Gümrük Birliği sürecinde Türkiye'nin dış ticaret dendesine ilişkin sorunlar ve çözümleri
In Proces of Customs Union, the problems and the ways of solutions in foreign trade balance of Turkey
- Tez No: 92309
- Danışmanlar: PROF. DR. HAYRİ ERDOĞAN ALKİN
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Ekonomi, Economics
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 1999
- Dil: Türkçe
- Üniversite: İstanbul Üniversitesi
- Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: İktisat Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 206
Özet
192 ÖZET SONUÇ VE ÖNERİLER Bilindiği gibi Avrupa Birliğinin çekirdeğini Gümrük Birliği oluşturmaktadır. Buna göre üye devletler aralarında Roma Antlaşmasıyla malların giriş ve çıkışlarıyla ilgili olarak uyguladıkları gümrük vergileri ve miktar kısıtlamalarını kaldırmayı taahhüt etmişlerdir. Bunun yerine ortak gümrük tarifesi ve ortak ticaret politikası yürürlüğe koymuşlardır. Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında Gümrük Birliğine dayalı bir ortaklık kurulmasını içeren antlaşma 1963 yılında imzalanmıştır. Hazırlık ve geçiş dönemleri Türkiye'deki ekonomik ve siyasi istikrarsızlıklar sebebiyle 1.1.1996 tarihine kadar uzamıştır. Bu tarihte bütün engeller aşılarak Türkiye'nin Gümrük Birliğine katılması kararlaştırılmıştır. Türkiye'nin AB 'ne tam üyeliği ise sosyal siyasal ve ekonomik nedenlerle askıya alınmıştır. Dış ticaretimizin yapısı incelendiğinde gerek ihracat gerekse ithalat açısından önemli farklılıklar göze çarpmaktadır. Cumhuriyetin kurulduğu yıldan itibaren on yıllık periyotlar halinde dış ticaretimizin yapısı incelendiğinde tamamen tarımsal bir yapı ortaya çıkmaktadır. 1960 yılından itibaren bu yapı değiştirilmeye çalışılmıştır. Türkiye dış ödemeler dar boğazını 1989 yılında aşmış ihracat ve ithalat büyümeye başlamıştır. Dış ticaret ve cari işlem dengeleri hedeflenen büyüklüklere ulaşarak ekonomi gerekli rezerv birikimine sahip olmuştur. Fakat 1990 Körfez Krizi nedeniyle transit ticaret net döviz girdisi azalmıştır. 1986 yılından itibaren ihracatımızın yapısı ve yönü değişerek sanayileşmiş batılı ülkelere dönmüştür. 1996 yılında ekonomideki tüm korumalar kaldırılarak Avrupa Birliğinin ortak gümrük tarifesinin uygulamaya konulması sonucu dış ticaret dengesi bozulmuştur. Bu bozulmanın cari işlemleri yansımasını bavul ticareti engellemiştir. Buna rağmen 1996 yılı toplam rezervlerin arttığı bir yıl olmuş. 1997 yılında ise Gümrük Birliğinin dış ticaret üzerindeki olumsuz etkileri ortadan193 kalkmıştır. Bu yıl aynı zamanda iç talep yükselmiş ithalat artmıştır. İthalatın artmasında ihracat pazarındaki büyüme de etken olmuştur. Gümrük Birliği ile Türkiye dünyanın en büyük ekonomi bloku haline gelmekte olan Avrupa Birliği karşısında korumasız olarak rekabet etmek durumundadır. 1998 yılı başında Türk Ekonomisi yılların birikimleri ve global kriz nedeniyle içinde bulunduğu makro ekonomik dengeler göz önüne alındığında Gümrük Birliğinin getireceği rekabet ortamına hazır gözükmemektedir. Hükümetin enflasyonu kontrol altında tutmak amacıyla izlediği sıkı para ve maliye politikaları yurt içi talebi zaten daraltmaktaydı. Dünya 'da 1997 temmuzunda Güneydoğu Asya Ülkelerinde patlak veren ekonomik kriz az da olsa Türk Ekonomisini olumsuz etkilemiştir. Kriz ülkelerinin yüksek oranda devalüasyon yapmaları bizim OECD Ülkelerinde ihracatımızın rekabet gücünü olumsuz bir biçimde etkiledi.Ayrıca bu ülkelere yönelik çelik ihracatının azalması demir çelik sektöründe kapasite kullanım oranlarının düşmesine ve işçi çıkarılmalarına neden olmuştur. 