin karşı¬ sında olmuşlardır. Tutuculuğun diğer bir yanını ise, eski siyasi çizgiye körü körüne bağlı Ortodoks unsurlar oluşturmaktadır. Bu iki grup yönetici ve askeri bürokratlar, yenileşme hareketlerinin en büyük muhalifleridir. Perestroika ve Glasnost'un uygulanmasından doğan aksak¬ lıklar toplumsal muhalefeti harekete geçiren bir unsur ol¬ muştur. Bunun en açık örneği kömür işçilerinin beslenme ve temizlik için yaptıkları grevdir. Kuşkusuz her yenileşme hareketi kendi içerisinde aktif ve pasif unsurlarını beraberinde taşır. Perestroika ve Glas¬ nost'un yavaş uygulandığını savunanlar olduğu gibi, bu poli¬ tikaların yaşama geçirilmesinde aceleci davranıldıgını düşü¬ nenler de bulunmaktadır.-16- Sovyet ekonomisi gibi çok büyük boyutlu bir ekonomik sistemin reorganizasyonu ve çag"daşlaştırılmasında izlenecek politik süreç, toplumsal dengeyi bozmadan,. yumuşak bir geçiş¬ le sağlanmaya çalışılmışsa da bu mümkün olmamıştır. Bir toplumun ulus olarak tanımlabilmesi için gerekli Sn şartlar dil birliği, kültür birliği, din birliği, kollektif ruh birliği ve üzerinde yaşanacak bir toprak parçasının var olmasıdır. 1917'de bugünkü Sovyet topraklarında yaşayan ulusların büyük çoğunluğu kapitalist üretim sürecine girmemiş daha alt üretim ilişkileri içindeydiler. Ulusal topluluklarda dinsel etken, ulusal kan baQı ve kast ilişkisi egemendi. 1917'den günümüze dek bu ekonomik sürecin değişmesinde Cumhuriyetlerin bulunduğu topraklardaki doğal zenginlikler ve kaynakların tüm SSCB ekonomisi göz önünde bulundurularak kullanımı. Cumhu¬ riyet halklarının kendi zenginliklerinden yeterince yarar¬ lanamadığı ve ekonomik kalkınmada kendi yararlarına dönük po¬ litikalardan gerektiği biçimde yararlandırılmadıkları kanısı milliyetçi eğilimlerin gelişmesineyol açan bir etken olduğu söylenebilir. Yine günümüzde iletişim araçlarının gelişmesi ve yaygın¬ laşması, ulusların dil ve kültürlerinin gelişmesinde bir et¬ kendir. Bu etken de milliyetçi eğilimlerin gelişmesinde rol oynamıştır.-17- Stalin döneminde II. Dünya Savaşı sonrası uluslara karşı uygulanan yanlış politikalar da milliyetçi eğilimlerin geliş¬ mesinde etken olan bir diğer nedendir, örneğin Kırım Türkle¬ rinin Asya'ya sürülmesi gibi. Perestroika ve Glasnost politikaları ile birlikte Sovyet ulusları, kendi ulusal taleplerine daha fazla sahip çıkmakta¬ dırlar, özellikle Baltık Cumhuriyetlerinde II. Dünya Savaşı sonrası ABD ve ingiltere ile yapılan pazarlık sonucu bir oldu bitti ile bağımsızlıklarının yok edildiği inancı, bugünkü ayrılıkçı hareketlerin çıkış noktası olmuştur. Dünya kamu oyunda Baltık Cumhuriyetlerinin II. Dünya Sa¬ vaşı sonrası Şelf Determination'un (Kendi Kaderini Belirleme Hakkı) büyük devletlerce ellerinden alındığı inancı yaygın¬ dır. Diğer taraftan bu durumun uluslararası hukuk ilkelerine uygunluğu da tartışma konusudur. Sovyet Anayasasında KP'nin önder rolü. Cumhuriyetlerde ve özerk Bölgelerde (Karabağ, Moldavya vb.) ulusal örgütlen¬ melerin önünde bir engel olmuştur. Ekonomik bakımdan da ge¬ lişmeleri Merkezi Planlama tarafından belirlenen Cumhuriyet¬ ler ve özerk Bölgeler Glasnost ve Perestroika süreci ile bir¬ likte, kendi ekonomilerinde daha fazla söz sahibi olmak iste¬ ği taşımaya başlamışlardır. Merkezi Planlamanın Cumhuriyetlerin ekonomileri üzerin¬ deki etkisinin azaltılması ve özyönetim isteği SBKP önder--18- ligince de benimsenmişti. Burada sorun Sovyet ekonomisinin ve mülkiyet biçimlerinin, piyasa ekonomisi ve bireysel mülkiyete geçiş sürecinde sağlıklı yöntemlerin uygulanıp uygulanamaya¬ cağı olmuştur. Merkezi iktidarın baskısıyla bugüne dek sorunsuz gibi görünen milliyetlerarası ilişkileri yeniden yapılanma poli¬ tikaları ile birlikte, tarihten gelen çatışmaları açığa çı¬ karmıştır.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Türk Cumhuriyetleri'nin ekonomik dönüşüm süreci ve bu süreçte uygulanan iktisat politikaları
The Process of economic transformation in Turkish republics and the economic policies
MEHMET DİKKAYA
- Azerbaycan bağımsızlık mücadelesinin Türk basınına yansımaları (1988-1991)
Reflections of the Azerbaijan independence struggle in the Turkish press (1988-1991)
RAGIPCAN KİRAZ
- L'analyse des processus de prise de décision dans l'intervention en Afghanistan et le retrait de l'Union Soviétique: Une approche poliheuristique
Sovyetler Birliği'nin Afganistan'a müdahalesindeki ve geri çekilmesindeki karar alma süreçlerinin analizi: Polihöristik bir yaklaşım
BURAK HACIOĞLU
Yüksek Lisans
Fransızca
2023
Siyasal BilimlerGalatasaray ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Bilim Dalı
PROF. DR. ERHAN ŞAHAP BÜYÜKAKINCI
- Rusya dış ticaretindeki yeni eğilimlerin ekonomi politiği
The new inclinations of economy politic in foreign trade of Russia
ILKHAM CHODIEV
- Sovyetler Birliğ'nin dağılma süreci (N. Kuruşçev ve M. S. Gorbaçev Dönemleri)
The Process collapsing of SSSR (periods N. Kuruşçev and M. S. Gorbaçev)
BAYRAM HUDAYNAZAROV
Yüksek Lisans
Türkçe
2003
Uluslararası İlişkilerİstanbul ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. İNCİ KERESTECİOĞLU