Geri Dön

Kemoterapi alan hastaların apopitozis markılerı, tümör belirteçleri, mikro RNA düzeyleri ile klinik, laboratuar ve radyolojik görüntüleme verileri açısından değerlendirilmesi

Assessment of apoptosis markers, tumor markers, microRNA levels, clinical, laboratory and radiological imaging data of patients taking chemotherapy patients

  1. Tez No: 515569
  2. Yazar: FEHMİ KAŞ
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ İDRİS KIRHAN
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Onkoloji, Oncology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2018
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Harran Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 120

Özet

Amaç: Bu çalışmada kanser tanısı alan ve kemoterapi başlanacak olan hastalarda, oksidatif DNA hasarı belirteçleri, apopitozis markırları ve miRNA düzeylerindeki değişimlerin kontrol grubu ve kemoterapi sonrası düzeyleri ile karşılaştırılması amaçlanmıştır. Böylece bu markırların kanser etyolojisindeki rolleri ortaya konacaktır. Ayrıca kemoterapi sonrası klinik inceleme, laboratuvar incelemeleri ve radyolojik görüntüleme yöntemleri ile saptanabilen regresyon oranı ve progresyon oranlarının çalışılacak olan biyokimyasal parametrelerle korele olarak değerlendirilmesi, böylelikle de yeni prognoz belirteçlerinin bulunması amaçlanmıştır. Metod: Yaptığımız prospektif gözlemsel kesitsel çalışma için Harran Üniversitesi Onkoloji Bilim Dalına başvuran ve kemoterapi almasına karar verilmiş kanser tanısı almış ve daha önce kemoterapi almamış hastalar seçildi. Hastalardan yazılı ve sözlü onam alındı. Hastalardan kemoterapi öncesinde ve bir sonraki kemoterapi kürü öncesinde kan numuneleri alındı. Kemoterapi sonrası 10. günde toksisite kontrolü için hastalar kontrole çağrıldı. Hastalarda kemoterapi öncesi, kemoterapi sonrası ve kontrol grubu miR-29a ekspresyon düzeyleri, apopitozis markerlerındaki değişim ve oksidatif DNA hasarı belirteçleri karşılaştırıldı. Ayrıca kemoterapiye yanıt da değerlendirilerek, kemoterapinin etkinliği ile ilgili veriler elde edildi. Biyokimyasal belirteçlerin kemoterapi sonuçlarına göre değişimleri belirlendi. Hastalarda kemoterapi sonucu oluşan toksisite bulguları kaydedildi. XI Bulgular: Çalışmaya 34 kanser hastası ve 28 sağlıklı kontrol grubu dahil edildi. 20 hastanın kemoterapiye yanıt verdiği ve tümor/metastaz dokusunun radyolojik olarak regrese olduğu, 10 hastanın kitlesinin progrese olduğu, 4 hastanın kitlesinin stabil seyrettiği görüldü. Çalışmaya dahil olan 2 hasta kemoterapileri devam ederken plevral effüzyon, pulmoner emboli ve perikardiyal effüzyon gibi komplikasyonlarla yoğun bakıma yattı ve yoğun bakımda ex oldular. Çalışmaya alınan hastaların toksisite kontrollerinde %73,5 oranı ile bulantı en sık rastlanan semptomdu. 