Siyaset sosyolojisi bağlamında insan/hayvan ayrımı ve otoimmünite
Human/animal discrimination and autoimmunity in the context of political sociology
- Tez No: 821402
- Danışmanlar: DOÇ. DR. CEM DOĞAN YAŞAT
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Sosyoloji, Sociology
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Sosyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Genel Sosyoloji ve Metadoloji Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 237
Özet
Bu çalışmada, siyaset felsefesi ve siyaset sosyolojisinin kurucu düşünürleri ve onların özellikle toplum-siyaset ilişkisi üzerine kaleme aldıkları metinlerin içinde toplumsal organizasyonun başlangıç noktası olarak yer alan insan doğası tartışmalarının analizine ağırlık verilmektedir. Söz konusu metinlerin, tarih-öncesi dönemde var olduğu spekülasyonunu öne sürdükleri insan doğasının ve ancak insan doğasının terk edilerek, doğal durumun dışına çıkılarak-sivil duruma geçilerek toplumsal organizasyonun kurulabilecek olması formüllerine sirayet eden doğa-insan-hayvan ayrımlarına dikkat çekmek istenmektedir. Tanım yapmanın, var olan kavramlar arasındaki ayrımı belirginleştirme işi olduğunu iddia eden çalışmamızda insan ve hayvan arasındaki farkın siyaset sosyolojisinin kurucu metinlerindeki insan doğası tartışmalarında kendisine yer edindiği öne sürülmektedir. Özellikle klasik dönem düşünürlerinin hukuk-politika-ahlak kavramlarını birbirinden ayrı şeyler olarak görmemeleri ancak modern dönem düşünürlerinin yasa-politika-doğa kavramlarını birbirinden ayırmaları söz konusu tarihsel momentin yol haritasını çıkarmaktadır. Bu maksatla, klasik ve modern dönem düşünürleri arasında kronolojik bir sıra ile ortaya çıkan dönüşüm takip edilmekte ve bu düşünürlerin kanonik metinleri insan doğası çerçevesinde incelenmektedir. Bu vesileyle, günümüz sosyo-politik organizasyonunda önemli bir yeri teşkil eden küreselleşmenin, ebedi barış fikrinin ve bu fikir ile ortaya çıkmış kozmopolitizm gibi konseptlerin tanımlarında yer alan içerirken dışlayan ilişkinin gösterilmesi hedeflenmektedir. İçerirken dışlamak ya da kendi kendisine karşı mücadele etmek, tıp literatüründeki bağışıklık sisteminin kendini kendisinin bir patojeni olarak görüp yok etmeye gayret ettiği bir grup hastalığı tanımlayan otoimmüniteye benzetilmektedir. İster doğal, ister hukuki gerekçelerle üzerinde hak iddia edilen egemenliğin politik metinlerde sıklıkla kullanılan hayvan figürleri aracılığıyla tesis edilmesi ve insan doğasını diğer tüm canlı varlıkların doğasından farklı, özgül olarak tanımlayan bu metinlerde yer almasının paradoksal olduğu öne sürülmektedir. Egemene emsal teşkil etmesi için ele alınan hayvan figürlerinin sivil durum kurulduktan sonra rafa kaldırılması ancak doğal durumdaki karmaşayı anımsatan iç savaşlar, doğal afetler, salgın hastalıklar gibi durumlarda risk altına giren egemenliğin yeniden sağlam bir zemine yerleştirilebilmesi için figüratif anlamda geri çağrılması kurgusal olarak kendi kendisine karşı mücadele veren otoümmin bir hastalık gibidir. Son kertede, insan ve hayvan arasındaki ayrımın, insanın kurgusal doğasında yer almadığını, bu doğanın insanla birlikte tüm hayvan türlerini de içermesi gerektiğini, aksi takdirde yine bu doğayla girişilebilecek olan mücadelenin insanın kendi kendisine karşı açtığı bir savaş olarak nitelendirmektedir. Bir Aydınlanma Dönemi düşüncesi olan ebedi barış fikrinin günümüzde insan-hayvan ayrımının değil, insan-hayvan-doğa birliğinin tesis edilmesiyle mümkün olabileceği öne sürülmektedir.
Özet (Çeviri)
This study focuses on the analysis of the founding thinkers of political philosophy and political sociology and the discussion of human nature, which is the starting point of social organization in their texts, especially on the relationship between society and politics. It is desired to draw attention to the nature-human-animal distinctions, which are reflected in the formulas of human nature, which the mentioned texts speculate to have existed in the prehistoric period, and that social organization can only be established by leaving human nature, leaving the natural state-coming civil state. In our study, which claims that making definitions is the task of clarifying the distinction between existing concepts, it is argued that the difference between human and animal has a place in the discussions of human nature in the founding texts of political sociology. In particular, the classical period thinkers did not see the concepts of law-politics-morality as separate things, but the modern period thinkers separated the concepts of law-politics-nature from each other, which draws the roadmap of the historical moment in question. For this purpose, the transformation that emerged between the classical and modern period thinkers in a chronological order is followed and the canonical texts of these thinkers are examined within the framework of human nature. On this occasion, it is aimed to show the relationship that includes and excludes in the definitions of globalization, the idea of eternal peace, which has an important place in today's socio-political organization, and concepts such as cosmopolitanism that emerged with this idea. To exclude while contain or to fight against itself is likened to auto-immunity in the medical literature, which describes a group of diseases in which the immune system sees itself as a pathogen of itself and tries to destroy it. It is argued that it is paradoxical that the sovereignty claimed for natural or legal reasons is established through animal figures, which are frequently used in political texts, and that it takes place in these texts that specifically define human nature as different from the nature of all other living beings. In order to set a precedent for the sovereign, the animal figures are shelved after the civil situation is established, but figuratively recalled so that the sovereignty, which is at risk in situations such as civil wars, natural disasters, epidemics, reminiscent of the turmoil in the natural state, so that the sovereignty can be re-established on a solid ground, fictionally struggling against itself It is like an auto-immune disease. In the last instance, it describes that the distinction between human and animal does not take place in the fictional nature of man, that this nature must include all animal species along with man, otherwise the struggle that can be waged with this nature is a war waged by man against himself. It is argued that the idea of eternal peace, which is an idea of the Enlightenment Period, can only be possible with the establishment of human-animal-nature unity, not human-animal separation.
Benzer Tezler
- Yeni bir toplumsal hareket olarak hayvan hakları
Animal rights as a new social movement
ALİ ÇELİK
Doktora
Türkçe
2024
SosyolojiAfyon Kocatepe ÜniversitesiSosyoloji Ana Bilim Dalı
PROF. DR. MEHMET KARAKAŞ
- Doğu-batı bağlamında kentleşme sürecine ilişkin eleştirel bir yaklaşım
A critical approach regarding urbanization process in the contex of east-west
HAKAN UMAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2009
SosyolojiDumlupınar ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü
YRD. DOÇ. DR. HASAN DURAN
- Alevi inançlarında hayvan mitolojisi ve tabusu
Animal mythology and table in flame beliefs
SUNA TUBA ÖCALAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Halk Bilimi (Folklor)Nevşehir Hacı Bektaş Veli ÜniversitesiTürk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ TUĞRUL BALABAN
- Hukuk sosyolojisine bir bakış: Eleştirel hukuk çalışmaları bağlamında ifade özgürlüğü
A look into sociology of law: Freedom of expression in the context of critical legal studies
EMİN DİRENÇ UYGUN
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
SosyolojiBaşkent ÜniversitesiSosyoloji Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ ONUR BİLGİNER