Geri Dön

Avrupa Birliği ve Avrupa Siyasi Birliği

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 31686
  2. Yazar: SUNA ERGÜN (BOYLU)
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. RAUF VERSAN
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1994
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Avrupa Topluluğunun Siyasi Yapısı Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 111

Özet

91 ÖZET LMonnet'in fikirleri temel alınarak hazırlanan“Schuman Bildirge si”1950'de ortaya konulduğunda Avrupa'da kalıcı bir barışın sağlanması yönünde bir adım atılmış oluyordu. Bu tarihlerde Avru pa'da her ne kadar ekonomik boyuta sahip ya da siyasî işbirliği ka rakterli ve çok sayıda bölgesel örgütlenme modelleri meydana getiril mişse de bu örgütlerin sınırlı yetkilere sahip oldukları ve devlet iradelerine üstünlük verildiği görülmektedir. AT'da ise uluslarüstülük kavramına işbirliğine nazaran öncelik verilmiştir. AKÇT ile aynı za manlarda Avrupa Savunma Topluluğu kurulmaya çalışılmış ve Avrupa Siyasî Birliği plânı ortaya çıkmıştır. Fakat Fransa tarafından veto edilmesi sebebiyle ASÎ gerçekleştirilememiştir. Bundan sonra ekono mik entegrasyon hareketinin başlatılması ve sonunda Siyasî Birliğe kendiliğinden ulaşılması düşünülmüştür. 1969 La Haye konferansında varılan anlaşmaya göre 1970'de kabul edilen Luxembourg Raporu'nda ASİ mekanizmaları belirtilmiştir. 1975'de AGİK'nın kurulması, AT ülkelerinde dış politika alanında ortak politikalar belirlenmesi ihtiyacı ve isteğini ortaya çıkarmıştır. Başlangıçta AT'dan ayrı tutulan ASÎ, 1970'li ve 1980'li yıllarda Topluluk üyesi dış politika alanında ortak hareket etmenin önemini anlamalarıyla işbirliği süreci zamanla ilerlemiştir. Özellikle AGÎK ve BM çerçevesinde alman kararlarda ortak oy kullanma, ortak demeç verme gayreti bu işbirliğinin bir parçasıdır. Ancak ASfnin bağlayıcı karar alamaması, üye ülkelerin tek başlarına hareket etmelerini engel leyememiştir. 1987 TAS ile ASİ ilk olarak andlaşma temelinde ele alınmıştır. AT'nıri kurucu andlaşmaları, Toplulukların kurulmasına ilişkin sözleşmeler olmakla birlikte, Toplulukların kurulmasından sonra da devam edecek hak ve yükümlülükler içermektedir. Roma andlaşmasının başlangıcındaki siyasî iradenin devamı sayesinde92 bugünkü siyasî nitelikli bir AB'nin kurulması mümkün olmuştur. Schuman plânının en köklü özelliği politik olmasıdır. Schuman, AKÇTnu ekonomik dayanışma yaratılarak Siyasî Birliğe geçilecek bir örgüt olarak görmekteydi. Roma andlaşması ile ekonominin tümünü kapsayan bir örgüt modeli geliştirilmiştir. Avrupalı devletler, ekono¬ mik bütünleşme sağlanmadıkça siyasî bütünleşmenin sağlanamayacağı¬ nı görmüşlerdir. Bugün Topluluğun siyasî bütünleşmesi, uluslarüstü bir kuruluş oluşturabilmesi şeklindeki uygulamanın sonucudur. TAS, ilişkilerin 1970 Luxembourg, 1973 Kopenhag, 1981 Londra Raporu ve 1983 tarihli Bildirge çerçevesinde yürütüleceği hükmünü içermektedir. Üye devletler arasında danışma kurulları oluşturulacak ve belirlenen“ortak tutum”siyasî işbirliğinin gerçekleştirilmesini sağlayacaktır. TAS'ne göre ASİ çerçevesinde Dışişleri Bakanları yılda en az dört kez toplanacaklardır. Siyasî işbirliği çerçevesinde TAS ile getirilenler, Topluluğun ortak dış politikasını oluşturması için yeterli olmamıştır. Üye devletlerin uluslararası konferanslarda ya da kurum¬ larda ortak tavır almaya çaba göstermeleri kuralı bir zorlayıcılık içermemektedir. TAS