The changing face of German nationalism
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 36915
- Danışmanlar: Y.DOÇ.DR. GÜNAY GÖKSU ÖZDOĞAN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Uluslararası İlişkiler, International Relations
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1994
- Dil: İngilizce
- Üniversite: Marmara Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 145
Özet
ÖZET Milliyetçilik ve ulusal devletin oluşma süreci açısından kendine özgü bir örnek teşkil eden Almanya, II. Dünya Savaşı yenilgisi ile birlikte, gerek iç, gerekse dış dinamiklerin etkisiyle, kültürel, etnik ve ırkçı motifler taşıyan milliyetçilikten uzaklaşmak zorunda kalmıştır. Savaş sonrasında İttifak Devletleri tarafından yapay bir şekilde ikiye bölünen Almanya'nın kaderi adeta Soğuk Savaş ve ideolojik kamplaşmayla özdeşleşmiştir. Soğuk Savaş döneminde Federal Almanya Cumhuriyeti, geleneksel Alman ulusal kimliğinin tasfiyesine girişmiş ve ayrı bir ulusal kimlik yaratmayı hedeflemiştir. Bu yeni ulusal kimlik, demokratik hukuk devleti, cumhuriyetçilik, anayasal haklar ve ödevler, sosyal devlet ve serbest piyasa gibi“evrensel”kavram ve değerler etrafında oluşturulmuş ve kendine Hıristiyan batı uygarlığında bir yer edinmiştir. Diğer yanda, Demokratik Almanya Cumhuriyeti'nde ise, merkezi siyasal iktidar“sosyalist”insan tipini ve toplum modelini yaratmak amacıyla baskıcı bir rejim uygulamıştır. Nazi Almanyası döneminde,“Nasyonal Sosyalizm”iddiasında bulunan bir rejim altında yaşayan Doğu Alman halkı bu kez siyasal yelpazenin diğer ucunda bulunan ve“Enternasyonal Sosyalizm”savında bulunan otoriter-komünist bir rejim altında 'paternal' yapısı bozulmaksızın yaşamak zorunda kalmıştır. 1990 sonbaharında gerçekleştirilen birleşme sonucunda, yapay bölünmelerin zaman içinde siyasal, kültürel ve sosyo-ekonomik açıdan farklılaştırdığı iki Almanya, ulusal bütünlüğü ve birliği sağlamak amacıyla“yeniden uluslaşma”sürecine girmiştir. Bismarck döneminde modem anlamda ulus-devlet kurma denemesinde bulunan Almanya bu amacına ancak bir asırdan fazla bir gecikme ile 1990 yılında ulaşabilmiştir. Birleşme ile birlikte, Federal Almanya'da 1982'demuhafazakarların iktidara gelmesiyle başlayan yakın geçmişin {Nazi dönemi) meşrulaştın İması, tarih ile barışmak ve ortak bir tarih bilincinin yaratılması için harcanan çabalar en üst düzeye ulaşmıştır. Birleşmenin ardından, yeni kurulan Alman ulusal devletinin batıda ve doğuda yaşayan farklı unsurlarını ortak bir ülkü, ortak bir tarihsel geçmiş ve ortak ulusal semboller etrafında bir araya getirebilmek için milliyetçilik, vatanseverlik ve ortak yakın-tarih gibi bileşenler birer ideolojik aygıt olarak kullanılmaya başlanmıştır. İlk bakışta, iki farklı kültürel ve toplumsal unsuru birleştirmek için kullanılan bu yöntem meşru bir tabana oturuyor gibi görünse de, beraberinde bazı önemli olumsuzlukları da getirmiştir. Birleşme ile“yeniden-uluslaşma”sürecine giren Almanya,“sosyal-devlet”olma özelliğini yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Son yıllarda, Almanya'yı tehdit eden yoğun göç ve ilticacı akını, Almanya'da istihdam ve bölüşüm sorunsalını gündeme getirmiştir. Alman hükümetinin tercihini ülkeye yeni göç etmiş olan etnik Almanların ve Doğu Almanların çıkarlarının korunmasından yana kullanması sonucunda ülkede yaşayan yabancılar kısmen gözardı edilmiş ve bununla da kalmayıp yabancı düşmanı ve ırkçı saldırılardan yoğun olarak etkilenmişlerdir. Almanya'da yaşayan ve sayıları yaklaşık altı milyona ulaşan yabancılar, birleşme sonrasında Alman toplumunda yükselen kollektif milliyetçi bilinç nedeniyle kültürel ayrımcılığa maruz kalmışlar ve yaşanan işsizliğin en önde gelen sorumluları olarak hedef gösterilmişlerdir. Diğer bir deyişle, bugüne değin Alman kültürüyle bütünleşmelerinin sağlanması doğrultusunda hiçbir somut projenin uygulanmadığı yabancılar, bugün kendilerine özgü farklı kültürel kimliklerini korudukları gerekçesiyle Alman hükümeti ve toplumu tarafından suçlanır konuma gelmişlerdir. VI
Özet (Çeviri)
