Geri Dön

Türk basınında siyasi bir gazeteci Hüseyin Cahit Yalçın

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 30955
  2. Yazar: AYŞE AZMAN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. NECLA ARAT
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Gazetecilik, Journalism
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1994
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Gazetecilik Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 243

Özet

Çalışmamızda Hüseyin Cahit Yalçın'ın“siyasi gazeteciliği”ni yaşadığı dönemin siyasi olayları ile birlikte ele alıp inceledik. Hüseyin Cahit'in“siyasi gazeteciliği”dediğimizde anladığımız, O'nun siyasi bir takımın kadro ya da fırka mensubu olarak yazdığı gazetelerde savunduğu siyasi çizgidir. Çalışmamız esas itibariyle Hüseyin Cahit'in siyasi gazeteciliği ile sınırlı olmakla beraber, II. Meşrutiyet öncesi edebi ve düşünsel faaliyetlerini de dönemin siyasi özellikleri çerçevesinde inceledik. Ailesi ve eğitim yıllarından başlattığımız ilk bölümde düşünce yapısı ve bu düşünce yapısını oluşturan özellikleri göstermeye çalıştık. Daha eğitiminin ilk yıllarından itibaren Batılı düşünce biçimi ile tanışan ve bu düşünceyle beslenen Hüseyin Cahit'in eğildiği konularda Batı tarzı biçiminin etkisini göstermeye çalıştık. Bu ilk dönemi Hüseyin Cahit bakımından bir hazırlık devresi olarak anlıyor ve değerlendiriyoruz. II. Abdülhamit'in siyasi yasaklı saltanat yıllarında, Hüseyin Cahit de diğer yazar ve düşünürler gibi siyaset dışı konularla ilgilenmek zorunda kalmıştır. II. Abdülhamit döneminde bir yanda çeşitli dergi ve gazetelerde hikaye, fıkra, eleştiri türünde yazılar yazarken, bir yandan da devletin çeşitli kademelerinde - eğitimcilik gibi- memurluk görevini de sürdürmüştür. II. Meşrutiyetin ilanına kadar bu durum böyle sürer. Yeni dönem O'nun yaşamında geri dönülmez bir biçimde önemli değişikliklere yol açar. Biz de O'nun siyasi gazeteciliğini II. Meşrutiyetin ilanı (1908) ile başlattık. Bilindiği gibi II. Meşrutiyetin ilanı ve İttihat ve Terakki arasında yakın bir ilişki mevcuttur. Yeni dönemde seçimlerin yapılması, meclisin açılması ve buna bağlı olarak İT'nin iktidar serüveni, yeni bir dizi gelişmeye yol açmıştır. Bu süreçte basının da özel bir yeri vardır. Siyasi affın ilanı, basın üzerindeki sansürün işlevsizleşmesi ile tam bir basın patlamasının yaşandığı bu günlerde Hüseyin Cahit yıllarca kendi adı ile birlikte anılacak olan Tanin'i Hüseyin Kâzım ve Tevfik Fikret'in yardımı ile çıkarmaya başlar. Çalışmamızda bu süreci kısaca tanımlayarak Hüseyin Cahit ve Tanin'in bu dönemdeki yerini anlamaya çalıştık. Gerçi gazetecilik Hüseyin Cahit'in tek uğraşı olmaz. Kısa bir süre sonra İT'ye katılır ve İstanbul'da yapılan seçimlerde İT'nin listesinden mebus seçilir. Fakat bu durum bizi yanıltmamalıdır. Her ne kadar gazeteci-mebus olsa da gerçek kişiliğini gazeteciliği oluşturur. İçinde bulunduğu siyasi yapı olan İT'nin izlediği siyasi çizginin savunuculuğunu Tanin'de sürdürmek esas işi olur. Yürüttüğü“sözcü”rolünü216 çeşitli siyasi olayları esas alarak ele aldık. Hükümetin çeşitli uygulamalarına ve çeşitli devlet adamlarına karşı yaptığı eleştiriler İT'nin genel siyasi yaklaşımını da bize açıklamaktadır. Bunların dışında İT'ye muhalif, Prens Sabahattin'in fahri başkanlığını yaptığı Ahrar Fırkası'na ve Fırka'nın savunduğu ilkelere karşı yönelttiği yoğun eleştirileri de göstermeye çalıştık. 