Geri Dön

Moğol istilasına kadar Türkiye Selçuklu Devleti'ni yıpratma ve yıkma politikaları

Policies of attrition and subversion of the Seljuk state of Türkiye until the Mongol invasion

  1. Tez No: 891684
  2. Yazar: ESRA ÇEÇEN
  3. Danışmanlar: PROF. DR. RAMAZAN ALTINAY
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Tarih, History
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Uşak Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Tarih Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Ortaçağ Tarihi Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 502

Özet

Türkiye Selçuklu Devleti kuruluşundan itibaren Anadolu içinden ve dışından birçok Müslim ve gayrimüslim hanedanlık tarafından yıpratma ve yıkma faaliyetlerine maruz kalmıştır. Bu süreçte Anadolu içindeki Hıristiyan hanedanlıklardan başta Bizans İmparatorluğu olmak üzere Kilikya Ermeni Krallığı ve 1204 yılı itibariyle de Trabzon Rum ve İznik Rum İmparatorluklarının yıpratma ve yıkma faaliyetlerinde etkin bir rol oynadıkları görülmektedir. Bununla birlikte Anadolu'da kurulan ilk Türk beylikleri de bu sırada Türkiye Selçukluları ile bölgede hakimiyet mücadelesi verdikleri için zaman zaman bu yıpratıcı ve yıkıcı faaliyetlerde yer almışlardır. Bu beylikler arasında özellikle Dânişmendliler, Anadolu'da rekabet halinde oldukları Türkiye Selçukluları ile daha fazla siyasi ve askeri mücadelede bulunmuşlardır. Mengücekliler, Türkiye Selçuklularını ittifaklar yoluyla yıpratmaya uğraşırken, Saltuklular bazı olaylara dolaylı olarak katılmışlardır. Artuklular ise daha çok Anadolu dışında etkin bir güç olan Eyyûbîler ile ittifak kurarak Selçukluları yıpratmaya ve yıkmaya çalışmışlardır. Anadolu dışından Avrupalı devletler ve Kilise'nin, Haçlı seferleri yoluyla, Türkiye Selçuklularına zarar vermeye çalıştıkları görülmektedir. Özellikle 1097 yılı Haçlı seferi, Türkiye Selçuklularının başkenti İznik'i kaybederek İç Anadolu bölgesine çekilmesine neden olarak devlete kan kaybettirmiştir. Bununla birlikte Anadolu dışından Türk ve Müslüman olarak Türkiye Selçuklularıyla aynı soydan gelen Büyük Selçuklu Devleti'nin ve yine Müslüman Türk devletlerinden olan Zengi Atabeyliği ile Eyyûbi Devleti'nin Anadolu'ya hakim olma düşüncesiyle bu devleti yıpratmaya ve yıkmaya çalıştıkları anlaşılmaktadır. Türk ve Müslüman olan hanedanlıklar Anadolu'ya yalnızca hakim olmak istedikleri için Türkiye Selçukluları ile mücadele etmişlerdir. Zira onların Anadolu'daki Türk ve Müslüman varlığından rahatsızlık duymaları söz konusu değildir. Ancak Hristiyan hanedanlıkların yıpratma ve yıkma faaliyetleri bunun aksine bölgedeki Türk ve Müslüman varlığına son verme amacını da taşımaktadır. Türkiye Selçuklularını yıpratmak ve yıkmak amacıyla yukarıda saydığımız hanedanlıklar askeri mücadelelerle, siyasi hilelerle, ittifaklar yoluyla ve devletteki taht kavgalarına müdahil olarak birçok olayın meydana gelmesine neden olmuşlardır. Onların bu yıpratma ve yıkma faaliyetlerinin bir de sosyal, ekonomik ve kültürel boyutları bulunmaktadır. İşte biz bu çalışmada, Türkiye Selçuklu Devleti'nin kuruluşundan itibaren Selçuklu Sultanlarının diğer hanedanlıkların yıpratma ve yıkma faaliyetlerine karşı akıllı siyasetleri, stratejik hamleleri, askeri taktikleri ve ileri görüşlülükleri sayesinde nasıl karşı koyarak bekalarını korumayı başardıklarını ele almış bulunmaktayız. Ayrıca onların bu süreçte verdikleri askeri ve siyasi mücadelelerin yanı sıra kurumsallaşmaya verdikleri önem, ekonomik, sosyal ve uygarlık mücadeleleri kapsamında yürüttükleri faaliyetler de değerlendirilmeye çalışılmıştır.

