Geri Dön

Anura amfibilerde hipotalamus, hipofiz bezi ve troid bezi arasındaki fonksiyonel ilişkiler

Functional relationships among hypothalamus, pituitary and thyroid glands in anuran amphibians

  1. Tez No: 28332
  2. Yazar: KADRİYE AKGÜN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. OSMAN MURATHANOĞLU
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Zooloji, Zoology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1993
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Biyoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 210

Özet

V.ÖZET Bu çalışma, Anura-Amfibilerin iki faklı örneği, Rana ridibunda ile fiufo viridis'in kontrol ve tiroksin (T4), tirotropin salgılatıcı hormon (TRH), propiltiyourasil (PTU) uygulanmasıyla, hipofiz bezi tirotirop (TSH) hücreleri ile tiroid bezi arasındaki normal çalışma düzeni deneysel olarak bozulan bireylerinde, hipotalamus-hipofiz bezi tirotrop hücreleri- tiroid bezi arasındaki fonksiyonel ilişkileri tespit etmek amacı ile yapılmıştır. Deney hayvanlarının hipotalamik preoptik nukleus hücrelerinde görülülen nukleus büyümesi, nukleolus sayısının artması, salgı granüllerinin sayıca azalmaları, sitoplazmik vakuollerin bulunuşu, bu hücrelerin deneysel koşullarda aktif evrede olduklarını gösteren belirtilerdir, öte yandan, her üç deney grubundaki bireylerde, aksonlarla taşınan nörosekresyon materyalinin miktarındaki artış, nörosekresyon hücrelerinde nörosekresyon materyalinin hem sentezinin ve hem de hücrelerden boşaltılmasının uyarıldığını göstermektedir. Bununla beraber, PTU uygulanan her iki türün bireylerinde de, preoptik nukleus hücrelerinin sentezleme hızı, salgılama hızından daha kuvvetlidir. Hipofiz bezi distal lobunda bulunan üç tip bazofil hücreden, uygulanan maddelere karşı, sadece bir bazofil tipinin reaksiyon göstermesi, bu hücrelerin TSH hücreleri oldukları fikrini kuvvetlendirmiştir. Işık ve elektron mikroskobu incelemelerinde, her iki türde de, benzer dağılım gösteren ve distal lobun bütün periferi ile daha çok posteriyorunda bulundukları tesbit edilen TSH hücrelerinin sayılarının, deney gruplarında arttığı, nukleusların büyüdükleri, salgı granüllerinin azaldıkları, GER keseleri ile Golgi aygıtının hipertrofiye oldukları tesbit edilmiştir. Uygulanan maddelerden TRH'un doğrudan, T4 ve PTU'in ise, hipotalamus yolu ile bu hücrelerin fonksiyonları üzerinde etkili oldukları kanısına varılmıştır, öte yandan, TRH uygulanan bireylerin hipofiz bezi distal lobundaki TSH hücrelerinde gözlenen aşırı 78aktivite belirtileri, sentetik TRH'un memelilerde olduğu gibi, Amfibilerde de etkili olduğu fikrini kuvvetlendirmiştir. Deney hayvanlarının tiroid bezi foliküllerinde, şekil bozukluğu meydana geldiği ve buna bağlı olarak, bezin bilinen yapısal düzeninin bozulduğu da gözlenmiştir. Bunların yanısıra, folikül hücrelerinin yüksekliklerinin artması, bu hücrelerin nukleuslarımn kısa çaplarının genişlemesi ve sitoplazmada vakuollerin görülmesi, tiroid bezinin aktif hale dönüştüğünü göstermektedir. Aktif hale dönüşen tiroid bezi folikül hücrelerinde sentezlenen salgı materyalinde, hücrelerin apikal sitoplazmalarında yoğunlaşır. Öte yandan, aktivite kazanan tiroid bezinde, apikal sitoplazmaları parçalanmış hücre sayısının da artması, hücrelerde sentezlenen materyalin folikül lümenine apokrin yöntemle atıldığını düşündürmektedir. Her üç deney grubunun bireylerinde de preoptik nukleustaki hücrelerde gözlenen aktivite artışı ve buna paralel olarak, hipofiz bezi TSH hücreleri ile tiroid bezi folikül hücrelerinde de değişiklikler görülmesi, her iki Amfibi örneğinde de, preoptik nukleus hücrelerinin TRH sentezinden sorumlu olabileceklerini düşündürmüştür, Bu çalışmanın sonuçları, uygulanan maddelerden her iki Amfibi örneğinin de etkilendiklerini göstermektedir. Bununla beraber, hipotalamik nörosekresyon hücreleri, TSH hücreleri ve tiroid bezi folikül hücrelerinin gösterdikleri reaksiyonlar Rana'lardz daha belirgindir. Bu sonuç, çalışmada kullanılan her iki Amfibi örneğinden Rana'ların, uygulanan maddelere karşı, Bufo'lardan daha duyarlı olduklarını gösterir. 79

