Geri Dön

Effects of carbon border adjustment mechanism: Carbon price scenarios and energy analysis for cement industry

Sınırda karbon düzenleme mekanizmasının etkileri: Çimento sektörü için karbon fiyatı senaryoları ve enerji analizi

  1. Tez No: 894534
  2. Yazar: LATİFE NUR DEMİR
  3. Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ MUSTAFA BERKER YURTSEVEN, DR. ÖĞR. ÜYESİ EBRU ACUNER TÜRET
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Enerji, Mühendislik Bilimleri, Çevre Mühendisliği, Energy, Engineering Sciences, Environmental Engineering
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2023
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Enerji Bilim ve Teknoloji Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Enerji Bilim ve Teknoloji Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 109

Özet

İklim değişikliği ya da diğer bir deyişle küresel ısınma konusu dünyada bir süredir konuşulmaktadır. Fakat, özellikle son yıllarda hükümetler için öncelikli ele alınması gereken bir konu haline gelmiştir. Uzun yıllardır iklim değişikliği üzerine araştırma ve analiz çalışmaları yapan bir çok bilimsel kuruluş küresel ısınmanın dünya için ciddi riskler yaratacağını ortaya koymaktadır. Nitekim, günümüzde iklim değişikliğinin sebep olduğu aşırı hava olayları, orman yangınları, seller, biyoçeşitliliğin bozulması gibi sonuçlar dünyada birçok bölge tarafından deneyimlenmektedir. Hali hazırda dünyanın yüzey sıcaklığı yaklaşık 1°C artmış olup, bu etkilerin dünyanın yüzey sıcaklığın daha da artması durumunda çok daha ciddi olacağı güçlü bilimsel sonuçlar ile ortaya konmaktadır. Birleşmiş Milletler (BM) iklim değişikliği konusundaki çalışmaları hükümetler ile birlikte ele almak ve çözüm üretmek amacıyla Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ni (BMİDÇS) kurmuştur. Ardından, günümüzde iklim değişikliği konusunda oldukça önemli bir adım olan Paris Anlaşması, Paris'te BMİDÇS'ne taraf olan birçok hükümet tarafından kabul edilmiştir. Bu anlaşmanın en temel amacı küresel ısınmayı 2°C'nin oldukça altında tutmak, hatta 1.5°C artış ile sınırlandırmaktır. Bu doğrultuda, devletler her 5 yılda bir düzenli olarak BM sekreterliğine Ulusal Katkı Beyanlarını (UKB) sunacak ve gerekirse güncelleyecektir. Küresel ısınmanın 1.5°C ile sınırlı tutulması oldukça kritik bir öneme sahip olup, BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (HİDP) kuruluşundan 1.5°C'nin önemine yönelik özel bir rapor hazırlamasını rica etmiş, bu doğrultuda HİDP 1.5°C Özel Raporu'nu yayımlamıştır. Bu raporda 1.5°C'nin önemi, eğer küresel ısınma bu seviyeden daha yüksek olursa yaşanabilecek felaketler oldukça açık bir şekilde ortaya konulmuştur. Böylelikle dünyadaki birçok hükümet tarafından Paris Anlaşması'nın temel amacı daha iyi bir şekilde anlaşılmıştır. Avrupa Birliği (AB) dünyada iklim değişikliğiyle mücadele etmeyi stratejileri arasına alan ilk ülkeler birliği sayılmaktadır. Örneğin 2005 yılında kendi emisyon ticaret sistemini (ETS) kurmuş ve dünyada ilk ETS'yi kuran ve işleten birlik olmuştur. Bu kapsamda, küresel ısınma ile mücadele konusunda çalışmaları yürütmüş ve hala hassasiyetle ele almaktadır. Avrupa Birliği yakın zamanda dünyada ciddi boyutta ses getiren ve devletleri harekete geçiren başka bir strateji daha benimsemiş ve bu yeni büyüme stratejisini Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) olarak duyurmuştur. Yeni stratejinin kapsamında birçok alana odaklanılmıştır. Başta iklim değişikliği