Geri Dön

The Kurdish tribes in the Ottoman-Iranian relations (1876-1914)

Osmanlı-İran ilişkilerinde Kürt aşiretleri (1876-1914)

  1. Tez No: 800888
  2. Yazar: SAMAN FATAH
  3. Danışmanlar: PROF. DR. ALİ FUAT ÖRENÇ
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Tarih, History
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Tarih Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 340

Özet

Tarih boyunca Osmanlı-İran ilişkilerinde aşiretler ve sınır tartışmaları belirleyici bir unsur olmuştur. İki komşu İslam devleti arasındaki nüfuz mücadelesi ve sınır sorunlarında Kürt aşiretlerin daima birincil gündem olması ise dikkati çekmektedir. Osmanlı-İran ilişkilerinde Kürt aşiretlerinden kaynaklı sorunlar 19. yüzyılın ortalarından itibaren yoğunlaşmaya başlamıştır. Bu sorunların derinleşmesinde ve mücadelenin şiddetlenmesinde her iki devletin mezhep politikaları da etkili olmuştur. Osmanlı ile İran arasındaki sınır ve aşiret sorunları, bölge ile yakından ilgilenen İngiltere ve Rusya'nın da denkleme dahil olmasıyla uluslararası bir mahiyet kazanmıştır. Kürt aşiretleri ve sınır sorunları Osmanlı tahtına Sultan II. Abdülhamid'in çıkması ve ardından 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi'nde Osmanlı'nın ağır bir yenilgi almasıyla farklı bir mecraya yönelmiştir. Savaş ardından imzalanan 1878 Berlin Antlaşması'na göre Kürt aşiretleri sorunu ile Ermeni sorunu içiçe girmiştir. Bu sürecin diğer bir önemli gelişmesi ise 1879-1880 yıllarında Osmanlı vatandaşı olan Şeyh Ubeydullah'ın ilk kez birçok Kürt aşiretini ortak bir siyasi amaç altında birleştirme çalışmalarıdır. Şeyh Ubeydullah önce günümüzde Irak sınırlarında olan İmadiye (Amedi) şehri civarında Osmanlı idaresine isyan etmeye kalkıştıysa da başarılı olamamıştır. Ardından İran, Kürt aşiretlerinin yardımıyla kısa sürede Azerbaycan'ın Kürt bölgelerinin çoğunu kontrolü altına almıştır. Şeyh Ubeydullah ayaklanması Osmanlı ile İran arasında siyasi ve diplomatik bir krize sebep olmuştur. İranlı Devlet adamları, Kürt aşiretlerinin İran'a yönelik saldırılarından Osmanlı'yı mesul tutarken, Osmanlılar da Şeyh Ubeydullah'ın ayaklanmasından İranlıların Kürtlere yönelik muamelesini sorumlu tutmuştur. Bâbıali, başlangıçta isyana karşı sert bir tavır almasa da İran'ın Rusya ve İngiltere'nin arabuluculuk desteği ile Osmanlı üzerindeki baskıları artırması üzerine durum değişmiştir. Nitekim II. Abdülhamid, Şeyh Ubeydullah'ı Medine'ye sürgüne göndermiştir. Şeyh Ubeydullah'ın sürgün edilmesinden sonra Bâbıali, Sünni Kürtlere karşı daha yumuşak bir politika izlemeye başlamıştır. Şeyh Ubeydullah'ın isyanı sırasında ve sonraki yıllarda Kürt aşiretlerden kaynaklı Osmanlı-İran mücadelesi farklı alanlara yayılmıştır. Şöyleki Süleymaniye-Sine (Senendec), Hanekin-Kirmanşah bölgeleri arasında, yaylak kışlak, sığınma ve hakimiyetin belirsizliği nedeniyle, Caf, Hemevend ve Sencabi gibi göçebe Kürt aşiretleri, iki devlet arasında birçok siyasi anlaşmazlığa sebep olmaya başlamıştır. Bu süreçte Osmanlı'ya bağlı Kürt aşiretlerinden olan Caf, Osmanlı-İran sınırında geniş bir bölgeye yayılmıştı. Bu aşiretin her yıl kış aylarını Osmanlı topraklarında geçirmesi ve yazın İran yaylalarına taşınması, İranlı yetkililerin protestolarına neden olmaktaydı. İranlılar, Osmanlılardan Caf kabilesinin kendi sınırlarına geçişinin engellemelerini talep ederken, bir yandan da kabileyi daimi olarak kendilerine çekmeye çalışmaktaydılar. Osmanlı yetkilileri ise bu büyük aşireti iskân etmeye çalışmış iseler de sorun I. Dünya Savaşı yıllarına kadar devam etmiştir. Osmanlı-İran sınır sorunlarında