Sinirda kişilik bozukluğunda sosyal bilişsel beceriler ile çocukluk çaği travmatik yaşantilarin ilişkisi
The relationship between social cognitive skills and childhood traumatic experiences in borderline personality disorder
- Tez No: 835358
- Danışmanlar: PROF. DR. MEHMET RAŞİT TÜKEL
- Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
- Konular: Psikiyatri, Psychiatry
- Anahtar Kelimeler: Sınırda Kişilik Bozukluğu, Borderline, Sosyal biliş, Zihin kuramı, Zihinselleştirme, Empati, Bağlanma, Ebeveyn ihmali, İstismar, Borderline Personality Disorder, Borderline, Social cognition, Theory of mind, Mentalizing, Empathy, Attachment, Parental neglect, Abuse
- Yıl: 2023
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Tıp Fakültesi
- Ana Bilim Dalı: Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 97
Özet
Amaçlar: Sınırda (borderline) kişilik bozukluğu (SKB), bireyin kendisi başta olmak üzere pek çok alanda zorluklar yaratan ciddi psikiyatrik bir durumdur. SKB gelişiminde, tüm risk faktörleri arasından çocukluk çağı travmatik yaşantılarının özel bir rolü olduğu düşünülmüştür. Aynı zamanda, erken çocukluk döneminde ebeveyn ile kurulan ilişkinin özellikleri, sosyal bilişsel gelişimde normalden sapmalara yol açabilmektedir. Bununla birlikte, SKB'deki en ağır yeti yitiminin sosyal bağlamda olduğu için, bu bireylerin yaşadıkları sosyal ilişki zorlukları uzun süredir araştırılmaktadır ve alanyazında yeni sayılan sosyal biliş kuramının bu bağlamda sağladığı katkılar dikkat çekicidir. Ayrıca, SKB'nin bu alanlarda daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyduğu açıktır. Dolayısıyla, araştırmamızda SKB'nin, özellikle sosyal işlevsellik, sosyal biliş ve çocukluk çağı travmatik yaşantıları ile ilişkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırmamıza, 35 SKB tanısı konmuş birey ve 35 sağlıklı birey alınmıştır. Bu bireylerle yapılan görüşmede, yapılan ön klinik değerlendirmeden sonra DSM-5 Kişilik Bozuklukları için Yapılandırılmış Klinik Görüşme (SCID-5-PD) ile SKB tanısı konulmuş, daha sonrasında ise, DSM-5 için Yapılandırılmış Klinik Görüşme/Klinik Versiyon (SCID-5/CV) ile eştanılar ve dışlama ölçütleri değerlendirilmiştir. Araştırma için gerekli ölçütleri karşıladığı kesinleştirilen bireyler için, katılımcı veri formu doldurulduktan sonra, sırasıyla Sosyal İşlevsellik Ölçeği (SİÖ), Çocukluk Çağı Travmatik Yaşantıları Ölçeği (CTQ-28), Disosiyatif Yaşantılar Ölçeği (DES), Borderline Kişilik Envanteri (BKE), Temel Empati Ölçeği (TEÖ), Dokuz Eylül Zihin Kuramı Ölçeği (DEZİKÖ) ve Gözlerden Zihin Okuma Testi (GZOT) uygulanmıştır. Bulgular: SKB grubunda kontrol grubuna göre, DEZİKÖ, GZOT ve SİÖ toplam puanları anlamlı olarak daha düşük, BKE ve DES puanları ile CTQ-28 toplam puanı anlamlı olarak daha yüksekti. TEÖ toplam puanı ve alt ölçek puanları ise, iki grup arasında anlamlı bir farklılık göstermedi. SKB klinik özelliklerinin şiddetini temsil etmesi için BKE ölçek puanı temel alındı ve diğer klinik değerlendirmeler ile arasındaki bağıntılar incelendi. Öncelikle SKB grubu için yapılan bağıntı analizlerinde, BKE puanları ile; DEZİKÖ-2.derece zihin kuramı alt ölçek puanı, SİÖ toplam, kişiler arası işlevsellik, bağımsızlık/yetkinlik ve bağımsızlık/performans alt ölçek puanları arasında anlamlı negatif bağıntılar, DES puanı, CTQ-28 toplam, duygusal istismar ve duygusal istismar alt ölçek puanları arasında anlamlı pozitif bağıntılar bulundu. Çoklu regresyon analizinin sonucunda ise, BKE puanları ile anlamlı düzeyde bağıntılı bulunan değişkenlerden DES puanının BKE puanını anlamlı olarak yordadığı belirlendi. Daha sonra, BKE puanı temel alınarak yapılan analizler tüm katılımcılarda tekrarlandığında, BKE puanları ile; DEZİKÖ toplam, 2.derece zihin kuramı, ironi, metafor ve faux-pas alt ölçek puanları, GZOT toplam, pozitif emosyon ve nötr emosyon alt ölçek puanları, SİÖ-toplam, sosyal uğraşı ve sosyal çekilme, bağımsızlık düzeyi/yetkinlik, bağımsızlık düzeyi/performans, kişiler arası işlevsellik, boş zamanları değerlendirme ve öncül sosyal etkinlikler alt ölçek puanları arasında anlamlı negatif bağıntılar, DES puanı, CTQ-28-toplam, duygusal