Çocuk ve ergen yaş grubunda çölyak hastalığının erken tanısında insan doku transglutaminazına karşı antikor taraması
Human tissue transglutaminase antibodies screening by immunochromatographic line immunoassay for the early diagnosis of celiac disease in chilhood and adolescence
- Tez No: 156571
- Danışmanlar: PROF.DR. NURTEN GİRGİN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
- Anahtar Kelimeler: Çölyak hastalığı, doku transglutaminazı, gliadin, immünokromatografik yöntem, otoantikor, prevalans. 76, Autoantibodies, Celiac disease, immunochromatographic assay, line immunoassay, prevalence, tissue transglutaminase. 78
- Yıl: 2004
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 94
Özet
ÖZET Giriş ve Amaç Çölyak hastalığı (ÇH) büyümekte olan çocukta bu süreci yavaşlatan, kronik sorunlara yol açan, birçok hastalıkla beraber olabilen ve en önemlisi ileri yaşlarda T- hücreli barsak lenfoması gibi malignite riski taşıyan otoimmün bir hastalıktır. Klasik gastrointestinal sistem (GÎS) bulguları veya GÎS dışı atipik klinik bulgularla giden ÇH tiplerinin yanısıra semptom vermeyen sessiz, gizli ve potansiyel ÇH tipleri de vardır, özellikle klinik belirti vermeyen ÇH ve komplikasyonlanmn ortaya çıkmasını önlemek amacıyla tarama testlerinin yapılması önemlidir. Bu şekilde atipik ÇH grubunda ortaya çıkan özgün olmayan yakınmalar nedeniyle hastalara gereksiz, zaman alıcı ve ekonomik yük getiren araştırmaların yapılması da önlenmiş olacaktır. Doku transglutaminazı (dTG), ÇH olan hastalarda endomisyum antikoru (EMA) ile tanınan asıl otoantijen olup, tam için anti-dTG antikorlarının çalışılması EMA'ya göre daha kolay ve ucuz bir yöntemdir. Yayınlanmış birçok çalışmada anti-dTG ile EMA sonuçlan arasında ELISA ve immünokromatografik yöntem (İKY) ile yüksek korelasyon gözlenmiş olup, ÇH tanısında duyarlılığı ve özgünlüğü daha az olan anti gliadin antikorlarının (AGA) yerine 1. basamak tam testi ve toplum taraması için İKY ile dTG bakılması özellikle çocuklarda uygulanabilecek bir test olarak önerilmektedir. Doku-TG antikorlarının saptandığı bu test, immünokromatografik bir yöntem olan“line immunoassay”(LI A) yöntemi ile çalışıldığı için ELISA veya İFA yöntemi ile çalışılan EMA'ya göre kolay ve kısa sürede sonuç alınabilen, zarar verici olmayan, daha ucuz bir yöntemdir. Bu nedenle ÇH'nın tanı amaçlı tarama testlerinde kullanılması çok yararlı olacaktır. 72Batı toplumlarında genel olarak ortalama 1/300-1/4700 arasında sıklığı bildirilen semptomatik ÇH'nın erken tarama testleri ile tahmin edilen prevalansı 1/100- 1/300 arasındadır. Bizim yaptığımız çalışmada Türk çocuklarında, gelişigüzel seçilmiş bir kesitte ÇH sıklığının kolay, ucuz ve güvenilir bir testle belirlenmesi amaçlanmıştır. Taramada sonuçları“pozitif çıkan olgularda klasik ELISA yöntemiyle EMA çalışılarak, onda da pozitif çıkan olgularda ince barsak biyopsisi