Fotoğraf sanatında tekinsizlik: Roger Ballen fotoğrafları üzerine bir inceleme
The uncanny in photograpy art: A review on Roger Ballen photographs
- Tez No: 630512
- Danışmanlar: DOÇ. DR. OSMAN ODABAŞ
- Tez Türü: Sanatta Yeterlik
- Konular: Güzel Sanatlar, Sahne ve Görüntü Sanatları, Fine Arts, Performing and Visual Arts
- Anahtar Kelimeler: Modern, Postmodern, Tekinsiz, Fotoğraf, Modern, Postmodern, Uncanny, Photography
- Yıl: 2020
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Kocaeli Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Plastik Sanatlar Ana Sanat Dalı
- Bilim Dalı: Plastik Sanatlar Sanat Dalı
- Sayfa Sayısı: 373
Özet
Felsefi bir düşüncenin ürünü olan sanat imgesi insanoğlunun dünya üzerindeki varlığından bugüne farklı şekillerde algılanmış ve temsil edilmiştir. Nitekim modern sanattan günümüze sanat imgesi; izleyicinin estetik anlayışını değiştiren, bozguna uğratan ve rahatsız eden bir tavır sergilemektedir. Sanatı temsil eden estetik deneyiminin farklı bir şekilde izleyici ile buluşması Sigmund Freud'un 1919 yılında yayımladığı 'Uncanny' (tekinsiz) makalesinde psikanaliz bağlamında incelediği 'tekinsiz' kavramı ile gerçekleşmiştir. 'Tekinsiz' sanatta temsil edilene karşı farklı bir bakış açısıyla bakılmasını talep etmektedir. 'Bastırılmışın geri dönüşü' anlamında kullanılan 'tekinsiz', ilk olarak Friedrich Schelling tarafından gündeme getirilmiş, ardından Ernst Jentsch ile tanınmış ve son olarak Freud tarafından geliştirilmiş bir kavramdır. Psikanaliz ile ilişkilendirilen 'tekinsiz' sonraki yıllarda diğer sosyal bilimler alanında da araştırılan bir konu haline gelmiştir. Dolayısıyla farklı sanat disiplinleri arasında da kendine yer bulan tekinsiz kavramı sanatsal temsillerin anlaşılmasında da kullanılmıştır. Freud'un 'unheimlich' kavramı ile üzerinde durduğu tekinsiz, Lacan tarafından 'extimité' tanımıyla iç/dış sınırların arasındaki muğlaklığı ifade etmede kullanılmış ve tekinsizlikle ilişkilendirilmiştir. Martin Heidegger'in insan varoluşunun dramasına etki eden ve dünyada var olmanın fırlatılmışlığı sonucunda ortaya çıkan varoluşsal belirsizlik de ne içeri de ne de dışarıda hissi uyandırmaktadır. Bireyin yaşadığı bu belirsizlik aynı zamanda tekinsiz bir temayı ifade etmektedir. Tekinsiz kavramı hem gündelik hayatta yaşanan tekinsizlik hem de kurgusal tekinsizlik olarak değerlendirilebilmektedir. İcat edildiği tarihten günümüze evrensel bir dil oluşturan fotoğraf, hem belgeleme hem kayıt altına alma hem temsil etme hem de sanat yaratma aracı olarak diğer sanat alanları arasında kendine ayrı bir yer bulmuştur. Kendi sınırlarını günümüz çağdaş sanatında aşan ve disiplinlerarası bir şekilde kullanılmaya başlayan fotoğraf, sanatta görme ve gerçeklik kavramları ile doğrudan ilişkili bir hale gelmiştir. Fotoğraf burada ve orada, şimdiki ve geçmiş arasındaki kurgusal alanın bulanıklaştırılmasında tekinsiz durumu ortaya çıkartmaktadır. Modern dönemden sınırların olmadığı postmodern döneme sanatçıların söylemlerini anlatmada önemli bir araç haline gelen fotoğraf tekinsiz ait temaların kurgulandığı önemli sanat alanlarından birisi olmuştur. Popüler bir imge üretim aracı olarak fotoğraf, sanat ve bilim çerçevesinde gördüğü ilgi sayesinde güzel sanatlar içerisinde kendine önemli bir yer edinmiş, sanatsal üretime yaratıcılık katmış ve toplumun her kesimine ulaşmıştır. Bu yaratıcılık içerisindeki temsil ifadelerinden biri olan tekinsiz tema hem psikanaliz hem de sanatsal üretimle ilişkilendirilmiştir. Ayrıca mekan ve nesne tekinsizi tanımlamada önemli kavramlar olarak görülmüştür. On dokuzuncu yüzyıl fotoğraf sanatı içerisinde tekinsiz temaların yansıması genellikle ölüm kavramı üzerinden şekillenmiştir. Ölüm kavramı tekinsiz temalar içerisinde bireyin en güçlü yaşadığı temalardan birisidir. Bu dünyadan ayrılan bireylere ait görüntüler geride kalan aileler için melankoli nesnesi haline