Experimental analysis of wrinkle formation and recovery mechanism of textile materials with different fiber types
Farklı lif tiplerine sahip tekstil malzemelerinin kırışıklık oluşma ve açılma mekanizmasının deneysel analizi
- Tez No: 671771
- Danışmanlar: DOÇ. DR. İKİLEM GÖCEK, PROF. DR. SEYHAN ONBAŞIOĞLU
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Tekstil ve Tekstil Mühendisliği, Textile and Textile Engineering
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2021
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Tekstil Mühendisliği Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Tekstil Mühendisliği Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 102
Özet
Polimerler genellikle düzenli kristalin ve düzensiz amorf yapıları içermektedir. Yarı-kristalin form olarak adlandırılan bu yapılar kristalinite oranına göre farklı özelliklere sahip olabilmektedir. Örneğin; kristalin oranı arttıkça malzemenin mukavemeti artmaktadır. Diğer yandan, amorf bölge oranı arttıkça malzemenin düzensiz formundan dolayı deformasyona karşı dayanım özelliği azalmaktadır. Amorf bölgenin malzeme üzerinde en etkili özelliği camsı geçiş sıcaklığıdır. Camsı geçiş sıcaklığında, malzemedeki amorf bölgelerde yapısal değişimler oluşmaktadır. Bu sıcaklığa ulaşıldığı durumda, malzemelerde düzenli formdan düzensiz forma geçiş oluşmaktadır. Her bir polimerik malzemede olduğu gibi tekstil lifleri de doğal veya sentetik yapıda olması fark etmeksizin kristalin ve amorf bölgeler içererek yarı-kristalin formasyona sahiplerdir. Tekstil liflerinde bulunan amorf bölgelerdeki sıcaklık değişimi ile gerçekleşen moleküler yer değiştirme hareketi camsı geçiş sıcaklığında gerçekleşmektedir. Yapılan literatür araştırmasında, kırışıklık benzeri tekstil deformasyonlarının camsı geçiş sıcaklığına ulaşıldığı zaman gerçekleştiği anlaşılmıştır. Kırışıklık iyileşmesi ise aynı şekilde camsı geçiş sıcaklığına ulaşıldığı zaman gerçekleştiği görülmüştür. Ayrıca, amorf bölgelerde bulunan bağ yapıları, su gibi yapıda plastikleştirme etkisine neden olan maddeler ile zayıf bağ etkileşimi kurarak yapının deformasyon olasılığını arttırır. Özellikle doğal liflerden üretilen tekstil liflerinde su emilimi gerçekleştiği durumda lifin camsı geçiş sıcaklığı düşerek lifin kuru formunda sahip olduğu camsı geçiş sıcaklığından daha düşük sıcaklıklarda kırışmasına veya kırışıklık iyileşmesine neden olmaktadır. Lif yapılarındaki kristalin ve amorf bölgelerdeki molekül zincirlerinin oluşturduğu bağ çeşitlerindeki farklılıklar, yapının mekanik özelliklerini de etkilemektedir. Lif yapısında bulunan bağ çeşidi, lif yapısının çevresel değişimlerden etkilenme özelliğini farklılaştırır. Bu duruma örnek olarak hidrojen ve kovalent bağ çeşitleri gösterilebilir. Zayıf bağ çeşitlerinden biri olan hidrojen bağı pamuk lifinde fazlasıyla bulunmaktadır. Pamuk lifi kırışıklık gibi yapısal deformasyonlara kolaylıkla uğrayarak dış etkenlere karşı düşük dayanım göstermektedir. Yün lifinde ise yapıdaki sülfür molekülleri arasında kovalent bağ yapısı oluşmaktadır ve hidrojen bağına göre daha güçlü bağ yapısına sahip olması nedeni ile yüne doğal olarak kırışıklık iyileşme özelliği kazandırmıştır. Yün lifinde gözlenen doğal kırışıklık iyileşme özelliği belirli derece de olsa lifler arası kumaş kırışıklık miktarı karşılaştırmada etkili olduğu görülmektedir. Polyester gibi sentetik lifler doğal liflere göre daha az kırışma özelliğine sahiptir. Polyesterin düşük kırışma özelliği başlıca yapının hidrofobik olması ile ilişkilendirilebilir. Polyesterin kırışması daha çok mekanik etkinin arttırılması sonucunda gözlenmiştir. Diğer yandan su uygulaması polyester lifinden yapılan tekstil malzemelerinin kırışmasını belirli derece etkilemektedir. Özetle, farklı kristalinite oranları, camsı geçiş sıcaklığı ve bağ yapılarındaki çeşitliliklerden dolayı tekstil malzemeleri, kullanılan lif cinsine bağlı olarak farklı kırışma ve kırışıklık iyileşme davranışı gösterirler. Tekstil malzemelerindeki kırışıklıklar genellikle kullanım sırasında, yıkama sonrasında veya kurutma işlemi sırasında oluşmaktadır. Ütüleme işlemi