Geri Dön

Uluslararası sistemdeki etkin aktörlerin İran'ın nükleer programına yaklaşımları

The approaches of the major actors in the international system to Iran's nuclear programme

  1. Tez No: 348933
  2. Yazar: ATASAY ÖZDEMİR
  3. Danışmanlar: PROF. DR. HASAN SAYGIN
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2013
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Harp Akademileri Komutanlığı
  10. Enstitü: Stratejik Araştırmalar Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Strateji ve Stratejik Araştırmalar Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Strateji Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 536

Özet

İran?ın nükleer programı 1957 yılında Amerika Birleşik Devletleri (ABD)?nin desteği ile başlatılmış, 1957-1979 yılları arasında da Batı?nın desteği temelinde yürütülmüş ve ilerletilmiştir. Programda ileri bir seviyeye ulaşılmasına rağmen 1979 yılında gerçekleşen İran İslam Devrimi?ni takiben İran yönetimi tarafından program askıya alınmıştır. İran-Irak Savaşı esnasında yaşanan gelişmeler neticesinde İran yönetimi programa geri dönüş kararı almışsa da ABD?nin İran?a yönelik olumsuz politikası nedeniyle 1995 yılına kadar bu yöndeki çabaların karşılığı alınamamıştır. Bu bağlamda 08 Ocak 1995 tarihinde İran ile Rusya Federasyonu (RF) arasında yapılan Nükleer İş Birliği Anlaşması neticesinde İran?ın nükleer programı yeni bir boyut kazanmıştır. ABD bu anlaşma sonrasında İran?ın nükleer programına daha sert bir şekilde karşı çıkmaya başlamıştır. İslam Devrimi öncesinde ABD için önemli bir müttefik olan İran, devrimi takiben yaşanan Büyükelçilik Baskını neticesinde ABD açısından çıkarlarının zarar görmemesi için yönetilmesi gereken bir risk haline gelmiştir. Bu değişimin nedeni, devrim ile şekillenen İran?ın yeni rejiminin Batı?ya ve özellikle de ABD?ye yönelik olumsuz tutum ve eylemleridir. 2002 yılında İran?ın nükleer programının gizlice yürütülen yönlerinin ortaya çıkmasıyla ABD?nin İran algısı daha da olumsuz bir hal almış ve İran rejimi artık bertaraf edilmesi gereken şer ekseni üyesi bir tehdit ve en kısa sürede değiştirilmesi gereken bir rejim olarak algılanmaya başlanmıştır. İran?ın barışçıl amaçlarla yürüttüğünü öne sürdüğü nükleer programı 2006 yılından itibaren uluslararası sistemin tamamını ilgilendiren bir krize dönüşmüştür. 2003-2006 yılları arasındaki dönemde İran?ın nükleer programının ABD ile İran arasında yarattığı sorunu çözmek amacıyla İngiltere, Fransa ve Almanya?dan oluşan Avrupa Birliği Üçlüsü (AB-3) arabulucu olarak görev almış ve İran ile müzakerelerde bulunmuştur. Ancak bu müzakerelerden sorunun krize dönüşmesini engelleyecek bir sonuç alınamamıştır. Krizin görünürdeki nedeni İran?ın 2003 yılına kadar gizli tuttuğu nükleer tesislerinde gerçekleştirdiği uranyum zenginleştirme faaliyetleri ve bu faaliyetler hilafında Batı (özellikle ABD) ile karşılıklı olarak takındıkları olumsuz tavırlardır. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) tarafından 2003 yılından itibaren İran?