olmak üzere, tarım güvenliği, ulaşımın karbonsuzlaşması, enerji güvenliği gibi konulara yönelik aksiyonların alınması benimsenmiştir. AYM iklim değişikliği ile mücadele kapsamında oldukça hırslı hedefleri içinde bulundurmaktadır. Örneğin, AYM kapsamında AB'nin öncelikli hedefi 2030 yılına kadar birlik olarak emisyonlarını en az %55 oranında azaltmak, 2050 yılında ise ilk iklim nötr kıta haline gelmektir. Ayrıca, bir diğer önemli gelişme AB'nin birliğine özel İlk İklim Kanunu'nu kabul etmiş olmasıdır. Avrupa İklim Kanunu resmi gazetede yayımlanarak yürülüğe girmiş ve AYM'nin tüm hırslı iklim hedefleri yasal bir zemine dayandırılmıştır. AB'nin hem iklim yasası hem de AYM stratejisi kapsamındaki hedeflerini gerçekleştirebilmek için oldukça ciddi aksiyonların hızlı bir şekilde alınıyor olması gerekmekteydi. Nitekim İklim Kanunu ve AYM gibi gelişmelerin arkasından Avrupa komisyonu tarafından“55'e uyum”paketi açıklanmıştır. Bu pakette, iklim hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için mevcut politikaların güncellenmesi, yeni politikaların geliştirilmesi şeklinde birçok yasa teklifi bulunmaktadır. Bu pakette başta Türkiye'yi ve diğer Avrupa dışı ülkeleri çok yakından ilgilendiren ve harekete geçiren bir teklif tasarısı bulunmaktadır. Bu teklif tasarısı Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) olarak açıklanmış olan ve sınırda karbon ücreti uygulamasını benimseyen bir mekanizmadır. Teklifin Avrupa Komisyonu tarafından açıklanmasının ardından birçok ülkede gündem konusu olmuştur. Bunun sebebi, Avrupa ülkelerine gerçekleştirilen ithalat ürünleri için sınırda bir karbon ücretinin uygulanacak olmasıdır. Avrupa'nın bu mekanizma ile başarmak istediği en önemli hedef karbon kaçağı riskini ortadan kaldırmaktır. Karbon kaçağı, mevcutta AB ülkelerinde EU ETS kapsamında bazı yükümlülükler bulunması sebebiyle AB'deki yerli üreticilerin maliyet avantajı sağlamak amacıyla avrupa dışı ülkelere doğru üretimini kaydırmasını ifade etmektedir. Böylelikle, AB'deki iklim sorumlulukları bertaraf etmiş olmaktadırlar. Bu aynı zamanda bir karbon kaçağı riskidir, çünkü herhangi bir yükümlülüğe maruz kalınmadığı için emisyon azaltmak için de herhangi bir aksiyon alınmamasına sebep olmaktadır. Bu noktada, AB hem ekonomik anlamda değer kaybetmekte hem de tam anlamıyla iklim ile mücadele etmiş olamamaktadır. Bu karbon kaçağı riskini ortadan kaldırmak için uzun çalışmalar ve görüşmeler neticesinde bir Sınırda karbon düzenleme mekanizmasının kurulmasına karar verilmiş ve teklif olarak 14 Temmuz 2021 tarihinde ilk olarak Avrupa konseyine sunulmuştur. Daha sonrasında ise taslak regülasyon 2022 yılı içerisinde sunulmuş ve görüşme sürecine başlanmıştır. Taslak regülasyona göre SKDM ilk aşamada demir-çelik, çimento, gübre, alüminyum ve elektrik olmak üzere sadece 5 sektör için uygulanacaktır. Öncelikli olarak bu sektörlerin seçilmiş olmasının sebebi oldukça yüksek karbon kaçağı riskine sahip olmalarıdır. Bunun yanında taslak regülasyona göre ilk aşamada yalnızca doğrudan emisyonlar kapsama dahil edilmiştir. SKDM'nin iki aşamalı olarak uygulanması planlanmaktadır. İş dünyasının yeni sürece uyum sağlayabilmesi için ilk geçiş aşamasında herhangi bir maddi yaptırım olmadan uygulanması ve bunun 2023 ve 2026 yılları arasında gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. 