31 Mart olayı bu iki siyasi grubu karşı karşıya getiren en önemli olaylardan birisidir. Hüseyin Cahit bu olaydan en fazla etkilenenlerden biri olmuştur. Öyle ki Lazkiye Mebusu Mehmet Arslan Bey, kendisine benzetilerek isyancılar tarafından öldürülmüştür. Biz de olay öncesi basını ve iki tarafın gazetelerinde sürdürülen tartışmaları olaya taraf olan kesimleri ve olayın öncesi, oluş sırası ve sonrasında Hüseyin Cahit'in rolünü ve olaydan ne biçimde etkilendiğini ele alıp inceledik. Selanik'ten gelen Hareket Ordusu isyanı bastırdığı gibi, İT'nin en amansız düşmanı II. Abdülhamit'i de tahtından indirir. Fakat, bu kez de Mahmut Şevket Paşa'nın kişiliği ile somutlaşan ordu, İT'nin karşısına siyasi bir güç olarak çıkar. Hüseyin Cahit bu çekişme/çatışmada Tanin'deki makaleleri ile yer almıştır. Bu çekişme/çatışmanın biçimi, Hüseyin Cahit'in durumu ve konumu ayrıca Tanin'in çeşitli gerekçelerle sıkıyönetim tarafından kapatılışını esas alarak sorunu anlamaya çalıştık. 31 Mart Olayı'ndan sonra İT'ye karşı muhalefetin en etkili biçimiyle örgütlenmesine Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın kurulması ile şahit oluyoruz. Bu dönem hem Osmanlı, hem de İT için oldukça çalkantılı günlerdir. Yemen, Arnavutluk İsyanı, ordu içinde Halâskâran Zabıtan Grubu Hareketi iç sorunları oluştururken; Balkan Savaşları Osmanlı'nın geleceğini etkileyen en önemli dış siyasi sorunu oluşturmaktadır. Hürriyet ve İtilâf Fırkası'nın kurulması ile başlayan süreçte, basndaki karşılıklı suçlamalar, mecliste 35. maddenin değiştirilmesi sorunu ile somutlaşan çekişme ve 1912 genel seçimleri süreci hızlandırmış; sonunda İT meclisin feshi ile iktidardan düşürülmüştür. Bu çalkantılı dönemde Hüseyin Cahit'in Hürriyet ve İtilâf Fırkası ile olan çekişmesini ele aldık. Daha önce de Tanîn sık sık kapatılmıştır. Fakat bu dönemde Tanin'i kapatmanın yanı sıra Hüseyin Cahit'i de cezalandırma yolu seçilir, özellikle Balkan Savaşları sırasında kurulan Büyük Kabine adı ile anılan hükümet, Tanin'i Hüseyin Cahit'in yazdığı başmakaleler yüzünden kapattığı gibi Hüseyin Cahit'i de bir ay hapse mahkum eder. Kamil Paşa hükümetinin kurulması ve İT'ye karşı başlatılan tutuklamalar sırasında ikinci kez tutuklanma tehlikesine karşı Avrupa'ya kaçan Hüseyin Cahit, ancak Babıali baskını ve İT'nin yeniden iktidarı ele geçirmesinden sonra İstanbul'a döner. İT'nin İktidarı büsbütün ele geçirmesinden sonraki dönemi Tanin'in işlevsizleşmesi adı altında inceledik. İT'nin karşısında artık siyasi bir gücün bulunmaması, Hüseyin Cahit'i birilerine yanıt verme zorunluluğundan kurtarmış, ancak bu kez de işe yaramaz duruma düşürmüştür. Tanin'i İT'ye devredişi bu koşullarda gerçekleşir. İT'den ayrılmayı düşünmüşse de bu gerçekleşmemiştir. I.217 Dünya Savaşı yılları boyunca da devletin çeşitli kademelerinde siyasi olmayan görevler yüklenir. Bilindiği gibi I. Dünya Savaşı sonunda Almanya'nın yanında yer alan Osmanlı Devleti savaşı kaybetmiş ve İstanbul İngilizlerce işgal edilip, İT'ye yönelik tutuklamalar başlamıştır. Hüseyin Cahit de tutuklananlar arasındadır. Malta sürgünlüğünü, o günlere ait anı ve değerlendirmelerini de incelemeyi ihmal etmedik. Bugünleri yabancı dil öğrenme ve çeviri faaliyetlerini kapsamaktadır. Sürgün sonrası Avrupa'dadır. Gerekçesi de Anadolu'da Kurtuluş Savaşı'nı yürütenlerin İT'cilere olan olumsuz tavrıdır. İstanbul'a döndüğünde ise Kurtuluş Savaşı kazanılmıştır. Bu tarihten sonrasını Cumhuriyet dönemi gazeteciliği olarak ele aldık. Hüseyin Cahit bu kez bir fırka mensubu olmadığı gibi yeni siyasi kadrolar da ona ve eski İT mensuplarına mesafeli hatta karşı durumdadırlar. Bu durumda dahi Hüseyin Cahit Tanin'i yeniden çıkarmayı tercih eder. Bu dönem Lozan görüşmeleri, Cumhuriyet'in