Geri Dön

Evaluation of interchange stations as public spaces: The case of Sogutlucesme Station

Aktarma merkezlerinin kentsel mekan bağlamında değerlendirilmesi: Çalışma alanı Söğütlüçeşme İstasyonu

  1. Tez No: 637323
  2. Yazar: SULTAN SELİN SAĞLAM
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. EDA BEYAZIT İNCE
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Şehircilik ve Bölge Planlama, Urban and Regional Planning
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2020
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Fen Bilimleri Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Şehir Planlama Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 127

Özet

Ulaşımın anlamı ve ihtiyaç çerçevesinde değerlendirilmesi zaman içerisinde gelişmiş ve değişim göstermiştir. Dönüşen toplumsal karakter ve çevresel faktörlere göre şekil alan ulaşımın değişiminin algılanması bugünün değerlendirilmesine katkı sağlayacaktır. Özellikle toplu taşıma kullanımının teşvik edilmesi, şehir planlaması ve ulaşım planlamasının en önemli politika ve eylem alanlarından biridir. Toplu taşıma sistemlerinin iyileştirilmesi, kenti çeşitli şekillerde daha erişilebilir ve yaşanabilir hale getirmektedir ve kentsel yaşam kalitesiyle ve çevreyle doğrudan ilgili olan bireysel araçlanmanın azaltılmasıyle sonuçlanabilir. Dolayısıyla, bireysel araçlanma yerine toplu taşımanın daha fazla kullanılması, daha az enerji tüketimi ve karbondioksit emisyonu ve daha az karbon ayak izi ile sonuçlanmaktadır. Toplu taşıma alternatifleri, yürüyerek veya bisikletle gerçekleştirilmesi zor olan uzun mesafeli yolculukları ve topoğrafik olarak uygun olmayan yerler arasında ulaşım sağlamayı mümkün kılar. Diğer bir bakış açışıyla, çevresel etkilerin yanı sıra, toplu taşıma kullanımının, toplum üzerindeki sosyal ve algısal etkileri de bulunmaktadır. Üzerinde yeniden düşünülen ve kritize edilen geleneksel planlama yaklaşımlarının aksine, günümüz ulaşım anlayışı gelişmiş bakış açısıyla ortaya konmuş olan çok daha fazla değişken içermektedir. Her ne kadar bu değişkenler akademide genelde ölçülebilir değişkenler olarak ele alınsa da, hayatın akışı içerisinde yaşayan insanı ve insana hitap etmesi için planlanan mekanı, diğer tüm değişkenlerden bağımsız olarak, yalnızca kantitatif bir yaklaşımla değerlendirmek yadsınamaz derecede yetersiz olacaktır. Kentsel ulaşım konusunu sosyal ve kalitatif bir olgu olarak ele alabilmek için, kentsel dokuda ulaştırma yoluyla erişilebilirliğin ne olduğunu ve sistemde nasıl analiz edilebiceğini anlamak önem arz etmektedir. Bu eleştriden yola çıkarak, bu tezin ortaya çıkmasındaki asıl amacın özünde, ulaşım mekanlarının, kantitatif ve kalitatif değişkenlerinin belirlenip bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmesi düşüncesi yatmaktadır. Bu temel amaç doğrultusunda, mekansal ölçekte yapılacak olan eleştiri ve değerlendirmelerden sağlıklı ve verimli bir sonuç elde etmek amacıyla spesifik bir kentsel ulaşım düğüm noktası belirlenmiştir. Yukarıda belirtilmiş olan amacı desteklemek için ortaya koyan ve tez kapsamında cevaplanması amaçlanan araştırma şu soruyu sormaktadır;“Kentin akışkan bir parçası ve ulaşım ağının düğüm noktası olan aktarma merkezlerinin kentsel mekan olarak kullanımının daha tanımlı ve verimli hale getirilebilmesi için nasıl müdahalelerde bulunulmalıdır?”