Geri Dön

Ebu'l-Muin En-Nesefi'ye göre büyük günah işleyenlerin dünya ve ahiretteki durumları

According to Abu?l-Muin An-Nesefi the positions of the people who commit great sins in the world and hereafter

  1. Tez No: 254367
  2. Yazar: SÜLEYMAN ŞAHİN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. MEHMET BAKTIR
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Din, Religion
  6. Anahtar Kelimeler: Büyük Günah, Sevap, İslam, Fasık, Fırka, Dünya, Ahiret, Ebu'l-Muin en-Nesefi, Great sin, good deed, Islam, Fasık, Division, World, Hereafter, Abu?l-Muin en-Nesefi
  7. Yıl: 2010
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Cumhuriyet Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Kelam Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 122

Özet

Yaratılmış olan bu kainatta bütün dengeler iyi-kötü, doğru-yanlış, hayır-şer üzerine bina edilmiş ve insanlık Yaratıcı tarafından bu iki yoldan birini tercih etmekle yükümlü kılınmıştır. İslami literatürde doğruluğun karşılığı sevap, kötü, yanlış, şer olanların karşılığı ise günah olarak yerini almıştır. Fert hür iradesi ile bu ikisinden birini seçmek durumundadır. Eğer iyi işlerde bulunursa sevap sahibi olur, kötü eylemlerin sahibi olursa da günah işlemiş olur. Netice olarak da hiç şüphe yok ki, iyiliğin de kötülüğün de karşılığını mutlaka görecektir.Günah işleyenlerin durumlarının ne olacağı meselesi, ilk dönem Müslümanları arasında hararetle tartışılmış, fikirler öne sürülmüş ve netice de birçok fikri çeşitliliğe sahip fırkalar zuhur etmiştir. Her bir fırka günah kavramını iman-amel münasebeti yönüyle farklı açıklardan ele almış ve birçok ihtilafın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Kimi fırka büyük günah sahibini kafir saymış, kimisi onun akibetini Allah'a bırakmış, kimisi de imanla küfür arasında bir mevkidedir demiştir. Ehl-i sünnet imamları tarafından ise bu kişilerin kafir değil, günahkar mü'min oldukları, tevbe ettikleri zaman ise Allah'ın kendilerine af kapılarını her zaman açık tuttuğunu ve dilerse affedileceği, dilemezse azap edileceği savunulmuştur.Ebu'l-Muin en-Nesefi ise, büyük günah işleyenler hakkında, diğer mezheplerin görüşlerini sıraladıktan sonra kendi tercihini ortaya koymaktadır. O, ümmetin, fasık ismi konusunda ittifak ettiğini, bu nedenle de kendisinin fasık ismini kabul ettiğini ve bu kişilerin fasık olduğunu kabul etmektedir. Nesefi, bu kişilerin ahiretteki hükümleri konusunda da, inkara varmadığı müddetçe küfürle yargılanmalarının ve ebedi cehennemde kalmalarının Allah'ın adaletine aykırı bir durum olacağını vurgulayarak, Allah'ın da vaadinden dönmeyeceğini ifade ederek, büyük günah işleyenlerin ebedi olarak cehennemde kalmayacağını savunmaktadır.

Özet (Çeviri)

All balances in this universe have been established on good-bad, right-wrong, good-evil and humanity is obliged to prefer one of these ways by the creator. In Islamic literature the equivalent of the morality is good deed, the equivalent of the bad, wrong and evil is sin. Humanbeings are supposed to choose one of them with their freewill. If a person goes on the right track he gets good deed, if not, he gets sins. Consequently, he will obviously see the results of his favor and malice.The matter what would happen to those who have great sins was discussed fervently among the Muslims in the first period, ideas were put forward and in the end some divisions emerged with intellectual diversity. Each division handled the concept `?sin?? from different point of views in terms of faith-action and it caused many conflicts. Some divisions accused the people who have great sins with swearing, some left their ends to God and some thought that they were in the middle of faith and swearing. The imams of the people of Sunna think that these are not unbelievers but sinful believers and if they repent, the door of mercy is always open to them and they will be either forgived if God wants or be punished.Abu'l-Muin en-Nesefî, the big ones about sin, after sorting the opinions of other denominations reveals his preference. He, nation, about the confederate fasık name is, therefore, accept his name, and that these people fasık is fasık acknowledge. Nesefî these people in the Hereafter, regarding the provisions also have to deny unless the judicial threats and stay in the eternal hell of God's justice would be contrary to the situation by highlighting the promise of Allah will not return to the expression, the great sin of those who for ever will remain in hell is advocating.

Benzer Tezler

  1. Kâdî Abdülcebbâr ve Ebu'l-Muîn en-Nesefî'ye göre va'd ve vaîd meselesi

    The problem of va'd and vaîd according to Kâdî Abdülcebbâr and Ebu'l-Muîn en-Nesefî

    MEHMET EMİN GÜNEL

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    DinNecmettin Erbakan Üniversitesi

    Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. RAMAZAN ALTINTAŞ

  2. Ebu'l Muin En-Nesefi'nin iman ve İslam anlayışı

    The belief and Islam conception of Abu'l Muin En-Nasafi

    ADEM SAKARYA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2006

    DinCumhuriyet Üniversitesi

    Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. RAMAZAN ALTINTAŞ

  3. Ebu-l-Muin en-Nesefi'ye göre Arş, Kürsi ve Levh-i Mahfuz

    Ebu-l Muin's life

    TAHSİN KAZAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    DinFırat Üniversitesi

    Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SELİM ÖZARSLAN

  4. Ebu'l-Muîn en-Nesefi'ye göre haberi sıfatlar

    Reported attributes according to Ebu'l-Muîn en-Nesefi

    ABDULHEKİM AĞIRBAŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    DinFırat Üniversitesi

    Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SELİM ÖZARSLAN

  5. Ebu'l-Muin en-Nesefi'ye göre ispat-ı nübüvvet

    Proving of prophethood according to Ebu'l-Muin en-Nesefi

    NURULLAH KAYIŞOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1999

    DinMarmara Üniversitesi

    Temel İslam Bilimleri Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. ADİL BEBEK