yapılarak kesin tam belirlenmiştir. Olgular ve Yöntem Bu çalışmaya Eylül 2002 -Eylül 2003 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Polikliniğine değişik nedenlerle başvuran, hasta veya sağlıklı 2-18 yaş arası çocuklar ve ergenler alındı. Olgular yaş grupları ve cinsiyetlerine, başvuru anında yakınmalarının ve/veya akut ya da kronik eşlik eden bir hastalıklarının olup olmadığına göre ayrı ayrı değerlendirilerek ÇH olduğu bilinen hastalar çalışma dışında bırakıldı. Çalışmaya alınacak olgu sayısı 1000 olarak sınırlandı. Tarama çalışmasının amacı her aileye anlatılarak katılmayı kabul eden olgular yazılı onaylan alınarak çalışmaya katıldılar. Gelişigüzel seçilmiş çocuklardan yaklaşık 2-3 mi venöz kan alınarak IgA sınıfı insan doku transglutaminazı ve gliadin-A antikorları görsel renk değişikliğine göre değerlendirilen ÎKY (line immunoassay) ile çalışıldılar. Bu şekilde tarama çalışmasında pozitif çıkan olgularda ELISA ile EMA ve AGA IgA/IgG bakılarak testler bir kez daha doğrulandı. Bu ikinci aşama sonrası EMA pozitif çıkan olgulara üst GİS endoskopisi ile ince barsak biyopsisi yapılması önerildi. İstatistiksel değerlendirmede bütün veri işlemleri ”SPSS, Inc. version 11.5 software" bilgisayar programı kullanılarak Ki-Kare ve Student's T testleri ile yapıldı. 73Bulgular Çalışmaya katılan olguların % 52,6'sını kızlar oluşturuyordu ve yaş ortalaması 9,13 ±4,18 yıl idi. Çalışmaya katılan 1000 kişinin 199'u (%19,9) sağlıklı bireylerden oluşuyordu. 611 'inin (%61,1) herhangi bir başvuru yakınması, 366' sının da (%36,6) daha önceden tanısı konmuş kronik bir hastalığı vardı. Başvuru sırasında en fazla saptanan yakınma grubunu enfeksiyon hastalıklarının oluşturduğu görüldü. Tarama çalışması sonucunda dTG, ÎKY ile %1 sıklığında pozitif bulundu. Aynı anda bakılan Gli-A ise %2,1 sıklığında pozitif saptandı. dTG pozitif 10 olgunun 6'sma Gli-A pozitifliği de eşlik ediyordu. dTG pozitif olgularda kız/erkek oram, 9/1 idi. Bu da literatürle uyumlu, önemli bir sonuç olarak yorumlandı. dTG pozitif 10 olgudan 7' si (%70) bir yakınma ile başvurmuştu, 3'ünde (%30) önceden tam konmuş bir hastalık vardı, ancak başvuru sırasında yakınmaları yoktu, l'inde ise akut veya kronik bir hastalık saptanmamıştı (sağlıklı), fakat ailede ÇH öyküsü vardı. Gli-A pozitif saptanan 21 olgunun kız/erkek oram 14/7 (2/1) idi. Gli-A pozitif olgulardan 14 tanesinin başvuru sırasında yakınmaları, 7'sinin de önceden saptanmış kronik hastalıkları vardı. dTG ve Gli-A pozitif olgulardaki kız sayısı erkeklerden fazlaydı (5/1). dTG ve Gli-A pozitif 6 olgudan 5' inin başvuru sırasında yakınması, 2 'sinin de daha önce tam almış hastalıkları vardı. Antikor pozitif bütün olgularda kız cinsiyet baskındı, ancak bu üstünlük sadece dTG antikoru pozitif olan grupta istatistiksel olarak anlamlıydı (p0,05). 