ile giderilen kırışıklar her bir lif cinsi için farklı derece etkili olmaktadır. Optimum ütüleme koşulu (buhar miktarı ve ütüleme sıcaklığı) sağlanmadığı takdirde düşük kırışıklık iyileşmesi veya tekstil hasarı oluşabilmektedir. Örneğin; pamuk lifi için optimum ütüleme koşulları sağlanmadığı takdirde kırışıklık belirli derece açılabilmektedir. Diğer yandan, polyester gibi düşük kırışma özelliğine sahip tekstil ürünlerinde kırışıklık iyileşmesi genellikle her koşulda sağlanabilmektedir. Ancak, yüksek ütüleme sıcaklıklarında renkli polyester tekstil ürünlerinde kumaş üzerinde parlama, renk solması veya kumaşın ütü tabanına yapışması gibi problemler oluşabilmektedir. Bu tez çalışmasında, kurulan ütü deney düzeneği ile en az tekstil hasarının gerçekleştiği optimum ütüleme koşulları belirlenerek kırışıklık oluşma ve iyileşme mekanizması ilişkisi incelenmiştir. Ütüleme testleri için kullanılan kumaşlar; pamuk, pamuk/polyester karışımı, polyester, keten, viskon, ipek ve yün lif çeşitlerini içermektedir. Kırıştırma yöntemi, AATCC 128-2004 standart test yöntemine göre yapılmıştır. Her bir lif cinsini içeren kumaşlar önce kuru formda kırıştırılıp sonrasında belirlenen ütüleme koşullarında ütüleme testleri yapılmıştır. Sonrasında, aynı kumaşlar ıslak olarak kırıştırılmış ve kuru formda uygulanan ütüleme koşullarında ütüleme testleri yapılmıştır. Her bir ütüleme testi öncesinde kumaşlar AATCC 128-2004 standardında belirtilen kırışıklık skalalarındaki 5 seviyede (en iyi kırışıklık seviyesi) kırışıklık seviyesi elde edilene kadar ütü ile düzleştirilmiştir. Ütüleme testleri ise BS EN 60311 standart test yöntemi referans alınarak yapılmıştır. Ütüleme testleri sonrasında uygulanan deney koşullarında pamuk ve keten için kuru ve ıslak kırıştırılan numunelerde yaklaşık olarak aynı seviyelerde kırışıklık iyileşmesi elde edilmiştir. Testler sırasında ütüleme süresi sabit tutulmuştur ve buhar miktarı ile ütüleme sıcaklığının değiştirilmesi ile kırışıklık iyileşmesi daha fazla gerçekleştirilememiştir. Ütüleme sıcaklığı, taban plakası sıcaklığı ve buhar sıcaklığının toplamı olarak değerlendirilmiştir. Buhar miktarı kumaş yüzeyinde cm^2 başına buhar akış hızı olarak değerlendirilmiştir. Ütüleme süresi arttırıldığı durumda pamuk ve keten numunelerinde kırışıklık iyileştirilmesi arttırılabilir. Pamuk/polyester karışımlı kumaş numunelerinde ise kırışıklık iyileşme seviyesi, 130 °C ve 160 °C sıcaklıklar ile 4 seviyenin üzerine çıkarılabilmiştir. Ütüleme sıcaklığının 190 °C 'ye çıkarılması, ıslak kırıştırılmış pamuk/polyester numunelerinin kırışıklık iyileşmesini 4 seviyeye ulaştırabilmişken kuru kırıştırılmış numunelerin 3 seviye civarından daha fazla iyileşmesini sağlayamamıştır. Burada, 190 °C 'de buharın kırışıklığı açmadaki etkisinin azaldığı çıkarımında bulunulmuştur. Buharın sıcaklığı arttırılırsa yapıda düzleştirme etkisi azalmaktadır. Bu durum başlıca, yüksek sıcaklıktaki buharın yapıdan çevre ortama doğru gerçekleşen yüksek difüzyon oranı sonucunda etki süresinin azalması ile açıklanabilir. Bu çıkarım ayrıca literatür araştırmasında da görülmüştür. Diğer yandan, %100 polyester numunelerinde ıslak kırıştırma sonrasında her ütüleme koşulunda kırışıklık iyileşmesi 5 seviyeye kadar ulaşılmıştır. Ancak, 180 °C ütüleme sıcaklığında polyester numunelerde renk değişimi gözlenmiştir. Renk değişiminden dolayı %100 polyester lifi içerikli tekstil ürünlerinde 180 °C ve üzeri ütüleme sıcaklığı önerilmemektedir. BS EN 60311 standardında önerilen polyester ütüleme sıcaklık aralığında gösterildiği gibi maksimum sıcaklık 160 °C civarı önerilmektedir. Diğer yandan, polyester kumaş kuru formda kırıştırıldığında kırışıklık istenen seviyede elde edilemediği için kuru kırışıklık ütüleme testleri gerçekleştirilememiştir. Viskon lifi içerikli kumaş numunelerinde ise kuru kırıştırmada her sıcaklık ve buhar debisinde kırışıklık iyileştirilmesi 4 seviye civarı elde edilmiştir. Ancak, ıslak kırıştırılan numunelerde kırışıklık iyileşmesi 120 °C ve 150 °C ütüleme sıcaklıklarında 3 seviyelerde elde edilirken, sıcaklığın 180 °C'ye çıkarılması ile kırışıklık iyileşmesi 