ile Topluluk içinde karar alma mekanizmasını hızlandırma amacıyla Bakanlar Konseyi'nde kararların çoğunluk siste¬ mi ile alınması, böylece“veto”sisteminin kaldırılması hükmü getiril¬ miştir. TAS ile yapıldığı gibi AB andlaşması ile de Roma ve Paris andlaşmalanna değişiklikler getirilmiştir. AB andlaşmasmm metni, Aralık 1991'de sona eren hükümetlerarası konferans sonucu belli olmuştur. AB'ni kurmak için baskı yapan ülkeler, Maastricht'te her konuyu karara bağlamak için“aceleci”davranmışlardır. Bunun bir ne¬ deni AT politikası açısından, bundan sonraki dönem başkanlıklarının Ekonomik ve Siyasî Birlik konusunda nisbeten daha az hevesli Porte¬ kiz ve İngiliz başkanlık dönemleri olmasıdır. Ayrıca üye ülkelerin millî siyasetleri açısından bakıldığında, örneğin Batı Almanya, Doğu93 Almanya ile birleşmesinden sonra entegrasyondan kopmadığını göstermek istemiştir. Zirvede Siyasî Birlik, Ekonomik ve Parasal Birliğe ilişkin andlaşma taslağı üzerinde anlaşmaya varılmış, bu arada Birleşik Krallık ve Danimarka'ya ayrı birer protokol hazırlanmıştır. AB andlaşması ile birlikte Avrupa halkları arasında daha sıkı bir Birlik oluşturulması, ortak dış siyaset izlenebilmesi, iç sınırların olmadığı bir alanın yaratılması, Ekonomik ve Parasal Birliğin kurul¬ ması konularının yanı sıra Topluluk kuruluşlarının bazı konulardaki görevleri genişletilmiştir. AET teriminin yerini AT terimi almıştır. AB andlaşmasmda dış politika konusuna güvenlik politikası da ilave edil¬ miştir. Bu konuda BAB'nin kurumlan ile uyumlu çalışılacaktır. Dış politika konusu, Topluluğun normal karar alma mekanizmasının dışında tutulmuştur. Üye devletler arasında“ortak tavırların”yerine getirilmesi ve“sistematik işbirliğinin sağlanması”önem taşımaktadır. AB andlaşmasınm ikinci bölümü“Birlik Vatandaşlığı”nı düzen¬ lenmiştir. Böylece üye devletlerin vatandaşları serbest dolaşım, ikamet etme, oy kullanma ve aday olma, dilekçe hakkını elde etmişlerdir. Ayrıca bütün Birlik Vatandaşları uyruğunda olduğu üye devletin tem¬ sil edilmediği üçüncü ülke dahilinde diğer üye devletlerin diplomatik ve konsolosluk yetkililerinin korumasından faydalanabileceklerdir. Adlî işler ve içişleri alanlarında üye devletler işbirliği yapmayı hedeflemişlerdir. Buna göre, mülteciler politikası, kaçakçılık, terörizm, uyuşturucu ile mücadele, gümrük işbirliği, Medeni Hukuk ve Ceza Hukuku alanlarında işbirliği yapılması üzerinde anlaşmışlardır. AT'nın etki ve politika alanının artması, Topluluğun organlarının gücünün arttırılması ihtiyacını da ortaya çıkarmıştır. Bu ihtiyaç, Avru¬ pa vatandaşları arasında“demokratik açık”olarak ifade edilmektedir. Toplulukta doğrudan seçimle işbaşına gelen tek organ Avrupa Parla-94 mentosu'nun yetkileri, millî parlamentolara nazaran sınırlıdır. Parla- mento'nun Topluluğun karar alma mekanizmasındaki yeri AB andlaşması ile güçlendirilmiştir. Parlamento, ortak karar almaya Avru¬ pa Komisyonu üyeleri ve başkanının atanması sürecine katılacaktır. Malî ya da sözleşmeye dayalı konular içeren metinleri onaylayacak, Birlik hukukunun ihlâlini incelemek üzere soruşturma komisyonu ku¬ rabilecek, ombudsman atayabilecek, gerekli gördüğünde Komisyon'dan yasama teklifi hazırlamasını isteyebilecektir. AB andlaşması ile vatandaşlar bireysel olarak Birlik yönetimi hakkında şikayette bulunma hakkı elde etmişlerdir. Buna göre bir idari denetim mekanizması olarak Ombudsman kurumu düzenlenmiştir. Birliğin yürütme