İdrar yolu enfeksiyonlarında lökositlerin trombosit aktive edici faktör (PAF) yanıtı
Başlık çevirisi mevcut değil.
- Tez No: 69033
- Danışmanlar: PROF. DR. SEVGİ MİR, PROF. DR. AFİG HÜSEYİN
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Child Health and Diseases
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1998
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ege Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 104
Özet
7.ÖZET İdrar yolu enfeksiyonları, çocukluk çağında üst solunum yolu enfeksiyonları ile eşit sıklıkta karşılaşan enfeksiyonlardır, özellikle küçük yaş gruplarında üst üriner sisteme ilişkin enfeksiyonlar sonucu renal hasarlanma daha kolay olabilmektedir. Üst üriner sistem enfeksiyonları ve yineleyen idrar yolu enfeksiyonlarının, uzun dönemde renal skar ve buna bağlı gelişebilecek komplikasyonlar nedeni ile önemli bir morbidite riski bulunmaktadır. Ülkemizde son dönem böbrek yetmezliği nedenleri arasında kronik pyelonefritler glomerulonefritlerden ilk sırada gelmektedir. Bu çalışmada İYE patogenezinde PAF'ın rolünün belirlenmesi amacıyla; * İYE'li çocuklarda ve sağlıklı çocuklarda PAF'ın endojen idrar ve plazma düzeylerindeki değişmelerin, * İYE'li çocuklarda ve sağlıklı çocuklarda, periferîk kan lökositlerinin invitro spesifik veya nonspesifik uyarı sonucu PAF sentez ve salgılama yeteneklerindeki değişmelerin, * İYE'li çocuklarda, idrar yollarına infiltre olmuş lökositlerin invitro spesifik veya nonspesifik uyarı sonucu PAF sentez ve salgılama yeteneklerinin, * İYE'li çocuklarda, periferik kan lökositleri ile idrar yollarına infiltre olmuş lökositlerin invitro spesifik veya nonspesifik uyarı sonucu PAF sentez ve salgılama yeteneklerindeki değişmelerin karşılaştırılması amaçlanmıştır. 80çocuklara göre belirgin olarak yüksek bulunmuştur. PAF'ın doz ve zamana bağlı olarak etkilerinin değiştiği bilindiği için enflamasyonun süresi ve şiddeti skar oluşumunda önemli olmaktadır. İYE'li hastalarda erken tanı konulması ve tedavinin uygun şekilde planlanması İYE'e bağlı morbiditeyi önleyecektir. Bu çalışmanın sonuçları arasında, özellikle skar oluşumuna aday olan üst İYE'li hastalarda PAF antagonistlerinin erken evrede kullanılmasının gelecek tedavi modelleri arasına katılabileceği düşünülmüştür. 84İYE'li hastaların idrar örneklerinde sağlıklı kontrollere göre PAF düzeylerinin artmış olduğu bulunmuştur. İdrar ile ekskrete olan PAF, idrar yolu epitel hücreleri, farklı nedenlerle aktive olmuş böbrek glomerül hücreleri, tubülüs hücreleri ve mezengial hücrelerinden veya idrar yollarına infiltre olmuş periferik lökositlerden kaynaklanıyor olabilir. Ayrıca İYE'de idrardaki asetil hidrolaz enzim aktivitesinin azalması nedeni ile PAF artışı söz konusu olabilir. Kontrol grubunu oluşturan çocukların periferik kan lökositlerinin invitro opsonize zimozan uyarısı sonucu PAF sentezlediği ve salgıladığı gösterilmiştir. PAF'ın önemli bölümünün (% 91.2) hücreye bağlı kaldığı görülmüştür. Bu bulgu fizyolojik olaylarda intrasellüler PAF'ın rol oynadığını düşündürmüştür. İYE'de periferik kan lökositlerinin invitro olarak opsonize zimozan ile uyarılması ile kontrollere oranla artmış PAF sentez ve salgılama yeteneği olduğu ve fizyolojik olaylarda olduğu gibi İYE'de de ölçülen PAF'ın önemli miktarının (% 92.0) intrasellüler olarak sitoplazmada kaldığı görülmüştür. İYE'de görülen sistemik enflamasyon bulgularının, PAF'ın asetil hidrolaz ile metabolize olmayan intrasellüler PAF'ın, periferik kan hücreleri ve immun sistem hücrelerine olan etkileri sonucu ortaya çıktığı düşünülmüştür. Çalışmada iyonoforun sağlıklı çocukların periferik kan lökositlerinde invitro olarak belirli miktarlarda PAF sentez ve salgılanmasına neden olduğu gösterilmiştir. Opsonize zimozanla olduğu gibi iyonofor ile oluşan PAF'ın büyük kısmı (% 75.3) intrasellüler PAF'tan oluşmaktadır. Opsonize zimozana göre salınan PAF oranı