7 hastada grade 4 nötropeni gelişti ve hastaların kemoterapi dozları azaltıldı. Çalışmaya alınan 30 hasta ve 27 kontrol grubu bireyin biyokimyasal belirteçleri çalışıldı. Kemoterapi öncesi ve kemoterapi sonrası değerler karşılaştırıldığında 8-OHdG düzeyleri kemoterapi sonrasında anlamlı olarak yüksek bulundu. M30 düzeyleri kemoterapi öncesi anlamlı yüksek bulundu. Ancak TAS, TOS ve OSİ değerleri açısından kemoterapi öncesi ve kemoterapi sonrası arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmadı. Hasta grubu ile kontrol grubu karşılaştırıldığında 8-OGdG düzeyleri bakımından anlamlı bir farklılık görülmedi. Ancak M30, M65, TOS ve OSİ düzeylerinin hasta grubunda kontrol grubuna oranla anlamlı yüksek olduğu saptandı. TAS değeri ise kontrol grubunda hasta grubuna oranla anlamlı olarak yüksekti. miR-29a'nın hasta grubunda kontrol grubuna kıyasla istatistiksel olarak anlamlı derecede downregüle olduğu saptandı. miR-29a'nın kemoterapi öncesi ve kemoterapi sonrası değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmadı. Sonuç: Oksidatif DNA hasarı belirteçlerinin kanser tanılı grupta yüksek bulunması, oksidatif DNA hasarının kanser etyolojisinde rol oynadığını göstermektedir. Kanser açısından riskli kişilerde DNA hasarı belirteçlerinin bakılması ve bu belirteçlerin düzeylerin düşürülmesi yönünde önlemlerin alınmasının kanseri önlemede başarılı olabileceği düşünülmektedir. Progresyon, regresyon ve stabil hastalık sonuçlarına sahip gruplarda biyokimyasal belirteçler arasında anlamlı farklılık saptanmadı. Hasta sayısının nispeten az olması nedeniyle anlamlı farklılık bulunmadığını düşünmekteyiz. Daha büyük çaplı çalışmalarda prognoz belirteçlerinin bulunabileceğini düşünmekteyiz. miR-29a downregülasyonu, çalışmamızda bulunan meme kanseri, akciğer kanseri, prostat kanseri, kolon kanseri gibi çeşitli kanser türlerinde saptandı ve kanser etyolojisinde rol oynadığı kanısına varıldı. miR-29a'nın hedeflediği genler ve etki XII mekanizmasında rol oynayan yolakların aydınlatılması için daha büyük çaplı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. miR-29a'nın karsinogenezdeki rolü tam olarak aydınlatıldığında kanser tedavisinde önemli bir hedef olabileceği açıktır. Kemoterapi de DNA hasarına yol açtığı için kemoterapi alan hastaların ikincil kanser gelişimi açısından takibe alınması gerekmektedir. Kemoterapi alan hastaların toksisite açısından değerlendirilmeleri tedavi başarısında ve hasta mortalite ve morbiditesinin azaltılmasında oldukça önemlidir.