kuruluşu, 1923 seçimleri, halifeliğin kaldırılması, istiklâl Mahkemeleri gibi önemli olayları kapsamaktadır. Bütün bu olayların içerisinde Hüseyin Cahit'in Tanin aracılığı ile yeni rejimin kadroları ile girdiği sıkı çekişmeyi ortaya koymaya çalıştık. Lozan görüşmeleri ile başlayan çekişme bazan kişisel, bazen de siyasi bir renge bürünmüştür. Lozan'da çeşitli nedenlerle İsmet Paşa'nın tepkisini çeken Hüseyin Cahit, bir yandan 1923 seçimleri öncesinde eski İT'cilere aleyhine yürütülen kampanyaya karşı, mücadelesini sürdürmeye devam eder. Artık yeni rejimin kadroları için Hüseyin Cahit ve gazetesi Tanin muhalif kişi ve yayın organı olarak tanınıp bilinmektedir. Bu çekişmede hilafetin kaldırılması tartışmalarını bir dönüm noktası olarak değerlendirdik. Hint müslümanlarının temsilcilerinden biri olan Ağa Han'ın Cumhuriyet'in ilk başbakanı İsmet İnönü'ye hilafet kurumunun korunmasına dair yazdığı mektup, muhatabının eline geçmeden Tanin ile birlikte iki gazetede yayınlanınca Hüseyin Cahit ve diğer gazeteciler İstiklâl Mahkemesi'ne gönderilirler. Mahkemede Hüseyin Cahit ve diğerleri beraat ederler, ama sorun hiç de bitmiş gözükmemektedir. Takrir-i Sükûn Yasası'nın çıkış koşullarını hazırlayan bir dizi olay Hüseyin Cahit için hoş olmayan bir sonuç hazırlar. Önceki Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kuruluşu ile Atatürk ve hükümete karşı yükselen muhalefet, ardından patlayan Şeyh Sait isyanı ülkeyi zor günlere getirir. Hüseyin Cahit'in Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Şeyh Sait İsyanı karşısındaki tavrını ele aldık. Demokrasi açısından yeni bir fırkanın kurulmasına olumlu bakan Hüseyin Cahit, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası mensubu olarak sayılmaktan kurtulamaz. Şeyh Sait İsyanı'nı bir irticaa hareketi olarak değerlendirmesine rağmen, Takrir-i Sükûn Yasası O'na herhangi bir hoşgörü göstermez.218 O'nun Çorum sürgünlüğüne gönderiliş serüveni Tanin'de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ile ilgili çıkan bir haberin ardından başlar, önce Tanin kapatılır. Ardından Hüseyin Cahit, istiklâl Mahkemesi'ne ikinci kez çıkarılır. Bu kez İstiklâl Mahkemesi pek hoşgörülü değildir. Kararı başından vermiş gibidir. Çorum sürgünlüğü uzun bir müddet O'nu hem gazetecilikten, hem de siyasi çekişmelerin dışında bırakır. Yasal olarak ölümüne kadar sürmesi gereken sürgün cezası ancak yeni bir gelişme ile sona erer. İzmir Suikastı girişimine bağlı olarak yeniden kurulan İstiklâl Mahkemesi'nde eski İT'cileri tasfiye etmek gayesiyle bu mahkemeye Hüseyin Cahit de dahil edilir. Suçsuz olduğu kısa bir sürede anlaşılır. Aynı zamanda bir yasa boşluğundan yararlanarak, Cumhuriyet Halk Fırkası mebusu Hakkı Tarık Us'un yardımı ile sürgün cezasından kurtulur. Ama bu kez de geçim sıkıntısı yakasına yapışır. Farklı farklı işlerde çalışarak bir süre geçimini sürdürmeye çalışır. Zaman zaman dergilerde siyaset dışı anı, inceleme, çeviri türünde yazılar yazmayı da sürdürür. Ancak onun gerçek anlamda gazeteciliğe dönüşü Atatürk'ün ölümünden sonra mümkün olur. Çalışmamızın başlıklarından birini de II. Dünya Savaşı ve sonrası dönem oluşturmaktadır. Atatürk'ün ölümü ile siyasi tarihimizde ismet inönü'nün Cumhurbaşkan lığı'nda“Milli Şef Dönemi”olarak adlandırılan yeni bir sayfa açılmıştır. İnönü'nün bu dönemin başlangıcında en önemli siyasi girişimi eski küskün siyasiler ile barışmak ve onları Cumhuriyet Halk Partisi'ne katmak olmuştur. Hüseyin Cahit de bu kişiler arasındadır. Gazeteciliğe dönüşü ile Cumhuriyet Halk Partisi mebusu olarak TBMM'ye girişi