Graves hastalığında doku grupları
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 31331
- Danışmanlar: Belirtilmemiş.
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları, Endocrinology and Metabolic Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1993
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 87
Özet
- 71-Özet Riskli grupların hastalığın ciddiyeti üzerine (TSH reseptör antikorları varlığı dışında) olan etkileri anlamlı bulunmamıştır. Bunun yanısıra, koruyucu grupların hastalık özellikleri üzerine hafifletici etkileri olduğu da saptanamamıştır. Hastalarımız arasına dissemine tiroid otonomisi vakalarının karışmadığı düşünülmektedir. Bu nedenle Graves hastalığı risk faktörleri araştırılırken literatür bulguları yerine kendi Graves risk gruplarımızı ortaya koyulması gerektiği gerçeği ortaya çıkmaktadır. Bulgular Türk popülasyonunun homojen olmadığı veya Graves dışı hastaların çalışmaya karıştığı hipotezlerini desteklememektedir. Ayrıca, hastalarımızda oftalmopati, remisyon şansı ve genç yaşta başlama ile ilgili HLA özelliklerini araştırırken, kendi normal grubumuz ile kıyaslamanın en uygun yöntem olduğu sonucuna varılmıştır.-- /u-tayin edilebilmiştir). Ayrıca hastalardaki oftalmopati varlığı, : hastalığın başlama yaşı, TSH reseptör ve mikrozomal antikorlar varlığı, cinsiyet ve remisyon şansı gibi parametreler ile HLA fenotipleri arasındaki ilişki aranmıştır. BULGULAR. Türk Graves hastaları arasında B8, B49, DR3, DR4 ve DR10 lokusları anlamlı olarak yüksek (riskli) bulunmuştur. En yüksek relatifrisk oranı DR10 grubunda, en yüksek etyolojik fraksiyon ise DR4 fenotipinde saptanmıştır. Aksine B7, B13, DR7, DQw2 ve DQw3 lokusları kontrol grubuna göre anlamlı düşük (koruyucu) bulunmuştur. En düşük relatif risk oranı B13 lokusunda, en düşük etyolojik fraksiyon ise DR7 grubunda saptanmıştır. Beyaz ırk Graves hastalarında riskli olan Al, B8 ve DRw3 lokuslarından, B8 ve DR3 ün hasta grubumuzda da riskli bulunmuştur. Sarı ırkta yüksek riske sahip B5, B7, B35, B40 ve B44 HLA fenotipleri, siyah ırkta riskli bulunan B8 ve B17 fenotipleri Türk hastalar arasında kontrol grubundan anlamlı farklı bulunmamıştır. Ülkemizde yapılan bir çalışma ile kıyaslandığı zaman B5, B7, B35, B40 ve B44 gruplarında anlamlı risk bulunmamıştır. Bununla birlikte HLA lokuslarının diğer hasta özellikleri ile ilişkisinin araştırılması (TSH reseptör antikorları dışında) çok anlamlı sonuçları ortaya çıkarmamıştır. TSH reseptör antikorları en yüksek etyolojik fraksiyona sahip DR4 grubunda anlamlı yüksek bulunmuştur. Oftalmopati mevcudiyeti, hastalığın erken yaşta başlaması, mikrozoraal antikor varlığı ve hastalık nüksü ile riskli gruplar arasında anlamlı bir ilişki görülmemiştir. Koruyucu grupların da hastalık özellikleri üzerinde supresör bir etkisi olmadığı saptanmıştır. Bulgularımız, hastalarımız arasına dissemine tiroid otonomisi vakalarının karışmadığını göstermektedir. SONUÇ. Ülkemiz Graves hastaları hafif nüans farkları dışında tamamen HLA fenotipleri beyaz ırka benzer bir özellik göstermekle birlikte Graves hastalığı ile HLA arasındaki en güçlü ilişki HLA-DR4 grubunda bulunmuştur. Bununla birlikte diğer hasta özellikleri HLA fenotipleri ile beklenen ilişkiyi göstermemiştir../..- 71-Özet Riskli grupların hastalığın ciddiyeti üzerine (TSH reseptör antikorları varlığı dışında) olan etkileri anlamlı bulunmamıştır. Bunun yanısıra, koruyucu grupların hastalık özellikleri üzerine hafifletici etkileri olduğu da saptanamamıştır. Hastalarımız arasına dissemine tiroid otonomisi vakalarının karışmadığı düşünülmektedir. Bu nedenle Graves hastalığı risk faktörleri araştırılırken literatür bulguları yerine kendi Graves risk gruplarımızı ortaya koyulması gerektiği gerçeği ortaya çıkmaktadır. Bulgular Türk popülasyonunun homojen olmadığı veya Graves dışı hastaların çalışmaya karıştığı hipotezlerini desteklememektedir. Ayrıca, hastalarımızda oftalmopati, remisyon şansı ve genç yaşta başlama ile ilgili HLA özelliklerini araştırırken, kendi normal grubumuz ile kıyaslamanın en uygun yöntem olduğu sonucuna varılmıştır.-
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Graves hastalığı tanısı alan hastalarda tedaviöncesi ve sonrası osteopontin düzeylerinindeğerlendirilmesi
In patients diagnosed with graves diseaseevaluation of osteopontin levels before and after treatment
LALE AYDIN KAYNAR
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2013
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıklarıİzmir Katip Çelebi Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ECE HARMAN
- Otoimmun tiroid hastalarında serum D vitamini düzeylerinin değerlendirilmesi
Determination of Vitamin D levels in autoimmune thyroid di̇seases
EMEL ŞAHİN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
BiyokimyaSelçuk ÜniversitesiTıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. SEDAT ABUŞOĞLU
- Meme kanserli hastaların 1. derece ve diğer yakınlarındaki otoimmün hastalık sıklığı
The frequency of autoimmune disease in the first degree and other relatives of the breast cancer patients
ALİ ATAY
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2017
RomatolojiGazi Üniversitesiİç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF. DR. BERNA GÖKER
- Graves oftalmopatisinde tiroidektomi sonrası orbital doku volümleri ve proptozis değişikliklerinin manyetik rezonans görüntüleme ile değerlendirilmesi
Evaluating of the graves ophthalmopathy with clinical follow-up and orbital magnetic resonance imaging after total thyroidectomy
YİĞİT SOYTAŞ
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2018
Genel Cerrahiİstanbul ÜniversitesiGenel Cerrahi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. YASEMİN ŞENYÜREK
UZMAN İSMAİL CEM SORMAZ
- Tavşanlarda intestinal doku iyileşmesi ve postoperatif intraabdominal adezyonlar üzerine levamizol ve siklosporin'in etkilerinin karşılaştırılmalı olarak araştırılması
Effects of levamisole and cyclosporine on intestinal tissue healing and postoperative intraabdominal adhesions in rabbit
EVREN ESİN
Doktora
Türkçe
2010
Veteriner HekimliğiSelçuk ÜniversitesiCerrahi (Veterinerlik) Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FAHRETTİN ALKAN