4 seviyelere çıkarılabilmiştir. Bu sonuçlardan, viskonun buhar ile etkileşiminin sıcaklık arttırılması sonucunda arttırıldığı anlaşılmaktadır. Buhar ve sıcaklık etkileşimi arttırıldığında viskon kumaşlarda kırışıklık iyileşmesi arttırılmaktadır. Kuru kırıştırılmış %100 ipek lifinden üretilen kumaş numuneleri için ütüleme sonrasında her koşulda 5 seviye kırışıklık seviyesi elde edilmiştir. Burada, ipek kumaşta yapının su ile etkileşimi olmadığı durumda kırışıklık açılma davranışının yüksek olduğu görülmüştür. Su ile etkileşimi olduğu durumda yani ıslak kırıştırma durumunda kırışıklıkların daha fazla sabitlendiği görülmüştür. Ütüleme sonuçlarından anlaşıldığı üzere en fazla kırışıklık iyileşmesi, 0,12 g/dk.∙cm^2 buhar debisinde ve 150 °C ütüleme sıcaklığında görülmüştür. Bu ütüleme koşulunda bile en fazla 3,5 seviyede kırışıklık iyileşmesi elde edilmiştir. Bu koşulda camsı geçiş sıcaklığına ulaşıldığı anlaşılmaktadır. 0,12 g/dk.∙cm^2 buhar miktarından daha fazla buhar uygulamasının ise ipek lifinin camsı geçiş sıcaklığını çok fazla düşürdüğü düşünülmektedir. Bu durumda, uygulanan her ütüleme sıcaklığında buharın kumaş üzerindeki etkisi azalarak kırışıklığın iyileştirilemediği düşünülmektedir. Ayrıca, 165 °C ütüleme sıcaklığından daha yüksek sıcaklıkta ipek kumaşta renk değişimi gözlenmiştir. Son olarak, yün lifi içerikli numunelerde ütüleme testleri yapılmıştır. Kuru formda yün lifi istenen seviyede kırıştırılamamıştır. Bu durumdan dolayı, sadece ıslak formda kırıştırılan numunelere ütüleme testleri yapılabilmiştir. Yün numunelerinde, en iyi kırışıklık açılma koşulu 140 °C ütüleme sıcaklığında ve 0,17 g/dk.∙cm ^2 buhar miktarında 4,5 kırışıklık seviyesinde elde edilmiştir. Bu koşulda, literatür araştırması dikkate alınarak yünün camsı geçiş sıcaklığına ulaşılmış olduğu varsayımında bulunulabilir. Çünkü, bu koşul dışındaki tüm ütüleme koşullarında kırışıklık seviyeleri 3 civarında elde edilmiştir. Sonuçlardan anlaşıldığı üzere bazı liflerde camsı geçiş sıcaklığına ulaşıldığı durumda kırışıklıkta maksimum seviyeye ulaşılmasına karşılık bazı liflerde her ütüleme koşulunda kırışıklık en yüksek seviyede açılabilmiştir. Bazı liflerde ise daha fazla ütüleme süresi gerekmektedir. Yapılan istatiksel analizler ile sonuçlar bütünsel olarak değerlendirilmiştir. Kuru kırıştırmada kırışıklık iyileşmesi lif cinsine bağlı olarak değişirken buhar miktarının ütülemede etkili bir parametre olduğu sonucu elde edilmiştir. Islak kırıştırılan numunelerde ise kırışıklık iyileşmesinde lif cinsinin en etkili değişken parametre olduğu görülmüştür. Burada buhar miktarı ve ütüleme sıcaklığının etkisinin doğru korelasyonda çıkmamasının en önemli nedeni her lif cinsinde farklı kırışıklık iyileşme sonuçları elde edilmesi olarak düşünülmektedir. Gelecek çalışmalarda ise kumaşların buhar geçirgenlik davranışları ile kırışıklık iyileşme ilişkisi incelenmesi önerilmektedir. Buhar geçirgenliği kumaşların ütüleme işleminden sonra buhar alma ve verme davranışını sağladığından, kumaşların buhar geçirgenlik davranışının ve kırışıklık giderme ilişkisinin incelenmesi önerilmektedir. Bu yaklaşım, her bir elyaf türünden üretilen kumaşların kırışıklık iyileştirme koşullarının anlaşılması için faydalı olabilir.
Özet (Çeviri)
Polymers usually contain regular crystalline and irregular amorphous structures. These structures are called as semi-crystalline form, and they may have different properties depending on the crystallinity ratio. For example, as the crystalline ratio increases, the strength of the material increases. On the other hand, in the case of increase in the ratio of the amorphous region, the resistance feature of the materials against deformation decreases due to the increase in the irregular form of the material. The most effective feature of the amorphous region in the material is the glass transition temperature. At the glass transition temperature, structural changes occur in the amorphous regions of the material. When this temperature is reached, the transition in the material from the regular to the irregular form occurs. As with every polymeric