Özet (Çeviri)

Objective: The objective of this study was to compare the oxidative DNA damage markers, apoptosis markers and changes in miRNA levels in patients diagnosed with cancer and will start chemotherapy with the control group and post chemotherapy levels. Thus, the roles of these markers in cancer etiology will be presented. The objective was also to evaluate regression ratio and progression ratios which can be detected through post-chemotherapy clinical inspection, laboratory inspections and radiological imaging methods in correlation with the biochemical parameters to be studied and thus finding the new prognosis markers. Method: Patients who referred to Harran University Oncology Department and decided to take chemotherapy and didn't have chemotherapy were chosen for the prospective observational cross sectional study. Written and verbal consent was taken from the patients. Blood samples were taken from the patients before the chemotherapy and before the next chemotherapy cure. Patients were called for toxicity control on the 10th day after the chemotherapy. Pre-chemotherapy, postchemotherapy and control group miR-29a expression levels, change in apoptosis markers and oxidative DNA damage markers were compared for the patients. Data on the efficiency of chemotherapy was acquired by also evaluating the response to chemotherapy. The changes of biochemical markers were determined based on chemotherapy results. Toxicity findings occurring due to chemotherapy in patients were recorded. Findings: 34 cancer patients and 28 healthy control group participants were included in the study. It was observed that 20 patients responded to chemotherapy and had radiologically regressed tumor/metastasis tissue, the masses of 10 patients progressed and masses of 4 patients had a stabile course. While their chemotherapy was continuing, two patients participating the study were hospitalized in intensive care unit with complications such as pleural effusion, XIV pulmonary embolism and pericardial effusion and died in the intensive care unit. Nausea was the most common symptom with a ratio of 73.5% in the toxicity controls of the patients participating the study. Grade 4 neutropenia developed in seven patients and the chemotherapy doses of the patients were lowered. Biochemical markers were studied for the 30 patients and 27 control group participants included in the study. When pre and post chemotherapy values were compared, 8-OHdG levels were found significantly high after chemotherapy. M30 levels were found significantly high before chemotherapy. But no statistically significant different was detected between pre and post chemotherapy TAS, TOS and OSI values. When patient group was compared to the control group, a significant difference was not observed in 8-OGdG levels. But M30, M65, TOS and OSI levels were detected significantly higher in the patient group compared to the control group. TAS value was significantly higher in the control group compared to the patient group. miR-29a was detected to be statistically significantly downregulated in the patient group compared to the control group. A statistically significant difference was not detected among pre and post chemotherapy values of miR-29a. Result: High oxidative DNA damage markers found high in cancer diagnosed group demonstrates that oxidative DNA damage plays role in cancer etiology. It is considered that checking DNA damage markers and taking precautions to lower the levels of these markers in individuals with cancer risk would be successful for preventing cancer. No significant difference was detected among biochemical markers in groups with progression, regression and stabile disease results. We think that the lack of a significant difference was due to the relatively low number of patients. We think that there may be prognosis markers can be found in larger studies. miR-29a downregulation was detected in different cancer types such as breast, lung, prostate and colon cancer and considered to have a role in cancer etiology. Larger studies are required to clarify the genes targeted by miR-29a and the pathways playing role in the effect mechanism. When the role of miR-29a's role in carcinogenesis is completely clarified, it is obvious that it may become an important target in cancer treatment. XV As chemotherapy also causes DNA damage, patients taking chemotherapy should be followed-up for secondary cancer occurrence. Evaluation of patients taking chemotherapy for toxicity is quite important for the success of the treatment and decreasing patient mortality and morbidity.

Benzer Tezler

  1. Genetic and epigenetic targets in liver cancer

    Karaciğer kanserinde genetik ve epigenetik hedefler

    HALUK YÜZÜGÜLLÜ

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2010

    Genetikİhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi

    Moleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET ÖZTÜRK

  2. Adjuvan kemoterapi alan kanser hastalarında oksidatif stres ve tiyol disülfid ilişkisi

    The relationship between cancer patients who receive adjuvant chemotherapy and oxidative stress and thiol disulfid

    PINAR TIĞLIOĞLU

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2016

    OnkolojiSağlık Bakanlığı

    Dahiliye Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. DİDEM ŞENER DEDE

  3. Küçük hücreli dışı akciğer karsinomlarında ERCC-1 ve P53 immünhistokimyasal değerlendirmesinin önemi

    The importance of ERCC-1 and P-53 immunostaining in non-small cell lung carcinomas

    ESMEHAN PEHLİVAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2011

    Patolojiİstanbul Üniversitesi

    Patoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. E. DİLEK YILMAZBAYHAN

  4. siRNA yüklü nanopartiküllerin in vitro ortamda MDA-MB-231 kanserli hücre hattına aktarılarak Bcl-2 geninin sessizleştirilmesi

    Silencing of Bcl-2 gene in-vitro environment by transferring siRNA-loaded nanoparticles to breast cancer cell line MDA-MB-231

    CANAN ÇAKIR ÇOBAN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2014

    BiyolojiKırıkkale Üniversitesi

    Biyoloji Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. AYTEN ÇELEBİ KESKİN

    DOÇ. DR. MUSTAFA TÜRK

  5. Kasa invaze mesane kanserinde sigara kullanım miktarının kanser kök hücre özelliklerine etkisi

    The effect of smoking amount on cancer stem cell characteristics in muscle invasive bladder cancer

    MUSTAFA OZAN ATAÇER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    ÜrolojiTrakya Üniversitesi

    Üroloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. TEVFİK AKTOZ