ın nükleer tesislerinde birçok denetim gerçekleştirilmesine rağmen uranyumun hangi seviyeye kadar zenginleştirilmesinin amaçlandığı ve zenginleştirilen uranyumun muhtemel kullanım alanı hakkında uluslararası camiaya net bir yanıt verilememiştir. Denetimler esnasında İran?ın nükleer programının askerî amaçlı olabileceğine dair bir takım delillerle karşılaşılmışsa da delillerin ?yeterince güçlü olmaması? UAEK?nın net bir karara varmasını engellemiştir. İran Nükleer Krizinin asıl nedeninin, ABD?nin belirlediği dünya hâkimiyeti hedefinin önündeki en büyük engellerden biri olarak İran rejimini görmesi olduğu düşünülmektedir. ABD?nin dünya üzerinde kontrol sağlayabilmek için hem Batı?ya hem de Doğu?ya giden enerji kaynaklarını ve ulaşım yollarını kontrol altına alması gerekmektedir. Mevcut durumda bunun sağlanabileceği kilit bölge Orta Doğu ve Hazar Bölgesi?dir. İran da bölgedeki jeopolitik konumu yanında bölge ülkelerinin istikrarını olumsuz yönde etkileme imkânına sahip ideolojisi ve ABD karşıtı tutumu ile ABD?nin amaçlarını gerçekleştirmesinin önünde büyük bir engel olarak belirmektedir. Nükleer kriz de ABD tarafından İran?a karşı uluslararası sistemde olumsuz bir tavır aldırma ve yalnızlaştırma yönünde kullanılan bir araçtır. ABD?nin bu şekilde davranmasının nedeni İran?da rejim değişikliğini hedeflemesidir. Nükleer krizde geçen süre boyunca ABD, İran?a karşı bazen diyalog yanlısı bazen de cezalandırma amaçlı yaklaşımlarda bulunmuştur. AB de ABD ile birlikte hareket ederek ABD?nin en büyük destekçisi olmuştur. RF ve Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) ise bu ikiliye karşı yapabildikleri ölçüde muhalefet etmiş ve BM Güvenlik Konseyi?nde İran?a karşı geri dönüşü olmayacak sertlikte kararlar alınmasını engellemişlerdir. Bu durum, İran?a amaçladığı tam bağımsız bir nükleer güç olma yolunda ciddi ölçüde zaman kazandırmış ve İran, %20 seviyesinde uranyum zenginleştirme yeteneğine ulaşmıştır. Uluslararası camiaya da İran?ın mevcut yöntemlerle ve diretmelerle nükleer programından vazgeçmeyeceğini göstermiştir. Krizde ABD tarafından İran?a karşı uygulanan hareket tarzlarının küresel ve bölgesel güvenlik üzerinde de olumsuz yansımaları olmuştur. Bu olumsuzluklar ABD tarafından alınan önlemlerle azaltılmaya çalışılmıştır. Yine de durumun hassasiyetine bağlı olarak ileride daha ciddi olumsuz etkilerin olması muhtemeldir. Tüm aktörler açısından krizin en uygun çözümü ABD ile İran?ın karşılıklı olarak verilen tavizlerle anlaşmasıdır. Ancak bir takım engeller nedeniyle bunun gerçekleşmesi pek de olası görünmemektedir. Bu nedenle krizin, İran nükleer silah yapma kapasitesine erişmeden önce ABD inisiyatifinde gerçekleştirilecek ?çok yönlü? bir askerî müdahale ile sonlandırılması ihtimali hayli yüksektir. Krizin çözümü için harekete geçilmesi uzun sürmeyecektir. Bu bağlamda krizin çözüm şeklinin ve bu çözüm şeklinin bölgesel ve küresel güvenliğe etkilerinin kısa vadede görülmesi kuvvetle muhtemeldir.