74İKY ile bakılmış dTG ve/veya Gli-A pozitif olgulann hepsine 2. doğrulama aşaması olarak ELISA yöntemi ile AGA IgA/IgG ve EMA çalıştırıldı (n=26, n=27). AGA IgA/IgG ve EMA pozitiflikleri bakılan grup içinde sırasıyla %76,9, %77,8 ve %40,7 bulundu. AGA'lann duyarlılık ve özgünlüklerinin daha az olması ve başka GİS / GİS dışı hastalıklarda da pozitif bulunma olasılığı nedeniyle sadece EMA pozitif olgular dikkate alınarak, dTG'si ve EMA'sı pozitif 9 olgu ile sadece EMA'sı pozitif 1 olgu ve EMA'sı negatif başka bir olguya İBB yapıldı (n=ll). Biyopsi yapılan 11 olgunun 9'unda ÇH tanısı histopatolojik olarak kanıtlandı (%81,8). Tüm çalışma grubunda seroprevalans değeri %1, biyopsi ile kanıtlanmış ÇH prevalansı ise %0,9 (1/111) olarak bulundu. Histopatolojik olarak en fazla tip 3 (destrüktif) GSE 6/9 (%54,5) oranında saptandı. Tip 3 (destrüktif) GSE saptanan 6 olgunun 5'i 12-18 yaş grubunda idi (p>0,05). Anlamlı bir cinsiyet farklılığı da yoktu. Yaş büyüdükçe serolojik tam kriterlerinin ve ÇH tanısının arttığı gözlendi. dTG pozitif olgulann hepsinde (%100) EMA pozitif saptandı (n=10). dTG'si negatif olan, ancak klinik olarak şüphelenilen bir olgunun da sadece EMA'sı pozitif bulundu. Sadece Gli-A pozitifliği olan 15 olguda ise EMA pozitifliği yoktu. Tamamen sağlıklı olan grup içinde sadece 1 hastada dTG pozitifliği ve İBB ile kanıtlanmış ÇH saptandı (%0,5=l/200). Bu asemptomatik hastanın öyküsünde de kardeşinin ÇH tanısı aldığı öğrenildi. Sonuç Genel olarak otoimmün hastalıkların kadın cinsiyette daha fazla görülmesine uygun olarak çalışmamızda da ÇH büyük çoğunlukta kızlarda saptandı. ÇH ortaya çıkış 75yaşının tüm dünyada olduğu gibi klasik tanımının tersine ileri yaşlara kaydığı ve bu olguların da çoğunun ileri evre, tip 3 GSE (destrüktif tip) olduğu çalışmamızda gösterildi. Dolayısıyla ÇH taramalarının 6 yaşından sonra -okul çağı ve ergenlik döneminde- yapılmasının gerektiği ve bu şekilde daha doğru sonuçlar alınabileceği düşünüldü. Hastalığın genetik yatkınlığı olan bireylerde erken ortaya çıkmasını ve verebileceği zararları engellemek açısından süt çocukluğu döneminde anne sütünün olabildiğince uzun verilmesi, geçiş dönemi beslenmesinde ise buğday ve benzeri tahılları içeren ek besinlerin beslenmeye mümkün olduğunca geç sokulması uygun olacaktır. îmmünokromatografik bir yöntem olan LIA ile serum örneklerinde dTG ve Gli- A bakılarak ÇH tanısı düşünülmesi ve ileri incelemelerin planlanması güvenilir, hızlı, kolay ve diğer yöntemlere göre ucuz bulundu. Buna göre ÇH-LIA testinin ÇH tarama çalışmaları ve İBB yapılacak olguların seçimi için uygun bir test olduğu sonucuna varıldı. Otoimmün süreci olan/olmayan birçok kronik hastalıkta ÇH'nın eşlik edebileceği hatırda tutularak böyle hastalıkları olanlarda da ÇH serolojik olarak araştırılmalıdır. Dünyadaki gelişmelere paralel olarak Türkiye için de uygun yöntemlerle geniş kapsamlı, çok merkezli ÇH tarama çalışmalarının yapılması gereklidir.
