Geri Dön

The effect of FSH-priming on oocyte recovery, oocyte quality and in vitro embryo production in water buffaloes

Mandalarda FSH ile uyarmanın oosit kazanımı, kalitesi ve in vitro embriyo üretimi üzerine etkisi

  1. Tez No: 736250
  2. Yazar: GEORGIOS PETROVAS
  3. Danışmanlar: PROF. DR. SERHAT ALKAN, PROF. DR. GİUSEPPE CAMPANILLE
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Veteriner Hekimliği, Veterinary Medicine
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Dölerme ve Suni Tohumlama Ana Bilim Dalı​
  12. Bilim Dalı: Dölerme ve Suni Tohumlama Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 108

Özet

Mandaların benzersiz bir mizaçları olur, iyi huylu, zeki ve çevrelerini keşfetmeye isteklidirler. Davranış özelliklerinin yanı sıra inek sütünden daha yüksek yağ konsantrasyonu ile ortaya çıkan kaliteli süt profilleri ve sığır etinden daha yüksek besin değerine sahip etleri ile hemen hemen tüm kıtalarda yetiştiriciler tarafından tercih edilmektedirler. Süt verimi yüksek ırkların başında nehir mandaları gelmektedir. Bunlar Nili-Ravi, Murrah ve İtalyan Akdeniz mandaları olup, bu üç muhteşem ırk genetik olarak gelişmiş oldukları için coğrafi sınır tanımamaktadırlar. İtalyan Mandası, MS 800-900 yılları civarında Arap işgali döneminde Hindistan'dan Avrupa topraklarına, güney İtalya ve Sicilya'ya ithal edilmiştir. İtalya'da altmış yıldır yetiştirilen bu ırklar, yalnızca sağım için kullanılan İtalyan Akdeniz Mandası ırkını oluşturmuştur. Son yıllarda dünya genelinde manda yetiştiriciliğine ilgi artmıştır. Bu durum, tropikal ülkelerdeki çevre ve iklim koşullarının mandayı vazgeçilmez bir süt üreticisi yapmasından kaynaklanmaktadır. Gerçekten de, mandalar kolay uyum sağlayabilmeleri, kırsal hayvanlar olmaları, uzun yıllar yaşayabilmeleri ve parazitlere dayanıklı olmaları dolayısıyla hayvansal protein ihtiyacını karşılamaya en elverişli hayvanlardır. Manda türlerinin reprodüktif faaliyetlerinin mevsimsel olması dolayısıyla, yüksek miktarlardaki süt üretiminin artan pazar ihtiyacını karşılayamaması büyük bir sorundur. Mandaların üreme sezonları Eylül ayından Ocak ayına kadar devam etmekte olup, güneş ışınlarının saatlerine bağlıdır. Gün boyunca güneş ışıklarının saatleri azalmaya başladığında, GnRH hipotalamustan salınmaya başlar (Lincoln, 1992) ve bu sebeple üreme mevsimi sonbahar ve kış aylarına denk gelmektedir. Pazar ihtiyaçlarına yönelik süt üretimi sağlayabilmek için, damızlık hayvanların doğal yolla çiftleştirilmesi stratejisi dışında özel bir yöntem tanımlanmış ve geliştirilmiştir. Bilim adamlarının ve veteriner hekimlerin amacı sadece buzağılama oranlarını artırmak değil, aynı zamanda buzağılama aralığını da azaltmaktır. Araştırmacıların çoğu, mandaların gecikmiş puberte, uzun süren post-partum ovaryan yetersizliği, uzun buzağılama aralıkları ve mevsimsel eğilimleri ile karakterize olduklarını bildirmişlerdir (Madan, 1988; Misra ve Tyagy, 2007). Mandalarda östrus siklusu 16 ile 28 gün arasında sürmektedir (Manik ve ark., 1994; Baruselli ve ark., 1997) ve mevsimsel üreme zamanlarında dişi mandalar, normal ovaryan siklik aktivitelerinden sapmadıklarını varsayarsak 10 ile 20 saat boyunca östrus belirtileri gösterirler. Mandaların ovaryum boyutları sığırların ovaryumları kadar büyük olmamakla birlikte, primordiyal foliküllerin oranı da sığırlarınkine kıyasla 10 kat kadar daha azdır. Korpus luteum, endokrin dokuya sahip olduğundan memeli türlerinin reprodüktif sistemlerindeki birçok fonksiyonun temel taşı olarak karakterize edilebilir ve ovulasyonun tamamlanması ile şekillenmektedir. Mandaların korpus luteumlarının ağırlığı luteal faz döneminin ortasına doğru yaklaşık 1,0 ile 1,5 g arasında olup (El-Sheikh ve ark., 1967; Ghosh ve Mondal, 2006), sığırların korpus luteum ağırlığından daha azdır. Anöstrus dönemi, dişilerin düzenli olarak folliküler dalga ve gelişime sahip olamamaları ile karakterize edilir (Senger, 2005). Bu durumda, yumurtalıklarda orta seviyeli inaktivasyon gözlenir, ancak ovulasyon veya tam faal bir CL eksikliği vardır. Anöstrus dönemi, GnRH'ın hipotalamik salınımının azalmasına bağlanabilir, böylece üreme organı sürekli gonadotropin uyarısını kaybeder. Anöstrus dönemi; gebelik, yavru emzirme, beslenme hataları, mevsim, çevresel veya stresli koşullar, hastalık varlığı gibi çok sayıda fizyolojik ve patolojik durumda görülebilir. Anöstrus nedenlerini analiz ederken muhtemel herhangi bir mevcut durum dikkate alınmalıdır. Bilim ilerledikçe, östrus semptomlarını tespit etmek için hayvan gözlemine duyulan ihtiyaç önemli ölçüde azalmıştır. Klinik rutin uygulamada, suni tohumlama veya embriyo transferi sonucu elde edilen gebelik oranlarının daha yüksek oranlara ulaşması için korpus luteumun gelişiminin yanı sıra ovaryum işlevselliğini değerlendirmek ve kontrol etmek için daha doğru ve güvenilir yöntemlerin uygulanmasına dayalı programlar geliştirildi. Bu programların gerçekleştirilmesi sırasında ovulasyon ve östrus senkronizasyonu hormonal ve mekanik yöntemlerle sağlanmaktadır. Senkronizasyon programlarındaki prostaglandin enjeksiyonu aktif korpus luteumun gerilemesine yol açması temeline dayanmaktadır. Ancak her uygulama beklenen sonucu ortaya koyamayabilmektedir. İfade edilen belirsizlik, prostaglandin etkisinin enjeksiyondan önce foliküllerin durumu, kandaki progesteron seviyeleri ve manda ovaryumlarındaki korpus luteum çapı gibi birçok özelliğe bağlı olmasından kaynaklanmaktadır (Brito ve ark. 2002). Bununla birlikte, GnRH ve prostaglandin kombinasyonunun uygulanması daha yüksek etkinlik göstermektedir (GnRH, prostaglandinden sonra uygulanır; Neglia ve ark., 2001a). Sığırlarda yaygın olarak kullanılan ve her iki aktif maddeyi de içeren Ovsynch protokolü ile prostaglandin ve GnRH enjeksiyonları, östrus döngüsü gösteren ve göstermeyen hayvanlara ovulasyonu senkronize etmek için belirli günlerde uygulanmıştır (Pursley ve ark. 1995). Hayvancılık endüstrisi, hayvan fizyolojik mekanizmalarını optimize etmek için veterinerlik alanındaki biyoteknolojik gelişmelerle desteklenebilir. Veterinerlik alanındaki biyoteknolojiler ve özellikle de reprodüksiyon, küresel olarak çiftlik sahipleri tarafından üretim çıktılarını artırmak ve elde edilmesinin daha zor olduğu düşünülen yüksek verimlilik seviyesine ulaşmak için kullanılmaktadır. Ayrıca biyoteknoloji hayvanlar arasında bulaşıcı hastalık olasılığını da ortadan kaldırmaktadır. Üreme teknolojileri, yaygın olarak kullanılan suni tohumlama (AI) gibi yöntemlerin yanı sıra hayvan klonlama gibi son derece karmaşık yöntemleri de içermektedir. Daha az uygulanan ancak daha etkin olan diğer reprodüktif teknikler; genetik materyalin (embriyo veya gamet hücreleri) kriyoprezervasyonu, oosit toplama (OPU) yöntemi ile birlikte uygulanan in vitro embriyo üretimi (IVEP), sperma/embriyo cinsiyet tayini, çoklu ovulasyon ve embriyo transferidir (MOET). Bu teknolojiler arasında manda reprodüksiyonunda oldukça avantajlı olduğu kanıtlanmış teknolojiler şunlardır: Yavruların genotip gelişimini artırmak için erkek ebeveynden istenilen özelliklere yönelik seçimi destekleyen çok önemli bir yöntem olan Suni Tohumlama, dişi ebeveynlerin katkısına yönelik seçimi temel alan ve aynı zamanda nesiller arası süreyi kısaltan MOET programları, son olarak IVEP ile kombinasyon halinde kullanılan OPU yöntemi hayvan donörlerinden uzun bir süre boyunca her donörden en fazla sayıda transfer edilebilir