Geri Dön

XIX. asır Türk edebiyatında Jean Jacques Rousseau tesiri

Jean Jacques Rousseau in 19th century Turkish literature

  1. Tez No: 753312
  2. Yazar: FATMA ŞENİZ FEYZİOĞLU
  3. Danışmanlar: PROF. DR. ERDOĞAN ERBAY
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Türk Dili ve Edebiyatı, Turkish Language and Literature
  6. Anahtar Kelimeler: Enlightenment, Middle Ages, Intellectual, Individual, Romance, Nature, Liberty, Tradition, Modern, Aesthetic, Criticism, Belief, Subjectivity, Contrast, Metaphysics
  7. Yıl: 2022
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Atatürk Üniversitesi
  10. Enstitü: Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 329

Özet

Avrupa'da Whig Devrimi'yle başlayarak Fransız İhtilali'yle zirve yapan Aydınlanma hareketi; düşünsel, toplumsal, kültürel ve siyasî yönleriyle düşünce tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul edilir. Orta Çağ'da hâkim olan inanç ve düşüncelerden kopuşun yaşandığı bu dönemde akılcılık, bilimcilik, hümanizm, ilerlemecilik ve liberalizm gibi düşünceler dönemi yönlendiren muharrik güçlerdir. Dönemin karakterini belirleyen bu düşünceler aksiyoner ve pratik düşünürler eliyle geniş halk kitlelerine ulaştırılmıştır. Jean Jacques Rousseau, Aydınlanma hareketi ile her ne kadar idealler noktasında yakın fikirler taşısa da hassas mizacının getirisiyle Aydınlanmanın evrensellik projesinin ana kaynakları olan aklî ve bilimsel argümanları yetersiz bulur ve insanın diğer önemli yetileri olan his ve sezgiyi de evrensel kurtuluş planına dâhil etmeye çalışır. Aydınlanma hareketine zıt istikamette siyasal, içtimaî sahada ürettiği hissi ve vicdani fikir yoğunluğun rehberliğinde Rousseau, topluluklar için yeni bir yol ayrımı teklif eder. Rousseau, başta din ve ifadede olmak üzere özgürlüğün tüm alanlarda yaygınlaşmasını savunması, hümanizm, demokrasi ve tolerans gibi düşünceleri güçlü kalemi ile ifade ederek bilinçli bir uyanışı sağlaması nedeniyle Romantik hareketin öncüsü hatta kimilerine göre babası kabul edilmiştir. Rousseau'nun, Fransa'da kaldığı sürece geleneksel Avrupa ön kabullerine karşı yürüttüğü fikir mücadelesi, çağdaşları tarafında oldukça radikal söylemler barındırdığı gerekçesiyle çağın anlaşılamayan ve anlaşılamadığı için de istenmeyen şahsiyeti ilan edilir. Kıta Avrupa'sında on sekizinci asır itibarıyla yaşanan Aydınlanma ve Rousseau önderliğinde başlayan romantik fikirler mücadelesi, 19. asırda olgun meyvelerini vererek süreçlerinin yavaş yavaş sonuna gelmişken Osmanlı Aydınlanması için daha yeni düğmeye basılmıştır. Bürokratlar eliyle başlatılan siyasal ve askerî Batılılaşmanın tabii sonucu olarak nitelendirilebilecek Avrupai fikir akımları ile bu türden karşı karşıya geliş bürokrat vasfı taşıyan ve halkın hamisi vazifesini benimseyen Osmanlı üdebâsı için de oldukça çetin bir süreçtir. Sadece siyasal ve içtimaî saha da değil edebî sahada da yenileşmenin belirgin başlangıcı olarak kabul edilen Tanzimat Devri, geçmişin mirasının kâfi gelmediği düşüncesi ile gelenekten ciddî kopuşları da ifade eder. Osmanlı bürokrat üdebâsının Batı fikir yapısını tanımada en önemli kaynağı olan dönemin tercüme hareketi siyasal, içtimaî ve edebî sahada Osmanlının uyanışını da işaret eder. Lakin ortada medeniyet faklarına dayalı ciddi bir de adaptasyon sorunu mevcuttur. Tercümeler esnasında Osmanlı kimliğini korumak maksatlı tercüme edilen esere karşı sergilenen bilinçli sadakatsizlik, tercümanın şahsi seçimlerini yansıtması dolayısıyla sistematikten uzak ve düzenli olmayan eser tercümelerinin Osmanlı Aydınlanmasına baştan savma bir yön verdiği aşikârdır. Bu bağlamda, tez çalışmamızda eserleri en çok tercüme edilen Aydınlanma filozofu ve romantizmin fikir mimarı olan Jean Jacques Rousseau'nun Osmanlı siyasal, içtimaî, edebî duyuş ve düşünüş iklimine katkıları incelenmiştir. Bu kapsamda Rousseau'nun Osmanlı'nın resmî ideolojisi ve geleneksel içtimaî ön kabulleri ile uyuşmayan siyasal düşüncelerine edebî eserlerinde ziyadesiyle yer veren Yeni Osmanlılar Cemiyeti'nin keskin kalemleri olan Namık Kemal ve Ziya Paşa'nın eserlerindeki iz düşümleri ele alınmış, geç dönem romantizminin tesirinde 'ben'ini ararken tabiat, metafizik, aşk, keder, ölüm vb. temaları ile mücadele eden Abdülhak Hâmid'in eserlerinde özel manada Rousseau'nun ve genel manada romantizmin varlığı araştırılarak incelenmiştir. Anahtar Kelime: Aydınlanma, Orta Çağ, Aydın, Birey, Romantizm, Tabiat, Hürriyet, Gelenek, Modern, Estetik, Eleştiri, İnanç, Öznellik, Tezat, Metafizik

