Geri Dön

21. yüzyılda distopik tahayyüller: Türkiye sinemasında bir müdahale imgesi olarak insan ve sonrası

Dystopian imaginations in the 21st century: Human and beyond as an image of intervention in Turkish cinema

  1. Tez No: 945367
  2. Yazar: SELİN ÇELİK
  3. Danışmanlar: PROF. DR. SEMİRE RUKEN ÖZTÜRK
  4. Tez Türü: Doktora
  5. Konular: Sahne ve Görüntü Sanatları, Sosyoloji, İletişim Bilimleri, Performing and Visual Arts, Sociology, Communication Sciences
  6. Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
  7. Yıl: 2025
  8. Dil: Türkçe
  9. Üniversite: Ankara Üniversitesi
  10. Enstitü: Sosyal Bilimler Enstitüsü
  11. Ana Bilim Dalı: Radyo Televizyon ve Sinema Ana Bilim Dalı
  12. Bilim Dalı: Belirtilmemiş.
  13. Sayfa Sayısı: 366

Özet

Bu çalışmanın çıkış noktası, günümüz entelektüel ikliminde insanın ve“insanlık”kavramının evrendeki tüm kötülüklerin asli faili ilan edilmesine karşı duyduğum eleştirel mesafedir. İnsanlığı doğaya, diğer canlılara ve kendi varoluşuna karşı işlediği suçların toplamı olarak mahkûm eden hâkim söylemler karşısında; tüm çelişkileri, hataları ve krizleriyle birlikte, fakat aynı zamanda özgürleşme ve müdahale kapasitesiyle“insan-özneyi”yeniden düşünmenin cüretine başvurdum. Belki de bu çağda, hâlâ“özgür, tarihsel ve eylemsel bir insan”fikrine tutunmak, başlı başına bir meydan okumaydı. Bu bağlamda, çalışmamda Türkiye sinemasında 21. yüzyılda üretilen distopik anlatılar ekseninde“özgürleşimci ve müdahil özne”düşüncesini araştırdım. Distopyaların, kültürel nesneler olarak direnişçi tahayyülü harekete geçirme potansiyelini (Tom Moylan) ve çağın kendini tahayyül etme biçimi olarak“ayrıcalıklı metinler”(Alain Badiou) kapsamına alınma imkânlarını sorguladım. Bu sorgulama yalnızca teorik bir ilgiyle değil; güncel krizlerin yarattığı entelektüel aciliyet duygusuyla da biçimlendi. Bu doğrultuda,“insan-sonrası”(posthümanist) tahayyülü, eleştirel hümanizm ve Aydınlanma felsefesinin düşünsel mirası doğrultusunda diyalektik bir okumaya tabi tutmayı tercih ettim;“insan-özne”kavramının günümüzdeki işlevini ve gerekliliğini kültürel metinler üzerinden yeniden tartıştım. Çalışmanın örneklemini oluşturan Canavarlar Sofrası (Ramin Matin, 2011), Körfez (Emre Yeksan, 2017) ve Gölgeler İçinde (Erdem Tepegöz, 2020) filmlerinin çözümlemelerinde Alain Badiou'nun hakikat ve özneleşme kuramına koşut biçimde imgefelsefe ve aksiyomatik okuma yöntemlerini benimsedim. Anahtar kavramlar arasında Jason W. Moore'un Kapitalosen tanımı, Murray Bookchin'in Toplumsal Ekoloji ve Tamamlayıcılık Etiği yaklaşımları ile Tom Moylan'ın Eleştirel Distopya kavramsallaştırması yer aldı. Tez, insanı akıl, özne ve ilerleme kavramlarının pejoratif yorumlarını aşarak yeniden düşünme çabasına dayanmakta; kriz çağında insan merkezli bir özgürleşim tahayyülünü kültürel metinler aracılığıyla tartışmayı amaçlamaktadır. Önemi ise, zamanlaması ve güncel bir pratik sorunla doğrudan ilişki kurması; literatürdeki belirli bir boşluğu doldurma potansiyeli; toplumsal etkileşimin temel ilkelerine ve geleceğe yönelik kuramsal açılımlara imkân sağlaması üzerinden temellendirilebilir. Özellikle, Aydınlanma'nın ve eleştirel hümanizmin kazanımlarına dönerek insanın özgürleşme ve özneleşme kapasitesini yeniden düşünmeye yönelmem; tarihsel-eylemsel özne kavramını idealist ve aşkın okumaların ötesinde yeniden kurmaya çalışmam, çalışmanın özgünlüğünü belirleyen temel hattı oluşturdu. Yürüttüğüm çözümlemeler sonucunda, ele aldığım filmlerde Badioucu“olay”,“hakikat”ve“müdahil özne”nosyonlarına özgü belirgin varyasyonların tekrar ettiğini gözlemledim. Türkiye'de üretilen distopik anlatılarda“olay”kavramının, aşk, bilim ve sanat gibi klâsik hakikat prosedürlerinin sınırlarını aşarak; felaketlerle örülü şimdinin doğası ve yerel sosyopolitik atmosferle uyumlu biçimde, karamsar ve kasvetli“müdahale”anları olarak tezahür ettiğini tespit ettim. Müdahil özne figürünün ise umut dolu bir kopuştan değil; aksine, umutsuzluk ve çelişkilerin koyu gölgesinden doğan devrimci bir iradeyle biçimlendiğini ortaya koydum. Bu anlatılarda başkaldırı, yalnızca bireysel kurtuluşu değil; aynı zamanda distopik şimdiki zaman içinde filizlenen kolektif direniş tahayyüllerini de görünür kılmaktadır.

