Geri Dön

The idea of self-reliant individuals: Imagining diligent heroes in Late Ottoman fiction

Kendi ayakları üzerinde duran bireyler fikri: Geç Dönem Osmanlı kurgu metinlerinde gayretli kahramanları hayal etmek

  1. Tez No: 902867
  2. Yazar: ALİ ATAKAN EROL
  3. Danışmanlar: PROF. DR. İSMAİL HAKKI KADI
  4. Tez Türü: Yüksek Lisans
  5. Konular: Tarih, History
  6. Anahtar Kelimeler: Geç Dönem Osmanlı Tarihi, Kurgu Metin, Birey, Çalışkanlık, Ahlaklılık, Late Ottoman History, Fiction, Individual, Industriousness, Morality
  7. Yıl: 2024
  8. Dil: İngilizce
  9. Üniversite: İstanbul Medeniyet Üniversitesi
  10. Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Uluslararası Osmanlı Çalışmaları Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Uluslararası Osmanlı Çalışmaları Bilim Dalı
  13. Sayfa Sayısı: 197

Özet

On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren Türkçe yazan Osmanlı yazarları yeni tanıştıkları edebî türlerde eserler ortaya koymaya başladılar. Bu türden eserlerin erken örneklerinde yazarlar çoğu zaman yaygın olarak tartıştıkları kültürel, sosyal, ekonomik ve bazen de siyasî meselelere değindiler. Bazı örneklerde olduğu üzere doğrudan bunu yapmadıysalar dahi bu meselelere göndermelerde bulundular. Sözü edilen türlerden edebî eserler, Osmanlı başkentinde basın hayatının başlamasının getirdiği imkanlardan güç alan yazarlar tarafından genellikle etkili birer eğitim aracı olarak kullanıldı. Birçok yazar kurgu metinlerinde idealize edilmiş rol modelleri örnek teşkil etmeleri için okurlarına sundular. Ayrıca yazarlar, birçok meseledeki rahatsızlıklarını da kurguladıkları olumsuz karakterler ya da olaylar üzerinden ifade ettiler. Buna uygun olarak, dönemin en velut yazarı diyebileceğimiz Ahmed Midhat Efendi'nin romanlarında dikotomik anlatı tarzı birçok kez karşımıza çıkar. Onun bu tarz romanlarında idealize edilen akıllı karakterler hikâyelerin sonunda ödüllendirilirken, çoğunlukla züppeler olarak ifade edebileceğimiz olumsuz karakterler ise hatalarının karşılıklarıyla yüzleşirler. İlerleyen yıllarda farklı motivasyonlara ve üsluplara sahip diğer bazı yazarlar da öncekilerle benzer temaları birçok kez ele aldılar. Ortaya koydukları eserler eğitim aracı niteliği ya da toplumsal kaygı taşımıyor olsa dahi, birçok örnekte olduğu üzere, sözü edilen yazarların da işledikleri temalar itibariyle evvelki yazarlarla bir devamlılık içerisinde bulundukları söylenebilir. Kendi kararlarını verebilen, kendi idealleri olan, çalışkan, üretken, eğitimli, tutumlu, özel hayatında dikkatli, değerlerine bağlı ve diğergâm Osmanlı insanı ideali birçok edebî eserde takip edilebilir. Edebî eserlerde olumlu tasvir edilen karakterler yukarıda sözü edilen niteliklerin bir kısmını çoğunlukla taşırlar. Bahsettiğimiz bu ideal tiplerin Osmanlı edebiyatında ortaya çıkmasında belli başlı saiklerden söz etmek gerekir. Kendi kararlarını verebilme ve ideallerinin peşinden koşma temalarını bireyselleşme ile açıklamak uygundur. Geç dönem yazarlarının benimsediği yeni yaklaşıma göre bireylerin hayatları artık sırf toplum içindeki ya da devlet karşısındaki konumlarıyla belirlenmemelidir. Bu bağlamda yazarların mevcut toplumsal pratiklere eleştirileri oldu. Bireyin kendi mesleğini ya da eşini seçme hakkı gibi konular yazarlarca ciddî birer mesele teşkil ettiğinden ebeveyn baskısı yazarların hedefi oldu. Görücü usulü evlilik mezkûr bağlamda temel bir sorun olarak ittihaz edildi. Çalışkanlık ve üretkenlik açısından ekonomik bağlamı işaret etmek gerekir. Osmanlı Devleti'nin