. Araştırma sorusu doğrultusunda şekillenmiş tez, yedi bölümden oluşmaktadır; tezin amacı, kapsamı ve metodunun açıklandığı giriş bölümü, ulaşım planlaması ve kentsel ulaşımın kavramsal çerçevesi ve dönüşümü, bu çerçevenin ortaya koyduğu erişilebilirlik ve kentsel mekanın oluşumu konularının ulaşım mekanı kapsamında irdelenmesi, aktarma mekanı kavramının fiziksel olarak değerlendirmesi ve değişkenlerinin belirlenmesi, iki kentsel ulaşım aktarma mekanının mekansal olarak kritize edilmesi ve değerlendirilmesi, örnek mekan çalışmasının ve mekanının seçilme nedenleri, proje detayları, mekansal ve çevresel olarak incelenmesi, mekan çalışması ve buna bağlı incelemeler sonucunda erişilen nihai değerlendirme ve eleştriler. Öncelikle, tezin giriş bölümünde, araştırma sorusuna istinaden şekillenmiş olan tezin amacı ve çerçevesi aktarılmıştır. Belirlenen çerçeve içerinde, araştırmanın amacına ulaşmak için yapılandırılmış araştırma metodu ve aşamaları bu bölümde belirtilmiştir. Tezin ikinci bölümünde, ulaşım planlaması yaklaşımlarının, toplumsal, ekonomik ve teknolojik değişimlere bağlı olarak, zaman içerisinde nasıl bir dönüşüm geçirdiği incelenmiştir. Bu bölümde ayrıca, dönüşen ulaşım planlaması algısının sonucunda yeniden şekillenmiş olan kentsel ulaşımın kavramsal çerçevesi değerlendirilmiştir. Bir diğer bölümde ise, ulaşım konusunun mekansal ve haklar açısından temel kaygısı olan erişilenbilirlik kavramı incelenmiştir. Bir çok disiplin tarafından farklı anlamlarda ve içeriklerde kullanılabilen erişilebilirlik kavramının, ulaşım konusuna yansıması ve ulaşımda erişilebilirlik ifadesi açıklanmıştır. Ulaşımda erişilebilirliğin yalnızca ulaşım ağı kapsamında değil, aynı zamanda mekan ölçeğinde değerlendirmesi yapılmıştır. Önceki bölümlerde, ulaşım planlamasının dönüşümünde rol oynayan tartışmalar, ve bu tartışmaların ulaşım mekanı olan istasyon ölçeğine indirgenerek ortaya konması ise diğer bir alt başlığın konusunu oluşturmaktadır. Kentsel ulaşım konusunu sosyal bir olgu olarak ele alabilmek için, kentsel dokuda ulaştırma yoluyla erişilebilirliğin ne olduğunu ve sistemde nasıl analiz edilebiceğini anlamak önem arz etmektedir. Toplu taşıma kavramı, birçok farklı ulaşım modu ve tekil sistemin bağlantılı bir ilişki kurması sonucunda meydana getirdiği bütünleşik bir sistemi temsil etmektedir. Toplumların zamanla farklılaşan ihtiyaçları ve gelişen sosyal gereksinimler, kentsel mekanizmanın aktif bir parçası olan toplu taşıma sistemine yansımaktadır. Aynı zamanda bu gelişmeler, toplumsal ve sosyal ihtiyaçları karşılamak amacıyla, tekil / kendi içerisinde çalışan ulaşım sistemlerinin entegrasyonunun sağlanmasının önemini ortaya koymuştur. Ortaya konmuş mevcut teoriler ve söylemler incelendikten ve tartışıldıktan sonra, bu tartışmalardan çıkarılmış sonuçlara dayanarak, aktarma alanını değerlendirmek için kriterler tanımlanabilir. Üzerinde tartışılmış teoriler, ulaşım mekanlarınının kentin yaşayan bir parçası olarak mekansal algısını farklı bir boyuta taşımaktadır. Augé'nin bakış açısından çıkarım yapacak olursak, ulaşım mekanları veya ulaştırmayla alakalı geçiş koridorları, insanın gerçek mekansal deneyimi yaşadığı noktalara ulaşmak için kullandığı aracı mekanlardır. Eğer ulaşımla ilişkilendirilen mekanların tarihi bir değeri veya başka bir deyişle akılda kalmasını gerektiren bir kimliği yoksa ve bu mekanlar kentin tecrübe edilecek bir parçasını oluşturacak şekilde tasarlanmadıysa, Augé ulaşım mekanlarının tamamını“yer olmayan / non-places”olarak tanımlamaktadır. Bununla birlikte, tasarlanmış ve uygulanmış olan çoğu aktarma merkezi örneğinde de görülebileceği üzere, hiç bir karakteristik özellik atfedilmemiş ve bu tasarım kaygısıyla oluşturulmamış mekanlarla karşılaşılmaktadır. Tanımlı mekanlar yaratma noktasında tasarım kaygısı taşıyan bir çok mimar ve şehir plancısı, bu sıradanlanmış konsept anlayışını kırmaya çalışmaktadır. Bu tezi oluşturan temel sorulardan bir diğeri ise; insanların hareketi ve seyahati esnasında tecrübe ettiği mekanları nasıl daha anlamlı hale getirebiliriz ve aktarma merkezlerinin bu süreçteki rolü nasıl şekillenebilir? Profesyonel çevreler tarafından da uzun zamandır tartışılan bu sorunun cevabını yalnızca teorik çerçevede cevaplamak yetersiz kalacatır. Felsefi metinlere ve söylemlere dayalı oluşturulmuş mekansal kriterleri, somut veriler ve gözlemlerle desteklemek amacıyla uygulanmış aktarma merkezi örnekleri incelenmiştir. Örnekler belirlenirken, genel