Türkiye'de merkez bankacılığı fikrinin gelişimi
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 41755
- Danışmanlar: PROF.DR. AHMET GÜNER SAYAR
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Bankacılık, Banking
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1995
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 116
Özet
ÖZET Bir ülkenin merkez bankası, o ülkede uygulanan iktisat politikaları açısından hayati bir rol üstlenir. Para ve onun yönetimi, ortaya çıktığı günden beri büyük bir sorundur ve merkez bankacılığı halihazırda getirilen gerçekçi yöntemlerden biridir. Para'nın ortaya çıkışı ile piyasa ekonomisine geçiş sağlanabilmiştir. İlk aşamada değerli madenler bu işlevi görmüşlerdir. Ancak zaman içinde bu madenlerin kıtlığı büyüyen ekonomilerin ihtiyaçlarının karşılanamamasına yolaçmıştır. Kağıt paraların kullanılmaya başlanması, bu ödeme araçlarının emisyonunu düzenleyecek bir kurumun gerekliliğini de beraberinde getirmiş ve merkez bankaları ortaya çıkmışlardır. İlk önce İsveç, daha sonra İngiltere bankaları emisyon bankaları niteliğini kazanmışlardır. Bu gelişmeler hızla Kıta Avrupasına yayılmıştır. Merkez Bankacılığı ile ilgili ilk tartışmalardan biri tedavüle çıkarılan paranın karşılığı sorunudur. Başlangıçta tam karşılık prensibi uygulanırken bu ilke zaman içinde yaygınlığını yitirmiş ve Bankacılık ilkesi merkez bankacılığında egemen olmuştur. Merkez Bankalarının yaygınlaşması I. Dünya Savaşından sonra toplanan konferanslar ile hızlanmıştır, özellikle her ülkede bir merkez bankası kurulması gerekliliği ve bu bankaların esas hedefinin parasal istikrarı sağlamak olduğu vurgulanmıştır.VI 2. Dünya Savaşından sonra ortaya çıkan bir gelişme ise Merkez Bankalarının giderek bağımsız bir statü kazanmalarını sağlamaktır. Özellikle kamu kesiminin açıklarının finanse edilmesinin engellenmesi ve sağlam paranın korunması amacıyla bu fikir giderek daha fazla uygulama şansı bulmuştur. Merkez Bankalarının esas hedefi paranın değerinin korunması olmakla birlikte devletin hazinedarlığını yapma, bankaların likidite gereksinimlerini karşılama, ülkenin uluslararası ödeme araçlarını yönetme gibi işlevleri yerine getirirler. Bu amaçlarla karşılık oranları ve reeskont faizlerini belirleme, açık piyasa işlemleri yapma, bankaları denetleme vb. araçları kullanırlar. Bu kadar geniş yetki ve sorumlulukları bünyelerinde barındıran Merkez Bankaları hemen her ülkede devlet kontrolündedirler. Sermayeleri itibariyle tamamen devlete ait olmasalar bile her ülkede devlet farklı boyutlarda da olsa Merkez Bankasına müdahalede bulunur. Ancak, yukarıda değinildiği gibi Merkez Bankasını sağlam para hedefi bağlamında bağımsız kılma eğilimi güçlenmektedir. Merkez Bankalasını devlet ile ilişkilerine verilen bu önem, bu kurumların para politikalarının en önemli uygulayıcısı olmalarından ileri gelmektedir. Klasik teoride devletin paraya müdahalesi gereksiz görülmüş iken özellikle 1929 Krizinden sonra Keynesyen teorinin yaygınlaşması hükümetlere parasal konularda daha serbest davranmanın fikri dayanağını sağlamıştır. Parasal genişlemeler yoluyla, gelişmiş ülkelerde tam istihdam hedefini gündeme getirme ve gelişmekte olan ülkelerde de büyüme hızını arttırma, sonuçta paranın değerinin korunmasında sorunlar yaratmıştır. Monetarist teori ile birlikte Merkez Bankası yeniden sağlam paraVII hedefine yönlendirilmiş ve özellikle piyasa koşullarını dikkate alan açık piyasa işlemleri aracını kullanma yaygınlaşmıştır. Bu dönüşümü geçiren gelişmiş ülke merkez bankalarının incelenmesi aslında Merkez Bankacılığının gelişimini de büyük ölçüde ortaya koymaktadır. Bunlardan Alman Merkez Bankası Bundesbank genellikle bağımsız statüsü ile dikkat çekmektedir. Gerçekten de Bundesbank paranın değerinin korunması hedefine ulaşmak için gerekli gördüğü uygulamaları yapabilmektedir. Bağımsızlık kervanına katılan bir diğer önemli merkez bankası Fransız Merkez Bankasıdır. 