How does water scarcity affect agricultural productivity and food security? A case study on Morocco
Su kıtlığının tarımsal verimlilik ve gıda güvenliği üzerindeki etkileri: Fas örneği
- Tez No: 952318
- Danışmanlar: DR. ÖĞR. ÜYESİ HİKMET İSKENDER
- Tez Türü: Yüksek Lisans
- Konular: Ziraat, Agriculture
- Anahtar Kelimeler: Belirtilmemiş.
- Yıl: 2025
- Dil: İngilizce
- Üniversite: İstanbul Teknik Üniversitesi
- Enstitü: Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
- Ana Bilim Dalı: Afet ve Acil Durum Yönetimi Ana Bilim Dalı
- Bilim Dalı: Afet Yönetimi Bilim Dalı
- Sayfa Sayısı: 153
Özet
Bu tez; su kıtlığı, tarımsal üretkenlik ve gıda güvenliği arasındaki çok boyutlu ilişkiyi Fas örneği üzerinden incelemektedir. Küresel nüfusun artması ve iklim değişikliğinin hızlanmasıyla birlikte tatlı su kaynakları üzerindeki baskı artmakta, bu durum dünya genelinde gıda sistemlerini tehdit etmektedir. Su kıtlığı, mevsimsel bir zorluk olmaktan çıkıp kronik bir stres kaynağına dönüşmüştür; özellikle yarı kurak ve kurak iklim kuşaklarında yer alan, tarımsal üretimin büyük ölçüde düzenli suya bağlı olduğu ülkelerde bu etki daha keskin hissedilmektedir. Fas'ta mevcut su kaynaklarının %88'i tarıma ayrılmışken, azalan su rezervleri temel tarım ürünlerinin üretimini ciddi şekilde aksatmıştır. Bu bağlamda çalışmada, tarımsal önemi ve suya karşı kırılganlığı göz önünde bulundurularak Fès-Meknès, Rabat-Salé-Kénitra, Béni Mellal-Khénifra, Marrakech-Safi ve Souss-Massa bölgelerine odaklanılmıştır. 2008–2022 yılları arasındaki dönem, iklim değişkenliğini, politika dönüşümlerini ve altyapısal değişimleri göz önüne alarak uzun dönemli eğilimleri yakalamak amacıyla seçilmiştir. Literatür taraması bölümü, su kıtlığı olgusunu hem küresel hem de bölgesel bağlamda derinlemesine ele alarak, bu çok katmanlı sorunun tarım ve gıda sistemleri üzerindeki etkilerini anlamaya yönelik geniş bir perspektif sunmaktadır. Çalışma, öncelikle Kuzey Afrika ve Orta Doğu gibi yarı kurak bölgelerde yaşanan su stresi örneklerini incelemekte; ardından Singapur, Hollanda ve Avustralya gibi su yönetiminde başarılı olmuş ülkelerin uyguladığı yenilikçi politikaları ve teknolojik çözümleri analiz etmektedir. Bu karşılaştırmalı yaklaşım sayesinde, farklı coğrafi, kurumsal ve iklimsel bağlamlarda su kıtlığına verilen tepkiler değerlendirilmektedir. Özellikle Singapur'un geri dönüştürülmüş su kullanımı ve dört kaynaktan su temin modeli (Four National Taps), Hollanda'nın yerinden yönetişim temelli bölgesel su kurulları, ve Avustralya'nın su piyasaları ile damla sulama uygulamaları, Fas için potansiyel politika dersleri sunmaktadır. Ayrıca bölümde, yağışlardaki düzensizlik, yeraltı suyu rezervlerinin hızla tükenmesi, baraj doluluk oranlarının düşüşü ve sulama sistemlerinin verimsizliği gibi yapısal göstergeler detaylı biçimde incelenmiştir. Bu göstergeler; tarımsal üretimdeki azalma, tahıl veriminde dalgalanma, hayvancılıkta kırılganlık ve gıda ithalatına artan bağımlılıkla ilişkilendirilmiştir. Bu bağlamda Yeşil Fas Planı (Plan Maroc Vert) ve onun devamı niteliğindeki Yeni Nesil Tarım Stratejisi (Generation Green 2020–2030) değerlendirilmiş; bu planların güçlü yönleri kadar, küçük ölçekli çiftçileri yeterince