2026 yılından sonra ise mekanizmanın sertifika ücretleri dahil olarak tam uygulama şeklinde devreye girmesi planlanmaktadır. SKDM uygulamasında adil bir ortam yaratmak amacıyla sertifika ücretleri Avrupa ETS'sindeki tahsis ücretleri ile paralel ayarlanacaktır. Geçiş aşamasında uyum sağlamanın yanında ek olarak, komisyon mekanizmanın işleyişi, eksiklikleri, kapsamın genişletilmesi gibi detayları titizlikle inceleyecek ve değerlendirecektir. SKDM ile alakalı olarak önemli bir gelişme 2022 yılının Aralık ayında gerçekleşmiş ve mekanizma konusunda bazı güncellemeler ile birlikte anlaşmaya varılmıştır. Öncelikle 1 Ocak 2023 tarihi itibariyle başlaması planlanan geçiş aşamasının 1 Ekim 2023 tarihi ile başlamasına karar verilmiştir. Diğer yandan hidrojen sektörünün de kapsama dahil edilmesi konusunda anlaşmaya varılmıştır. Önemli bir diğer konu Avrupa ETS'sindeki ücretsiz tahsislerin aşamalı olarak kaldırılmasıdır. Bu noktada görüşmeler hala devam etmekte olup, SKDM'nin de nihai karara ulaşabilmesi için ETS görüşmelerinin de sonuca ulaşması gerekmektedir. Çünkü SKDM'deki sertifika ücretleri ETS'deki ücretleri yansıtacağı için birbirleriyle bağlantılı olup, kararlar doğrudan mekanizmayı etkileyecektir. Türkiye Avrupa'nın ticaret konusundaki önemli iş ortaklarından biri olmaktadır. Özellikle SKDM kapsamında bulunan demir-çelik, çimento, alüminyum gibi sektörlerde Avrupa ülkelerine oldukça ciddi bir ihracat hacmi bulunmaktadır. Avrupa ülkelerine gerçekleştirilen ihracatların ülke ekonomisinde ise ayrı bir önemi bulunmaktadır. Bu nedenle, Avrupa Birliği'nin hem AYM'yi hem de SKDM'yi yayımlamış olması Türkiye'de oldukça gündem olmuştur. Bu doğrultudaki ilk çalışma Avrupa stratejilerinin ticari ilişkilere yansıyacak olması sebebiyle Ticaret Bakanlığı'nın Yeşil Mutabakat Eylem Planı'nı yayımlaması olmuştur. Bu eylem planında başta SKDM olmak üzere AYM'de olduğu gibi akıllı ulaşım, sürdürülebilir tarım, iklim değişikliğiyle mücadele gibi birçok odak noktası birçok alt eylemleri ile açıklanmıştır. Ayrıca, iklim değişikliğin ele alınması konusunda ulusal iklim yasası çalışmaları da hızlandırılmıştır. 2022 Şubat ayında iklim konularını etraflıca ele almak adına birçok farklı kuruluştan paydaşların katılımıyla İklim Şurası düzenlenmiştir. Bu Şurada alınan kararlar sonuç bildirgesi olarak akabinde yayımlanmış ve ulusal iklim kanununun yürürlüğe girmesi, emisyon ticaret sisteminin kurulması, yeşil ve dijital teknoloji için yatırım yapılması gibi birçok aksiyon hedefi de bu bildirgede yer almıştır. Bu doğrultuda çalışmalara hızlı bir şekilde başlanmıştır. Türkiye'de iklim değişikliği konusunda atılan bir diğer önemli adım Paris Anlaşması'nın resmi gazete yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasıdır. Anlaşmada bulunan gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler için yükümlülüklerin farklı olması durumu Türkiye'nin anlaşmayı kabul etmesini geciktirmiş, ancak sonrasında gelişmekte olan ülke olunduğu vurgulanarak kabul edilmiştir. Son gelişmeler ışığında ise Türkiye'nin anlaşma kapsamındaki ulusal katkı beyanı 27. Taraflar konferansı esnasında güncellenerek daha etkili bir hale getirilmiştir. Türkiye'nin küresel ısınmaya karşı harekete geçmesi hem iklim değişikliğinin bir çevre felaketini meydana getireceği gerçeğini önlemek adına hassasiyet göstermesi açısından hem de iklim değişikliği ile bağlantılı olarak küresel düzeyde yaşanan gelişmelere karşı ekonomisini, rekabet edebilirliği ve gelişimini korumak, hatta arttırmak için oldukça önemli olmaktadır. Nitekim bilimsel bulgular Türkiye'nin küresel ısınmanın ilerlemesi durumunda hem fiziksek hem de sosyal