Geri Dön

Çocukluk çağı akut lösemilerinde wilms tümör 1 (WT1) geninin klasik prognostik faktörlerle ilişkisi

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 59560
  2. Yazar: ÜNSAL ÖZGEN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. SEMA ANAK
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 1997
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 86

Özet

ÖZET Çocukluk çağı akut lösemilerinde uygulanan çok ilaçlı kemoterapi ile genel survi ve EFS önemli ölçüde uzatılabilmiştir. Bu olumlu sonuç prognozun önceden tahmin edilebilmesi ve hastaların risk gruplarına göre farklı tedavi seçeneklerinin uygulanabilmesini ön plana getirmiştir. Bunun doğal sonucu olarak da hangi faktörlerin prognostik açıdan daha değerli olduğu çok boyutlu olarak ele alınmakta ve yeni prognostik faktörler belirlenmeye çalışılmaktadır. ALL' de prognostik faktörler genel olarak belirlenmiş ve bunlardan bazıları (yaş, cins, lokosit sayısı, masif HM/SM, MK, T hücreli lösemi, t(4;ll) ve t(9;22) pozitifliği) büyük çalışma gruplarının protokollerinde yer almıştır. Genetik alanındaki gelişmelere paralel olarak lösemi prognozunda genetik faktörler de yoğun olarak araştırılmaya başlanılmıştır. Bir tümör supresor gen olarak bilinen WT1 geninin lösemi prognozunda anlamlı bir parametre olabileceği erişkin yaş grubunda yapılan bir çalışma ile gündeme gelmiştir (37). Ancak bu genin prognostik değeri yeterince araştırılmamış, klasik prognostik faktörlerle bir ilişkisinin olup olmadığı belirlenmemiş ve çocukluk yaş grubunda konu ile ilgili herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Çalışmamızda İ.Ü.İ.T.F ve B.L.Ç.V. bünyesinde izlenen de novo veya relaps/dirençli 38 ALL, 15 AML'li hastada prospektif olarak Eylül 1995- Temmuz 1996 tarihleri arasında yapılan bu çalışmada WT1 geninin löseminin klasik prognostik faktörleri ile ilişkisi kantitatif PCR yöntemi ile araştırılmıştır. Yapılan inceleme sonunda ALL'li hastalarımızdan özgeçmişinde relaps/direnç olanlarda, < 2 yaşta, lokosit sayısı >100.000/mm3 olanlarda, MK bulunanlarda, T hücre markın pozitif olanlarda ve relaps/dirençli olanlarda survi ve/veya EFS anlamlı derecede düşük, B hücre markın pozitif olanlarda ise anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Klasik prognostik faktörlerden MK 71bulunan 2 hastamızda da ve T hücre markır pozitifliği olan 22 hastamızdan 15 'inde WT1 ekspresyonu pozitif olup, bu beraberliğin istatistiksel olarak anlamlı bulunması bu genin ALL'de prognostik açıdan değerli olabileceğini düşündürmektedir. EFS ve/veya survi oranları anlamlı derecede düşük olmasına rağmen, WT1 ekspresyonu ile beraberlik göstermeyen lokosit yüksekliği, < 2yaş grubu ve relaps/dirençli olgularda ise bu genin prognostik önemi tartışmalı hale gelmektedir. Tüm sonuçlar birlikte değerlendirildiğinde WT1 gen ekspresyonunun ALL'de klasik prognostik faktörlerden HM, MK, T hücre, < 2 yaş, lokosit sayısı > 100.000/mm3 ve relaps/dirençli olmak ile anlamlı beraberlik göstermesinin tesadüfen olmadığı görülmektedir. ALL'de WT1 geninin prognostik değeri olabilir ancak mevcut klasik prognostik faktörlerden daha değerli bir parametre olduğunu kabul etmek için yeterli veri mevcut değildir. AML'de ise relaps/dirençli olma, < 2 yaş grubu ve SM varlığında survi ve EFS oranlarının düşük olması AML grubunda da takip süremizin yeterli olduğunu göstermekte; ancak bu parametrelerle WT1 gen ekspresyonunun ilişkisinin olmaması bu genin prognostik açıdan tek başına değerli olmayabileceğine işaret etmektedir. EFS ve survi yönüyle anlamlı farklılık göstermeyen indüksiyon sonu KİA'da blast oranının > % 5 olması, CD 11 ve CD34 pozitifliğinin ise WT1 ile anlamlı beraberlik göstermesi bu genin AML'de de prognostik değerinin olabileceğini düşündürmektedir AML'de klasik prognostik faktörlerin ALL kadar net belirlenmemiş olmasından dolayı, WT1 ekspresyonunun yaş ve SM gibi iki önemli parametre ile beraberlik göstermemesine rağmen, ilk indüksiyon sonrası KİA'da blast > %5 olanlar, CD1 1 ve CD34 pozitif hastalar ile anlamlı beraberlik göstermesi, bu genin AML'de de prognostik açıdan değerli olabileceğini düşündürmektedir. Ancak AML'de bu konunun daha geniş olarak çalışılmasının faydalı olacağı kanısındayız. 72

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Çocukluk çağı akut lösemilerinde antrasiklin kardiyotoksisitesinin erken tanısında ekokardiyografi ve kardiyak troponin I

    Başlık çevirisi yok

    MELİHA ARSLAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2005

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıSağlık Bakanlığı

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DR. GÖNÜL AYDOĞAN

  2. Siprofloksasin profilaksisi alan akut lösemili çocuklarda bakteriyel enfeksiyon sıklığı ve prognoza etkisi

    Bacterial infection frequency in acute leukemia children with ciprofloxacin prophylaxis and effect of prophylaxis on prognoses

    NURETTİN ALICI

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıGazi Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZÜHRE KAYA

  3. Çocukluk çağı akut lösemilerinde febril nötropeni epizodlarının retrospektif olarak incelenmesi

    Retrospective evaluation of febrile neutropenia episodes in childhood acute leukemias

    LEYLA ŞERO

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıDicle Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MURAT SÖKER