Hemevend aşireti hem İran hem de Osmanlı tarafı için zarar oluşturuyordu. Bu aşiret Kirmanşah, Süleymaniye ve Kerkük'teki Osmanlı ve İran ticaret konvoylarına tehdit oluşturmuştu. Hemevend aşiretini kontrol altına alabilmek için iki ülke birlikte tedbir almıştır. Sonunda Osmanlı-İran ortaklığı ile aşiret reisleri öldürülmüş, hapsedilmiş veya sürgüne gönderilmiştir. Hemevendlerin Kirmanşah ve Hanekin arasındaki sınır bölgelerine sürgün edilmesinden sonra, İran destekli Sencabi aşireti Kasr-ı Şirin bölgesinde büyük nüfuz kazanmıştır. Hatta İran tarafından Kasr-ı Şirin sınır bölgesinin koruyucusu olarak atanmışlardır. Senjabi aşiretinin Kasr-i Şirin sınırında etkili olması, İran ile Osmanlı arasında mülkiyeti henüz kararlaştırılmamış olan bölgede İngilizler tarafından petrolün bulunmasıyla aynı zamana denk gelmiştir. Dolayısıyla bölgenin önemi artmış ve çatışmalar şiddetlenmiştir. Şii mezhepine yakınlığı bulanan Senjabi aşireti, daha sonraki yıllardaki sınır belirleme sürecinde İran'a destek olmuştur. Bu aşiret, mezhepleri Şiilere yakın oldukları için Kirmanşah'daki diğer aşiretlerle birlikte, Zahab bölgesinin İran mülkiyetine geçmesine yardımcı olmuştur. Osmanlı-İran sınır boylarındaki uzun süreli Kürt aşiretleri çatışmaları, belirsiz sınır hatları, Osmanlı Devletinin Sultan II. Abdülhamid döneminde öne çıkardığı İslam Birliği politikası ve 1905-1912 yılları arasında İran'daki iç siyasi istikrarsızlık, hem Azerbaycan Eyaletindeki Kürt bölgelerinin çoğunun, hem de İran'daki Kürdistan Eyaletinin birkaç bölgesinin Osmanlı tarafından ilhakını kolaylaştırmıştır. Osmanlıların bu bölgeleri ele geçirmesini kolaylaştıran etkenlerden arasında; Kürt Şikak aşireti reisi Cafer Ağa'nın Azerbaycan idarecisi tarafından öldürülmesi, Kürt Bağzade aşiretinin bir Amerikan misyonerinin öldürülmesi olayı nedeniyle İran makamları tarafından cezalandırılması, İran'ın hâlâ tartışmalı bölgelerde gümrük kapıları açması ve Mengor aşiret reisi Hamza Ağa'nın Osmanlı Devletine sığınması gibi etkenleri de saymak gerekir. Osmanlı Devleti, günümüzde İran sınırlarında yer alan ele geçirdiği bu Kürt bölgelerini yönetebilmek ve elinde tutabilmek için Sultan II. Abdülhamnid döneminde kurulan Hamidiye Alaylarına, Şeyh Ubeydullah oğlu Şeyh Sadık'a ve İran yönetiminden memnun olmayan bölgedeki digger Kürt aşiretlerine bel bağlamıştı. Şurasını belirtmek gerekir ki Osmanlılar, Kürt bölgesinde kaldıkları yedi yıl boyunca çoğu Kürt aşiretinin desteğini almakta başarılı olmuşlardır. Osmanlı'nın Kürt aşiretlerine yönelik uyguladığı bu ılımlı siyaset, hakimiyeti dışında kalan diğer bazı aşiretlerin de Osmanlı himayesine girme taleplerine yol açmıştır. Osmanlı Hükümeti, İran'ın Kürt bölgelerinde gücünü pekiştirdikten sonra bölgeye yönelik politikalarında değişikliğe gitmiştir. Babıali, iki ülke arasındaki tarihi anlaşmalara dayanarak, İran'ın bütün Sünni Kürt bölgelerinin Osmanlı'nın bir parçası olduğunu iddia etmeye başlamıştır. Fakat bu politkalarda kalıcı başarı sağlanamamıştır. Zira, Sultan II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesi sonrası yaşanan iç karışıklıklar, ardından 1911 Tablusgarp ve 1912 Balkan Savaşları ile gündem tamamen değişmiştir. Hatta Osmanlı, İran'ın isteği üzerine 1912'de Rusya ve İngiltere'nin baskısıyla, 1905 öncesi sınırlara çekilmek zorunda kalmıştır. Azerbaycan Eyaleti'ndeki Kürt bölgelerinin Osmanlılar tarafından boşaltılmasından sonra, buradaki aşiretler tekrar İran'a bağlanmıştır. Ancak Azerbaycan'da Rus etkisinin artmasıyla İran'ın hakimiyeti zayıflamış ve bölgedeki Kürt milliyetçi hareketleri güçlenmiştir.

