Encorafenib dirençli malign melanom kök hücrelerinde Encorafenib, Pimasertib ve Curcumin kombinasyonlarının BRAF inhibitör direnç mekanizması üzerindeki etkinliğinin değerlendirilmesi
Evaluation of the effectiveness of Encorafenib, Pimasertib and Curcumin combinations on BRAF inhibitor resistance mechanism in Encorafenib-resistant malignant melanoma stem cells
- Tez No: 945002
- Danışmanlar: PROF. DR. ÜNAL EGELİ
- Tez Türü: Doktora
- Konular: Tıbbi Biyoloji, Medical Biology
- Anahtar Kelimeler: Malign melanoma, ilaç direnci, encorafenib, pimasertib, curcumin, kanser kök hücre, Malignant melanoma, drug resistance, encorafenib, pimasertib, curcumin, cancer stem cell
- Yıl: 2025
- Dil: Türkçe
- Üniversite: Bursa Uludağ Üniversitesi
- Enstitü: Sağlık Bilimleri Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Tıbbi Biyoloji Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
- Sayfa Sayısı: 276
Özet
Malign melanom (MM); deri kanserleri arasında en ölümcül olanıdır ve Türkiye'de sık görülen 10 kanser türü arasında yer almaktadır. MM'de BRAF inhibitörleri ile hedefe yönelik tedavilere verilen yanıtların geçici olduğu ve neredeyse tüm hastalarda direnç mekanizması nedeniyle bir yıl içinde tümör nüksü geliştiği görülmüştür. Mevcut tez çalışmasında ikinci nesil BRAF inhibitörü olan Encorafenib dirençli A375-MM hücre hatlarının üretilmesi, Encorafenib direnç mekanizmasının kanser kök hücre (KKH) ile ilişkisinin tanımlanması ve Encorafenib, MEK inhibitörü Pimasertib ve AKT inhibitörü Curcumin kombinasyonlarının direnç mekanizması üzerindeki inhibisyon etkinliklerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda mevcut tez çalışmasında, artan dozla uygulanan Encorafenib direnç protokolüne kıyasla sabit doz direnç protokolünün BRAF inhibitör direnç modeli olarak daha fazla potansiyele sahip olduğu ortaya konulmuştur. Encorafenib direnç mekanizmasında, AKT yolunun aktive edildiği, NCOA4, FTH1, demir seviyelerinin artmasıyla desteklenen ferritinofaji mekanizmasının regüle edildiği, KKH mekanizmalarının transkriptomik düzeyde düzenlenerek hayatta kalma mekanizması olarak hizmet ettiği gösterilmiştir. Buna ilaveten Encorafenib direncinin CD44high olarak adlandırılan yeni bir hücre popülasyonunu zenginleştirdiği, KKH biyobelirteçlerinin ekspresyonunu arttırdığı, CD44highCD133+ KKH benzeri sub popülasyonunun MM hücre hattında Encorafenib direncinden sorumlu olduğu ve bu direncin KKH ilişkili mekanizmalarla bağlantılı olduğu gösterilmiştir. Ayrıca, direncin KKH benzeri hücrelerde PI3K-AKT yolunun aktive edilmesi, BRAF-MEK-ERK yollarını düzensizleştirilmesiyle regüle edildiği ve bu durumun özellikle SOX2 gibi KKH ile ilişkili proteinlerin up-regülasyonuna yol açarak sağladığı gösterilmiştir. Son olarak bu yolların Encorafenib+Curcumin+Pimasertib kombinasyonu ile hedeflenmesinin direncin tersine çevrilmesinde en efektif strateji olabileceği belirlenmiştir. Bu bağlamda mevcut tezden elde edilen sonuçların farklı MM modellerinde KKH benzeri hücreleri hedef alan yeni ve efektif terapötik stratejiler geliştirme potansiyeline sahip olabileceği düşünülmektedir.
Özet (Çeviri)
Malignant melanoma (MM) is the most lethal form of skin cancer and ranks among the ten most common cancer types in Turkey. Although effective therapeutic approaches exist for MM, responses to targeted therapies with BRAF inhibitors are often temporary, and tumor relapse typically occurs within one year in nearly all patients due to resistance mechanisms. The thesis aimed to establish Encorafenib-resistant A375-MM cell lines using a second-generation BRAF inhibitor, to characterize the resistance mechanism of Encorafenib and its association with cancer stem cells (CSCs), and to compare the inhibitory efficacy of drug combinations consisting of Encorafenib, the MEK inhibitor Pimasertib, and the AKT pathway inhibitor Curcumin on the resistance mechanisms. It was demonstrated that the fixed-dose Encorafenib resistance protocol had greater potential as a model of BRAF inhibitor resistance compared to the increasing-dose protocol. In Encorafenib resistance mechanisms, activation of the AKT signaling pathway, and regulation of the ferritinophagy mechanism, supported by increased levels of NCOA4, FTH1, and intracellular iron, was observed. Additionally, CSC-related mechanisms were found to be transcriptionally regulated, serving as a survival mechanism. Further analysis revealed that Encorafenib resistance enriched a novel CD44high population, increased the expression of CSC markers, and that the CD44highCD133+ CSC-like sub population was primarily responsible for Encorafenib resistance in the MM cell line. This resistance was shown to be linked to CSC-associated pathways. Moreover, resistance in CSC-like cells was found to activate the PI3K-AKT pathway and dysregulate the BRAF-MEK-ERK axis, leading to upregulation of CSC-associated proteins such as SOX2. Finally, targeting these pathways with a combination of Encorafenib, Curcumin, and Pimasertib was shown to be the most effective strategy for reversing resistance. The findings suggest that these results may hold promise for the development of novel therapeutic strategies targeting CSC-like cells in other MM models.