kapsayamaması, yeraltı suyu aşırı kullanımı gibi zayıf yönleri de tartışılmıştır. Literatür, aynı zamanda su kıtlığı ile mücadelede yönetişim, finansman ve çiftçi katılımının belirleyici rolünü vurgulamakta; Fas gibi su stresi yaşayan ülkeler için hem teknik hem de sosyal boyutları içeren bütüncül yaklaşımların gerekliliğine dikkat çekmektedir. Ampirik analiz, Fas Yüksek Planlama Kurumu (HCP), Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Bankası gibi ulusal ve uluslararası kaynaklardan toplanan nicel verilere dayanmaktadır. Araştırma, su kıtlığının Fas'ın tarımsal üretimi ve gıda güvenliği göstergeleri üzerindeki etkisini tanımlayıcı ve karşılaştırmalı istatistiksel teknikler kullanarak değerlendirmektedir. Bu analiz; yağış, baraj seviyeleri, sulama desenleri ve ekili alanlar gibi ulusal ve bölgesel eğilimlerin yanı sıra dış ticaret dengesi, gıda ithalatına bağımlılık ve temel ürün fiyatlarındaki evrimle birleştirilmiştir. Bulgular bölümü, Fas'ta su kıtlığının tarımsal üretim üzerindeki çok katmanlı etkilerini ortaya koymaktadır. Ulusal düzeyde yağış miktarlarında son yıllarda ciddi bir düşüş gözlemlenmiş; bu durum hem yüzeysel hem de yeraltı su kaynaklarında önemli azalmalarla sonuçlanmıştır. Özellikle 2016–2023 döneminde baraj doluluk oranlarının ve akifer seviyelerinin düzenli şekilde gerilediği, bunun da sulama faaliyetlerini doğrudan etkilediği tespit edilmiştir. Araştırma, beş kilit bölgedeki (Fès-Meknès, Rabat-Salé-Kénitra, Béni Mellal-Khénifra, Marrakech-Safi ve Souss-Massa) yıllık yağış ortalamalarındaki azalma ile birlikte dam sulama kapasitelerinin düşmesi ve yeraltı suyu çekilme oranlarının artması arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bu hidrometeorolojik stresin, sulama uygulamalarının daralmasına ve sulanan alanların azalmasına neden olduğu da verilerle kanıtlanmıştır. Bölgesel düzeyde üretim miktarları arasında ciddi eşitsizlikler mevcuttur. Özellikle narenciye ve tahıl gibi suya bağımlı ürünlerde verim kayıpları belirgin hale gelmiştir. Souss-Massa gibi kurak bölgelerde narenciye üretimi, önceki yıllara kıyasla %30'a varan düşüşler göstermiş; bu da ihracat gelirlerini ve yerel çiftçilerin gelir güvencesini zayıflatmıştır. Benzer şekilde, yağışa bağımlı buğday ve arpa üretiminde de dramatik dalgalanmalar yaşanmış, örneğin buğday üretimi 2021'de 7,5 milyon ton iken, 2022'de yalnızca 2,7 milyon tona gerilemiştir. Bu düşüşler, hem tarımsal gelirleri hem de ulusal gıda arzını etkileyerek iç pazarda fiyat dalgalanmalarını tetiklemiştir. Ayrıca, hayvancılık üretimi de kuraklık ve yetersiz meralara bağlı olarak kırılganlık göstermiştir; büyükbaş hayvan sayısında düşüşler kaydedilmiştir. Araştırma, tarımsal üretimdeki bu düşüşlerin doğrudan gıda güvenliği üzerinde etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle temel gıda ürünlerinin ithalatındaki artış dikkat çekicidir. Fas'ın buğday ithalatı, düşük verimli yıllarda %50'den fazla artış göstermiştir. Tarımsal üretimin azaldığı dönemlerde, ülkenin gıda dış ticaret açığı büyümekte, bu da ekonomik kırılganlıkları artırmakta ve stratejik gıda egemenliği konusundaki endişeleri derinleştirmektedir. Bu süreçte gıda fiyatları da yükselmiş; özellikle meyve, süt ürünleri ve et fiyatlarında artış