anlamda oldukça zayıf hale gelebileceğini, bunun yanında stratejik gelişmelerin ise Türkiye ekonomisini negatif yönde etkileyebileceğini açıkça göstermektedir. Bu çalışmada Türkiye'yi oldukça yakından ilgilendiren SKDM regülasyonunun Türkiye'de bulunan bir çimento üreticisi üzerinde oluşabilecek yada yansıyabilecek etkilerinin araştırılması ve analiz edilmesi hedeflenmiştir. Türkiye'de bulunan bir çimento üreticisinin gerçekleşmiş olan verileri doğrultusunda tüm çalışmalar üretilmiştir. Öncelikle bu çimento üreticisine ait geçmiş ihracat verileri ile gelecekte gerçekleşmesi muhtemel bir ihracat seyri üretilmiştir. Bunun yanında SKDM'de alınacak sertifika ücretlerinin hesaplanabilmesi için gerekli ihracat miktarına denk gelecek emisyon miktarları taslak regülasyonda belirtildiği şekilde hesaplanmıştır. Gelecekte oluşabilecek karbon ücretlerinin üretilebilmesi için ise Finansal Sistemi Yeşillendirme Ağı'nın veri tabanında bulunan iki farklı senaryo temel alınmıştır. Bunlar Net sıfır 2050 senaryosu ve türetilmiş net sıfır 2050 senaryolarıdır. Her iki senaryoda da karbon ücretleri 2050 yılına kadar artış göstermektedir. Nitekim, geçmiş karbon ücretlerinin seyri de aynı tahminleri üretmektedir. Türetilmiş net sıfır senaryosun temel farkı içerisinde fosil yakıtların kullanımının bitirilmesi gibi daha hırslı stratejik aksiyonları içerisinde barındırması ve bundan kaynaklı olarak daha fazla artışın gerçekleşmesidir. Bu tez çalışmasında üretilen baz senaryolardan biri hiçbir aksiyon ya da Avrupa emisyon ticaret sisteminde kademeli tahsis azaltımı içermeyen temel senaryodur. Bu senaryo beklendiği üzere en yüksek karbon ücretlerini yani dolayısıyla SKDM kapsamındaki sertifika ücretlerini yansıtır. Hem net sıfır hem de türetilmiş net sıfır 2050 senaryoları ile bütünleşik olarak üretilmiş temel senaryoların yanı sıra, Avrupadaki emisyon ticaret sisteminde aşamalı olarak ücretsiz tahsislerin kaldırılması halinde oluşacak muhtemel senaryo üretilmiştir. Tahsislerin aşamalı kaldırıldığı senaryolar nispeten daha düşük maliyet yükleri ortaya çıkarmaktadır. Çalışmada ayrıca, çimento üreticisinin net sıfır hedefini benimsemesi ve bu doğrultuda emisyonlarını azaltıyor olduğu bir senaryo üretilmiştir. Ek olarak ise tüm senaryolar için dolaylı emisyonların da kapsama dahil edildiği durumda oluşabilecek senaryolar türetilmiştir. Yalnızca doğrudan emisyonların ya da hem doğrudan hem de dolaylı emisyonların dahil edildiği senaryolar arasında çok fazla fark bulunmamakta olup, bunun temel nedeni çimento sektörünün enerji yoğun ve bu nedenle daha çok yakıt tüketimine dayalı bir sektör oluşudur. En düşük sertifika ücretlerini yansıtan senaryolar bütünleşik tahsislerin kalktığı ve aynı zamanda üretim süreçlerinde emisyonların azaltıldığı senaryo olmuştur. Klinker ürünü için ele alınacak olduğunda temel senaryo, net sıfır hedefinin var olduğu ve hem net sıfır hedefinin hem de aşamalı ücretsiz tahsislerin kaldırılıyor olduğu senaryoda ithalatı gerçekleştiren avrupa ithalatçısı için sırasıyla 345 milyon €, 183 milyon € ve 92 milyon € maliyet yükü oluşacağı gözlemlenmiştir. Türkiye'de ulusal bir emisyon ticareti kurulması durumunda ise bu maliyet yükü doğrudan üreticiye ait olacaktır. Bu maliyet yüklerinin Türkiye'de bulunan çimento üreticisini doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyeci açıktır. Bu nedenle üreticilerin emisyonlarını azaltma yolunda oldukça hızlı bir şekilde aksiyon alması tek ve en etkili çözüm olmaktadır.