yöneticileri, ekonomik ve siyasî sebeplerden dolayı mezkûr yüzyılın başlarından itibaren klasik Osmanlı ekonomik yönetim anlayışını terk etmeye ve liberal bir anlayışı benimsemeye başladılar. Bir süre sonra meydana gelen sürekli ithal edilen ürünlerin tüketicisi olma durumu, modern dönemde çeşitli sebeplerden dolayı ihtiyaç duyulan finansmanı sağlamak maksadıyla başvurulan dış borcun Osmanlıların başına açtığı dertlerin getirdiği huzursuzlukla birleşince Tanzimat döneminin yönetici sınıfı, özellikle yüzyılın ikinci yarısında yazarlar tarafından topa tutuldu. Artık hem kapitalist kalkınma hem de millî sorunlar birçok yazar için birer meseleydi. Çalışkanlık ve kazanç haricinde girişimciliğe de yazarlar özel önem verdiler. Kalkınma konusunda Osmanlı basınında karşımıza çıkan görüşlerin dönemin romanlarında da bazı yansımaları oldu. Diğer yandan, tembellik bu dönemde topluma karşı bir suç addedildi. Devlet memurları birçok yazar için tembelliğin ve işe yaramazlığın sembolü haline geldiler. Halkın memuriyete olan yoğun ilgisi de yazarlarca eleştirildi. İlaveten; lüksün, israfın ve mirasyediliğin edebî eserlerde yoğun şekilde tenkide tutulması Osmanlı Devleti'nin içine düştüğü durumla ve daha önce bahsedilen yönetici sınıfa yazarların bakışıyla da alakalıdır. Tutumluluk, kurgu metinlerdeki birçok ideal tipin öne çıkan bir vasfı oldu. Konunun kültürel tarafına gelirsek, modern dönemde iletişim ve ulaşım teknolojilerinin daha geniş kesimlerin kullanımına sunulmasıyla çeşitli alanlardaki etkileşimler yoğunlaştı. Bu da eski yapıların hızlı dönüşümlere uğramalarının yanında, kültürel anlamda da daha yoğun karşılaşmaları beraberinde getirdi. Batının çoğu alanda hegemonyası barizken ve Osmanlı modernleşmesinin öncüleri Avrupa ve Amerika'daki gelişmelere övgülerini dile getiriyorken; Osmanlı kimliğini korumak ve zararlı olarak tanımlanan unsurlardan uzak durularak yalnızca faydalı olanları ithal etmek birçok yazar için önemli bir hedefti, hiç değilse söylem düzeyinde. On dokuzuncu yüzyılın modernleşmiş ideal kurgu karakterlerinin yerlilikleri yazarlarca vurgulanırken; reddedilen, alaya alınan ve küçümsenen züppe kurgu karakterler ise alafrangalık ile malul oldular. Bireyin özgürlük alanı genişlerken, kültürel etkileşimler yoğunlaşırken ve bunlar yazarlar tarafından desteklenirken; aynı yazarların dikkat çektiği üzere modern Osmanlı insanının tehlikelere karşı da dikkatli olması gerekirdi. Söz konusu yazarlar aile hayatı ve eğlence gibi konularda okurlarının karşılaşabilecekleri tehlikelere karşı onları uyarmayı ihmal etmediler. Onlara meşru sınırlara dair uyarılarda bulunarak hem rol modelleri hem de olumsuz örnekleri kurguladıkları karakterler aracılığı ile sundular. Ayrıca yeni ideal insanlar hırsları uğruna temel ahlak kurallarını çiğneyemezlerdi. Güzel ahlak ve nezaket sahibi olup çevrelerindeki insanlarca saygı görmeliydiler. Son olarak, kendi ayakları üzerinde duran bireyler projesi yeni bir toplum tahayyülünün ürünüydü. Yazarların yeni ideal insandan toplum, millet ve de devlet bağlamlarında beklentileri vardı. Yazarların dünya görüşlerinde ve kurguladıkları karakterler arasında farklılıklar göze çarparken kendi çıkarlarını kovalayan bencil insanlar yerine ailelerine, yakınlarına, topluma, millete ve devlete faydalı kurgu karakterler Osmanlı romanlarında, öykülerinde ve tiyatrolarında ideal tipler olarak yerlerini aldılar. Her ne kadar elinizdeki tez incelenen olumsuz karakterler ve bahsedilen konular açısından da çeşitlilik arz etse de geç dönem Türkçe Osmanlı edebiyatında