yaşanmıştır. Bu durum, özellikle düşük gelirli haneler için gıdaya erişimi zorlaştırmakta ve beslenme güvencesizliğini yaygınlaştırmaktadır. Bulgular aynı zamanda kırsal nüfusun bu krizden orantısız şekilde etkilendiğini göstermektedir. Küçük ölçekli çiftçiler, suya erişim, teknolojiye ulaşım ve devlet desteklerine erişim bakımından daha dezavantajlı konumdadır. Çoğu geleneksel sulama yöntemleri kullanmakta, kuraklığa karşı yeterli adaptasyon sağlayamamaktadır. Bu çiftçiler, maliyetli damla sulama sistemlerine geçişte teknik destekten yoksun kalmakta ve tarımsal kredilere erişimde engellerle karşılaşmaktadır. Bu nedenle kuraklık yıllarında üretimden tamamen çekilen veya ürün çeşitliliğini azaltmak zorunda kalan çiftçi sayısı artmaktadır. Ayrıca, köyden kente göç ve tarımsal işgücü kaybı gibi sosyo-ekonomik sonuçlar da su kıtlığıyla birlikte gözlemlenmiştir. Son olarak, çalışmada bölgesel eşitsizliklerin su dağılımı ve tarımsal kapasite üzerindeki etkisi açıkça vurgulanmaktadır. Kuzeydeki Fès-Meknès gibi daha yüksek yağış alan bölgeler, göreceli olarak daha dayanıklı üretim eğilimleri sergilerken; güneydeki Souss-Massa ve Tensift havzaları daha kronik su sıkıntıları ve üretim düşüşleriyle karşı karşıyadır. Bu mekânsal dengesizlik, ülke genelinde tarımsal planlama ve kaynak dağılımının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini göstermektedir. Ayrıca, iklim değişikliğine karşı geliştirilecek stratejilerin, bu bölgesel farklılıkları dikkate alacak şekilde yerelleştirilmiş politikalarla desteklenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bulgular, suya erişimde adaletin sağlanmasının yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyal istikrar açısından da kritik olduğunu ortaya koymaktadır. Tartışma bölümü, elde edilen bulguları mevcut literatür ve uygulamadaki politikalarla karşılaştırarak kapsamlı bir değerlendirme sunmaktadır. Çalışmanın bulguları, özellikle su kıtlığının Fas'taki tarımsal üretkenlik ve gıda güvenliği üzerindeki etkilerini önceki araştırmalarla büyük ölçüde doğrulamaktadır. Bu bağlamda, 2015 sonrası dönemde artan kuraklıklar ve yüzeysel su rezervlerindeki azalma ile birlikte yeraltı suyu kaynaklarının aşırı kullanımı, FAO ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların uyarılarını destekler niteliktedir. Ancak, bu tez, özellikle bölgesel düzeydeki farklılıklara ve küçük ölçekli çiftçilerin özgül zorluklarına ışık tutarak mevcut literatüre önemli bir katkı sağlamaktadır. Tarım politikalarının ulusal düzeyde planlanmasının, yerel bağlamları çoğu zaman göz ardı ettiği, bu nedenle su kıtlığına verilen yanıtların sınırlı kaldığı görülmektedir. Yapılan analizler, Fas'ın su yönetiminde yıllardır süregelen yapısal sorunları gözler önüne sermektedir. Özellikle yönetişimdeki parçalanmışlık, farklı bakanlıklar ve yerel kurumlar arasında yeterli koordinasyonun olmaması, uygulamaların etkinliğini düşürmektedir. Örneğin, su havzaları düzeyinde oluşturulan Ajanslar ile merkezi tarım politikaları arasında uyum eksikliği gözlemlenmektedir. Ayrıca, sulama altyapısının modernleştirilmesine ve bazı bölgelerde tuzdan arındırma gibi yüksek maliyetli teknolojilere yatırım yapılmasına rağmen, bu çözümler çoğunlukla büyük ölçekli