Geri Dön

Sirozlu hastalarda portal hipertansiyon kolopati

Başlık çevirisi mevcut değil.

  1. Tez No: 91012
  2. Yazar: METE ALEV
  3. Danışmanlar: DOÇ. DR. A. ÖMER ÖZÜTEMİZ
  4. Tez Türü: Tıpta Uzmanlık
  5. Konular: Gastroenteroloji, Gastroenterology
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2000
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ege Üniversitesi
  10. Enstitü: Tıp Fakültesi
  11. Ana Bilim Dalı: Gastroenteroloji Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 54

Özet

ÖZET Portal hipertansiyondan gastrointestinal traktusun tüm kısımları etkilenebilmektedir. Özofagogastrik varisler ve konjestif gastropati günümüze kadar üzerinde fazlaca çalışılmış konulardır. Buna karşın portal hipertansiyon sonucu gelişen kolonik mukozal lezyonlar ve rektal varisler ise son zamanlarda üzerinde durulmaya başlanmış olan bulgulardır. Portal hipertansif kolopati bulgularını iki grup halinde rektal varisler ve konjestif kolopati olarak adlandırılan kolonik mukozal lezyonlar şeklinde toplamak mümkündür. Bu çalışmanın amacı portal hipertansiyonu bulunan karaciğer sirozlu hastalarda rektal venöz sistem ve kolon mukozasındaki değişikliklerin kolonoskopi, transrektal USG ve histopatolojik olarak değerlendirilmesidir. Bu üç yöntemle elde edilecek olan verilerin birbirleri ile karşılaştırılmasının yamsıra, portal hipertansif kolopati bulguları ile siroz etyolojisi, özofagus varislerinin derecesi, özofagus Varislerine skleroterapi yapılmış olması, karaciğer hastalığının düzeyi, konjestif gastropati varlığı ve derecesi arasındaki ilişkinin araştırılması da amaçlanmıştır. Çalışmaya 35 karaciğer sirozu tanılı hasta alınmıştır. Bu hastaların tümüne splenik fleksuraya kadar kolonoskopi ve transrektal USG yapılmıştır. Ayrıca kanama diatezi açısından uygun olan 31 hastadan rektum biopsileri alınmıştır. Biopsi materyallerine, rutin hematoksilen eosin boyaması yamsıra vasküler endoteli görüntülemek amacı ile CD34 antikoru ile immünohistoşimik boyama uygulanmıştır. İrritabl kolon sendromu tanısı almış olan 13 hasta ise kontrol grubu olarak alınmıştır. Rektal varis sıklığı kolonoskopik incelemede %25.7 (9/35), transrektal USG'de ise %45.7 (16/35) oİarak bulundu. Bu durum rektal varisleri belirlemede transrektal USG'nin daha duyarlı bir yöntem olduğunu göstermektedir (p=0.039). Kolonoskopik incelemede konjestif kolopati bulgusu %17.1 (6/35) sıklıkta saptandı. Karaciğer sirozlu hastalarda iç hemoroidlere %37.1 (13/35) oranında rastlanırken, kontrol grubunda bu oran %38.4 (5/13) idi, yani portal hipertansiyonu olan sirotik 44hastalarda iç hemoroid sıklığı kontrol grubundan fazla değildi. Hastaların rektumlarından alınan biopsilerin histopatolojik değerlendirilmesinde %22.9 (8/31) nonspesifik rektit bulguları izlendi. Sirozlu hastalardan alınan biopsilerin özel boyaması sonrası bakılan birim alandaki kapiller sayısı kontrol grubundan anlamlı düzeyde yüksekti (p=0.014), kapiller çapı açısından ise istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p=0.085). Yine sirotik hastalarda transrektal USG'de bulunan rektum duvar kalınlığı değerleri kontrol grubundan anlamlı ölçüde yüksekti (p=0.006). Child C grubu hastalarda konjestif kolopati sıklığı diğer gruplara göre anlamlı ölçüde yüsek bulundu (p=0.008). Özofagus varisleri grade Ut ve IV olan grupta, özofagus varisleri grade I ve n olan gruptan daha yüksek oranda rektal varis saptandı. (p=0.028). Portal hipertansif kolopati bulguları ile özofagus varis skleroterapisi yapılmış olması, konjestif gastropati varlığı ve derecesi, özofagus varis kanaması geçirmiş olmak, hipersplenizm varlığı arasında ise anlamlı bir ilişki bulunmadı. Bu çalışmama portal hipertansif kolopati bulgularının belirlenmesinde kolonoskopi, transrektal USG ve biopsi bulgularının üçünü birarada incelemesi açısından literatürdeki diğer çalışmalardan farklılık göstermektedir. Transrektal USG rektal varislerin belirlenmesinde daha duyarlı bir yöntemdir. Kolonoskopik olarak normal görünümdeki rektum mukozasında, portal hipertansif kolopati göstergesi olarak kabul edilebilecek birtakım erken değişiklikler izlenebilmektedir. Portal hipertansif kolopati lezyonlan samlamn üzerinde bir görülme sıklığına sahiptir, ancak bu lezyonlann kanama olasılığı düşüktür. Bu nedenle rutin olarak her portal hipertansiyonlu hastayı bu açıdan tetkik etmek gereksiz görünmektedir. Klinik olarak kanama geçirdiği düşünülen hastalarda, olası lezyonlann ortaya konmasında ve gereğinde tedavisi için seçilecek ilk yöntem kolonoskopi olmalıdır. 45

Özet (Çeviri)

Özet çevirisi mevcut değil.

Benzer Tezler

  1. Varis kanaması geçirmiş ve geçirmemiş siroz hastalarında post-prandial hipereminin portal hemodinami ve doppler ile değerlendirilmesi

    Başlık çevirisi yok

    HÜSEYİN ATALAY

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2003

    GastroenterolojiMarmara Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. NURDAN TÖZÜN

  2. Karaciğer sirozu ve nonsirotik portal hipertansiyonda hepatopulmoner sendrom

    Hepatopulmonary syndrome in patients with liver cirrhosis and noncirrhotic portal hypertension

    TEVFİK KAHRAMAN

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    1997

    Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıklarıİstanbul Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. SABAHATTİN KAYMAKOĞLU

  3. Portal hipertansiyonun iki bulgusu: serum asit albumin gradienti ve özofagus varisleri'nin korelasyon değerlendirilmesi

    Başlık çevirisi yok

    ULVİ DEMİREL

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2002

    Gastroenterolojiİnönü Üniversitesi

    İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    Y.DOÇ.DR. MELİH KARINCAOĞLU

  4. Pediatrik hastalarda portal hipertansiyon gelişiminde nitrik oksitin yeri

    The Role of nitric oxide in the pediatric patients with portal hypertension

    VİDA SHAMS

    Tıpta Uzmanlık

    Türkçe

    Türkçe

    2000

    Gastroenterolojiİstanbul Üniversitesi

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. GÜNGÖR TÜMAY

    DOÇ. DR. TÜLAY ERKAN