profesyonel ve akademik değerlendirmelere göre, kentsel doku ile başarılı bir şekilde bütünleşmiş, kentli için anlamlı bir mekan ifade eden istasyonlar olmasına dikkat edilmiştir. Seçilmiş olan Amsterdam Centraal İstayonu ve Denver Union İstasyonu projeleri, genel amaç ve yaklaşımlarının yanında, proje detaylarıyla birlikte ele alınmıştır. Proje detayları, projenin tasarım ve uygulamasından sorumlu aktörler tarafından kamuyla paylaşılmış olan detaylı veriler üzerinden şekillendirilmiştir. Önceki bölümlerde tartışılmış teorik argümanlar ve kişisel gözlemler baz alınarak, belirli çıkarımlar elde edilmiş ve eleştriler yapılmıştır. Bunun yanında, yolcu Elde edilen çıkarımlar neticesinde, her iki mekanın da sosyal yapı, çevresel doku, mevcut fiziksel doku gibi değişkenler ele alınarak tasarlandığı kanaatine varılmıştır. Amterdam Centraal İstasyonu tasarlanırken, bisiklet kullanımına elverişli topoğrafya ve onlarca yıldır süregelen bisiklet kültürü gibi değişkenler göz önünde bulundurularak, Denver Union İstasyonu'na kıyasla, motorlu olmayan ulaşım alternatiflerine oldukça yer verilmiştir. Tarihi tren istayonunun renovasyonu dışında yapılan tüm uygulamalar sıfırdan inşa edilerek gerçekleştirilmiş ve bir kısmı hala devam etmektedir. İstasyona aktarma merkezi özelliği, çevredeki tüm alternatif ulaşım ağlarını aynı noktada toplayarak kazandırılmıştır. Her iki istasyonda da, bireysel motorlu araç kullanımını azaltacak ama reddetmeyecek nitelikte bir tasarım prensibi benimsenmiştir. Denver Union İstayonu tasarımında, tarihi istasyonun da içinde bulunduğu mevcut ulaşım dokusunu iyileştirerek birbirine entegre etmek amacıyla daha minor müdahalelerde bulunulmuştur. Bunu yaparken, güçlü bir kompozisyon oluşturulmuş ve kentsel ölçekte alınmış olan her karar gerekçelendirilmiştir. İki istasyon projesinde de mimari ölçekte alınan kararlar, insan ölçeğinde mekan yaratma ve fonsiyon sağlama kaygısıyla desteklenmiştir. İncelemeler sonucunda, çalışma alanı değerlendirme kriterleri genişletildi Tezi şekillendiren bir diğer argüman ise; aktarma istasyonlarının, yaşanabilir, tanımlı ve anlamlı kentsel mekanlar olarak tasarlanması veya dönüştürülrmesi, toplu taşıma kullanımının teşvik edilmesini sağlar ve bunun sonucunda sürdürülebilir bir ulaşım ağı elde edilir. Bu argüman doğrultusunda değerlendirme yapmak amacıyla Söğütlüçeşme Marmaray İstasyonu seçilmiştir. Tezin beşinci bölümünde, istasyonun çalışma alanı olarak seçilme nedenleri açıklanmıştır. Oldukça yakın bir tarihte operasyonlara başlamış olan Gebze – Halkalı Tren Hattı bir diğer adıyla Marmaray'ın, en aktif kullanılan istasyonlarından Söğütlüçeşme İstasyonu, konumu itibariyle oldukça yüksek sayıda yolcu almaktadır. Aktarma istasyonu ve kentsel ulaşım düğüm noktası olma özelliğini, kritik konumu, Metrobüs istasyonuna ve diğer ulaşım alternatiflerinin duraklarna yakınlığı sebebiyle kazanmıştır. Öncelikle, mevcut durumu açıkça kavrayabilmek adına, Marmaray Projesi detayları verilerle desteklenerek aktarılmıştır. Daha sonrasında, Söğütlüçeşme Marmaray Projesi çevresel özellikler, erişilebilirlik, mekansal nitelikler ve daha önce literatür incelemesinde belirlenmiş değişkenler çerçevesinde ele alınmıştır. Aynı değişkenler göz önünde bulundurularak, diğer ulaşım alternatifleriyle ilişkisi, aktarma merkezi mekanı ve fonksiyonu oluşturulması kaygısıyla değerlendirilmiş ve eleştirilmiştir. Mekanın ortaya koyduğu algısal ve fiziksel argümanları, kullanıcı verileriyle bağdaştırmak adına, online platformda yolcular tarafından, son bir yılda yapılmış olan yorumlar kategorize edilip yorumlanmıştır. Elde edilen Söğütlüçeşme İstasyonu yolcu verileri, daha önce aynı şekilde değerlendirilmiş olan Amsterdam Centraal ve Denver Union istasyonu sonuçlarıyla kıyaslanmıştır. Sonuç ve nihai değelendirme bölümünde ise, gerçekleştirilebilecek müdahaleler bağlamında eleştiriler ve tavsiyeler aktarılmıştır.