embriyo elde etmek için kullanılan altın yöntemlerdir (Gasparrini, 2002). Embriyoların implantasyondan önceki aşamada in vitro oluşturulduğu yardımcı üreme teknolojileri (ART), infertil insan ve hayvanların tedavisinde ve yönetiminde önemli bir role sahiptir (Rodriguez-Martinez, 2012; Clarke, 2006). Aslında, bu in vitro teknikler büyükbaş yetiştiricilerine yeni fırsatlar sunmakta, özellikle süt çiftliklerine, genetik olarak iyileştirilmiş bireylerin dağılımını arttırırken kısırlıkla başa çıkma olanağı sağlamaktadır. Suni tohumlamanın uygulaması, yüksek genetik değere sahip erkeklerden sperma alınması, sulandırılması ve dişi alıcılara aktarılmasını içermektedir. Suni tohumlama, çiftçilerin sürülerinin kompozisyonunu genetik olarak iyileştirmek için en iyi erkekleri seçmelerine ve ayrıca hızlı bir şekilde bir erkek mandadan birden fazla yavru elde etmelerine olanak sağlamaktadır. Suni tohumlamanın genetik, ekonomik ve sıhhi konularda hayvancılık endüstrisine sağladığı katkı büyüktür. MOET tekniği veya süperovülasyon embriyo transferi ile takip edilerek, östrus siklusunu düzenlemek ve genellikle tek bir ovulasyon ile karakterize olan türlerde çok sayıda ovulasyon elde etmek için tasarlanmıştır (Dieleman ve Bevers, 1987). Oosit toplanması tekniği, canlı donörlerden ultrasonografi kılavuzluğunda oositlerin transvajinal olarak alındığı in vivo gerçekleştirilen bir tekniktir. Kullanılabilen hayvan kategorileri MOET yöntemine göre daha fazla olduğundan bu yönteme bir alternatif olarak kullanılabilir. Örneğin üreme aktivitelerini uyaramayan hormonlar ile tedavi gören dişiler, üretim yaşamının son aşamalarındaki hayvanlar, üreme yollarında belirli kusurlar oluşmuş dişiler, 3-4 aylık hamile sığırlar (Galli ve ark., 2001) veya siklik aktivite göstermeyen puberte öncesi dişilerde MOET'e alternatif olarak kullanılabilir. Bu yöntem, IVP'ye eşit bir teknik olan in vitro embriyo üretiminin (IVEP) popülaritesinin artmasına kaçınılmaz olarak katkıda bulunmuştur. Geleneksel MOET tekniğinden en önemli farkı, OPU'nun hormonlarla ön tedaviye gereksiniminin olmayışıdır. Hayvanın reprodüktif siklusuna herhangi bir müdahalesi yoktur ve bu nedenle tedavi edilen dişiyi olumsuz etkilemez, aksine yumurtalık kistlerinin ve diğer problemlerin tedavisinde olumlu etkisi olabilir. Mandalarda FSH dozu ve bekleme periyodu süresi ile ilgili farklı ve sınırlı bilgilerin olduğu dikkate alınarak, bu tez ile P4 varlığında (deney 1) iki farklı stimülasyon FSH tedavisi (120 ve 240 mg FSH) ile OPU tekniğinin etkileri değerlendirildi. Ayrıca üç farklı periyotta (28-32 saat, 40-44 saat ve 64-68 saat) en iyi OPU tekniğinin kumulus oosit kompleksleri eldesi ve bunların in vitro blastosist gelişimleri üzerine etkileri araştırıldı (deney 2). Bu çalışmada, FSH tedavisinin mandalarda oosit yeterliliğini ve embriyo üretimini iyileştirdiği gösterildi. Spesifik olarak, 3 günlük bir protokol dahilinde günde iki kez 40 mg FSH uygulaması ile donör başına elde edilen iyi kalitede blastosist sayılarının beş kat artırdığı görüldü. Ayrıca, oositlerin gelişimsel yeterliliklerini kazanabilmeleri için sığırlara kıyasla daha kısıtlı bekleme sürelerinin gerekli olduğunu saptandı. Mandalarda IVEP uygulamasının yaygınlaştırılmasının kolaylaştırılması, FSH6 uygulamasının 28-32 saatlik bekleme periyodu ile birleştiğinde, daha yüksek blastosist üretimi ile ilgili verimliliğin artmasına yol açtığı mevcut tezin umut verici sonuçları ile iddia edilebilmektedir. Bununla birlikte, bu gelişmenin yeterliliğinin değerlendirilebilmesi için elde edilen oositlerin embriyo transferi sonrası gebelik oranlarını artırıp artırmadığı ile ilgili daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir

Özet (Çeviri)

This study was conducted to evaluate the effect of various FSH amounts and coasting times prior to ovum pick-up (OPU) in bubaline follicle development and oocyte competence. Two experiments were done during the study. Exp 1 contained two treatments of FSH: 40 mg FSH injected three times (FSH3) or six times (FSH6). The injections were done 2 days after dominant follicle ablation and OPU with a 40-44 hours of coasting time. In Exp 2 FSH6 protocol was followed by 28-32h (C1), 40-44 h (C2), or 64-68h (C3) of coasting time and then OPU was done. The cumulus oocyte complexes (COCs) were categorised as matured/fertilized and cultured in vitro. Comparing to the control group, it was observed that FSH6 programme has increased the total follicle, grade 1,2 and fast-developing blastocyst and good quality oocyte, and proportion numbers. When C3 was compared to C1 and C2 the good quality oocyte percentage and blastocyst rates have decreased. In the C1 group the percentage of fast blastocyst numbers were higher than C3, meantime these values were intermediate in C2. At the end, it is suggested that the FSH6 + C1 protocol can be preferred as it is more efficient in improving the blastocyst yields for super stimulation of ovaries in buffaloes.

Benzer Tezler

  1. IVF yapılan hastalarda progesteron priming ile GNRH antagonist tedavi protokolünün karşılaştırılması

    Comparison of progesterone priming and GNRH antagonist treatment protocol in patients undergoing İVF

    ABDULHALİM AYAZ

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Kadın Hastalıkları ve DoğumKahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SÜLEYMAN MURAT BAKACAK

  2. Erkeklerde düzenli egzersizin endojen üreme hormonları üzerine etkisi

    The effect of the men's regular exercise on endogenic reproductive hormones

    MUHAMMED ÖNİZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    FizyolojiOndokuz Mayıs Üniversitesi

    Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. YILDIRIM KAYACAN

  3. Over foliküler atrezide FSH uygulamasının granüloza hücreleri mitokondrionları üzerinden etkisinin incelenmesi

    Investigation of the effect of FSH application on granulosa cells mitochondria in ovarian follicular atresia

    MELTEM ÜÇÖZ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    Histoloji ve EmbriyolojiManisa Celal Bayar Üniversitesi

    Histoloji ve Embriyoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MAHMUT KEMAL ÖZBİLGİN

  4. Erken foliküler fazdaki FSH/LH oranının matür oosit sayısına ve embriyo gelişimine etkisinin araştırılması

    Investigation of the effect of FHS/LH ratio in the early follicular phase on number of mature oocytes and embriyo development

    ÖZGÜR ARAT

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2015

    Kadın Hastalıkları ve DoğumFırat Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ZEHRA SEMA ÖZKAN

  5. İnfertil hastalarda IVF öncesi FSH/LH oranının gebelik başarısı üzerine etkisinin araştırılması

    Investigation of the effect of FSH/LH ratio on pregnancy success before İVF in infertile patients

    TUĞÇEHAN ŞİMŞEKLER

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    Kadın Hastalıkları ve DoğumNecmettin Erbakan Üniversitesi

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET CENGİZ ÇOLAKOĞLU