Özet (Çeviri)

The European Commission has announced that they will adopt a new perspective which is called the“European Green Deal”all in its strategies and will make it in the scope of climate change and mitigation. As part of the European Green Deal, the“Fit For 55”package which represents a 55% emission reduction in 2030 has been announced thereafter. This package includes several actions, and one of the important actions is the“Carbon Border Adjustment Mechanism”(CBAM) because it affects the countries that export to Europe. The main purpose of the Carbon Border Adjustment Mechanism is to struggle with“carbon leakage”into European Countries. Initially, this mechanism will cover only carbon-intensive sectors which are iron and steel, cement, aluminum, fertilizer and electricity. Besides, it will cover only direct emissions that occur within production boundaries. However, the scope of sector and indirect emissions are under negotiations and may be included in the regulation after the negotiations. On the other hand, there are some views on the inclusion of all sectors in the EU ETS by 2030. Carbon Border Adjustment Mechanism will be implemented and taken into force gradually to allow businesses adaptation. In the draft CBAM proposal, during the transitional phase (2023-2026), embedded emissions in imported products will be reported periodically and certificate fees will be excluded. Besides, EU Commission will evaluate the functioning of the mechanism and collect information such as actual emissions. As a preview of the mechanism, the transitional period may help to observe the deficiencies and requirements of the mechanism. EU commission will also consider expanding the scope of sectors, products and emissions scope. After the transitional phase (2026 onwards), full mechanism will come into force, and importers will have to pay for certificates that represent total embedded emissions in imported goods in the reporting year. It has to be noted that the CBAM mechanism is still under negotiations, and the current rules of the mechanism may change after the final decision of the European Council. Türkiye has a great export volume in CBAM sectors, especially in iron and steel, cement and aluminium sectors. Besides, Türkiye is one of the leading countries exporting to Europe from sectors specified in CBAM. Especially for cement industry, Türkiye is the largest exporter to the European Countries. Therefore, Turkish cement producers will be indirectly affected by CBAM regulation. First of all, manufacturers will have to monitor, report and verify (MRV) their embedded emissions, otherwise default values which will be more than the average emissions of European producers will be considered. Although certificates will be purchased by the declarant (importer) located in Europe, Turkish producers will be indirectly affected by CBAM regulations, especially in terms of competition. The sectors covered by CBAM have great importance in the Turkish economy. In this context, it is very important to eliminate the negative effects of CBAM regulation by establishing a national Emission Trading System (ETS). In this study, the potential effects of CBAM regulation on the cement producer who is the significant exporter in the cement industry have been analyzed. First of all, since the purpose of this study is to investigate potential carbon prices in the future, I design a future trend of two different types of export products with the historical export data of the cement manufacturer. Besides, I calculate the embedded emissions of the cement manufacturer with its real emission data. With these probable amounts of exports and embedded emissions, I thus calculate the carbon costs and derive these prices in different cases in the near future. These scenarios show the different levels of carbon prices for importers. For the future's estimated carbon prices, two different types of NGFS scenarios were used and these are Net Zero emissions (NZE) 2050 and Divergent Net Zero emissions (DNZ) 2050 scenarios. Carbon prices in the DNZ scenario are relatively higher due to ambitious actions such as phasing out of fossil fuels. Therefore, it generates higher carbon costs for importers. On the other hand, some scenarios such as baselines, phasing out of free allowances in the EU ETS and taking net zero actions by the cement manufacturer are derived from the carbon price scenarios. In addition to these scenarios, the case where indirect emissions are included is stimulated. The results show that carbon prices will likely be quite high and be a heavy cost for the importers. If an emission trading system is established in Türkiye, these prices will be a cost burden for the cement manufacturer. Accordingly, cement manufacturers will likely be affected negatively by both cases. Since the emissions are directly related to the energy used, the current energy situation is assessed and alternative energy sources are analyzed in line with the research. This study provides a comprehensive sectoral carbon price analysis and a roadmap in line with the results and evaluations.