organı Komisyon'un görev süresi 1995'den itiba¬ ren 5 yıla çıkartılmıştır. Birlik menfaatlerinin gözetildiği Komisyon'da kararlar üye sayısının çoğunluğu ile alınır. Karar organı Konsey ise siyasî bir organdır ve millî menfaatler korunur. Genellikle dışişleri, ekonomi, maliye, kültür vb. ilgili konuların Bakanlarından oluşmuştur. Başkanlık 6 ayda bir üye devletler arasında değişir. Üye ülkelerin ağırlıklı oylara sahip oldukları Konsey'de kararların çoğu nitelikli çoğunlukla alınır. AB andlaşması ile Divan'ın sorumlulukları da genişletilmiştir. Divan, kararlara uymayan devletleri ceza ödemeye mahkum edebilecektir. Divaria bağlı olarak hukuk sorunları ile sınırlı ve belirlenmiş konularda bazı dava kategorilerine bakmak üzere bir ilk derece mahkemesi kurulmuştur. Söz konusu davanın Adalet Divanı önüne götürülmesi yolu saklı tutulmuştur. AB andlaşması ile üç tür karar alma prosedürü tanımlanmıştır: Danışma Prosedürü, Birlikte Karar Alma Prosedürü ve İşbirliği Prosedürü.95 Andlaşmada öngörülen bir husus, parlamentoların, hükümetlerin ve diğer otoritelerin aldığı kararların mümkün olduğu kadar vatan¬ daşlara en yakın ve en etkili olabilecek biçimde en alt seviyede almabilmesidir. Maastricht Avrupa Konseyi'nde Topluluk faaliyetlerinin temel prensibi, subsidiarite ilkesi olarak ifade edilmiştir. Ancak bu il¬ kenin yeterince açık olduğunu söylemekte mümkün değildir. Konsey ve Komisyon bu ilkeyi farklı biçimlerde yorumlama eğilimindedirler. Subsidiarite, Topluluk hukukunun genel yapısı içinde alışılmadık ölçüde esnek bir ilkedir. Üye devletlerde Avrupa kurumlarına devredilecek meselelerin müzakeresi hâlâ mevcuttur ve Topluluğun siyasî ve hukukî meselele¬ rinde önemli bir yer tutmaktadır. AB andlaşmasınm Şubat 1992'de imzalanmasından Kasım 1993'de yürürlüğe girmesine kadar geçen zaman süresince andlaşmanın onaylanması sıkıntıları yaşanmıştır. Bu ise, üye devletlerin henüz bu derece ileri bir Birlik oluşturmaya hazır olmadıklarını göstermektedir. Vatandaşlar ile Birlik arasında güvenin sağlanması, açıklık ve şeffaflık ilkeleri sayesinde vatandaşlara yakınlaşma, AB'nin elitist niteliğini hafifletebilecektir. Maastricht sonrasında AT'nın önüne gelen meseleler, Avrupa'nın güvenliği, göçmen politikası, tek pazarın gerçekleştirilmesi, dış politi¬ ka konularıdır. Avrupa'daki ekonomik durgunluk, işsizlik gibi sorun¬ ların da etkisiyle AB andlaşmasınm geleceği konusunda endişeler yaşanmıştır. Andlaşma, Fransa, İrlanda ve Danimarka'da referandum sonucu, diğer ülkelerde ise parlamentoların onayı ile yürürlüğe girmiştir. Andlaşmanın onaylanması sürecinde AT'nı en fazla sarsan Danimarka ve Fransa'da yapılan referandumlardır. Edinburgh Avrupa Konseyi'nde alınan karar doğrultusunda Danimarka, kendisi için özel olarak düzenlenmiş andlaşmayı ikinci bir referandumla onaylamıştır.96 Milliyetçilik ve kendi kültürüne sahip çıkma olgusunun devam ettiği Avrupa'da mevcut dengeler güncel koşullarda değişebilmekte, kimi zaman üye devletler, kimi zaman da Birlik ön plana çıkmaktadır. AB andlaşması, Topluluğun merkezileşmesi yolunda atılmış bir adımdır. AT'nı Siyasî Birliğe dönüştürecek olan andlaşmanın onaylanması süresince üye devletler bir taraftan Toplu¬ luğun asıl gücünü ve bağlayıcı yetkilerini araştırırlarken, diğer taraf¬ tan kendi aralarındaki sorunları çözmeye uğraşmışlardır. Ayrıca tek sesli bir Avrupa oluşturma çabasıyla dış politika konularında Birlik menfaatleri ile ülke