karşılaştığım ve“kendi ayakları üzerinde duran bireyler”olarak adlandırarak bir başlık altında topladığım kurgu karakterleri merkeze almaktadır. Bu çalışma; on dokuzuncu yüzyılın ortalarından başlayan ve son olarak 1922 yılını kapsayan bir dönemi ele almaktadır. İncelenen birincil malzemeden kaynaklı olarak ele alınan dönemin başlangıcı tam olarak tanımlanmamıştır. Bu tezin edebiyat özelinde bir iddiası olmayıp daha ziyade incelenen konunun dönemin edebiyatındaki izlerini ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasî yönlerden takip etmeyi hedeflemektedir. Tez kapsamında öyküler, romanlar ve tiyatrolar temel birincil metinler olarak incelenmekte olup şiir türündeki eserler ise kapsam dışı bırakılmıştır. Ele alınan döneme ait bazı makalelere ve kitaplara da tezdeki savlara destek sağlamak maksadıyla atıfta bulunulmuştur. Genel anlamda ise dönemin entelektüel hayatını takip edebilmek maksadıyla ikincil çalışmalara dayanılmıştır. Çoğunluğu İstanbul'da Türkçe ile üretilmiş olan ve çoğunluğu Türk olmak üzere Müslüman unsurlardan olan yazarların eserleri bu tezin kapsamındadır. İmparatorluk bağlamını bütünüyle ıskalamamak adına gayrimüslim yazarlara ve Arap coğrafyasından önemli isimlere de tezde az sayıda olmakla beraber bazı atıflar yapılmaktadır. Tezin giriş bölümü tez içeriğini tanıtmaktan başka edebiyatın bir tarih çalışmasında nasıl kullanılabileceği meselesine de kısaca değinmektedir. Edebî metinler yazarların zihin dünyalarına dair çok fazla ipucu verseler bile, hatta birçok durumda olduğu üzere onların kanaatlerini doğrudan aktarsalar dahi, sonuçta gerçekliğin kendisi değildir. Bunun da dikkatli davranılmadığı takdirde yol açacağı bazı sorunlar olacaktır. Bölüm içeriğine dönecek olursak, Osmanlı özelinde edebî metinlerin bu bağlamda ne sağlayabileceğine değinilecektir. Birçoğunun doğrudan okuyucuya ekonomik, kültürel, toplumsal ya da siyasi mesaj verme niyeti taşıması, Osmanlı kurgu metinlerini düşünce tarihi açışından kullanışlı kılmaktadır. İlk bölümde kendi ayakları üzerinde durma meselesine odaklanılmaktadır. Dört alt bölümün ilkinde kendi yolundan giden karakterler merkezdedir. Osmanlı yazarları kendi hayallerinin peşine düşen kahramanları okurlarına takdim ettiler. Ayrıca zorluklara rağmen kendi yolunda direten ya da herhangi bir şekilde baskı altına alınmayı reddeden karakterler de vardır. Kölelik kurumuna birçok yazar karşı çıksa da bu kuruma tümüyle itiraz etmeyen yazarlar mevcuttur. İkinci alt bölümde kendi parasını kazanmayı tercih eden ya da bunu yapmak zorunda kalan idealize edilmiş karakterler ele alınmaktadır. Girişimcilik, dönemin yazarları açısından önemli bir mesele olduğundan, bu konunun edebiyattaki yansımaları da fazla oldu. Bu nedenledir ki tezde bu konuya özel bir alt bölüm ayrılmaktadır. Ekonomi politikaları ve kalkınma gibi bazı alakalı konulara da burada değinilmektedir. Son alt bölüm ise profesyonelleşme, okullaşma ve iletişim imkanlarının çağında; Osmanlı kurgu metinlerinde örnek karakterlerin kendilerini nasıl yetiştirdiklerini ele almaktadır. Burada sözü edilen konuların tamamında Osmanlı modernleşmesinin öncülerinin kadınların hakları ve kadınların gelişimine atfettikleri değer kadar Osmanlı feminist söylemini de not etmek gerekir. İkinci bölüm çalışma etiğine dair olup iki alt bölüme ayrılmaktadır. Bunların ilki çalışkanlığa dair iken ikincisi ise meşru yollardan kazanca dairdir. Modern çağda Osmanlıların da çok çalışması, çok üretmesi ve çok kazanması gerekiyordu. Sadece kendi geçimlikleri için yeteri kadar