Özet (Çeviri)
ABSTRACT Human Tissue Transglutaminase Antibodies Screening by Immunochromatographic Line Immunoassay for the Early Diagnosis of Celiac Disease in Childhood and Adolescence Background and Aim: Celiac disesae (CD) is a malabsorption disorder of the small intestine that developes after ingestion of wheat gluten in genetically susceptible individuals. It is probably the most common chronic, autoimmune disease in childhood and adulthood throughout the world. To prevent long term potential serious complications of CD such as increased prevalence of other autoimmune diseases, osteoporosis, risk of malignancies; routine screening protocols should be considered. Tissue tranglutaminase (tTG) has recently been identified as the major autoantigen recognized by endomyseal antibody (EMA), and it has led to development of CD screening protocols. CD prevalence in childhood is not well-established for Turkey. This study aimed to determine the prevalence of CD among children (age range, 2-18 years) by means of detection of antibodies against human tTG by simple visual system in Ankara, the capital of Turkey. Material and Method: Serum samples of 1000 volunteer children and adolescents (mean age 9.1 ±4.2, 526 females) were screened for IgA antibodies to tTG and Gliadin by immunochromatographic CD-line immuno assay (LIA) between September 2002 and September 2003. EMA IgA and anti gliadin antibodies (AG A) IgA/IgG were also tested by ELISA as a second step when the result of the screening test was positive. 77Small bowel biopsy (SBB) was recommended to all the children with positive anti-tTG and/or EMA results. Results: Ten of the 1000 individuals (%1) had positive antibody screening test to human tTG by immunochromatographic assay, CD-LIA. All tTG positive samples revealed good correlation with EMA by ELISA method. Subsequently, SBB was performed on all the cases of the positive group, except one. Biopsy results confirmed a diagnosis of CD in 9 cases and giardiasis in one, and non-spesific duodenitis in another. In this study, the prevalence of CD in Turkish children was 0.9% (1/111). Conclusion: 1) Determination of anti-tTG antibodies by simple visual system, LI A method for CD appeared to be as reliable as ELISA system and it is easy to perform and interpret, costeffective, and quick for screening test in large population-based studies. A satisfactory strategy is to use tTG by immunochromatographic assay first, then EMA to confirm the positive results as a second step in the screening process. SBB is still the gold standart for definitive diagnosis. 2) The CD prevalence of Turkish children (1/111) is similar to that reported for European countries. This preliminary study revealed that CD is not rare in Turkey and there is a need for a large-scale epidemiologic multicenter studies to determine the precise prevalence of CD in Turkey.
Benzer Tezler
- Çölyaklı çocuk ve ergenlerde psikopatoloji ile hasta ve annelerinin yaşam kalitelerinin değerlendirilmesi
Assessment of psychopathology in children and adolescents with celiac disease and quality of life in patients and their mothers
AZİZ KARA
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2015
PsikiyatriErciyes ÜniversitesiÇocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. SEVGİ ÖZMEN
- Epilepsili çocuklarda gizli çölyak hastalığı
Occult celiac disease in epileptic children
İSMAİL DURSUN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2004
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıGazi ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ.DR. BUKET DALGIÇ
- Tekrarlayan karın ağrısı yakınması ile genel pediyatri polikliniğine başvuran çocuklarda ailevi Akdeniz ateşi sıklığı ve özellikleri
Familial Mediterranean fever frequency and characteristics among children who came to the pediatric outpatient clinic with the recurrent abdominal pain complaint
MEHMET SONER SARMAŞIK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2008
Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarıİstanbul ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FATMA OĞUZ
- Çocukluk yaş grubunda santral ve periferik sinir sistemi hastalıklarında çölyak hastalığı sıklığı
The prevalance of celiac diseases in patients with nonspesific neurological disorders
ÇİĞDEM GENÇ SEL
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2006
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıAnkara ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF.DR. NURTEN GİRGİN
- Çölyak hastalığı tanılı çocuk olgularda büyümenin ve makro-mikrobesin eksikliklerinin değerlendirilmesi
Evaluation of growth and macro-micronutrient deficiencies in children with celiac disease
ERKAN ÖZERGİN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bilimleri ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ÇİĞDEM ÖMÜR ECEVİT