Arazi kullanım açısından toplum yararı ilkesi
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 26714
- Danışmanlar: PROF.DR. ERDOĞAN TEZİÇ
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Hukuk, Law
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1993
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 72
Özet
ÖZET İlkçağlardan, günümüze değin, toprakla sürekli ilişki içerisinde olan insan, diğer tüm canlılar gibi, var olabilmek için toprağa muhtaçtır. Toprak, insanlar için, yaşadıkları çevre, barınma aracı ve mekan olduğu kadar, üretim aracı olarak da değerlidir. Ancak, toprak çoğaltılmayan bir nesne olduğundan, insan - toprak ilişkisi ve toprak mülkiyeti büyük önem kazanmakta, hatta devletlerin siyasal sistemini belirlemede rol oynamaktadır. Toprak mülkiyetinin yalnızca yönetene, yani derebeyine ait olduğu feodal sistemde bireylerin mülkiyet hakkı bulunmamaktadır. Liberal sistemde ise, özel mülkiyet hakkı, dokunulmaz, kutsal bir hak olarak benimsenmiş ve desteklenmiştir. Sosyalist - Marksist yönetim şeklinde, istisnai olarak özel mülkiyete yer verilmiş, fakat sistem genelde, mülkiyetin kamuya ait olduğu fikrine dayandırılmıştır. Karma - Modern sistemde, bir başka deyişle sosyal devlette ise, özel mülkiyet kabul edilmekte ancak, özel mülkiyet üzerinde toplumun - kamunun hakkı olduğu ve toplum - kamu yararına aykırı tasarrufta bulunulamayacağı belirtilmektedir. Toprak mülkiyeti, Türk hukuk sisteminde, her zaman önemli olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu, teokratik bir devlet anlayışına sahipti, Padişah, devletin, yönettiği halkın ve mülkün tek sahibi sayılmakta bu nedenle kişiye ait taşınmaz mülkiyetinden söz edilmemektedir. Tanzimat, Fermanı ile başlayan değişim hareketleri sonucunda 1858 tarihinde yürürlüğe giren, Arazi Kanunname-i Hümayun'u ile özel mülkiyete de toprak tasarrufu hakkı tanınmıştır. 4 Ekim 1926 'da yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu 641. maddesi ile, kamu mülkiyetinde olmayan her çeşit toprağın özel mülkiyete konu olabileceğini söylemekte, toprak mülkiyetine, Toprak Tarım Reformu, Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, İmar Kanunu gibi hukuki düzenlemelerde getirmektedir. Türk Anayasalarında, arazi düzenleme ile ilgili hükümlerin temelinde bulunan mülkiyet hakkı, Osmanlı imparatorluğu'ndan, 1982 AnayasasınaII kadar kişisel yarar ve tasarruftan, kamu yararına tasarruflara doğru bir gelişim ve değişim göstermektedir. Başlangıçta, devletin sahibi mûlkûn sahibi iken ( Halife - Sultan) giderek kişisel mülkiyete önem verilmiş ve kişi yaran ön plana alınmaya başlamıştır. Ancak kişi yaran - toplum yararı arasında bir denge kurabilmek ve öncelikle toplum yararını gözetebilmek amacı ile, kişisel mülkiyete sınırlamalar getirilmiştir. Şahıs mülkiyetindeki arazi üzerinde, toplum yararına düzenlemelerde bulunabilmek ve kamu yaran amacı ile sınırlama getirebilmek için yasal araçlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle hem teknik hem de hukuki belge niteliğinde olan planlar özel mülkiyete karşı toplum yararını koruyan araçların önünde yer almaktadır. Çağımızda nüfus artışı.teknolojik gelişme ve sanayileşme arttı rılamay an bir varlık olan toprağın kullanımına ilişkin pek çok problemi de beraberinde getirmiştir bu nedenle günümüzde ülkesel, bölgesel ve kentsel ölçekte yapılan planlamalar büyük önem kazanmıştır. Fiziki planlamada getirilen kararlar toplumda bir çok değerin dengesini değiştiren bir Özellik göstermektedir. Bu sebeple de planlamada arazi kullanımı ile arazi üzerindeki mülkiyet hakkı büyük önem taşımaktadır. İnsanların toplum halinde bir arada yaşamasından doğacak gerekli düzenlemeleri ve bunların uygulanmalarını sağlayan hukuk kuralları arazi kullanımında da.devreye girmektedir.Hukukun tüm insanların yaşam haklarını ve ortak çıkarlarını korumakla görevli olduğudan yola çıkılarak arazi kullanıma ilişkin ilkeler belirlenirken toplum yararını sağlamak temel amaç olmaktadır. Çalışmanın amacı, arazi kullanımının özellikle ülkemiz açısından önemle üzerinde durulması gereken konulardan biri oluşu sebebi ile bu konuya ilişkin anayasal hakları ve bunlara dayanılarak çıkartılmış olan kanunlardaki ilgili hükümleri inceleyerek belirlemek, arazi kullanımının toplum ve kamu yararı gözetilerek gerçekleşmesini sağlamadaki araç, olarak ele alınan planlan tanımlamaktır. Bu amaçla hazırladığımız araştırma tezi dört bölümden oluşmaktadır.