Özet (Çeviri)

The Enlightenment movement, which started with the Whig Revolution in Europe and peaked with the French Revolution, is accepted as the beginning of a new era in the history of thought with its intellectual, social, cultural and political aspects. In this period, when there was a break with the beliefs and thoughts that were dominant in the Middle Ages, ideas such as rationality, scientism, humanism, progressivism and liberalism were the driving forces that led the period. These ideas which determined the character of the period were conveyed to large masses of people by the hands of actionist and practical thinkers. Although Jean Jacques Rousseau has close ideas with the Enlightenment movement in terms of ideals, with the return of his sensitive temperament, he finds the reason and scientific arguments, which are the main sources of the universality project of Enlightenment, insufficient and tries to include feeling and intuition, which are the other important abilities of man, in the universal salvation plan. Rousseau proposes a new crossroads for communities, guided by the feeling and conscientious opinion he produced in the political and social field in the opposite direction to the Enlightenment movement. Rousseau is considered the pioneer of the Romantic movement, even the father of some, because he advocated the spread of freedom in all areas, especially in religion and expression, and provided a conscious awakening by expressing ideas such as humanism, democracy and tolerance with his strong pen. Rousseau's intellectual struggle against traditional European presuppositions during his stay in France is declared as the undesirable and undesirable personality of the era, on the grounds that it contains very radical discourses by his contemporaries. While Enlightenment experienced in continental Europe as of the eighteenth century and the struggle of romantic ideas that started under the leadership of Rousseau came to the end of its processes by giving its mature fruits in the nineteenth century, a new button was pressed for the Ottoman Enlightenment. This kind of confrontation with the European intellectual movements, which can be described as the natural result of the political and military Westernization initiated by bureaucrats, is a very difficult process for the Ottoman notions, who are bureaucrats and have adopted the duty of being the protector of the people. The Tanzimat Era, which is accepted as the clear beginning of innovation not only in the political and social field, but also in the literary field, also expresses serious breaks from tradition with the thought that the legacy of the past is not enough. The translation movement of the period, which is the most important source of the Ottoman bureaucrats in recognizing the Western mentality, also indicates the awakening of the Ottoman Empire in the political, social and literary field. However, there is also a serious adaptation problem based on civilizational differences. It is obvious that the conscious disloyalty displayed towards the translated work in order to protect the Ottoman identity during the translations, and the unsystematic and irregular translations of the work, reflecting the personal choices of the translator, gave a sloppy direction to the Ottoman Enlightenment. In this context, the reflections of Rousseau in the works of Namık Kemal and Ziya Pasha, the sharp pens of the New Ottomans Society, giving a great place to Rousseau's political thoughts that were incompatible with the Ottoman's official ideology and traditional social presuppositions in their literary works, were discussed. Existence of romanticism in general and Rousseau in particular is also examined in Abdülhak Hâmid's works, who struggled with such themes as nature, metaphysics, love, grief, death, etc. in the search for“I”under the effect of Kate romanticism.

Benzer Tezler

  1. Tanzimat dönemi Türk edebiyatında romantizm-realizm tartışmaları üzerine bir inceleme

    Examination on the arguments of romanticism-realism in Turkish literature in the period of tanzimat reforms

    HALEF NAS

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2012

    Türk Dili ve EdebiyatıEge Üniversitesi

    Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FAZIL GÖKÇEK

  2. XIX. ve XX. yüzyılda Kütahya'da edebî muhît

    Literary milieu of Kütahya in 19th& 20th century

    AYŞE KANDEMİR YAZICI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    Türk Dili ve EdebiyatıDumlupınar Üniversitesi

    Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. KADİR GÜLER

  3. Mehmed Fevzî Efendi: Kevâ'ib-i şi'r ü inşâ (inceleme-metin)

    Mehmed Fevzî Efendi: Kevâ'ib-i şi'r ü inşâ (analysis-text)

    DİLARA AYDIN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Türk Dili ve Edebiyatıİstanbul Üniversitesi

    Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ FATİH ODUNKIRAN

  4. Cumhuriyet Dönemi Türk romanlarında realizm (1923-1950)

    Realism in Turkish novels of the Republican period (1923-1950)

    DİLAN YAMAÇ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Türk Dili ve EdebiyatıMarmara Üniversitesi

    Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. BAKİ ASİLTÜRK

  5. Tarih-i Edebiyat-ı Garbiye

    Tarih-i Edebiyat-ı Garbiye

    İLKNUR BALIKÇI

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2014

    Türk Dili ve EdebiyatıKocaeli Üniversitesi

    Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. HAKAN BEHÇET SAZYEK