Özet (Çeviri)

Throughout history, tribes and border disputes have played pivotal roles in shaping the relations between the Ottoman Empire and Iran. It is important to highlight that the Kurdish tribes have consistently been at the forefront of the struggle for influence and border issues between these neighbouring Islamic states. The challenges stemming from Kurdish tribes within Ottoman-Iranian relations started to escalate in the mid-19th century. The sectarian policies pursued by both states significantly contributed to exacerbating these problems and intensifying the power struggle. Meanwhile, the involvement of England and Russia, deeply invested in the region, further internationalized the border and tribal disputes between the Ottoman Empire and Iran. From the late 19th century, as efforts to define the border between the Ottoman Empire and Iran intensified, the Kurdish tribes started playing an increasing role in the border disputes between the two powers. With the accession of Sultan Abdulhamid II, a new phase in Kurdish society began in which the Tariqa sheikhs gained a tremendous political position. The most prominent of them was Sheikh Ubeidullah Nehri, who managed to unite many Kurdish tribes under a common political goal after the Russo-Turkish War of 1877-1878. He revolted first around Amedi against the Ottoman local authorities and then, with the help of Iranian Kurdish tribes, briefly took control of most of the Kurdish regions of the Azerbaijan province and parts of the Kurdistan province of Iran. The rebellion of Sheikh Ubeidullah Nehri resulted in massive casualties and led to a political and diplomatic crisis between the Ottoman Empire and Iran. While the Iranians held the Ottoman Empire responsible for the Kurdish tribes' attacks on Iran, the Sublime Porte blamed the Iranian treatment of the Kurds for the uprising. However, eventually, both countries cooperated to end the rebellion and Sheikh Ubeidullah was exiled to Madinah by the Ottoman Empire. Along with the uprising of Sheikh Ubeidullah, the nomadic Kurdish tribes in the regions of Sulaymaniyah-Sinna and Khanaqin-Kermanshah, due to their seasonal migration, refuge, and ambivalent allegiance, became the source of many political and security problems between the two states. The most important of these tribes were the Jaf, Hamawand, and Sanjabi tribes. The Jaf, while being an Ottoman tribe, were migrating each year for their summering pastures in Iranian territories, which caused protests from Iranian officials. Although Ottoman authorities constantly tried to resettle the tribe, they continued to move between the two states until the years following World War I. Meanwhile, the Hamawand tribe, which is known as a rebel tribe, was a threat to trade convoys in Kermanshah, Sulaymaniyah, and Kirkuk. Eventually, with the help of both states, their tribal chiefs were killed or imprisoned, and tribal members were exiled. After the expulsion of the Hamawands from the border areas between Kermanshah and Khanaqin, the Sanjabi tribe, which was an Iranian subject, became very dominant until they were made governors of Qasr-i Shirin by