Geri Dön

Ottomentality: Neoliberal governance of culture and neo-Ottoman management of diversity

Ottomentality: Kültürün neo-liberal yönetimselliği ve kütürel farklılık yeni Osmanlıcı idaresi

  1. Tez No: 469958
  2. Yazar: CHIEN YANG ERDEM
  3. Danışmanlar: Assist. Prof. Dr. AHMET GÜRATA, Prof. Dr. ALEV ÇINAR
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Siyasal Bilimler, Sosyoloji, İletişim Bilimleri, Political Science, Sociology, Communication Sciences
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2017
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi
  10. Enstitü: Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 216

Özet

Türkiye 2000lerden bu yana televizyon dizilerinden tarih müzelerine uzanan ve Osmanli mirasının görkemini ön plana çıkaran kültürel bir oluşumun gelişimine tanıklık etmektedir. Günümuzde ortaya konan kültürel analizler bu oluşumu Adalet ve Kalkınma Partisinin hem Islamci ideolojisinde hem de dış ilişkelere yaklaşımında gözlenen ve yeni Osmanlicilik olarak bilinen yaklaşımın kültürel bir yansıması olarak ele almaktadırlar. Ancak, bu iki alana odaklanmak, hem mevzunun karmaşıklığnı gözardi etme hem de bu kültürel olayın sosyo-politik içerimlerini azımsama riskini beraberinde getirmektedir. Bu çalışma yeni Osmanlıcılık yaklaşımının analitik yetersizliklerine dikkat çekmekte ve Turkiye'de yeniden ortaya çıkan Osmanlı mottosunu daha yeterli değerlendirebilmek adına Ottomentality konseptini geliştirmektedir. Foucaultcu yonetimsellik bakış açısını kullanan bu çalışma 'ideoloji' ve 'dış ilişkiler' alanlarinin ötesine bakarak, yeni Osmanlicilik'in sadece kendine özgü bir yonetimsellik olarak anlaşılmamasının ve neo-liberal yonetimsellik ile ilişkilendirilerek yeniden kavramsallaştırılmasının gerekliliğini ileri sürmektedir. Bu çalişmada, Ottomentality kavramı, yeni Osmanlıcılık ve neo-liberalismin buluşması ile ortaya çıkan söylemsel yönetim pratiklerinin bir tür kültürel müdahale olduğunun altını çizmektedir. Tarihi müzeler, televizyon programlari ve sinema filmlerinin eleştirel sorgulamasindan yola çıkan bu çalişma, AKP hükümetinin kültüre neo-liberal yaklaşımını ve yeni Osmanlıcılık'in çeşitliliği idaresini incelemektedir. Bu çalişmanin sonucları, neo-liberalizm ve neo-Osmanlıcılık'in iç içe geçmesinin, devletin kültüre olan yaklaşimini sosyal olanı yönetme anlamında önemli derecede değistirdiğini, Osmanli-Islami çokkültürlülüğüne dair belirli bir bilgi ürettiğini, ve bu bilgiye dair eleştirel tavır takınan özneleri artan oralanlarda kontrol ve dışlamaya tabı tutan bir yurttaşlık yarattığını göstermektedir.

Özet (Çeviri)

Since the 2000s Turkey has witnessed a growing array of cultural productions and sites ranging from television series to history museums featuring the magnificence of the Ottoman legacy. Contemporary cultural analyses often interpret this phenomenon as cultural expressions of the Justice and Development Party's (Adalet ve Kalkınma Partisi; AKP) Islamist ideology and foreign policy known as neo-Ottomanism. Nonetheless, this interpretation tends to overlook the complexity and underestimate its socio-political implications. This study draws attention to the analytical limitations of neo-Ottomanism and develops an alternative concept—Ottomentality—in order to more adequately assess Turkey's renewed Ottoman motto. By incorporating the Foucauldian perspective of governmentality, the study proposes to look beyond the“ideology”and“foreign policy”interpretations and reconceptualize neo-Ottomanism not only as a distinct form of governmentality, but also in collaborative terms with neoliberal governmentality. Ottomentality is deployed here to underscore the discursive governing practices that are generated by the convergence of neoliberalism and neo-Ottomanism as a means of cultural intervention. By critically engaging with the areas of history museums, television, and cinema, this study aims to examine the AKP's neoliberal approach to culture and neo-Ottoman management of diversity. The study contends that the convergence of these two rationalities has significantly transformed the state's approach to culture as a way of governing the social, produced a particular knowledge of Ottoman-Islamic multiculturalism, and constituted a citizen-subject who is increasingly subjected to exclusion and discipline for expressing critical views of this knowledge.

Benzer Tezler