gelmiş ve post-mortem fotoğrafçılığının bir göstergesi olmuştur. Paylaşımı ve dolaşımı gittikçe kolaylaşmaya başlayan fotoğraf, on dokuzuncu yüzyıl sonlarında toplumların yaşadığı kaygıların görüntülenmesinde önemli bir araç haline gelmiştir. Modernist hareketin içerisinde yaşanan yıkım ve savaş, temsilin inanırlığını üzerinde sarsıcı bir etki bırakmıştır. Sanat yapıtları içerisinde kendini ayrı bir yer bulan tekinsiz tema, fotoğraftan sinemaya resimden heykele edebiyattan mimariye sanatın farklı alanlarında etkisini göstermiştir. Ayrıca bireyin bedensel varlığı üzerinden değerlendirilen tekinsiz, kaygının merkezinde yer alan bedenin hem tanıdık hem de yabancı olma duygusu üzerindeki ikilem ile şekillenmiştir. Avangard sanat hareketleri içerisinde önemli bir yeri bulunan fotoğraf, yirminci yüzyıl başlarında yaşanan ve tüm dünyayı etkileyen savaş sonrasında tekinsiz tema içerisinde sıklıkla görülmeye başlanmıştır. Özellikle gerçeküstücü sanat akımı içerisinde kendisine ayrı bir yer bulan tekinsizlik, hem makine-beden hem ölüm hem de çift kavramları bağlamında sanat eserleri içerisinde kullanılmıştır. Freud'un 'tekinsiz'i açıklarken başvurduğu 'Kum Adam' hikayesindeki Olimpia'nın otomat olması canlı/cansız arasında ortaya çıkan belirsizliğe vurgu yapmaktadır. Fotoğrafik görüntünün temelinde yatan ve daha önceden olmuş olanın geri dönüşü olarak görebileceğimiz durum çift kavramına karşılık gelirken aynı zamanda fotoğrafı doğası gereği tekinsiz yapmaktadır. Modernist hareket sonrası sanat eserlerinin çoğaltım aracına göre metalaştığı ve temsilin sorgulandığı bir dönemin sonunda ortaya çıkan kavramsal sanat, mutlak doğrunun ve tekilliğin olmadığı postmodernist bakış açısına zemin hazırlamıştır. Sınırsız yeniden üretim aracı olarak fotoğraf, postmodernizm içerisinde diğer sanat alanları içerisinde etkin olarak kullanılmaya başlanmıştır. Tekinsiz temaların postmodern sanat anlayışı içerisinde oldukça popüler olması, kimlik ve beden konuları üzerine yapılan araştırmaların çoğalmasıyla sayesinde gerçekleşmiştir. Postmodern sanat içerisinde bedene yapılan atıfların sanat alanlarını etkilemesi sonucunda fotoğraf temelli işlerde başvurulan beden kavramı tekinsizliğin yaşandığı önemli bir alan olmuştur. Fantezi öğelerin, fantastik mekanların, bilinçaltının ve kurgusallığın sıklıkla karşılaşıldığı postmodern dönemdeki tekinsiz görüntüler, fotoğraf çalışmalarının önemli bir yapı taşı olmuştur. Postmodern sanat anlayışının egemen olduğu yaklaşım içerisinde Roger Ballen'a ait fotoğrafların tekinsiz temadan aldığı referanslar, kurgusal tekinsizlik bağlamında ortaya çıkmaktadır. Fotoğrafın sahip olduğu iletişimsel özelliğinin tekinsizlik aracılığıyla izleyici üzerinde yarattığı kaygı, sanatçı tarafından kurgusal olarak düzenlenmektedir. Ballen'ın bilinç ve bilinçaltı aracılığıyla kurgusal tekinsizlik bağlamında yarattığı çalışmaları izleyicinin bilinçaltına nüfuz etmektedir. İzleyici O'nun fotoğraflarını çoğu zaman karanlık olarak nitelemiştir. Bu karanlık içerisinde izleyicinin maruz kaldığı figürlerin görüntüleri, izleyicinin algısal dünyasını rahatsız etmekte, gerçekliği sorgulamasına sebep olmakta, kurgusal tekinsizlik aracılığıyla fantezi ve gerçeklik arasındaki sınırları muğlaklaştırmaktadır. Kurgusal tekinsizlik Roger Ballen'ın fotoğraf evrenine yapılan psikolojik yolculuğun kilit noktasıdır.
Özet (Çeviri)