çalışanlar değil, toplum refahı için daha fazla çalışan insanlar artık daha makbuldü. Tembelliğe tahammül gösterilmesi imkansızdı. Yazarlara göre tembeller başkasının ürettiğini yiyerek ve de kimseye fayda sağlamayarak suç işliyorlardı. Yazarların bu etiği benimsemesi ile Osmanlı düşünce dünyasında birçok kavram yeniden yorumlandı. Buna uygun dinî yorumlar da ortaya çıktı. Duyûn-ı Umûmiye ve Balkan Savaşları gibi travmatik vakaların etkisi agresif fikirleri tetikledi. Öte yandan, yazarların gayrimeşru kazancı meşrulaştıracak bir söylemleri olmadı. Zira onlar genellikle İslam ahlakına riayet eden çalışkan bireylerin peşindeydiler. Zalim bir yerel yönetici, rüşvetçi bir makam sahibi, iffetinden vazgeçen bir kadın ya da bir harp zengini Osmanlı yazarlarının kahramanları değillerdi. Yine de bazı yazarlar dara düşen çaresiz kadınlar ya da dilenciler gibi bazı kesimlerle empati kurmayı ihmal etmediler. Üçüncü bölüm özel hayatı ele almakta ve üç alt bölüme ayrılmaktadır. İlkinde ahlaklı ve itidalli tavır konu edilmektedir. Yazarlar meşru sınırları aşmayan ve sorumlu bir şekilde hayatın tadını çıkaran kurgu karakterlerini okurlarına tanıttılar. Öte yandan alafrangalık, işret, kumar, zina ve kabalık gibi problemlerle malul karakterler de okuyuculara ibretlik olarak yazarlarca takdim edildiler. İkinci alt bölümün tutumluluk meselesine ayrılmasının bir sebebi var. Yazarlar bu konuyu hem olumlu hem de olumsuz karakterler üzerinden ele aldılar. Alafranga züppelerin öne çıkan ortak özelliklerinden biri de onların müsriflikleri idi. Bu tezde incelenen metinler Osmanlı yazarlarınca üretiliyorken hesapsızca yapılan harcamaların ve borçlanmaların iki acı sonucu (Duyûn-ı Umûmiye ve bu idarenin de kurucusu olduğu Reji Şirketi) Osmanlı ülkesinde artık birer karar alıcıydı. Yazarlar bir taraftan okuyucularına özel hayatları için uyarılarda bulunuyorken, diğer yandan da daha önce belirtildiği üzere Tanzimat devri yönetici sınıfına müsrif karakterler üzerinden göndermede bulunmuş oluyorlardı. Son alt bölüm ise aile saadetini konu etmektedir. Ele alınan dönemde eş seçimi ve ebeveynlik hakkındaki görüşlerin dile getirilmesinden başka, aile saadetini bozabilecek tehlikeler de yazarlarca konu edildi. Tezin dördüncü bölümü önceki bölümlerden farklı olarak kendi ayakları üzerinde duran kurgusal karakterlerin kendi bireysel niteliklerinden ziyade aidiyet duyguları ile çevrelerine, topluma, millete ve devlete sağladıkları katkılara dikkat çekmektedir. Buradaki üç alt bölümün ilkinde yazarların kültürel anlamda Osmanlı toplumuna aidiyet vurguları, kurgu metinlerdeki dinî içeriğin ve İslam ile ilişkinin mahiyeti, ayrıca kimliği müdafaa çabaları ele alınmaktadır. Alafranga züppeler burada bir kez daha olumsuz karakterler olarak fakat bu sefer kültürel bağlamda zikredilmektedirler. İkinci alt bölüm dönemin önemli bir olgusu olan milliyetçiliğin edebiyata yansımalarını incelemektedir. Erken metinlerde kapsayıcı anlamda Osmanlı kimliğine bağlılık daha yaygın görülürken özellikle yirminci yüzyılın başından itibaren Türk milliyetçiliği kurgu metinlerde daha yoğun şekilde tebarüz etti. İkinci Meşrutiyet döneminin ilk yıllarında yeni kurgusal züppe tipleri ortaya çıktı. İdeoloji şarlatanları bazı metinlerde sahne alırken, Ömer Seyfeddin birçok hikâyesinde“milliyetini inkâr edenler”olarak tarif ettiği Türklere, onları karikatürize ederek hücum etti. Son alt bölümde ise örnek karakterlerin kendi çevrelerindeki insanlara iyilikleri ile topluma, millete ve devlete yaptıkları hizmetlerden söz edilmektedir.