Özet (Çeviri)

The meaning of transportation and its evaluation within the framework of need developed and changed over time. The perception of change in transportation, shaped according to the transforming of societies and environmental factors, will contribute to today's assessment. Especially promoting the use of public transport is one of the most important policy and action areas in urban planning and transport planning. Improvements in public transport systems converts cities to become more accessible and liveable in several ways as it may result in decreasing private motorized vehicles which is directly related to the quality of urban life and environment. Hence, increasing the use of public transport instead of private motorized vehicles results in less energy consumption, reduced carbondioxide emissions and smaller carbon-footprint. Public transport modes provide the opportunity to make long-distance trips and travel between topographically inconvenience places which are difficult to be carried out by walking or cycling. On the other hand, besides environmental impacts there are social and perceptual impacts of public transport use on societies. Unlike traditional planning approaches which are criticized in, today's understanding of transport comprises large sets of variables related to social and economic development goals while preserving environmental values. Although these variables are mostly considered as measurable variables in academia and hence, advanced methods have been developed to measure socio-economic and environmental impacts of transport, these are undeniably inadequate to evaluate the societal perception of transport and its affects. Therefore, a range of qualitiative methods have proved to be successful in this regard. In order to develop an understanding of of urban transport as a social phenomenon, it is essential to deepen our analysis of accessibility through different methods. This thesis builds its methodology on the readings of transport hubs, in other words, interchange stations as public spaces by mainly employing the debates by French philosophers and anthropologists Henri Lefebvre and Marc Augé, specifically deriving from Augé's development of the term 'non-places'. Augé argued that transit or transport-related spaces suppose to be there to meet certain needs such as easing the accessibility of places. Therefore, unless the space has a historical, memorable value or designed with the the conception of creating a living space, these spaces are considered as“non-places”. Although a considerable number of interchanges are designed with no specific characteristics, many designers and architects are trying to break this conception. The central question of this thesis is how people's movement and journeys may be made more meaningful and what role interchange stations have in this process? There were designed and implemented examples considered as good practices which most professionals agreed so. To the aim of supporting the understanding of designing an interchange station as a living urban space, Amsterdam Centraal Station and Denver Union Station projects are evaluated. As a result of the evaluations, the existing criterias are expanded. The main argument is if interchange stations become more liveable spaces then the public transport use would be encouraged and overall, the urban mobility becomes more sustainable. In this regard, this thesis analyses the newly constructed Sogutlucesme Marmaray Station, and its integration with different means of transit. While analysing the station area, physical and perceptional attributions are evaluated. In order to reconcile the perceptual and physical arguments of the venue with user data, comments made by passengers on the online platform were categorized and interpreted. Under the COVID-19 lockdowns when the data was supposed to be collected, open-source data was seen as the best approach to gather passenger perceptions. In this regard, passenger data /demands obtained from Sogutlucesme Station Google reviews within a selected timeframe are compared with Amsterdam Centraal and Denver Union stations' results within the same timeframe. In conclusion, interpretations and recommendations are made for future research and projects.