Iran. The appointment of the Sanjabi tribe as border guards in Qasr-i Shirin coincided with the discovery of oil in the area, whose ownership had not yet been decided between the Ottoman Empire and Iran. Later, during the border demarcation, this tribe, along with other tribes in Kermanshah, helped with Iran's ownership over their region. The prolonged tribal conflict, the unclear borderline, the Ottoman's pan-Islamism policy, and political instability inside Iran between 1905 and 1912 led to the occupation of most of the Kurdish regions of Azerbaijan province and several parts of Kurdistan province by the Ottomans. In conducting this task, the Ottoman Empire relied on the Hamidiye Cavalry regiments, Sheikh Sadiq, the son of Sheikh Ubeidullah Nehri, and the Kurdish tribes who were dissatisfied with the Iranian ruling manner in the Kurdish regions of Azerbaijan and Kurdistan provinces. During their seven-year stay in these areas, the Ottomans were able to attract the support of most Kurdish tribes. In addition to that, after consolidating their power in the Kurdish regions of Iran, the Ottomans claimed that all Sunni Kurdish areas of Iran were historically part of the Ottoman Empire. However, in 1912-1913, Ottomans finally withdrew from what became later Iranian territories and the two states agreed to define the borderline and resolve the border disputes between them.

Benzer Tezler

  1. 1876-1877 Osmanlı-Rus Harbinde Kürt aşiretlerinin rolü

    The role of Kurdish tribes in the Ottoman-Russian War of 1876-1877

    EKREM ALTUN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Uluslararası İlişkilerİstanbul Ticaret Üniversitesi

    Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ AYŞEM BİRİZ KARAÇAY

  2. Osmanlı-Rus-İran hudut boylarında yaşayan Kürt aşiretlerinin bölgesel ilişkilere etkisi (1850-1900)

    The influence of Kurdish tribes living in the Ottoman-Russian-İranian borders on the regional relations (1850-1900)

    FEHMİNAZ ÇABUK

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    TarihErciyes Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. GÖKHAN BOLAT

  3. XIX. yüzyıl Hakkâri ve çevresinde Kürt-Nasturi ilişkileri

    Kurdish-Assyrian relations in and around Hakkâri XIXth century

    MEHMET SABRİ DENİZ

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    TarihMardin Artuklu Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. İBRAHİM ÖZCOŞAR

  4. Tahran Sefiri Ali Galib Bey'in Merkezle Muhâberât Evrâkı'nın(1893-1895) transkripsiyon ve değerlendirilmesi

    Tehran Ambassador Ali Galip Bey?s correspondence documents with Head Office (1893-1895)

    DİLEK ŞAHİN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2010

    TarihMarmara Üniversitesi

    Tarih Bölümü

    PROF. DR. UFUK GÜLSOY

  5. İmparatorluk ve Emirlik: Erdelan Emirliği Osmanlı ve İran İmparatorlukları arasında bir Kürt emirliği

    Empire and emirate: Emirate of Erdelan A Kurdish emirate between the Ottoman and Iranian Empires

    CAFER AÇAR

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    TarihMardin Artuklu Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. İBRAHİM ÖZCOŞAR