Geri Dön

Özelleştirme

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 31938
  2. Yazar: M. EGE YAZGAN
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. HASAN KIRMANOĞLU
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Ekonomi, Economics
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1994
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: İktisat Teorisi Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 79

Özet

ÖZET özelleştirme politikaları çok çeşitli amaçlarla uygulanmaktadır. Bunların arasında, ekonomide kamu kesiminin payım küçültmek, kamu kesimi borçlanma gereğini düşürmek, iktisadi etkinliği arttırmak, sermayeyi tabana yaymak vs. sayılabilir. Bunlardan iktisadi açıdan en önemli olanı özelleştirmenin iktisadi etkinlik ile olan ilişkisidir. Çünkü özelleştirmeyi takiben, gerek özelleştirilen birimler düzeyinde gerek ekonomi çapında gerçekleşecek etkinlik artışı özelleştirmenin dayanacağı ekonomik rasyoneli teşkil edecektir, özelleştirmeye yüklenebilecek diğer bütün amaçlar, ekonominin diğer yönlerinde görülen bozuklukların onarımına yöneliktir, bir başka değişle asıl sorunun çözümünün ertelenmesine yönelik geçici nitelikteki çözümlerdir (örneğin; bütçe açıklarının kapatılması için özelleştirmeye gidilmesi). Veya iktisadi rasyonalite bağlamının dışında tartışılması gereken ideolojik-politik nitelikte konulardır (örneğin; mülkiyetin tabana yayılması-demokrasi ilişkisi veya kamu sendikalarının gücünün kırılması). Özelleştirme iktisadi etkinlik ilişkisinden özelleştirmenin her durumda iktisadi etkinliği arttırdığı gibi bir toptancı sonuç çıkartmak mümkün değildir. Bu türden bir sonuç, uygulamalı araştırmalarla doğrulanamadığı gibi, teorik temelleri açısından da eksik kalmaktadır. Ancak, böyle bir ilişkinin, gerek teorik açıdan gerekse uygulamada, hiç varolmadığını da söylemek imkansızdır. İktisadi etkinlik-özelleştirme ilişkisini belirlemek açısından, piyasa yapısı önemli bir değişken olarak karşımıza çıkmakta, özelleştirmenin iktisadi etkinlik üzerindeki etkileri farklı piyasa yapılarında farklı olmaktadır. Rekabetçi piyasa yapısında, özelleştirmenin iktisadi etkinlikte artışa yol açacağını öne sürmek için yeterli teorik dayanak mevcuttur. Özelleştirme işletmenin amaç fonksiyonunu, çoğu zaman verimlilikle doğrudan ilişkisi bulunmayan hedeflerden, rekabetçi piyasada verimlilikle doğrudan ilişkili bir hedefe yöneltmektedir: Kâr maksimizasyonu. Daha da önemlisi, özelleştirme işletmenin verimliliğini mal ve sermaye piyasasının özel şirketlere özgü denetim mekanizmalarına (sermaye piyasasında eldeğiştirme ve iflas) tabi kılmaktadır. Her ne kadar bu denetim mekanizmalarının etkinliği şirket mülkiyetinin küçük paylara bölünmüş olması vb. sorunlardan olumsuz etkilemekteyse de, bu mekanizmaların rekabetçi bir piyasada etkin bir şekilde çalıştıklarıkabul edilebilir. Bazı ülkelerdeki özelleştirme uygulamalarının sonuçları da bu sonucu destekler niteliktedir. Tekelci piyasa yapısında ise a) özel işletmeyi verimlilik artışına yönlendiren müşevvikler etkinliğini kaybedeceği, b) özel tekel, rekabetçi fiyatların üzerinde fiyat belirleyerek etkin kaynak dağılımını bozacağı için özelleştirme, iktisadi etkinlik üzerindeki olumlu etkisini kaybedecektir. İşletmeyi verimlilik artışına yönlendiren müşevviklerin etkinliğini kaybetmesinin en önemli sebebi, bu tip piyasadalarda kârlılıkla, verimlilik arasındaki bağın kopmuş olmasıdır. Tekel konumundaki bir işletme, piyasa gücünü kullanarak fiyatları yüksek tutabildiği için verimliliğini arttırmadan da kârlılığını arttırabilir. Yani verimliliği arttırması yönündeki müşevvik etkinliğini kısmen kaybetmiştir. Burada“kısmen”ifadesinin kullanılmasının sebebi, işletmenin tekelci gücüne rağmen fiyatı dilediğime arttırabilmesini kısıtlayan bir etkenin varlığıdır: Talep esnekliği. Talep esnekliği ne kadar düşükse tekelciyi verimlilik artışına yönelten müşevvikler etkinliğini o kadar kaybedecektir. Ayrıca, verimlilik üzerindeki piyasa denetim mekanizmaları temelde kârlılık