ABSTRACT Germany constitutes a urvique variant of nationalism and nation-state building process in history. In the aftermath of the World War II, she had to leave aside the conventional form of nationalism carrying cultural, ethnic and racist undertones, due to both internal and external reasons. Germany was artificially divided after the war in a way that epitomized the polarization and ideological confrontation of the Cold War period. Starting with the Cold War, Federal Republic of Germany aimed to disavow the traditional particularistic form of German national identity, and to constitute a new national identity which is based on Western - Christian morality and universal values and concepts, i.e., a democratic state governed by rule of law, republicanism, constitutional rights and duties, social state and free market. On the other hand, the central government in the Democratic Republic of Germany resorted to a repressive regime for the purpose of creating a“socialist”individual and society. Hence, the East Germans, who had previously experienced the Nazi totalitarian regime that claimed for the establishment of“National Socialism”, this time, had to live under the authoritarian Communist regime which was located at the opposite end of the political spectrum and claimed for the foundation of“International Socialism”, without any particular change in the paternalistic social structure. It is evident that the reunification which was held in 1990 Autumn, brought about a“renationalization”process in Germany in order to provide national unity which had already been terminated with the artificial political, cultural and socio-economic differentiations since 1949. After the unsuccessful test to build a modem nation-state during VIIthe Bismarckian period, Germany has recently been able to achieve this ever-growing ambition with more than a century delay. The systematically organized political efforts to legitimize the Nazi past, to come to terms with the past, and to form a common historical consciousness, which predominantly appeared with the conservative government in 1982, seem to reach the ultimate level with the reunification. With the reunification, nationalism, patriotism and common historical consciousness were tried to be used as the most outstanding ideological instruments in order to unite the differentiated western and eastern elements of the new all-German nation-state around a common national ideal, a common historical past and a set of common national symbols. Although, in the first analysis, it seems legitimate to employ such a project for the purpose of creating German national unity, Germany seems to have come across the possibility to loose her“social-state”character. Recently, the influx of immigrants and asylum seekers threatening Germany, revealed the problem of unemployment and of distribution of resources. Owing to the fact that German government have manifestly preferred to deal with the interests of the ethnic Germans and east Germans rather than that of the foreigners living in the country, the foreigners have been neglected by the state and have become the main target of the xenophobic and racist criminal attacks. Millions of foreigners living in Germany, especially in the aftermath of the reunification, have been the subject of cultural discrimination due to the rise of collective German nationalism, and have been presented as the principle culprits of unemployment in the country. In other words, foreigners for whom no particular project has been employed for their cultural integration to the German society, seem to be blamed and VIIIdiscriminated by the German government and society in general, for having maintained their particular cultural identities. IX
Benzer Tezler
- Alman milliyetçiliği bağlamında aşırı sağ hareketlerin dünü ve bugünü
The past and the present of the far right movements in the context of German nationalism
UĞUR BARAN HANAĞASI
Doktora
Türkçe
2021
Siyasal BilimlerKocaeli ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ALİ POYRAZ GÜRSON
- İkinci Dünya Savaşı sırasında Türkiye üzerinden yapılan Yahudi göçleri (1939-1945)
Jewish migration through Turkey during WW II (1939-1945)
MEHMET ALİ DURAN
Doktora
Türkçe
2021
TarihAnkara ÜniversitesiAtatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. TEMUÇİN FAİK ERTAN
- 1980 sonrası milliyetçilik akımlarının İbn-i Haldun'un asabiye modeli bağlamında değerlendirilmesi
The assestment of national movements with the context of İbn-i Haldun's asabiya concept after the 1980?s
MEHMET HİŞYAR KORKUSUZ
Doktora
Türkçe
2010
Siyasal BilimlerMarmara ÜniversitesiKamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HÜLYA F. BAYKAL
- Türk edebiyatından Abdülhak Hâmid Tarhan'ın eseri Duhter-i Hindu ve Alman edebiyatından Hermann Hesse'nin Siddhartha eserinin dini ve felsefi açıdan karşılaştırılması
The comparison of Abdülhak Hami̇d Tarhan's Duhter-i̇ Hi̇ndu from the Turkish literature and Hermann Hesse's Siddhartha from the German literature according to their theological and philosophical aspects
GÜNGÖR ARKIŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2015
Alman Dili ve EdebiyatıAnkara ÜniversitesiAlman Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SEYİT BATTAL ARVASİ