1998 yılının ağustos ayında Rusya'da yaşanan ekonomik kriz Türkiye Ekonomisinde yılın son çeyreğine doğru ihracatı ve büyüme hızını olumsuz bir biçimde etkiledi. Rusya Krizi Türkiye'nin bu ülkeye yaptığı hem bavul ticaretini ve hem de kayıtlı ihracatı önemli ölçüde azalttı. Ayrıca Rusya'da inşaat işleri yapan müteahhitler olumsuz etkilendi. Son yıllarda Rusya'dan Türkiye'ye yönelik turizm faaliyetleri de oldukça daraldı. Bütün bunların sonucu olarak son üç yıldan beri %7'nin üzerinde büyüme hızı gösteren Türkiye hem daraltıcı yurt içi politikalar hem de dış dünya' da yaşanan küresel kriz nedeniyle büyüme hızının %4.5 civarına düşmesi beklenmektedir. Böyle bir ortamda Türkiye katma değerli ve markalı ürünlerin ihracına ağırlık vermelidir. Devlet ve özel sektör el ele vererek Türk Malı ve Türkiye imajını büyük reklam kampanyaları ile desteklemelidir. İhracatta ülke ve mal çeşitlenmesine gidilmelidir. Böylece ihracatta süreklilik sağlanacak ve dünya pazarlarında kalıcı bir Pazar payı elde edilmiş olacaktır. İhracat artışında süreklilik194 uzun vadeli ve sürdürülebilir politikalara bağlıdır. Bütün bunları yapabilmek için ekonomik ve siyasi istikrar şarttır. Ayrıca yapısal reformlara da ağırlık verilmelidir. Bugün ihracat için en önemli faktör reel döviz kurunun uygulanmasıdır. Bu temel bir politika olmalıdır. İhracata yönelik devlet yardımları uluslar arası normlarda olmalıdır, imalatçı ve ihracatçılara rakiplerle eşit koşullarda finansman olanağı sağlanarak bunların da bu piyasada aktif hale getirilmesine çalışılmalıdır. Özellikle küçük ve orta boy işletmelerin ihracat dönük faaliyetleri desteklenmeli ve örgütlenmelidir. Bu sayede ürün geliştirme, pazar araştırması, enformasyon, satış dağıtımı, tutundurma, satış geliştirme gibi pazarlama fonksiyonlarını tek elden temin edeceklerinden Avrupa piyasalarında rekabet şansları daha fazla olacaktır. Birlikte hareket ile ölçek ekonomisinin avantajlarından istifade edilecek ve böylece işsizlik sorununa kısmen de olsa bir çare bulunmuş olacaktır. İhracatta öryütföriiTionln Oike ekonomisine sağladığı faydalar oldukça fazladır. Döviz girdisi artacak ihracat know-how' unun maksimize edilmesi sağlanacak üretim dağıtım ve pazarlama hünerleri geliştirilerek ihracata bir ivme kazandırılacaktır. Gelişmekte olan ülkelere yatınm yapmakta son derece nazlı davranan yabancı sermaye siyasi ve ekonomik istikrarsızlık sebebiyle kaçırılmamalıdır. Yabancı sermayenin özellikle ihracata dönük yatırımları çeşitli teşviklerle desteklenmelidir. İhracatın geliştirilmesi için ekonomik politikalar tek başına yeterli değildir. Sosyal politikalar da oluşturulmalıdır. Bu sebeple ihracat bakanlık düzeyinde temsil edilmelidir. Ticaret Bakanlığı bünyesinde mevcut bulunan ilgili birimler harekete geçerek firmalarımızı aydınlatmalıdır. Firmalar ürettikleri ürünlerin girecekleri pazardaki kalite özelliklerini araştırıp öğrenmek zorundadır. Kaliteli ürün için ürünün ham maddesinden üretilip mamul aşamasına gelene kadar dikey bir entegrasyona gidilmeli ve bu hususta bütün imkanlar seferber edilmelidir. Türkiye Akreditasyon Konseyi bir an evvel faaliyete geçmelidir. Türk ihracatçı firmalarının uluslar arası kalite standartlarına uyması tüm sektörlerde yaygınlaştırılırsa dünya pazarlarında Türkiye olumlu bir imaj uyandırmış olacaktır. Ayrıca ihracatçıların faydalanabilecekleri ve bütün sorunlarını danışabilecekleri195 İhracat Bilgi Bankası kurulmalıdır. Bunun yanı sıra firmaların kredi bulmakta zorluk çekmemeleri için ihracat