material, textile fibers have semi-crystalline structure, consisting of crystalline and amorphous regions, regardless of being natural or synthetic. The molecular displacement happens at the glass transition temperature due to the temperature change in the amorphous regions of the textile fibers. With the literature research, it has been revealed that wrinkle-like textile deformations occur when the glass transition temperature is reached. Wrinkle recovery has also been observed when the glass transition temperature is reached after wrinkling. In addition, the bond structures in amorphous areas increase the possibility of deformation in the structure by establishing weak bonding interaction with substances such as water that cause plasticizing effect in the structure. Especially, when water absorption occurs in textile materials produced from natural fibers, the glass transition temperature of the fiber is lowered, causing the fiber to wrinkle or wrinkle recovery at temperatures lower than the glass transition temperature of its dry form. The differences in the types of bonds formed by the molecular chains in the crystalline and amorphous regions in the fiber structures also affect the mechanical properties of the material structure. The type of bond in the fiber structure differentiates the ability of the fiber structure to be affected by environmental changes. Hydrogen and covalent bond types can be examples of this situation. Hydrogen bond, one of the weak bond types, is abundantly found in cotton fiber. Cotton fiber easily undergoes structural deformations like wrinkling and shows low resistance to external impacts. In wool fiber, on the other hand, a covalent bond structure is formed between the sulfur molecules in the molecular structure of fibers and due to being a stronger bond structure than hydrogen bonding, wool has naturally gained wrinkle improvement property. Natural wrinkle improvement property observed in wool fiber is pretty much effective in comparing the amount of fabric wrinkles between different fibers. Synthetic fibers like polyester have less tendency to wrinkling than natural fibers. The low wrinkling tendency of polyester can be attributed mainly to the hydrophobic nature of the structure. The wrinkling of the polyester was observed as a result of the increase in the mechanical effect. On the other hand, water application affects wrinkling of textile materials made of polyester fiber to a certain degree. In summary, due to having different crystallinity ratios, glass transition temperatures and variations in bond structures, textile materials display different wrinkle and wrinkle recovery behavior depending on the type of fiber used. Wrinkles in textile materials usually occur during use, after washing or during the drying processes. Wrinkles removed by the ironing process can be effective for each type of fiber at different degrees. If the optimum smoothing condition (steam amount and ironing temperature) is not maintained, low wrinkle recovery or textile damage may occur. For example, if the optimum ironing conditions are not provided for the cotton fiber, the wrinkle can be opened to a certain degree. On the other hand, in textile products with low wrinkling properties like polyester, wrinkle improvement can generally be achieved under all conditions. However, problems such as shining, discoloration or sticking of the fabric to the sole of the iron can occur in colored polyester textile products at high ironing temperatures. In this thesis, the relationship between wrinkle formation and recovery mechanism was investigated by determining the optimum ironing conditions where the least textile wrinkle occurred with the use of the ironing experiment set-up. Fabrics used for ironing tests contain cotton, cotton / polyester blend, polyester, flax, viscose, silk, and wool fiber. The wrinkling process was performed in accordance with the AATCC 128-2004 standard test method. All the fabrics were first wrinkled in the dry form and then ironing tests were carried out under specified ironing