verimlilik- kârlılık ilişkisinin güçlülüğüne bağlı olduğu için, burada etkinliklerini kaybedeceklerdir. Sonuçta, bu tip pazar yapısındaki özelleştirme uygulamaları düzenleyici önlemlerle (regulation) birlikte uygulanmalıdır. Tekelci piyasanın rekabete açılmasının mümkün olduğu durumlarda, rekabeti destekleyici düzenlemeler iktisadi etkinliğin artırılması açısından en uygun düzenleme biçimi olmaktadır. ölçek ekonomilerinin geçerli olduğu piyasalarda ise rekabet ile iktisadi etkinlik arasındaki olumlu ilişki kaybolmaktadır. Tek bir firmanın üretiminin, bir çok firmaya nazaran daha etkin olduğu ve dolayısıyla doğal tekel niteliği taşıyan bir piyasa yapısında rekabeti destekleyici düzenlemeler iktisadi etkinlik açısından rasyonalitesini kaybetmektedir. Eğer, bu niteliği taşıyan işletmeler özelleştirilecekle, özelleştirme sonrası tekelin olumsuz refah etkisine katlanmak istemeyen devletin, doğal tekeli fiyat, üretim miktarı, kârlılık düzeyi vb. açılardan düzenlemeye tabi tutması gerekmektedir. Doğal tekel niteliği gösteren bir firmanın özelleştirilmesi söz konusu olduğunda, bu firmanın dikey bütünleşme içerisine girebileceği piyasalarda rekabeti engelleme tehlikesi mevcuttur. Dolayısıyla, dikey bütünleşme özelliği gösteren piyasalarda özelleştirme uygulamaları başka düzenlemelerin gereğini beraberinde getirmektedir, (özelleştirilmesi söz konusu olan işletmelerin azımsanamayacak bir bölümü bu özelliğiaşımaktadır, örneğin; yerel telekomünikasyon hatları doğal tekel niteliği taşımaktayken, uzun mesafeli hatlarda rekabet mümkündür.) Piyasa yapılarında rekabet ve tekel durumları iki kutup olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu iki uç arasındaki geniş bir yelpazede ise, endüstride ne kadar az sayıda şirket varsa, piyasadaki bu durumun, iktisadi etkinlik açısından o kadar olumsuz olduğu varsayılmıştır. Bu tip eksik rekabet piyasalarındaki kamu firmalarının özelleştirilmesinin, piyasadaki yoğunlaşmayı artıracağından dolayı, iktisadi etkinlik açısından olumsuz olacağı ileri sürülmektedir. Ayrıca, bu işletmelerin düzenleyici faaliyetlerinin bu piyasalardaki kaynak dağılımındaki etkinliği artırdığı öne sürülmektedir. Bu konuyla ilgili olarak geliştirilen önemli bir kuram“rekabete açık piyasalar”teorisidir. Buna göre, bir endüstride esas olan o pazardaki şirket sayısı değil, o endüstride amaçlanan potansiyel rekabettir: Pazarın en az iki şirketi besleyebilecek kadar büyük olduğu durumlarda, rakiplerin pazara girme tehditleri, piyasadaki şirketleri maksimum iktisadi etkinlikte çalışmaya yönlendirecektir. Ancak“rekabete açık piyasalar”kuramının savlarının pratikte geçerliliği sınırlı kalmaktadır. Çünkü, özellikle batık maliyetlerin varlığı, piyasaya giriş- çıkış serbestliğini ortadan kaldırmaktadır. Giriş-çıkış serbestliğinin olmadağı bir piyasa ise“rekabete açık piyasa”olma özelliğini yitirmektedir.

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Özelleştirme

    Başlık çevirisi yok

    SERHAT SEVİNÇ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1994

    Ekonomiİstanbul Üniversitesi

    Para Banka Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. HAYRİ ERDOĞAN ALKİN

  2. Özelleştirme

    Başlık çevirisi yok

    FİDAN ÖZEN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1994

    İşletmeİstanbul Üniversitesi

    PROF.DR. BORA OCAKCIOĞLU

  3. Özelleştirme

    Başlık çevirisi yok

    SAİT BURAK ZEYLAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1995

    Ekonomiİstanbul Üniversitesi

    PROF.DR. YÜKSEL ÜLKEN

  4. Özelleştirme

    Başlık çevirisi yok

    ÇİMEN ERENGEZGİN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1993

    Ekonomiİstanbul Üniversitesi

    Para Banka Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HALİT TARGAN ÜNAL

  5. Özelleştirme

    Başlık çevirisi yok

    CEMİL CENK ÇİFTÇİ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    1988

    Ekonomiİstanbul Üniversitesi

    İktisat Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. HALİT TARGAN ÜNAL