menfaatlerini de uyumlaşürmaya çalışmışlardır. Bu arada Almanya, Birlik içinde ekonomik üstünlüğünü hissettirmiş, l Ocak 1994'ten itibaren 6 ay süre ile AB Dönem Başkanlığı'm üstlenen Yunanistan ise, AB'nin Makedonya politikasına karşı çıkması sebebiyle ATAD'na götürülmüştür. Birlik açısından olumlu bir gelişme İsveç, Norveç, Avusturya ve Finlandiya'nın 1995'den itibaren yeni üye olarak katılacak olmalarıdır. Ancak bu durum, üye ülkeler arasında oy hakkı konusunda çekişmeye sebep olmuştur. Karar çıkmasını en¬ gelleyecek oy ağırılığmın 23 mü 27 mi olacağı konusunda anlaşmaya varılamamıştır. Bazı devletler, mevcut güçlerinin zayıflamasını ve küçük devletlerin karar alma mekanizmasında engel teşkil etmelerini istememektedirler. Avrupa'da gelinmiş olan Siyasî Birlik düzeyinin daha da geliştirilmesi mümkündür. Ancak öncellikle Maastricht ile getirilen ye¬ niliklerin gerçekleştirilebilmesi gerekmektedir. AB andlaşmasında yer alan düzenlemelerin hedeflerine ulaşabilmesi için izlenecek yöntemler, üye devletlerin aralarında sürdürdükleri görüşmelerle ortaya konulmaya çalışılmaktadır.97 Maastricht'ten sonra toplanan ilk zirve, Haziran 1992'deki Lizbon Zirvesi'dir. Burada, AB andlaşmasmın l Ocak 1993 de yürürlüğe gir¬ mesi öngörülmüş, Topluluğun karar alma prosedürünün şeffaflaştırılması subsidiarite ilkesinin iki yönlü değerlendirilebileceği fikri binemsenmiştir. Fransa referandumundan sonra toplanan Ekim 1992 tarihli Bir¬ mingham Zirvesi bir ara zirvedir. Aralık 1992 tarihli Edinburgh Zirvesi'nde, 1993 yılı içinde Birliğe ulaşabilmek amacıyla sorunların çözüm yolları aranmıştır. Da¬ nimarka'nın andlaşraayı onaylaması için bu ülkeye ayrıcalıklar tanıyan bir belge kabul edilmiştir. Topluluk kurumlarındaki bilgilere kolay ulaşılması konusundaki çalışmaların 1993 başında tamamlanması isten¬ miş, genişleme konusunda aday dört ülke ile katılma müzakerelerinin başlatılmasına karar verilmiştir. Avrupa Parlamentosu'nda temsil edilen ülkelerin temsilcilerinin sayısı 518'den 567'ye çıkartılmıştır. Haziran 1993 Kopenhag Zirvesi, Danimarka'daki ikinci referan¬ dum ardından yapılmıştır. Birliğin geleceği hakkındaki belirsizliğin gi¬ derilmesinde alman referandum sonucunun önemli bir adım olduğu belirtilmiş, demokrasi, şeffaflık, subsidiarite ilkeleri ile ilgili önceki zirve kararlarının bir rehber olacağı ifade edilmiştir. Zirvede Birliğin karşı karşıya kaldığı ekonomik ve sosyal sorunların çözümü ve Avru¬ pa'da barış ve güvenliğin sağlanması, henüz gerçekleşmemiş olan Ombudsman kurumunun hayata geçirilmesi istenmiştir. Ekim 1993 tarihli Brüksel Zirvesi de bir ara zirve niteliğindedir.98 Aralık 1993'deki Brüksel Zirvesi ise, AB andlaşmasının l Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe girmesinin ardından yapılan ilk zirvedir. Bu¬ rada, bir“Faaliyet Plânı”kabul edilmiştir. Plâna göre, Europol anlaşmasının Ekim 1994'ten önce tamamlanması, uluslararası uyuşturucuya karşı mücadele, vatandaşlarının vize alması gereken ülkelerin belirlenmesi, uluslararası organize suçlara karşı adlî işbirliği, yasa dışı göçlere tedbir alınması kararlaştırılmıştır. Dış politika ve güvenlik politikası konusunda Avrupa'da istikrar ve dengenin sağlanması ve önleyici diplomasiyi ilerletmek amacıyla“Denge Anlaşması”tasarısı hazırlanması amaçlanmıştır. AB'nin on altı üye olarak genişlemisiyle birlikte organların üye sayısı ve Konsey'deki oy ağırlıkları bu zirve sonucunda belirlenmiştir.