1993'e kadar devlet harcamalarının finansmanında önemli rol oynayan Banque de France para politikasının yürütülmesinde bağımsız hale getirilmiştir. İngiliz Merkez Bankası Bank of England kendine özgü bazı nitelikleri bünyesinde barındıran, ancak bağımsız olarak nitelendirilemeyecek bir merkez bankasıdır. Bankanın önemli bir farklılığı ilk Merkez Bankalarından biri olması ve 2. Dünya Savaşı ertesine kadar özel bir ortaklık olarak kalmış olmasıdır. Günümüzün en büyük ekonomilerinden biri olan Japonya'nın Merkez Bankası Nikon Ginko fiyat istikrarı amacını benimsemiştir. Bankanın kamuya açacağı krediler ve emisyon miktarları sıkı bir biçimde yasayla sınırlandırılmıştır. A.B.D. Merkez Bankası Federal Reserve nispeten geç bir tarihte kurulmasına rağmen günümüzün en önemli Merkez Bankalarından biridir. Karmaşık bir yapıya sahip olan FED para politikalarında hedefler olarak fiyat istikrarıVIII ve uzun vadede düşük faizleri belirlemiştir. FED devletin belirlediği politikaları uygularken nisbi bir özerkliğe sahiptir, denetimi ise parlamento tarafından yapılmaktadır. Ülkemizde de Merkez Bankasının önemli sayılabilecek bir geçmişi vardır. Öncelikle çok uzun bir zaman boyunca bir Merkez Bankasının kurulmasına çalışılmıştır. Bu çabaları geçmişte Osmanlı împaratorluğu'na kadar götürebiliriz. Osmanlı'da klasik ekonomik yapı sürerken para ile ilgili önemli sorunlar oluşmamıştır. Ancak zaman içinde fütuhat politikasının gelir-gider dengesini bozması ve Osmanlı İmparatorluğuna Avrupa'dan gelen yüklü miktardaki değerli madenin fiyat istikrarını bozması ilk sorunlar olarak sayılabilir. Önceleri, bu problemleri çözmek için sikke tağşişine gidilmiş, daha sonra ise kağıt paraların çıkarılması ve sözkonusu olmuştur. Bu uygulamaların başarısızlığı ve Batı'daki gibi modern bir parasal sistemin kurulması için bir Merkez Bankasının zorunluluğu anlaşılmaya başlamıştır. Bankacılık ve Merkez Bankacılığı alanındaki gelişmeler pek de başarılı olamamıştır. 1863 yılında Osmanlı Bankasının Merkez Bankası görevlerini üstlenmesi yeni bir dönemi başlatmış, ancak milli statüde olmayan bu banka gereksinimleri karşılamaktan uzak kalmıştır. Osmanlı'nın son dönemlerinde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında bir Merkez Bankasının gerekliliği sıkça dile getirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde özellikle milli nitelikte bir kurumun yokluğunun sıkıntısı çekilmişti. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan sonra yeni bir ekonomik düzen hedeflenmiş, parasal sistemin oluşturulabilmesi için de Merkez Bankası zorunlu kabul edilmişti.IX Türkiye'de bir Merkez Bankası kurulabilmesi için yapılan çalışmalar içinde hükümetçe hazırlatılan raporlar önemli bir yer tutmaktaydı. Ayrıca, her geçen gün ile birlikte milli nitelikte bağımsız bir Merkez Bankası kurulacağı hükümet tarafından vurgulanmaktaydı. Nihayet 1930 yılında 1715 sayılı yasa ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB) kurulduktan sonra banknot çıkarma imtiyazını uhdesine alarak para ve kredi sisteminin oluşturulması yolunda çalışmalar yapmaya başlamıştır. Merkez Bankacılığı açısından TCMB'nin özellikle 2. Dünya Savaşına kadar karşılıksız emisyonuna gidilmediği özellikle vurgulanmalıdır. Savaşın getirdiği sıkıntılar bu politikayı sarssa bile Atatürk-İnönü çizgisinde sağlam paraya verilen önem dikkate değerdir. 