Devrim sonrası Ortadoğu'da İran merkezli Şiiliğin inşası ve ABD'nin Şii politikası (1979-2016)
The construction of Iran-centered Shi'ism in the post-revolutionary Middle East and the US Shi'a policy (1979–2016)
- Tez No: 943532
- Danışmanlar: DOÇ. DR. SELİN MUZAFFER BÖLME
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Siyasal Bilimler, Uluslararası İlişkiler, Political Science, International Relations
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Marmara Üniversitesi
- Enstitü: Orta Doğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Ortadoğu Siyasi Tarihi ve Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 371
Özet
Bu çalışma özellikle Soğuk Savaş'ın ardından küresel sistemi anlamaya yönelik kimliklere odaklanan uluslararası ilişkiler yaklaşımlarından inşacı teori çerçevesinde, İran merkezli Şii kimliğine yönelik bir ABD dış politikası olduğunu ortaya koymaya çalışmaktadır. Çalışmada 1979 İslam Devrimi'nden itibaren Velayet-i Fakih öğretisi merkezli belirli normlar üzerine inşa edilen İran merkezli Şii kimliğinin bölgesel bir norm haline geldiği ileri sürülmektedir. Tüm aktörlerin tek ve çatı bir Humeyni Şiiliği kimliği inşasının ancak 2003'te ABD'nin Irak'ı işgalinin ardından gerçekleştiği, sadece İran ve Hizbullah'ın 1980'lerden itibaren ortak bir kimlik inşa ettiği savunulmaktadır. Çalışmanın temel iddiası ABD'nin İslam Devrimi'nin sonraki süreçte bu aktörlerin ortak ideolojik temellerini ve kimliksel bağlarını anlamada kavramsal zorluklar yaşadığı ve bu kimliğe karşı tutarlı ve etkili bir politika geliştiremediğidir. ABD İslam Devrimi'nden ve Hizbullah'ın kurumsallaşmasından itibaren, ortak kimlik ve çıkarları paylaşan iki aktöre yönelik paralel bir Şii politikası izlemiştir fakat bu politikanın boşa düştüğü yer Irak olmuştur. 1979'dan 2000'e kadar geçen süreçte ABD, Humeyni Şiiliğini benimseyen İran ve Lübnan Hizbullahı'na karşı yaptırım ve müzakereyi ön gören faklı politikalar izlerken, Irak'ta Velayet-i Fakih öğretisini benimseyen gruplarla diyalog ve iş birliği zemini aramıştır. 2000'li yıllarla birlikte Bush yönetimi İran ve Hizbullah'ı ideolojik düşman olarak yeniden inşa ederken, Irak'ta ortak kimlik paylaşan Şii aktörleri müttefik olarak görmüştür. Obama döneminde ise İran ve Hizbullah ile müzakere ve ılımlı ilişkiler öncelenirken, Irak'ta Humeyni Şiiliğini benimseyen gruplarla önce çatışmalı bir süreç ardından da IŞİD'e karşı müttefiklik öngörülmüştür. ABD'nin İran ve Hizbullah'a karşı izlediği Şii politikası, kimliği algılayamadığı için, Irak sahasında beklenen politik sonucu üretememiştir.
Özet (Çeviri)
This study aims to reveal a U.S. foreign policy oriented towards the Iran-centered Shiite identity from the perspective of constructivist approaches in international relations, which focus on identities in the understanding of the global system, particularly after the Cold War. Argued that, since the 1979 Islamic Revolution, the Iran centered Shiite identity, constructed upon specific norms grounded in the doctrine of Velayat-e Faqih, has evolved into a regional norm. The study asserts that a unified and overarching identity of“Khomeinist Shiism”among all relevant actors only materialized after the U.S. invasion of Iraq in 2003, and that prior to this, only Iran and Hezbollah had constructed a shared identity since the 1980s. The central claim of the study is that the United States has faced conceptual challenges in understanding the shared ideological foundations and identity based ties of these actors in the aftermath of the Islamic Revolution, and consequently failed to develop a coherent and effective policy toward this identity. Since the Islamic Revolution and the institutionalization of Hezbollah, the United States has pursued a parallel Shia policy toward two actors who share a common identity and interests, however, this policy has failed in the case of Iraq. Between 1979 and 2000, the U.S. pursued different policies that included sanctions and negotiations toward Iran and Hezbollah, both of which embraced Khomeinist Shiism, while simultaneously seeking dialogue and cooperation with groups in Iraq that also adopted the Velayat-e Faqih doctrine. In the 2000s, the Bush administration reconstructed Iran and Hezbollah as ideological adversaries, while considering the Shiite actors in Iraq, who shared a common identity, as allies. During the Obama administration, negotiations and moderate relations with Iran and Hezbollah were prioritized, whereas in Iraq, the U.S. first engaged in conflict with these groups that adopted Khomeinist Shiism and after made an alliance with them against ISIS. The U.S.'s Shiite policy toward Iran and Hezbollah failed to produce the intended political outcomes in Iraq due to its inability to accurately perceive and interpret this identity.
Benzer Tezler
- İran'ın Orta Doğu politikasının Türkiye'nin güvenliğine etkileri
The reflections of İran's Middle East policy on Turkey's security
DİLEK AYDIN
Yüksek Lisans
Türkçe
2008
Uluslararası İlişkilerHarp Akademileri KomutanlığıStrateji Bilimi Bölümü
DR. RASİM ÜNLÜ
- Ruhani dönemi İran Ortadoğu politikası ve Suriye ile ilişkiler
Iran's Middle East policy and relations with Syria during Rouhani's presidency
ŞEMSETTİN SEKİN
Yüksek Lisans
Türkçe
2021
Uluslararası İlişkilerBingöl ÜniversitesiSiyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalı
DR. ÖĞR. ÜYESİ HABİBE TEMİZSU
- 1979 İran İslam devrimi ve İran'ın Ortadoğu'daki devrim ihracı politikaları
1979 tranian İslamic revoulation and İran's revolution export policies in the middle east
RECEP YÜRÜK
Yüksek Lisans
Türkçe
2019
Siyasal BilimlerÇanakkale Onsekiz Mart ÜniversitesiBölgesel Araştırmalar Ana Bilim Dalı
PROF. DR. ŞEVKET YAVUZ
- Amerikan hegemonyasının devamı ve Ortadoğu'nun yeniden yapılandırılması arasındaki pozitif korelasyon
The positive correlation between the restructuring of Middle East and the continuation of the U. S. (American) hegemony
ALİ DURAN
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
Uluslararası İlişkilerAtılım ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. ULVİ KESER