çiftlikleri kapsamaktadır. Küçük ve orta ölçekli üreticiler ise hem teknik hem finansal açıdan bu gelişmelere erişimde zorlanmakta, bu da üretim eşitsizliklerini derinleştirmektedir. Tartışma aynı zamanda katılımcılığın sınırlılığına da dikkat çekmektedir. Çiftçilerin karar alma süreçlerine yeterince dahil edilmemesi, geliştirilen politikaların sahada benimsenmesini güçleştirmektedir. Su kullanıcı birlikleri ve kooperatiflerin etkisi hâlâ sınırlı olup, kırsal bölgelerde bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yetersiz kalmaktadır. Bu durum, su tasarruflu teknolojilerin yaygınlaştırılmasını ve adaptif tarım stratejilerinin benimsenmesini geciktirmektedir. Çalışma, bu noktada yerelleştirilmiş çözümlerin, yani su ve tarım planlarının bölgesel iklim ve sosyo-ekonomik koşullara göre uyarlanmasının önemini vurgulamaktadır. Yerel bilgi ile bilimsel uzmanlık arasında köprü kuracak yapıların inşası, politika etkinliğini artırmada kritik rol oynamaktadır. Araştırmada önerilen bütüncül politika yaklaşımı, kısa vadeli adaptasyon önlemleri ile uzun vadeli dönüşümleri birleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda iklim dostu tarım uygulamalarının teşvik edilmesi (örneğin koruyucu tarım, mahsul çeşitliliği, agroekolojik zonlama), dijital teknolojilerle desteklenen su izleme sistemlerinin yaygınlaştırılması ve çiftçi odaklı yeniliklerin ön plana çıkarılması önerilmektedir. Güneş enerjili tuzdan arındırma tesisleri, yağmur suyu toplama sistemleri ve arıtılmış atık suyun tarımda yeniden kullanımı gibi teknik çözümler, mevcut su kaynaklarını daha verimli kullanmak açısından önemlidir. Ancak bu çözümlerin sürdürülebilirliği, teknik uygunluk kadar sosyal kabul ve kurumsal destekle de doğrudan ilişkilidir. Tartışma bölümü, su kıtlığının yalnızca bir çevresel sorun olarak değil, aynı zamanda bir afet riski olarak da ele alınması gerektiğini ileri sürmektedir. Fas gibi kuraklığa açık ülkelerde, su krizinin etkileri yıllar boyunca birikimli olarak ortaya çıkmakta, tarım ve gıda sistemlerinde kalıcı tahribatlara yol açmaktadır. Bu nedenle, su kıtlığına karşı geliştirilecek stratejilerin Afet Risk Azaltımı (ARA) çerçeveleriyle bütünleştirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Özellikle kuraklık erken uyarı sistemlerinin, gıda rezervlerinin ve sosyal koruma programlarının su yönetimi politikalarıyla entegre edilmesi gerekmektedir. Böylece sadece kriz anlarında değil, uzun vadeli iklim belirsizliklerine karşı da dirençli sistemler kurulabilir. Sonuç olarak, bu tez, Fas'ın su yönetimi, tarım politikaları ve gıda güvenliği stratejilerinin ayrı ayrı değil, birbirine bağlı ve etkileşimli bir bütün olarak ele alınması gerektiğini ortaya koymaktadır. Yönetişimin merkezileşmiş yapısından kaynaklanan sınırlamalar, yerel aktörlerin sürece daha fazla dahil edilmesiyle aşılabilir. Bu nedenle, su-tarım-gıda ilişkisini kapsayan, disiplinler arası ve katılımcı yaklaşımlar geliştirilmelidir. Krize dayalı değil, risk öngörüsüne dayalı politikalar geliştirmek; Fas'ın yalnızca bugünkü su krizine çözüm bulmasını değil, aynı zamanda gelecekteki çevresel ve sosyal istikrarsızlıklara karşı daha dayanıklı hale gelmesini sağlayacaktır. Sonuç bölümü, Fas'taki su kıtlığının