Türkiye-Hindistan ilişkileri (1919-1947)
Turkey-India relations in 1919-1947
- Tez No: 716691
- Danışmanlar: PROF. DR. TEMUÇİN F. ERTAN
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Tarih, Uluslararası İlişkiler, History, International Relations
- Anahtar Kelimeler: Hilafet, Hindistan, Hint İstiklal Hareketi, Hint Müslümanları, İngiltere, Millî Mücadele, Sömürgecilik, Türkiye, Türk-Hint, Colonialism, India, Indian Muslims, Indian National Movement, IndoTurkish, Khilafat, Turkey, Turkish War of Independence, United Kingdom
- Yıl: 2022
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Ankara Üniversitesi
- Enstitü: Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 375
Özet
Türk devletleri çok eski devirlerden beri Hindistan coğrafyasına büyük ilgi duymuştur. Babür İmparatorluğu ve 19. yüzyılda oluşturulan İngiliz sömürgeciliği boyunca Hint alt kıtası ile ilişkilerin devamlılığı Osmanlı Devleti üzerinden gelişmiştir. Özellikle Sultan II. Abdülhamit Dönemi'nde Hilafet kurumunun Panislamist bir düzlemde güncellenmesiyle birlikte Türk-Hint ilişkilerinde yeni bir dönem başlamıştır. Halifelik kaldırılıncaya kadar iki ülke arasındaki ilişkiler bu kurumun etrafında şekillenmiştir. Trablusgarp Savaşı'ndan Türk Bağımsızlık Mücadelesine kadar Hindistan'ın Osmanlı Devleti'ne/Türkiye'ye yaptığı yardımlarla bu ilişkiler pratik bir boyut kazanmıştır. Hindistan'ın bir İngiliz sömürgesi olması hasebiyle Türkiye-Hindistan arasındaki ilişkilerde, Hilafet kadar önemli bir başka faktör de dönemin başat emperyalist devleti olan İngiltere olmuştur. Geçmişi 19. yüzyıla uzanan Hindistan'daki anti-kolonyal milliyetçi hareket, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye'de ortaya çıkan anti-emperyalist milliyetçi harekete ideolojik bir yakınlık duymuş; Anadolu'daki hareketi maddî ve politik anlamda desteklemiştir. Bu dönemden itibaren ikili ilişkilerde İngiliz karşıtlığı ortak kader olmuş ve sürece Panislamist bir dayanışma damgasını vurmuştur. Bu doğrultuda, Türk ve Hint milliyetçileri İngiliz hegemonyasına karşı ortak bir anti-emperyalist dil ve söylem geliştirebilmişlerdir. Türk Bağımsızlık Mücadelesi'nin başarıyla sonuçlanmasının ardından ise Türkiye'de cumhuriyetin ilanı, Halifeliğin kaldırılması, milliyetçi ve laik esaslara göre bir devletin inşası, her iki ülke arasındaki ilişkilere yeni bir istikamet vermiştir. Türkiye'nin laik ve milliyetçi esaslar üzerine kurulu modernleşme hamleleri, dış politika ilkelerinde birtakım kimlik değişimlerini beraberinde getirmiştir. 1924'e kadar Hilafet merkezli gelişen ilişkilerde Türkiye'nin geçirmiş olduğu kimlik dönüşümü dolayısıyla, iki ülke ilişkilerini karakterize eden Panislam motifleri artık anlamını yitirmiştir. Bu bağlamda, tarih boyunca Hilafet odağında kurulan ilişkiler, 1924 sonrasında gerçekten de ciddi manada sarsılmış ve durma noktasına gelmiş midir? Her iki ülke açısından da önemli bir kırılmayı temsil eden 1924 sonrasında ilişkilerdeki boşluğu ne doldurmuştur? Laik ve milliyetçi Türkiye ile laik ve milliyetçi Hindistan arasındaki ilişkiler hangi parametreler üzerinden yürümüştür? İkili ilişkiler İngiliz hegemonyasının gölgesinde nasıl şekillenmiştir? Türkiye-Hindistan-İngiltere üçgenindeki bu tezde Hilafet öncesi ve sonrasındaki ilişkilere bu perspektiften bakılmış, özellikle 1924 sonrasında ilişkileri belirleyen yeni paradigmalar üzerinde durulmuştur. Bu tezde, 1919'dan 1947 yılına kadar uzanan dönemde Türk-Hint ilişkilerinin tüm kırılmalara rağmen dinî, siyasî, ekonomik ve kültürel boyutlarıyla devam ettiği savunulmaktadır. İki ülke ilişkilerinin 1919-1947 arasındaki birçok kırılmaya rağmen süreklilik arz ettiği iddiası, dönemin Türk, Hint ve İngiliz kaynakları ışığında temellendirilmektedir.