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Avrupa savunma bütünleşmesi

    European defense integration

    CEREN ÖZKUL

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Siyasal BilimlerÇankaya Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. GÖKHAN AKŞEMSETTİNOĞLU

  2. Avrupa Birliği vatandaşlığı kavramı ve gelişim süreci

    The concept of the European citizenship and its development process

    SEMRA EREN SAYLAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2007

    HukukAnkara Üniversitesi

    Avrupa Birliği ve Uluslararası Ekonomik İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MAHMUT TUĞRUL ARAT

  3. Avrupa Birliği'nin göç sorunsalı: Aşırı milliyetçilik açısından bir değerlendirme

    European Union's migration problem: A study with respect to ultranationalism

    HİLAL ALPAY DAĞDAŞ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    SosyolojiUfuk Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. NEZAHAT DEMİRAY

  4. Avrupa Parasal Birliği'nde maliye politikası koordinasyonu ve Türkiye analizi

    Fiscal policy coordination in European Monetary Union and Turkey analysis

    ÖZAY ÖZPENÇE

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2008

    EkonomiDokuz Eylül Üniversitesi

    Ekonomi Bölümü

    PROF. DR. FEVZİ DEVRİM

  5. European Union citizenship and its impacts on the formation of european political identity

    Avrupa Birliği vatandaşlığı ve Avrupa politik kimliğinin inşasındaki etkileri

    NEVAL KOLSUZ

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2010

    Siyasal BilimlerOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Avrupa Çalışmaları Bölümü

    PROF. DR. AHMET NURİ YURDUSEV