conditions. Afterwards, the same fabrics were wrinkled at wet state and ironing tests were carried out similarly with the dry ironing conditions. Before each ironing test, the fabrics were ironed until 5 level (the best wrinkle level) of wrinkling in the wrinkle scale specified in the AATCC 128-2004 standard was achieved. Ironing tests were carried out with reference to the BS EN 60311 standard test method. In the experimental conditions applied after the ironing tests, approximately the same levels of wrinkle improvement were obtained in the dry and wet wrinkled samples for cotton and flax. During the tests, the ironing time was kept constant, and by varying the amount of steam and ironing temperature, wrinkle improvement could not be achieved further. The ironing temperature was evaluated as the sum of the soleplate temperature and the steam temperature. The amount of steam was evaluated as steam flow rate per 〖“cm”〗^“2”“ ”on the fabric surface. In the case of increase in the ironing time, wrinkle improvement could be increased in cotton and flax samples. In cotton / polyester blended fabric samples, the wrinkle improvement level was increased above 4 level of wrinkling at 130 °C and 160 °C. Increasing the ironing temperature to 190 °C was able to increase the wrinkle recovery of wet wrinkled cotton / polyester samples to 4 level of wrinkling, whereas dry wrinkled samples did not recover more than 3 level of wrinkling. Here, it was deduced that the effect of steam decreases at 190 °C. The more the temperature of the steam is increased, the less it affects the recovery. The main reason for this situation is that vapor at high temperature easily diffuses from the structure to the environment and hence the duration for it to be effective decreases. This inference was also observed in the literature search. On the other hand, after wet wrinkling of 100 % polyester samples, improvement up to 5 level of wrinkling was achieved in each ironing condition. However, color change was observed in the polyester samples at 180 °C ironing temperature. Due to the color change, 180 °C ironing temperature is not recommended for 100 % polyester fiber-containing textile products. As in the polyester ironing temperature range recommended in the BS EN 60311 standard, the maximum temperature is recommended around 160 °C temperature. On the other hand, ironing tests could not be performed on the dry wrinkled samples because wrinkles could not be achieved at the desired level when the polyester fabric was tried to be wrinkled in dry form. In the fabric samples containing viscose fiber, around 4 level of wrinkling was achieved at every temperature and steam flow rate for the dry wrinkled samples. However, while the wrinkle improvement in wet wrinkled samples was achieved at 3 level of wrinkling at 120 °C and 150 °C ironing temperatures, it could be increased to 4 level of wrinkling by increasing the temperature to 180 °C. From these results, it is understood that the interaction of viscose with steam is increased by the increase in the temperature. When the interaction of fabric with steam and temperature is increased, wrinkle recovery is increased for viscose fabrics. For dry wrinkled fabric samples produced from 100 % silk fiber, 5 level of wrinkling was achieved in all conditions after ironing. Here, it has been observed that the wrinkle opening behavior is high in silk fabric when the structure does not interact with water. It has been observed that the wrinkles are fixed more in the case of interaction of fabric with water during wet wrinkling. As can be seen from the ironing results, wrinkle improvement was observed at maximum 0,12 g/min∙cm^2 steam flow and 150 ° C ironing temperature. Even under this ironing condition, a maximum wrinkle improvement was achieved at 3.5 level of wrinkling. At this condition, from literature research, it is understood that the glass transition temperature has been reached. In the case of steam application of more than 0,12 g/min∙cm^2 steam amount, it is thought that the glass transition temperature of the silk