The image of art, which is the product of philosophical thought, has been perceived and represented in different ways since the existence of mankind in the world. Indeed, the image from modern art to present; exhibits an attitude that changes, defeats and disturbs the viewer's aesthetic understanding. The meeting of the aesthetic experience representing the art differently was realized with the concept of“uncanny”which Sigmund Freud examined in the context of psychoanalysis in his“Uncanny”article published in 1919.“The Uncanny”demands a different perspective on what is represented in art. The“uncanny”used in the sense of“return of the suppressed”is a concept that was first brought up by Friedrich Schelling, then recognized by Ernst Jentsch and finally developed by Freud. The 'uncanny' associated with psychoanalysis has become a topic explored in other social sciences in the following years. Therefore, the concept of the uncanny, which has its place among different art disciplines, has also been used in the understanding of artistic representations. The uncanny that Freud emphasized with the concept of“unheimlich”was used by Lacan to express the ambiguity between the inner/outer boundaries with the definition of“extimité”and was associated with the uncanny. The existential uncertainty that affects Martin Heidegger's drama of human existence and emerges as a result of the launch of existence in the world, does not have a sense of either inside or outside. This uncertainty experienced by the individual also expresses an uncanny theme. The concept of uncanny can be evaluated as both uncanny in everyday life and fictional uncanny. The photography, which has created a universal language from the date it was invented, has found itself a separate place among other art fields as a tool for both documenting, recording, representing, and creating art. Photography, which transcends its own borders in contemporary art and has started to be used in an interdisciplinary way, has become directly related to the concepts of seeing and reality in art. The photo reveals the uncanny situation in blurring the fictional space between now and the past, here and there. The photography, which has become an important tool in expressing the discourses of the artists from the modern period to the postmodern period, where there were no borders, has been one of the important art areas where themes belonging to the uncanny themes have been created. As a popular image production tool, photography gained an important place in fine arts thanks to the interest it received in the framework of art and science, added creativity to artistic production and reached every segment of the society. The uncanny theme, one of the expressions of representation in this creativity, has been associated with both psychoanalysis and artistic production. In addition, space and object are seen as important concepts in defining the uncanny. The reflection of uncanny themes in the nineteenth-century photography art is generally shaped by the concept of death. The concept of death is one of the themes in which the individual lives the strongest. The images of individuals, who have left this world, have become the object of melancholy for families left behind and have become an indicator of post-mortem photography. The photography, which has started to be easier to share and circulate, has become an important tool for displaying the concerns of the societies in the late nineteenth century. The destruction and war in the modernist movement had a devastating effect on the credibility of representation. The uncanny theme, which finds itself a special place in the works of art, has shown its effect in different areas of art from photography to cinema, from painting to sculpture, from literature to architecture. In addition, the uncanny, which is evaluated over the individual's physical presence, is shaped by the dilemma on the body's sense of being both familiar and foreign in the center of anxiety. The photography, which has an important place in the avant-garde art movements, started to be seen in the uncanny theme after the war, which took place in the early twentieth century and affected the whole world. The uncanny, which has found a special place especially in the surrealistic movement of art, has been used in works of art in the context of both machine-body, death