Benzer Tezler

  1. İstanbul metro çıkışlarının yaya-taşıt ilişkileri çerçevesinde değerlendirilmesi: Kadıköy-Kartal metro hattı örneği

    Evaluation of the metro exits in İstanbul with respect to the pedestrian-vehicle relationship: Kadıköy-Kartal metro line case study

    BÜŞRA SELEN KESKİNER

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Şehircilik ve Bölge Planlamaİstanbul Teknik Üniversitesi

    Kentsel Tasarım Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET OCAKÇI

  2. Türkiye'de neoliberalizmin izleri: Ankara tren garı yerleşkesinin dönüşüm süreci

    Traces of neoliberalism in Turkey: The transformation process of Ankara railway station settlement

    HELİN CERAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    MimarlıkGazi Üniversitesi

    Mimarlık Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZEYNEP ULUDAĞ

    DOÇ. DR. GÜLŞAH GÜLEÇ

  3. Aktarma merkezi kavramı ve İstanbul'da raylı sistem istasyonları odaklı bir değerlendirme

    Interchange concept and a focused evaluation of rail system stations in Istanbul

    AYŞENUR GURBETOĞLU

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    UlaşımYıldız Teknik Üniversitesi

    Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. CEMAL CENK HAMAMCIOĞLU

  4. İstanbul metro aktarma merkezlerinin entegrasyon ve erişilebilirlik unsurlarının araştırma ve değerlendirmesi

    Research and evaluation of integration and accessibility factors in interchange stations of istanbul metro

    BERİL ÖZTÜRK

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Ulaşımİstanbul Teknik Üniversitesi

    İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ZÜBEYDE ÖZTÜRK

  5. Atmosferdeki yağışa dönüşebilir su buharı miktarının küresel konumlandırma sistemiyle ölçümünün değerlendirilmesi

    Evaluation of the measurement of the amount of precipitable water vapor in atmosphere with global positioning system

    BÜŞRA KAYMAKLI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    Fizik ve Fizik Mühendisliğiİstanbul Kültür Üniversitesi

    Fizik Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. AYŞEGÜL YILMAZ