fiber is decreased too much. In this situation, it is believed that at each ironing temperature applied, the effect of the steam on the fabric decreases so much that the wrinkling cannot be improved. Also, color change was observed in the silk fabric at a temperature higher than 165 °C ironing temperature. Finally, ironing tests were carried out on wool fabric samples. In the dry state, the wool fiber could not be wrinkled at the desired level. Due to this situation, ironing tests could be performed only on samples that were wrinkled in wet state. For wool samples, the best wrinkle opening was obtained with 4.5 wrinkling level in ironing conditions of 140 °C temperature and 0,17 g/min∙cm^2 steam amount. Under this condition, it can be assumed that the glass transition temperature of wool has been reached taking the literature research into account. Because wrinkle levels were achieved around 3 in all ironing conditions except this condition. As it can be understood from the results, for some fibers wrinkle recovery is reached at the maximum level at the glass transition temperature, but some fibers can be opened easily at maximum level in every ironing condition while some fibers require more ironing time. The results were evaluated in a holistic approach with the statistical analysis. Wrinkle improvement in dry wrinkling varies depending on the fiber type, and the result is that the amount of steam is an effective parameter amongst the other ironing parameters. For wet wrinkled samples, it was observed that the fiber type was the most effective variable in the wrinkle recovery process. Here, the most important reason of why the effect of steam amount and ironing temperature do not appear to be highly correlated is that the different wrinkle improvement results were acquired for each fiber type. In the future studies, it is recommended to analyze the relationship between vapor permeability behavior of the fabrics and wrinkle recovery since vapor permeability provides vapor absorption and desorption behavior of fabrics after steaming processes. This approach may be beneficial for understanding wrinkle recovery conditions of fabrics produced from each fiber type.
Benzer Tezler
- Ultrasonik yöntemle oluşturulan nemlendirme işleminin kumaş kırışıklığı üzerine etkisi
The effect of ultrasonic humidification process on the fabric crease
BURCU ÜNAT
Yüksek Lisans
Türkçe
2016
Makine Mühendisliğiİstanbul Teknik ÜniversitesiMakine Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. SEYHAN UYGUR ONBAŞIOĞLU
- Numerical and experimental analysis of thermo-stamping process applied to woven fabric reinforced thermoplastic composites
Dokuma kumaş takviyeli termoplastik kompozitlere uygulanan ısıl presleme işleminin nümerik ve deneysel analizi
HALİL YILDIRIM
Doktora
İngilizce
2022
Makine MühendisliğiAnkara Yıldırım Beyazıt ÜniversitesiMakine Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. FAHRETTİN ÖZTÜRK
- Havacılık sanayiinde kullanılan ekstrüzyon ürünlerinin kademelendirme yöntemiyle şekillendirilmesi (joggle forming) prosesinin deneysel ve sayısal olarak incelenmesi
Experimental and numerical analyses of joggle forming process of extruded products used in aviation industry
KORHAN AKBAŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
Makine MühendisliğiGazi ÜniversitesiMakine Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. RAHMİ ÜNAL
- Metalik sacların hidrolik şekillendirme ile şekillenebilirliğinin teorik ve deneysel incelenmesi
Theoretical and experimental analysis of formability of metal sheets by hydroforming
TAHSİN AĞYEL
Yüksek Lisans
Türkçe
2009
Metalurji MühendisliğiKarabük ÜniversitesiTeknik Eğitim Bölümü
DOÇ. DR. MUSTAFA YAŞAR
- DC04 otomotiv sacının hidromekanik yöntem ile şekillendirilebilirliğinin sonlu elemanlar yöntemi ve deneysel olarak incelenmesi
Investigation of formability of DC04 sheet metal by hydroforming method by finite elements and experimentation
OSMAN ANKET
Doktora
Türkçe
2011
Makine MühendisliğiBalıkesir ÜniversitesiMakine Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. İRFAN AY