daha yüksek 82bulunmuştur. Bu bulgu iyonoforun kalsiyum kanallarını açarak direk olarak PAF sentezini arttırmasından kaynaklanmaktadır. İYE'de invitro olarak iyonofor ile uyarılma sonucu periferik kan lökositlerinin kontrollere göre daha fazla PAF sentezlediği ve salgıladığı görülmüştür. Ancak aradaki fark sadece salınan PAF düzeyleri için istatistiksel olarak artmış düzeylerdedir. Bu sonuç İYE'de periferik kan lökositlerinin membran kalsiyum kanallarının aktivasyonunun artmış olmasına bağlı olabilir. İYE'li hastalarda idrar yollarına infiltre olmuş lökositlerin invitro opsonize zimozan ile uyarıldığında periferik kan lökositlerine göre daha belirgin aktivite gösterdiği bulunmuştur. İntrasellüler PAF taşıyan ve aktivitesi artan lökositlerin endotel hücreleri ile etkileşimi sonucu, idrar yollarına lökosit infiltrasyonu olduğu düşünülmüştür. İYE'li hastaların idrar ve periferik kan lökositleri invitro kalsiyum iyonoforu ile uyarıldığında idrar yollarına infiltre olan lökositlerin dolaşımdakilere oranla daha fazla PAF salgılanmasına neden olduğu bulunmuştur. Bu bulgu idrar yollarına infiltre olan lökositlerin daha fazla sensitize olduğunu, membran kalsiyum kanallarının daha fazla aktive olduğunu düşündürmüştür. Bu çalışmanın sonuçlan ve literatür bilgisi göz önüne alındığında İYE patogenezi ve renal skar oluşumunda hem lokal olarak oluşan, hem sistemik dolaşımda bulunan PAF'ın ve daha önemli olarak İntrasellüler PAF'ın etkin rol oynadığı düşünülmüştür. Çalışma grubundaki çocuklarda % 24.4 oranında skar bulunmuş olup skarlı hastalarda endöjen idrar ve plazma PAF düzeyleri sağlıklı çocuklar ve alt İYE'li 83çocuklara göre belirgin olarak yüksek bulunmuştur. PAF'ın doz ve zamana bağlı olarak etkilerinin değiştiği bilindiği için enflamasyonun süresi ve şiddeti skar oluşumunda önemli olmaktadır. İYE'li hastalarda erken tanı konulması ve tedavinin uygun şekilde planlanması İYE'e bağlı morbiditeyi önleyecektir. Bu çalışmanın sonuçları arasında, özellikle skar oluşumuna aday olan üst İYE'li hastalarda PAF antagonistlerinin erken evrede kullanılmasının gelecek tedavi modelleri arasına katılabileceği düşünülmüştür. 84
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Akut ve kronik pyelonefrit ile vezikoureteral reflüde plazma ve idrar adrenomedullin düzeyleri
Plasma and urine adrenomedullin levels in with acute pyelonephritis, chronic pyelonephritis and vesicoureteral reflx
SÜLEYMAN KALMAN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2002
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıGazi ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
PROF.DR. NECLA BUYAN
- İdrar yolu enfeksiyonlarında sosyoekonomik koşulların önemi
Başlık çevirisi yok
PERİHAN DEMİRBİLEK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
1985
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıEge ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- İdrar yolu enfeksiyonlarında tek yüksek doz ve kısa süreli tedavi yöntemlerinin 10 günlük uygulama ile karşılaştırılması
Başlık çevirisi yok
NUR YALÇIN
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
1986
Çocuk Sağlığı ve Hastalıklarıİstanbul ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- İdrar yolu enfeksiyonlarına neden olan Escherichia coli izolatlarına karşı bazı bitki ekstraktlarının antibakteriyel aktiviteleri
Antibacterial activities of some plant extracts against Escherichia coli isolates causing urinary tract infection
MAHBUP YALÇIN
- Çocukluk çağı idrar yolu enfeksiyonlarında üropatojenlerin yıllara göre direnç profili
Resistance profile of uropathogens by years in childhood urinary tract infections
İKBAL NUR ŞAFAK
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2021
Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıEskişehir Osmangazi ÜniversitesiÇocuk Sağlığı ve Eğitimi Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ASLI KAVAZ TUFAN