Özet (Çeviri)

The Seljuk State of Türkiye has been subjected to attrition and subversion activities by many Muslim and non-Muslim dynasties from inside and outside Anatolia since its foundation. It is observed that the Christian dynasties in Anatolia, especially the Byzantine Empire, the Armenian Kingdom of Cilicia, and, as of 1204, the Greek Empire of Trabzon and the Greek Empire of Iznik played an active role in the attrition and subversion activities. Nevertheless, the initial Turkish beyliks that emerged in Anatolia also engaged in these detrimental and damaging actions occasionally as they struggle for dominance in the region alongside the Seljuks of Türkiye. Among these beyliks, especially the Danishmendids were more involved in political and military struggles with the Seljuks of Türkiye, with whom they were in competition in Anatolia. While the Principality of Mengüjek tried to exhaust the Seljuks of Türkiye through alliances, the Saltukids indirectly participated in some events. On the other hand, the Artuqids tried to wear down and subvert the Seljuks of Türkiye by allying with the Ayyubids, who were an effective power outside Anatolia. European states and the Church outside Anatolia tried to harm the Seljuks of Türkiye through the Crusades. The Crusade of 1097, in particular, resulted in the Seljuks of Türkiye losing their capital İznik, and being forced to withdraw to the Central Anatolia region, and causing the state to lose ground. However, it is understood that the Great Seljuk State, which came from the same lineage as the Seljuks of Türkiye as Turks and Muslims from outside Anatolia, and the Zengid Dynasty and Ayyubid State, which were also Muslim Turkish states, tried to wear down and subvert this state with the idea of dominating Anatolia. Turkish and Muslim dynasties fought against the Seljuks of Türkiye because they wanted to dominate Anatolia alone. It is not the case that they were uncomfortable with the Turkish and Muslim presence in Anatolia. However, the Christian dynasties' activities of attrition and subversion, on the other hand, aimed to put an end to the Turkish and Muslim presence in the region. To weaken and undermine the Seljuks of Türkiye, the aforementioned dynasties organized various events by engaging in military conflicts, employing political strategies, forming alliances, and intervening in power struggles within the state. Their activities of attrition and subversion also have social, economic, and cultural dimensions. This study focuses on how the Seljuk Sultans, from the foundation of the Seljuk State of Türkiye, managed to preserve their survival by countering the attrition and subversion activities of other dynasties with their smart politics, strategic moves, military tactics and farsightedness. In addition to their military and political struggles in this process, the importance they attached to institutionalization and the activities they carried out within the scope of economic, social, and civilizational struggles were also evaluated.

Benzer Tezler

  1. Moğol istilası sonrası Türkiye Selçuklu Devletinde görülen Türkmen kökenli isyanlar

    Turkmen-origin revolts seen in the Seljuk State of Turkey after Mongolian invasion

    ZEYNEP KAYAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2020

    TarihÇukurova Üniversitesi

    İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FATİH YAHYA AYAZ

  2. Muînüddin Süleyman Pervane'nin siyasî kariyeri ve vakıfları

    The political career and foundations of Mûinüddin Süleyman Pervane

    DERYA ASLAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2022

    TarihSelçuk Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. ZEHRA ODABAŞI

  3. Türk fethinden Dulkadiroğulları Dönemi'ne kadar Maraş bölgesi tarihi (1085-1337)

    History of Maraş Region from the period of the conqvering of Turks to Dulkadirogulları (1085-1337)

    BAYRAM AYNA

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2003

    TarihKahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. İLYAS GÖKHAN

  4. Türkiye Selçuklu - Moğol siyasi ilişkileri (XIII. yüzyıl)

    Turkey Seljuk and Mongols political relationships (XIII. century)

    NURULLAH ÇETİN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2017

    TarihSakarya Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    YRD. DOÇ. DR. MAHMUT KIRKPINAR

  5. Türkiye Selçuklularında Moğol hakimiyetine karşı tepkiler (1243-1277)

    Reactions against Mongol hegemony in anatolian Seljuk Empire (1243 – 1277)

    OĞUZHAN ÇAKIR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    TarihMuğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

    Tarih Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. MURAT KEÇİŞ