“İnsan ve Toprak İlişkisi”başlığını taşıyan 1. bölümde bu ilişkinin doğanın bir parçası olan insanın doğumu ile başlayıp yaşamı boyunca devam eden topraktan yararlanma biçiminde olduğu vurgulanmaktadır.Önceleri üretim aracı olarak kullanılan toprağın tarım dışı amaçlarla kullanılmaya başlanması sonucu, artı değer kazanmasının, toprak üzerindeki mülkiyet hakkının önemini ortaya çıkardığı anlatıldıktan sonra mülkiyet tanımı, mülkiyet hakkına getirilmiş sınırlamalar ve farklı hukuk sistemlerindeki mülkiyet anlayışı açıklanmıştır. Bu bölümde ayrıca OsmanlıIII dönemi başlangıç alınarak topraktan yararlanma konusundaki gelişim ve ilgili hukuksal düzenlemeler de anlatılmaktadır. İkinci bölümde“Türk Anayasalarının da Araziden Yararlanma Konusundaki Hükümleri”başlığı altında 1876 Kanun-i Esasi'sinden 1982 Anayasasına kadar düzenlenmiş olan anayasalarımız incelenerek, arazi kullanım ve toplum yararı ilkelerine yaklaşımları belirlenmiş ve gelişimin değerlendirilmesi yapılmıştır. Üçüncü bölümde“Araziden Yararlanmayı Sağlamadaki Yasalar”adı verilerek,imar kanunu, kıyı kanunu, çevre kanunu, kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu, orman kanunu gibi kanunların bu konudaki maddeleri incelenmiş, değişen kanunların aralarındaki ilişkiler ve değişen maddeler birbirleri ile karşılaştırılarak günümüzdeki son durumları ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Dördüncü bölüm ise; "Kamu Yararı-Toplum Yararı başlığını taşımaktadır.Bu bölümde de toplum ve kamu yararı kavramlarına açıklık getirilmeye çalışılarak bunları sağlamadaki araçlardan olan, planlamanın tanımı ve kademelendirilmesi ve bu kademelerdeki ülkesel ölçekten kentsel ölçeğe kadar olan plan tanımları verilmektedir. Çalışmanın sonucunda, toplum yararı - kamu yararını korumak amacı ile, özel mülkiyete ait araziler üzerinde yapılacak düzenlemelerde, en etkili ve geçerli çözümün İmar Planları olduğu görülmüştür. İmar planları yöresel nitelikleri ve ülkesel - bölgesel kararları dikkate alan fiziki planlar ve kamu yönetimlerini ve şahısları uymaya zorlayan hukuki belgelerdir. Bu özelliklerinden dolayı da, kişisel mülkiyetteki araziler üzerinde toplum yararını koruyabilecek tek araç olmaktadırlar.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Uydu verisi ve peyzaj metrikleri kullanılarak şehir yapılarının karşılaştırılması: Karabük ili merkez ve Safranbolu ilçeleri örneği
Comparison of city structures by using satellite data and landscape metrics: Karabuk city center and Safranbolu district samples
DUYGU ŞİMŞEK
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
Jeodezi ve Fotogrametriİstanbul Teknik ÜniversitesiGeomatik Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ELİF SERTEL
- Deprem sonrasında uydu verileri ve yersel veri entegrasyonu ile arazi örtüsü/arazi kullanımı analizi
Land cover/land use analysis after an earthquake through integration of satellite and ground data
CİHANGİR AYDÖNER
Doktora
Türkçe
2005
Jeodezi ve Fotogrametriİstanbul Teknik ÜniversitesiJeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF.DR. DERYA MAKTAV
- Arazi toplulaştırması öncesi ve sonrası tarımsal işletmecilik maliyetlerinin değerlendirilmesi
Evaluation of agricultural management costs pre- and post- land consolidation projects
SEVGİ KESİCİ BAHAR
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
ZiraatBursa Uludağ ÜniversitesiBiyosistem Mühendisliği Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ MÜGE KİRMİKİL
- Aydın Efeler dalama sulama sahası arazi toplulaştırma çalışmalarına genel bir bakış
An overview to land consolidation studies of Aydin Efeler dalama irrigation area
MERYEM YAĞMUR GÜVENÇ
Yüksek Lisans
Türkçe
2023
ZiraatAydın Adnan Menderes ÜniversitesiTarımsal Yapılar ve Sulama Ana Bilim Dalı
PROF. DR. NECDET DAĞDELEN