Özet (Çeviri)
Turks have attached a deep interest to Indian subcontinent since ancient times. Especially starting with Mughal Empire and the British colonialism in India established in 19th century, the continuity of relations with India developed through the Ottoman Empire. Particularly with the effect of Ottoman Khilafat which was transformed into an instrument of Panislamism during Abdulhamit II, a new era begun in Turkish-Indian relations. Until the Khilafat was abolished in 1924, bileteral relations between Turkey and India were shaped around this religious and political institution. From the Tripoli War to the Turkish War of Independence, these relations gained a practical dimension with the aid provided to the Ottoman Empire/Turkey by India. Considering the fact that India was a British colony, another component as significant as the Khilafat in the relations between Turkey and India was United Kingdom, leading imperialist state of the time. The anti-colonial nationalist movement in India which dates back to 19th century, positioned ideologically close to the anti-imperialist nationalist movement that proceeded in Turkey after the First World War and nationalist elements of India supported the nationalist movement in Anatolia both financially and politically. Since this period, anti-Britishness has become a common destiny in bilateral relations and the ideology of Panislam characterized the relations by centering the relations on the focus of Khilafat. Accordingly, Turkish and Indian nationalists were able to develop a common anti-imperialist language and discource against British hegemony. After the achievement of Turkish National War, the proclamation of the Republic of Turkey, the abolition of the Khilafat and the construction of a state according to secular principles gave a new direction to bilateral relations. Turkey's modernization moves based on secular and nationalist principles paved the way for some identity changes in foreign policy principles. Panislam motifs that characterized the relations between the two countries have lost their meaning, due to the identity transformation that Turkey went through in the relations. In this context, were the relations established in the center of the Khilafat throughout history really shaken after the abolition of Khilafat and came to a standstill? What filled the gap in relations after abolution of Khilafat in 1924 which represents an important turning point for relations? Which parameters started to shape the relations between secular, nationalist Turkey and secular, nationalist India after 1924? How were bilateral relations shaped in the shadow of British hegemony? In this thesis, the relations in the triangle of Turkey-India-England before and after the Khilafat were analyzed as an undivided process and new paradigms that determined the relations especially after 1924 were searched into. The thesis claims that Turkish-Indian relations in the period from 1919 to 1947 constitutes a stability with their religious, political, economic and cultural dimensions despite all the breaks. The study asserts that the relations of Turkey and India were showing a stable character despite many fractures between 1919-1947 in the light of Turkish, Indian and British sources of the period.
Benzer Tezler
- Türkiye'nin Ortadoğu ülkeleri ile ilişkileri (1919-1939)
The relationship between Turkey and Middle East (1919-1939)
ÖZGÜR CENGİZ
- Türk - Afgan ilişkileri (Emanullah dönemi 1919-1929)
Turk - Afgahan relations (the period of Emanullah Khan 1919-1929)
MEHMET KÖÇER
- Afgan kralı Emanullah Han'ın Türkiye gezisi ve Türk Afgan ilişkileri
Türkiye visit of Emanullah Han, The King of Afghan and Turkish Afghan relationships
İSMAİL AKBAŞ
- 1919 Afgan İngiliz Savaşı
Afghan nglish War of 1919
TALİP GÖKTAŞ
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
TarihBalıkesir ÜniversitesiTarih Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. İSMAİL HAKKI MERCAN
- Sosyal hesaplama matrisi (SHM) ve Türkiye 1979 Input-output tablosu ile bir uygulama
Başlık çevirisi yok
MEHMET ŞİMŞEK