kredi sigorta sistemi geliştirilmelidir. Türkiye teknoloji yoğun piyasa modeline kendi sanayisini uydurmak zorundadır, özelleştirmeye hız verilmeli ve sosyal güvenlik yasası bir an evvel çıkarılmalıdır. Yabancı sermayenin karşısında bir kamu kuruluşu olmamalıdır. Teşvikler AB Ülkeleri aleyhine rekabeti olumsuz yönde etkilemektedir. Geniş zaman dilimi içinde teşvikler AB Ülkeleri seviyesine indirildiği gibi Türkiye ile AB Ülkeleri arasında ihracat kredisi faiz oranlarında yaşanan uyumsuzluk giderilmelidir. Bu tedbirler Türkiye'nin cari işlemler dengesini kısa dönemde bozacak etkiler yaratacaktır. Uzun dönemde bu olumsuzluklar düzelecektir. Türkiye ihracatının büyük bir bölümünü OECD Ülkelerine yapmaktadır. İhracatımızın en ağırlıklı olduğu sektörler dokumaya elverişli madde üreten sektörler ile demir çelik üreten sektörlerdir. AB Ülkeleri içinde en fazla ihracatımız Almanya'ya yapılmaktadır. Türk Cumhuriyetlerine olan ihracatımız da son yıllarda artmıştır. Fakat buna rağmen ihracatımızda genel bir performans düşüklüğü devam etmektedir. Sebebi direkt parasal teşviklerin ortadan kaldırılmış olmasıdır. Kaynak yetersizliği ve bürokratik sorunlar devam etmektedir. İhracatta ucuz ham madde temini en büyük sorundur. İhracat sigortası henüz yaygın ve etkin hale getirilmemiştir. Gümrük Birliğinin dış ticaret dengesindeki bozucu etkisi tüketim mallarında görülmüştür. Türkiye daha çok yatırım mallan ve ham madde ithal etmektedir. Bunlann içinde tüketim mallarının payı gayet azdır. Türkiye'nin AB' ye girme sürecinde motorlu taşıtlarda ve teçhizatta kauçuk ürünlerinde ve demir çelikte AB ile rekabet etmesi oldukça güçtür. Bu sektörlerde ithalat artmaya devam edecektir. Türkiye yatırım malları ithalinde ithal ikameci bir politika izlerse aleyhine olacaktır. Mukayeseli üstünlükleri dikkate almak zorundadır. Ortak gümrük tarifelerinin uygulamaya başlanmasıyla Türkiye'de ithalat daha da artmıştır. Dolayısıyla Ticaret açığı da artmıştır. Fakat bu bir tehlike değildir.196 Çünkü ithalatın %85'i ihracat ve üretime yönelecek olan yatırım malları ham madde ve yarı mamullerden oluşmaktadır. Türkiye gümrük vergilerinin ve toplu konut fonunun kaldırılması ile önemli bir gelir kaynağından yoksun olmuştur. Gümrük Birliği sonrasında kamu giderlerinde önemli artışlar olacaktır. Kısa dönemde kamu gelir ve gider dengesi bozulacaktır. Bu bozulma para ve maliye politikaları ile aşılmaya çalışılıyor. Yine de bunları Türkiye'nin tek başına başarması çok zaman alacaktır. Türkiye bütün engelleri aşarak AB' den ek kaynak talep etmelidir.
Özet (Çeviri)
Özet çevirisi mevcut değil.
Benzer Tezler
- Türkiye'de serbest bölge uygulamaları ve Gümrük Birliği'ne uyumu
The Free zone applications in Turkey and the adaptation to the Custom Union
AHMET ASLAN
- Gümrük Birliği sonrası reel döviz kuru değişimlerinin Türkiye'nin ödemeler dengesi üzerine etkileri
Effects of the post Customs Union real exchange rate changes on Turkey's balance of payments
UMUT AKDUĞAN
- Türk ekonomisinin dışa açılmasında standardizasyonun önemi
Başlık çevirisi yok
TARIK DOĞAN ŞAHİN
Yüksek Lisans
Türkçe
1999
EkonomiGazi ÜniversitesiDış Ticaret Eğitimi Bilim Dalı
YRD. DOÇ. DR. AZİZ KONUKMAN
- Gümrük Birliği sürecinde Türkiye'nin dış ticaret yapısındaki gelişmeler
Develpoments in the Turkey?s foreign trade structure during the process of Customs Union
ÖZLEM ERGÜT
- Gümrük Birliği sürecinde Türkiye'nin dış ticaretinde meydana gelen yapısal değişimler
Stuctural changes of Turkish foreign trade in the process of customs union
SEMA ÇINAR