Özet (Çeviri)

The starting point of this study is the critical distance I take from the prevailing intellectual climate in which the concepts of“human”and“humanity”have been all but declared the primary culprits behind every evil in the universe. Against dominant discourses that condemn humanity as the sum of its crimes against nature, other living beings, and itself, I undertook the audacious task of rethinking the“human-subject”— with all its contradictions, failures, and crises, yet also with its potential for emancipation and intervention. Perhaps, in our age, clinging to the idea of a“free, historical, and active human”is itself the ultimate act of defiance. Within this framework, I investigated the notion of the“liberatory and interventionist subject”in dystopian narratives produced in Turkish cinema during the twenty-first century. I questioned the potential of dystopias, as cultural objects, to mobilize resistant imaginaries (Tom Moylan), as well as their qualification as“privileged texts”(Alain Badiou) within the age's modes of self-imagining. This inquiry was shaped not merely by a theoretical interest but by an intellectual urgency fueled by the crises of the present. Accordingly, I subjected posthumanist thought to a dialectical reading nourished by the intellectual legacy of critical humanism and Enlightenment philosophy, aiming to reassess the function and necessity of the“humansubject”through cultural texts. In the analysis of the selected films — The Monsters' Dinner (Ramin Matin, 2011), The Gulf (Emre Yeksan, 2017), and In the Shadows (Erdem Tepegöz, 2020) — I employed the methods of image-philosophy and axiomatic reading, in line with Alain Badiou's theories of truth and subjectivation. Key conceptual frameworks included Jason W. Moore's notion of the Capitalocene, Murray Bookchin's approaches to Social Ecology and the Ethics of Complementarity, and Tom Moylan's theorization of Critical Dystopia. The dissertation is grounded to rethink the human by transcending the pejorative interpretations of reason, subjectivity, and progress, and aims to explore a human-centered emancipatory imaginary through cultural texts in an era of crisis. The significance of this study lies in its timely engagement with an urgent practical problem, its potential to fill a gap in the literature, and its capacity to offer theoretical insights into the fundamental principles of social interaction and future-oriented critical perspectives. Particularly, by returning to the achievements of Enlightenment and critical humanism, I sought to reconceptualize human emancipation and subjectivation, and to reconstruct the notion of the historical-active subject beyond idealist and transcendental readings — a trajectory that constitutes the originality of this research. Through my analyses, I observed recurrent variations specific to the Badiouian notions of“event,”“truth,”and“interventionist subject”across the films. In Turkish dystopian narratives, the concept of the event manifests not through classical truth procedures such as love, science, or art, but rather through somber and bleak moments of intervention — in tune with the disasterladen nature of the present and the local socio-political atmosphere. I demonstrated that the figure of the interventionist subject emerges not from hopeful ruptures, but from a revolutionary will be born out of despair, crisis, and contradiction. In these narratives, rebellion is portrayed not merely as a quest for individual liberation, but as the cultivation of collective forms of resistance within the dystopian present.

Benzer Tezler

  1. 21. yüzyılda aşk: Bilimkurgu sinemasında sevme biçimleri

    Love in the 21st century: Love styles in science fiction fims

    SELEN GÖKÇEM

    Doktora

    Türkçe

    Türkçe

    2019

    Sahne ve Görüntü SanatlarıAnadolu Üniversitesi

    Sinema Televizyon Ana Bilim Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ CANAN ULUYAĞCI

  2. 21st century novels in the light of ecocriticism: Paolo Bacigalupi's The Windup Girl and Kazuo Ishiguro's Klara and The Sun

    Ekoeleştiri ışığında 21. yüzyıl romanları: Paolo Bacigalupi'nin Kurma Kız'ı ve Kazuo Ishiguro'nun Klara ile Güneş'i

    ASLI NUR KAHRAMAN

    Yüksek Lisans

    İngilizce

    İngilizce

    2025

    Amerikan Kültürü ve EdebiyatıAnkara Hacı Bayram Veli Üniversitesi

    İngiliz Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı

    DOÇ. DR. NAZLİ GÜNDÜZ

  3. Posthuman anlayışın sanata etkisi

    Effect of post-human understanding on art

    DUYGU AYDOĞAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2018

    Güzel SanatlarEskişehir Osmangazi Üniversitesi

    Sanat ve Tasarım Ana Sanat Dalı

    DOÇ. DR. GÜLBİN ÖZDAMAR AKARÇAY

  4. Distopya anlatılarda eğitime yönelik tespitler

    Findings regarding education in dystopian narratives

    LEYLA ASLAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Türk Dili ve EdebiyatıVan Yüzüncü Yıl Üniversitesi

    Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Ana Bilim Dalı

    PROF. DR. FETHİ DEMİR

  5. Çağdaş resim sanatında distopik kentler

    Dystopian cities in contemporary painting

    ZEYNEP KAPLAN

    Yüksek Lisans

    Türkçe

    Türkçe

    2024

    Güzel SanatlarAtatürk Üniversitesi

    Resim Ana Sanat Dalı

    DR. ÖĞR. ÜYESİ HATİCE DOĞAN