Benzer Tezler

  1. Türkiye'de olası karbon fiyatlandırmasının yenilenebilir enerji yatırımları ve emisyon azaltıcı uygulamalara olan etkisi

    The effect of possible carbon pricing on renewable energy investments and emission reduction practices in Türkiye

    CAFER ŞUTAŞDEMİR

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2023

    Enerjiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Enerji Bilim ve Teknoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. MEHMET ÖZGÜR KAYALICA

  2. Mathematical model proposal and cost optimization in the creation of an emission reduction roadmap for an industrial enterprise in Turkey

    Türkiye'de bulunan bir endüstriyel işletme için emisyon azalttım yol haritasının oluşturulmasında matematiksel model önerisi ve maliyet optimizasyonu

    DENİZ CAN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    Enerjiİstanbul Teknik Üniversitesi

    Enerji Bilim ve Teknoloji Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. ÜNER ÇOLAK

  3. The impact of the carbon border adjustment mechanism (Cbam) on steel producers' demand for and attitudes toward renewable energy in Türkiye

    'Sınırda karbon düzenleme mekanizması'nın Türkiye'deki çelik üreticilerinin yenilenebilir enerjiye yönelik, talep ve davranışlarına etkisi

    AYLİN İNGENÇ EKER

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2023

    EkonomiTOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi

    İktisat (İngilizce) Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SERDAR SAYAN

    DR. ÖĞR. ÜYESİ SHIHOMI ARA AKSOY

  4. Avrupa Birliği yeşil ekonomi politikalarının ekonomi politik analizi: Türkiye dış ticaretine yansımalar

    Economic political analysis of the European Union green economy policies: Reflections on Turkey's foreign trade

    BURAK BEDER

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    EkonomiMarmara Üniversitesi

    İktisat Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. YAŞAR SERHAT YAŞGÜL

  5. Carbon pricing in EU, evaluation of the relationship between carbon emissions and reflections on Turkey

    Avrupa Birliği'nin karbon fiyatlandırması ve karbon emisyonları arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi ve Türkiye'ye yansımaları

    HAKAN BİLGEHAN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2024

    EkonometriMarmara Üniversitesi

    Avrupa Birliği İktisadı ve İşletme Anabilim Dalı

    PROF. DR. TEVFİK MESUT EREN