Özet (Çeviri)

aktivite belirtileri, sentetik TRH'un memelilerde olduğu gibi, Amfibilerde de etkili olduğu fikrini kuvvetlendirmiştir. Deney hayvanlarının tiroid bezi foliküllerinde, şekil bozukluğu meydana geldiği ve buna bağlı olarak, bezin bilinen yapısal düzeninin bozulduğu da gözlenmiştir. Bunların yanısıra, folikül hücrelerinin yüksekliklerinin artması, bu hücrelerin nukleuslarımn kısa çaplarının genişlemesi ve sitoplazmada vakuollerin görülmesi, tiroid bezinin aktif hale dönüştüğünü göstermektedir. Aktif hale dönüşen tiroid bezi folikül hücrelerinde sentezlenen salgı materyalinde, hücrelerin apikal sitoplazmalarında yoğunlaşır. Öte yandan, aktivite kazanan tiroid bezinde, apikal sitoplazmaları parçalanmış hücre sayısının da artması, hücrelerde sentezlenen materyalin folikül lümenine apokrin yöntemle atıldığını düşündürmektedir. Her üç deney grubunun bireylerinde de preoptik nukleustaki hücrelerde gözlenen aktivite artışı ve buna paralel olarak, hipofiz bezi TSH hücreleri ile tiroid bezi folikül hücrelerinde de değişiklikler görülmesi, her iki Amfibi örneğinde de, preoptik nukleus hücrelerinin TRH sentezinden sorumlu olabileceklerini düşündürmüştür, Bu çalışmanın sonuçları, uygulanan maddelerden her iki Amfibi örneğinin de etkilendiklerini göstermektedir. Bununla beraber, hipotalamik nörosekresyon hücreleri, TSH hücreleri ve tiroid bezi folikül hücrelerinin gösterdikleri reaksiyonlar Rana'lardz daha belirgindir. Bu sonuç, çalışmada kullanılan her iki Amfibi örneğinden Rana'ların, uygulanan maddelere karşı, Bufo'lardan daha duyarlı olduklarını gösterir. 79SUMMARY The aim of this study is to determine the functional relationship among the hypothalamus, the thyrotropic cells of pituitary and the thyroid in both control animals and the animals whose normal function between pituitary thyrotropic cells and thyroid is experimentally interfered with the treatment of thyroxine (T4), thyrotrophin-releasing hormone (TRH) and propylthiouracil (PTU), exemplified by two different genera of Anura, Rana ridibunda and Bufo viridis. Among the observations that suggest these cells are, under experimental conditions, in active state are the enlargement of the nuclei of the preoptic nucleus cells in hypothalamus, the existance of the cytoplasmic vacuoles, and an increase and a decrease in the numbers of nucleoli and secretory granules, respectively. In addition, the fact that in the individuals involved in three experimental groups, an increase in the amount of the neurosecretory material which is passed through axones exhibits the stimulation of both synthesis and release of the material in the neurosecretory cells. On the other hand, in PTU-treated animals of each species the rate of synthesis is bigger than the rate of secreting in preoptic nucleus cells. Only one basophilic cell type from three in the pars distalis of the pituitary reacted to «he substances employed, thus suggesting they are TSH cells. Light and electron microscopy show similar distribution of TSH cells in both genera and that they are at the periphery of the pars distalis, being mostly at the posterior part of it. Moreover, the numbers of TSH cells were increased in the experimental groups, as well as the volume of their nuclei, secretory granules were decreased in number and a marked hypertrophy was resulted in the rough ER cisternae and the sacs of the Golgi apparatus. It is thought that TRH is derectly effective on the function of these cells, while T4 and PTU through hypothalamus. Furthermore, the increased activity observed in TSH cells in the pars distalis of the pituitary gland in the animals administered TRH 80

Benzer Tezler

  1. Erkek kurbağalarda (Rana ridibunda) testis ve parmak yastıkçığının yıllık yapısal siklusları

    The annual morphological cycles of testis and thumb pad of the male frogs (Rana ridibunda)

    ENGİN KAPTAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2004

    Biyolojiİstanbul Üniversitesi

    Biyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF.DR. OSMAN MURATHANOĞLU

  2. Hibernasyonda 'Pelophylax caralitanus'(amphibia: anura)'da DNA hasarının araştırılması

    Başlık çevirisi yok

    SELİN GÜLEÇ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Veteriner HekimliğiAfyon Kocatepe Üniversitesi

    Medikal Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. UĞUR CENGİZ ERİŞMİŞ

  3. Kurbağa (Pelophylax ridibundus) karaciğerinde leptin ve leptin reseptörünün saptanması: İmmünohistokimyasal bir çalışma

    Detection of leptin and leptin receptor in the frog (Pelophylax ridibundus)liver: an immunohistochemical study

    TUĞBA DUZLA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Biyolojiİstanbul Üniversitesi

    Biyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MELİHA İNCELİ

  4. Kurbağa (Rana ridibunda) parmak yastıkçığındakı mevsimsel değişikliklerin morfolojik ve biyokimyasal olarak araştırılması

    Morphological and biochemical investigations of seasonal changes in the frog (Rana ridibunda) thumb pad

    ENGİN KAPTAN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2009

    Biyolojiİstanbul Üniversitesi

    Biyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ŞEHNAZ BOLKENT

  5. Triturus vulgaris'te nörosekresyon ve spermatognez arasındaki ilişki

    The Relationship between neurosecretion and spermatogenesis in triturus vulgaris

    AKIN KAFTANCIOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1995

    Biyolojiİstanbul Üniversitesi

    PROF.DR. OSMAN MURATHANOĞLU