aynı yıllara rastlamıştır (1938). Kısa bir süre sonra başlayan II. Dünya Savaşı, ülkenin siyasi ortamını belirler. Bu tarihlerde gazetelerde hükümetin izlediği siyasetle pek çelişmeyen bir çizgi izlerler - fark lı çizgiye sahip olanlar ise bunu üstü kapalı bir şekilde yapmaktadırlar-. Hüseyin Cahit'in savaş yılları boyunca başyazarlık yaptığı gazetelerde, Anglo-Sakson yanlısı ve Sovyet ve Alman karşıtı siyasi çizgiyi girdiği polemiklerle verdik. Tanin'i yeniden yayınladığı bu dönemde gazeteci-mebus olarak da zaman zaman hükümetin siyasetine uygun olarak çeşitli yurt dışı gezilerine de katıldığı görülmektedir. 1945, yani savaş bitimi Anglo-Sakson dünyasının zafer yıllarıdır. Bu sonuç Hüseyin Cahit bakımından tatmin edicidir. Gerçi o, İngiltere önderliğindeki Batı dünyasına katılmamızı savunmuştur. Savaş sonrası ortaya yeni bir güç çıkar. Bu güç Amerika Birleşik Devletleri'dir. Artık“yeni dünya nizamı”nı ABD sağlayacaktır. Hüseyin Cahit'in bu önderliğe itirazı yoktur. Barış sürecinde San Fransisco Konferansı'na gazeteci sıfatıyla katılır ve gelişmeleri izler. Aynı yıllarda Sovyetler Birliği'nin Boğazlar ve Türk toprakları üzerinde bazı istekleri ilişkilerin gerginleşmesine yol açar. Basında yoğun bir Sovyet aleyhtarı kampanya başlamıştır. Hüseyin Cahit de bu kampanyanın öncülerindendir. İşte Tan gazetesi olayı bugünlerde meydana gelir. Bilindiği gibi Tan gazetesi yazarları Sabiha ve Zekeriya Sertel Sovyet yanlısı bir çizgiyi savunmaktadırlar.219 Gazetenin yıkımı ve tahribi ile sonuçlanan, bugün bile hala tartışılan olaylarda Hüseyin Cahit'in oynadığı rolü göstermeye çalıştık. Savaş sonrası Türkiye artık bir seçimin eşiğine gelmiştir. Amerika ile işbirliği ülke içinde de yeni gelişmelere yol açmıştır. Kuşkusuz bu gelişmelerin başında, tek parti yönetiminin ortadan kalkmaya başlaması gelmektedir. Çeşitli demokratikleşme girişimleri ile beraber yeni bir partinin kurulması da gündeme gelir. İşte bu süreçte Hüseyin Cahit'in iktidar mensubu bir gazeteci olarak tavrını esas alarak konuyu inceledik. O, bu gelişmeleri önceleri Batı Avrupa tipi bir rejim olmamız açısından son derece olumlu bulduğunu belirten başyazılar yazar. Özellikle de yeni bir partinin kurulmasına demokratik yaşamın en gerekli koşullarından biri olarak değerlendirmektedir. Demokratikleşme çerçevesindeki düşüncelerinden sonra Demokrat Parti'nin yaptığı muhalefete ve ilkelerine karşı sürdürdüğü tartışmaları vermeye çalıştık, öyle anlaşılıyor ki, DP'yi CHP karşısında sadece kontrol partisi olarak görmekte ve iktidar mevkiine pek yakıştırmamaktadır. 1950'deki seçimler yeni bir dönüm noktası olur. CHP iktidarı kaybetmiş, DP önemli bir farkla seçimi kazanmıştır. Hüseyin Cahit artık muhalefetteki bir partinin mensubu bir gazetecidir. Görülüyor ki muhalefette olmak O'nun kalemini gittikçe sertleştirmiştir. Ulus, Halkçı gibi CHP'nin savunuculuğunu yapan gazetelerde yazdığı başyazılarda, izlediği çizgiyi giriştiği tartışmalarla birlikte verdik. Bu tartışmalarda bazan o kadar ileri gitmiştir ki, Başbakan'a ve hükümetin çeşitli üyelerine hakaretten“hapse giren en yaşlı gazeteci”sıfatını kazanır. Fakat öyle anlaşılıyor ki, bu hapis dahi onun muhalif, hırçın kalemini yok edememiştir. Bakanlar Kurulu Kararı ile affedildikten hemen sonra Halkçı, Ulus gibi gazetelerde eleştirilerini sürdürmüştür. Öldüğü zaman ise hakkında olumlu veya olumsuz değerlendirmelerde bulunanlar, onun dava adamı bir gazeteci olduğunda birleşirler. Son olarak da başlangıçtan itibaren siyasi bir gazeteci olarak kimliği ve kişiliği hakkında bir değerlendirme yaptık.