istismar, fiziksel ihmal, duygusal ihmal fiziksel istismar ve cinsel istismar puanları arasında anlamlı pozitif bağıntılar olduğu bulundu. Bunun üzerine, tüm katılımcılarda yapılan çoklu regresyon analizinin sonucunda, BKE puanı ile anlamlı düzeyde bağıntılı değişkenlerden DES ve DEZİKÖ toplam puanlarının, BKE puanını anlamlı olarak yordadığı belirlendi. Sonuç: SKB grubunda, sosyal işlevsellik ve sosyal biliş becerilerinin daha düşük, disosiyatif yaşantılar ve çocukluk çağı travmalarının daha fazla bulunması beklenen bir sonuçtur. Ayrıca, klinik tanı konmuş bireylerde SKB özelliklerinin şiddeti artarken, çocuklukta duygusal istismar maruziyeti ve bu zeminde gelişen disosiyatif yaşantıların sıklığında artış ve sosyal işlevsellikte düşüş olması da çeşitli çalışmaların sonuçlarıyla uyumludur. Hasta grubunda SKB şiddeti artarken sosyal biliş becerilerinde görülen değişim DEZİKÖ-2.derece zihin kuramı puanlarında azalma ile sınırlı kalmıştır. Tüm katılımcılardan oluşan grupta yapılan değerlendirmede ise, SKB şiddetindeki artışa, sosyal biliş becerilerinde alt ölçekler düzeyinde daha yaygın bir azalmanın eşlik ettiği bulunmuştur. Son olarak, sınırda kişilik özelliklerinin şiddeti üzerinde; SKB hastalarında disosiyatif yaşantıların, tüm katılımcılarda disosiyatif yaşantıların yanı sıra sosyal biliş becerilerinin belirleyici bir etki gösterdiği saptanmıştır. Araştırmamızın sonuçları, SKB'deki psikopatolojinin anlaşılmasına katkı sağlayabilir ve bu alanda yapılacak olan çalışmalar için yol gösterici olabilir.
Özet (Çeviri)
Objectives: Borderline Personality Disorder (BPD) is a serious psychiatric condition that causes difficulties in many areas, primarily for the individual. Among all the risk factors for the development of BPD, childhood traumatic experiences have been thought to play a particular role. At the same time, the nature of the relationship established with the parents in early childhood can lead to deviations from normal social cognitive development. However, since the most severe deficit in BPD occurs in the social context, the social relationship difficulties experienced by these individuals have been researched for a long time, and the contributions of the recent social cognition theory in this context are notable in the literature. Furthermore, it is clear that BPD needs more research in these areas. Therefore, our research aims to evaluate the relationship between BPD, especially social functionality, social cognition, and childhood traumatic experiences. Method: We took 35 individuals diagnosed with BPD and 35 healthy individuals for our research. After the preliminary clinical evaluation with the participants, BPD was diagnosed with Structured Clinical Interview for DSM-5 Personality Disorder (SCID-5-PD), and then, comorbidities and exclusion criteria were evaluated with Structured Clinical Interview for DSM-5/Clinical Version (SCID-5/CV). For the individuals who met the criteria required for the research, the Social Functioning Scale (SFS), Childhood Trauma Questionnaire (CTQ-28), Dissociative Experiences Scale (DES), Borderline Personality Inventory (BPI), Basic Empathy Scale (BES), Dokuz Eylul Theory of Mind Scale (DEToMI), and Reading the Mind in the Eyes Test (RMET) were applied in sequence after filling the participant data form. Results: In the BPD group, the total scores of DEToMI, RMET, and SFS were significantly lower, and BPI and DES scores and CTQ-28 total score were significantly higher compared to the control group. BES total score and subscale scores did not show a significant difference between the two groups. BPI was chosen as a representation of the severity of BPD clinical characteristics, and the correlations with other clinical evaluations were examined. First, negative correlations were found between BPI scores and the 2nd-degree theory of mind subscale score of DEToMI, SFS total, interpersonal functioning, independence/competence, and independence/performance subscale scores, and positive correlations were found between DES score, CTQ-28 total, emotional abuse, and emotional abuse subscale scores. Furthermore, it