1950'den itibaren başlayan çok partili siyasal sistemde ise ne yazık ki Merkez Bankası giderek daha fazla hükümet harcamalarını finanse eder hale gelmiştir. Bu arada TCMB' nin 1960'dan sonra başlayan Planlı Dönemlerde giderek artan bir biçimde kalkınma ile ilgili görevler de yüklendiği görülmektedir. 1970 yılında 1211 sayılı yasa TCMB'nin yeni bir statüye girdiği görülmektedir. Hazine payı en az %51 olarak saptanmış ve Merkez Bankalarının devlet bankası olma eğilimine katılmıştır. Bu yasa ile getirilen bir diğer yenilik TCMB'nin selektif kredi politikası ile, kalkınma amacı için devreye sokulması olmuştur. Ancak dış konjonktürün getirdiği problemler nedeniyle ortaya çıkan döviz sıkıntısı ve yüksek enflasyon bu yenilikle birleşince TCMB sağlam para hedefini gerçekleştirme yolundan giderek uzaklaşmıştır. 1980 yılından itibaren benimsenen yeni ekonomik politikalar içinde yer alan finans reformu MerkezX Bankasını da etkilemiştir. Öncelikle TCMB bilançosunun iyileştirilmesi, para programları belirlenip ilan edilmesi ve yeni araçların kullanılması önemli yeniliklerdir. Özellikle açık piyasa işlemleri giderek artan bir önem kazanmıştır. Yine de önceki dönemlerin yaygın eğilimi olan açık finansman 1980 sonrasında da sürdürülmüş ve parasal istikrar sağlanamamıştır. Bu nedenle ülkemizde Merkez Bankacılığı tartışmasında bağımsızlık konusu her geçen gün daha fazla gündeme gelmektedir. Merkez bankalarının bağımsızlığı paranın değerinin korunmasında çok önemli olduğu düşünülen bir uygulamadır. Daha az siyasi baskı ile daha az enflasyon olacağı öngörülmektedir. Yapılan önemli bir araştırmada özellikle gelişmiş ülkelerdeki bağımsız Merkez Bankaları ile düşük enflasyon arasında önemli bir bağ olduğu vurgulanmaktadır. Ülkemizde de bağımsız bir Merkez Bankası oluşturulması yoluyla enflasyonun önlenebileceği sık sık dile getirilmektedir. Bu amaçla Merkez Bankasının kendi bilançosunu yönlendirebilme gücüne kavuşması önemlidir. Kamuya açılan kredileri sınırlayabilen ve para arzını kontrol edebilmek için gerekli araçları bünyesinde bulunduran bir TCMB fiyat istikrarını sağlayabilir. Ancak Türkiye'nin dışa açılması ile birlikte özellikle sermaye akımlarının artması Merkez Bankasının etkinliğini zayıflatan bir unsur olmaktadır. Dolayısıyla TCMB'nın, günümüzde bulunduğu noktada, bir reforma gereksinim duyduğu ileri sürülebilir. Kendi bilançosunu denetleyebilen ve gerekli araçları elinde bulunduran bir TCMB sağlam bir para yaratılması ve dış şokların etkileme gücünün azaltılması açısından çok önemli bir gelişme olacaktır.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Merkez Bankası'na alternatif bir kurum olarak Para Kurulu, bu sistemin uygulanması ve Türkiye'de uygulanabilirliği
Başlık çevirisi yok
PINAR PEHLİVAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2003
EkonomiGazi Üniversitesiİktisat Teorisi Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. METİN SARAÇOĞLU
- Finansal istikrarın sağlanmasında merkez bankalarının rolü ve Türkiye örneği
The role of central banks in financial stability and the case of Turkey
LÜTFÜ ŞİMŞEK
- Türkiye'de merkez bankacılığı: Yapısı, fonksiyonları
Central banking in Turkey: Organization, functions
MEHMET EREN ÖĞRETMEN
- Türkiye'de merkez bankacılığı ve TCMB'nin kriz dönemlerinde uyguladığı para politikalarının etkinliği
Central banking in Turkey and the efficiency of monetary policies of CBRT in crises periot
ÖZGÜR MANAP