Özet (Çeviri)

While Ottomans had to transform themselves to cope with modern economic, cultural, social, and political challenges, Ottoman intellectuals emerged as prominent actors for guiding people. They started to employ some new genres of literature as useful means for both expressing their opinions and educating the society from mid-nineteenth century onwards. Thus, early samples of modern Ottoman fictions reflect the Ottoman reality to some extent, however, more importantly, they convey much about mentality. As a significant tendency, many authors felt a necessity for new types of individuals. In accordance with some popular themes that were debated in Ottoman intellectual life, intellectuals commonly appreciated some personal characteristics and actions whereas they were criticising some others through their fictional characters. Having own ambitions, being educated, industriousness, morality, adherence to Ottoman identity, and benevolence were some of the major approved personal characteristics. To examine Ottoman authors' such approaches under one heading, I prefer naming such idealised figures in fictions as“self-reliant individuals”. They were fictional individuals that exhibit Ottomans' some common tensions. These characters had their own ambitions, but they were expected to contribute the society, the nation, or the state. Moreover, their Ottoman identity was so crucial, but this was a modernised and recreated version of Ottomanness. This study aims to scrutinise Ottoman authors' varying imaginations about new individuals and these authors' differing approaches to related sub-topics. Nevertheless, this study which centres fictions has no contention in the academic realm of literature. Rather, it has an intention of examining literary texts through abovesaid challenges of the mentioned period. The study focuses on literary texts written in Turkish by Muslim authors. In addition, as the title gives the clue, it covers novels, plays, and stories while excluding the poetry.

Benzer Tezler

  1. Diasporanın sembolik sermayesi: Atina'da yaşayan İstanbullu Rumların aile fotoğrafları

    The symbolic capital of the diaspora: Family photographs of the Rum Istanbulites of Athens

    CEREN ACUN

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    AntropolojiGalatasaray Üniversitesi

    Radyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ Ö. MURAD ÖZDEMİR

  2. The 'subject-effects' of gyms: studying the interactional, sociospatial and performative order of the fitness site

    Başlık çevirisi yok

    CEREN DOĞAN YALÇIN

    Doktora

    İngilizce

    İngilizce

    2015

    SporUniversity of London - Birkbeck

    DR. DEREK HOOK

    PROF. DR. SASHA ROSENEIL

  3. Amerika'nın aile planlaması yardımının arkasındaki politikalar

    The Politisc of family planning assistance in the United States

    HALE EBİRİ

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2001

    DemografiHacettepe Üniversitesi

    Demografi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. SUNDAY ÜNER

  4. La solution proposee par revonsuo concernant le probleme difficile de la conscience

    Bilincin zor problemi hakkında revonsuo tarafından önerilen çözüm

    HATİCE GÜLAY EROL

    Yüksek Lisans

    Fransızca

    Fransızca

    2023

    FelsefeGalatasaray Üniversitesi

    Felsefe Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SELAMİ ATAKAN ALTINÖRS

  5. Postmodern kültürde gündelik hayatın ethosu ve bir benlik pratiği olarak kendilik düşüncesi: Yaşam tarzı programları ve TLC örneği

    Everyday life ethos in postmodern culture and self-awareness aspractices of the self: Lifestyle programms and a sample of TLC

    ECE KAPTAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2021

    SosyolojiÜsküdar Üniversitesi

    Medya ve Kültürel Çalışmalar Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ CEM TUTAR