Özet (Çeviri)

Iran?s nuclear programme was initiated in 1957 with the support from the US, carried and progressed on the basis of Western support between 1957 and 1979. Although a high level of progress has been attained, the programme was suspended following the Iranian Islamic Revolution in 1979. Even the Iranian government decided to return to the programme as a result of the developments experienced during Iran-Iraq War, the efforts pursued to this end gave no results until 1995 due to the negative policy of the US towards Iran. In this context, Iran?s nuclear programme took a new dimension as a result of the Nuclear Cooperation Agreement signed between Iran and Russian Federation (RF) on 8th January 1995. After this agreement, the US opposed Iran?s nuclear programme in a stronger manner. Iran, who is an important ally for the US before the Islamic Revolution, became a risk that must be managed in order to protect US interests after the Embassy Raid. The reason behind this was the negative attitudes of the new regime towards the West and in particular towards the US. With the disclosure of the secret aspects of Iran?s nuclear programme in 2002, the US perception of Iran became more negative and Iranian regime started to be seen as a threat, a member of the axis of evil that must be eliminated and as a regime that must be replaced soon. Starting from 2006, Iran?s nuclear programme asserted by Iran to be carried out for peaceful purposes, transformed into a crisis involving the whole international system. In order to solve the problem between the US and Iran that was created by the Iran?s nuclear programme, UK, France and Germany formed the European Union Trio (EU-3) that assumed duty as a mediator and conducted negotiations with Iran. But no possible result could be obtained from these negotiations which would prevent this problem from becoming a crisis. The apparent reason for the crisis was the uranium enrichment activities pursued by Iran in its nuclear facilities whose existance had been kept secret until 2003 and the negative attitudes between Iran and the West (particularly the US) in relation to these activities. No clear response could be provided to the international community about the level of uranium enrichment targetted and the potential areas of use of the enriched uranium, despite many inspections carried out by International Atomic Energy Agency (IAEA) in Iran?s nuclear facilities as of 2003. Although some evidence were found during the inspections indicating that Iran?s nuclear programme might be of military purpose, the fact that these evidences were not strong enough prevented IAEA from making a clear decision. It has been thought that the main reason of Iranian nuclear crisis is the US perception of Iranian regime as one of the major obstacles to American goal of world hegemony. In order to maintain its control over the world, the US has to take the control of the natural resources and transportation not only to the West but also to the East. Currently, the key region this can be achieved is the Middle East and the Caspian region. Iran emerges as a major impediment to realization of US goals with regards to its geopolitical position in the region along with its ideology that has an opportunity to impact negatively on the stability of the countries in the region, and its anti-American behaviours. Nuclear crisis is also an instrument used by the US against Iran for its isolation and developing negative attitudes toward it in the international system. The reason why the US behaves in this way is its objective to change regime in Iran. During the period of nuclear crisis, the US approached Iran punitively on the one hand and in support of dialogue on the other hand. The EU has been the major supporter of the US by acting in line with it. RF and People?s Republic of China (PRC) opposed to these two to the extent possible and prevented the straight and severe UN Security Council decisions against Iran. This situation helped Iran save time for becoming a fully independent nuclear power as it aimed and Iran reached uranium enrichment capability up to 20%. This case also showed the international community clearly that Iran cannot be deterred from its nuclear program with current methods and insistence. Course of action implemented by the US against Iran in the crisis also had negative reflections on the global and regional security. These negative reflections were alleviated by the measures taken by the US. Nevertheless, given the delicacy of the situation, there is a possibility of more serious negative impacts in the future. The most convenient solution to the crisis with respect to all actors is the mutual agreement between the US and Iran. However, it does not seem possible due to some obstacles. Therefore, it is highly probable for the crisis to be ceased by a sophisticated military intervention under US initiative before Iran reaches the capability to produce nuclear weapons. It will not take long to take action for the solution of the crisis. In this context, it is highly likely to see the crisis solution method and its influences on regional and global security in the near future.

Benzer Tezler

  1. A neorealist analysis of Iran-Russia relations: Tajik and Syrian civil wars

    İran-Rusya ilişkilerinin neorealist bir analizi: Tacik ve Suriye iç savaşları

    ESRA YANIK

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2019

    Uluslararası İlişkilerOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Ortadoğu Araştırmaları Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ DERYA GÖÇER AKDER

    DR. ZELAL ÖZDEMİR

  2. Ulusal güvenlik bağlamında İslam Devrimi sonrası İran dış politikası: Mahmud Ahmedinejad Dönemi örneği

    The Iranian post-Islamic Revolution foreign politics within the context of national security and the example of Mahmud Ahmedinejad era

    YUNUS EMRE YAPICI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Uluslararası İlişkilerYalova Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. MURAT ALAKEL

  3. Interregional Relations: Perspectives on the Summit of South American-Arab Countries 'New' patterns of engagement

    Bölgelerarasi ilişkiler: Güney Amerika - Arap Ülkeleri zirvesindeki 'Yeni' angajman yapısı perspektifleri

    MARSHA MARİE HALL

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2015

    Uluslararası İlişkilerOrta Doğu Teknik Üniversitesi

    Ortadoğu Araştırmaları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MELİHA BENLİ ALTUNIŞIK

    DOÇ. DR. DERYA GÖÇER AKDER

  4. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Orta Doğu politikasının inşası

    The construction of the Middle East policy of the Republic of Azerbaijan

    GÜL SARIKAYA

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Uluslararası İlişkilerKaradeniz Teknik Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÖKHAN KOÇER

  5. Cyber tools as foreign policy instruments in trilateral relations: Analysing cyber-attacks targeting the United Kingdom

    Üçlü ilişkilerde dış politika aracı olarak siber araçlar: Birleşik Krallık'ı hedef alan siber saldırıların analizi

    ATAKAN YILMAZ

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2024

    Siyasal BilimlerGalatasaray Üniversitesi

    Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MENENT SAVAŞ CAZALA