was determined that the DES score significantly predicted the BPI score from the results of multiple regression analysis. Then, when the analyses were repeated for all participants based on the BPI score, significant negative correlations were found between BPI scores and DEToMI total, 2nd-degree theory of mind, irony, metaphor, and faux-pas subscale scores, RMET total, positive emotion, and neutral emotion subscale scores, SFS-total, social engagement, social withdrawal, independence level/competence, independence level/performance, interpersonal functioning, leisure time activities, and antecedent social activity subscale scores, and significant positive correlations were found between DES score, CTQ-28 total, emotional abuse, physical neglect, emotional neglect, physical abuse, and sexual abuse scores. As a result, from the results of multiple regression analysis performed for all participants, it was determined that DES and DEZIKÖ total scores significantly predicted BPI scores. Conclusion: It is expected that social functionality and social cognitive skills are lower in the BPD group, and dissociative experiences and childhood traumatic experiences are more prevalent. Also, the increase in emotional abuse exposure in childhood and the frequency of dissociative experiences that develop as a result in the severity of BPD characteristics in diagnosed individuals and the decrease in social functionality are also in line with the results of various studies. While the changes in social cognitive skills in individuals with increasing severity of BPD were limited with a decrease in 2nd-degree theory of mind scale in the patient group, in the evaluation of all participants, it was found that more widespread reductions in social cognitive skills were accompanied by an increase in BPD severity. Finally, it was found that dissociative experiences in BPD, as well as dissociative experiences and social cognitive skills in all participants, had a decisive effect on the severity of borderline personality traits. The results of our research can contribute to the understanding of psychopathology in BPD and can be a guide for further studies in this field.
Benzer Tezler
- Sınır kişilik bozukluğu ve yeme tutumları arasındaki ilişkide dürtüselliğin rolü
The role of impulsivity in the relationship between borderline personality disorder and eating attitudes
SEMRA EYŞAN TÜRKER
Yüksek Lisans
Türkçe
2017
Beslenme ve DiyetetikIşık ÜniversitesiKlinik Psikoloji Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. NAZLI BALKIR
- Sınırda Kişilik Bozukluğuna eşlik eden kişilik bozukluğu gruplarına göre bağlanma, empati ve benlik saygısının karşılaştırılması
The attachment styles, self-esteem and empathic tendencies of individuals diagnosed with Borderline Personality Disorder (BPD) according to the accompanying personality pathology groups
EMEL ANER AKTAN
- Romantik ilişkileri olan üniversite öğrencilerinin narsistik kişilik eğilimi düzeylerine göre; ilişki bağlanımı, ilişki doyumu ve benlik saygılarının incelenmesi: İstanbul ili örneği
Examining the correlation between narcissistic personality tendency and commitment to relationship, satisfaction of relationship and self- esteem among university students who have romantic relationships: An example of the province of Istanbul
BURCU DOĞANER
Yüksek Lisans
Türkçe
2014
Psikolojiİstanbul Arel ÜniversitesiPsikoloji Ana Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. MUZAFFER ŞAHİN
- Otizm spektrum bozukluğu hastalarında hedef gen TMLHE ekspresyon profilinin incelenmesi
Oti̇zm spektrum bozukluğu hastalarinda hedef gen TMLHE ekspresyon profi̇li̇ni̇n i̇ncelenmesi̇
İPEK KUŞÇU ÖZÜCER
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2019
Psikiyatriİstanbul ÜniversitesiÇocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. MURAT COŞKUN
- Çoğul kişilik bozukluğunun yapılandırılmış bir görüşme çizelgesi ve bir özbildirim ölçeği kullanılarak ayırıcı tanısının yapılması
Differantial diagnosis of multiple personality disorder with the aid of a structured clinical interview and a self-rating scale
LÜTFİ İLHAN YARGIÇ