and, couple concepts. The fact that Olimpia is a vending machine in the story of 'Sand Man' that Freud refers to while describing the“uncanny”emphasizes the uncertainty between living/inanimate. The situation, which we can see as the basis of the photographic image and the return of what has happened before, corresponds to the couple concept, at the same time, it makes the photography uncanny by nature. Conceptual art, which emerged at the end of a period in which the works of art after the modernist movement were commodified according to the reproduction tool and the representation was questioned, paved the way for a postmodernist perspective without absolute truth and singularity. As an unlimited means of reproduction, photography has started to be used effectively in other fields of art within postmodernism. The fact that the uncanny themes are very popular in the postmodern sense of art has been realized thanks to the proliferation of research on identity and body issues. As a result of the reference to the body in postmodern art affects the fields of art, the concept of body, which is used in photography-based works, has become an important area where uncannyness is experienced. Uncanny images in the postmodern period, where fantasy elements, fantastic spaces, subconscious, and fiction are frequently encountered, became an important building block (constituent) of photography studies. References taken by Roger Ballen's photographs from the uncanny theme within the approach dominated by the postmodern art approach emerges in the context of fictional uncanny. The anxiety created by the communicative feature of photography on the audience through uncanniness is regulated fictionally by the artist. Ballen's works that he created in the context of fictional uncanny through consciousness and subconscious penetrate the subconscious of the audience. The viewer often described his photographs as dark. In this dark, the images of the figures that the viewer is exposed to disturb the perceptual world of the viewer, causing him to question reality, and obscure the boundaries between fantasy and reality through fictional uncanny. The fictional uncanny is the key to the psychological journey into Roger Ballen's photographic universe.
Benzer Tezler
- Video sanatında travma ve huzursuzluk üzerine içerik inceleme
Content analysis on trauma and uneasiness in video-art
HATİCE NUR BARDAKÇI
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
Güzel SanatlarYeditepe ÜniversitesiPlastik Sanatlar Ana Sanat Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ MUAMMER FEVZİ OĞLU BOZKURT
- Caspar David Friedrich'in eserlerine tekinsizlik ve gizem kavramlarının yansımaları
Reflections of the concepts of uncanny and mystery in the works of Caspar David Friedrich
CEM YEŞİLDOĞAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Güzel SanatlarAkdeniz ÜniversitesiResim Ana Sanat Dalı
DOÇ. DR. SEMİH BÜYÜKKOL
- Fotoğraf sanatında kullanılan teknik ve yöntemlerin resim sanatına etkisi
Shooting technique with techni̇ques and methods photography its effect on the art of painting
SERAP SEVİM
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
Güzel SanatlarGazi ÜniversitesiBileşik Sanatlar Ana Sanat Dalı
YRD. DOÇ. DR. GÜZİN AYRANCIOĞLU
- Fotoğraf sanatında hipermetin ve değişen estetik anlayışı
Hypertext and the changing aesthetics in photographic art
ONUR TATAR
Doktora
Türkçe
2018
Sahne ve Görüntü SanatlarıEge ÜniversitesiRadyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ZÜHAL ÖZEL SAĞLAMTİMUR
- Fotoğraf sanatında perspektifin görsel algıya etkileri üzerine bir inceleme
Contana affect visual perception in the art of photograph examination one
VOLKAN ATAR
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Güzel SanatlarAtatürk ÜniversitesiResim Ana Sanat Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ERHAN MUTLUGÜN