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Hüseyin Cahit Yalçın'ın sürgün hayatı ve sürgün edebiyatına olan tesirleri

    The Exile life of Hüseyin Cahit Yalçın and his effects to the exile literature

    SABAHATTİN GÖRGÜLÜ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2003

    Türk Dili ve EdebiyatıDumlupınar Üniversitesi

    Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. ABDULLAH ACEHAN

  2. Dönemin İstanbul basınında (Tanin gazetesi) Lozan Müzakereleri

    The Negotiztions of Lausanne According to the press of Istanbul (newspaper of Tanin) in the period

    NECLA ATALAY

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1998

    TarihTrakya Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. İLKER ALP

  3. Tanin gazetesi inceleme ve seçilmiş metinler (701-899 sayılar)

    Tani̇n newspaper analysis and selected texts (701-899 issues)

    MUSTAFA YILMAZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2013

    Türk Dili ve EdebiyatıGaziosmanpaşa Üniversitesi

    Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. OSMAN YILDIZ

  4. Avrupa Konseyi kararları ışığında Türk medyasında özdenetim sorunu

    The problem of self-regulation in the Turkish media in the light of the decisions of the Council of Europe

    AHMET ZİYA SANDIKCIOĞLU

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    GazetecilikMarmara Üniversitesi

    Gazetecilik Bilim Dalı

    PROF. DR. HÜSEYİN EMRE BAĞCE

  5. 'Edebiyat' gazetesi üzerine bir inceleme (1 Ocak 1934 – 31 Aralık 1945)

    An examination over newspaper of 'Edebiyat' (1 January 1934 - 31 December 1945)

    HUSEYN AHMADOV

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    GazetecilikNiğde Ömer Halisdemir Üniversitesi

    Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HİKMET KORAŞ