tarımsal üretkenlik ve gıda güvenliği üzerindeki etkilerine dair yapılan kapsamlı analizlerin genel bir özetini sunmaktadır. Tezde ortaya konan bulgular, yağış miktarlarındaki azalma, baraj doluluk oranlarının düşmesi, yeraltı sularının tükenmesi ve sulama altyapısının yetersizliği gibi faktörlerin, tarımsal verimi ve üretim sürekliliğini ciddi biçimde tehdit ettiğini göstermektedir. Bu durum, özellikle tahıl ve narenciye üretiminde kendini göstermekte; aynı zamanda hayvancılık sektörünü ve tarıma dayalı geçim kaynaklarını da zayıflatmaktadır. Tarımsal üretimdeki bu düşüşler, ülkenin gıda ithalatına bağımlılığını artırmakta, dış ticaret açığını büyütmekte ve kırsal kesimdeki kırılgan topluluklar üzerinde sosyo-ekonomik baskıyı yoğunlaştırmaktadır. Bu kapsamda, su kıtlığının yalnızca çevresel bir sorun değil; aynı zamanda ekonomik ve toplumsal bir kriz olarak ele alınması gerektiği açıkça ortaya çıkmıştır. Tezin sonuç kısmı ayrıca, sürdürülebilir ve dayanıklı bir gıda sistemi kurmak için Fas'ın çok boyutlu bir strateji benimsemesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu strateji; su kaynaklarının çeşitlendirilmesi (tuzdan arındırma, yağmur suyu hasadı, arıtılmış su kullanımı), iklime dayanıklı tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması, yönetişimin yerelleştirilmesi ve küçük ölçekli çiftçilerin sürece aktif katılımının sağlanması gibi bileşenleri içermelidir. Politika yapıcıların, kısa vadeli müdahalelerin ötesine geçerek uzun vadeli, önleyici ve katılımcı çözümler üretmeleri elzemdir. Bu bağlamda, su yönetimi, tarım politikaları ve afet risk azaltımı arasındaki bağların güçlendirilmesi, Fas'ın iklim değişikliği karşısında daha dirençli ve adil bir gıda sistemi inşa etmesine katkı sağlayacaktır.
Özet (Çeviri)
This thesis investigates the impacts of water scarcity on agricultural productivity and food security, using Morocco as a case study. Morocco's growing vulnerability to water shortages—caused by irregular rainfall, overexploitation of water resources, and climate change—poses significant threats to its agriculture-based economy. The study adopts quantitative research methodology, relying on statistical data from national institutions, international organizations, and empirical studies. The analysis focuses on key indicators such as rainfall trends, groundwater depletion, irrigation coverage, crop yields, and food import dependency. Temporal comparisons and regional differences are also considered to highlight both the severity and uneven distribution of impacts. Findings reveal a clear correlation between declining water availability and reduced agricultural productivity. Regions like Souss-Massa and Tensift show consistent yield reductions for water-intensive crops such as citrus and vegetables. These reductions not only threaten farmers' incomes but also compromise national food security, increasing reliance on imports and exposing the country to external market shocks. The study also analyses Morocco's policy responses, including the Green Morocco Plan and the Generation Green strategy, as well as investments in desalination and drip irrigation. While progress has been made in modernizing irrigation and improving water efficiency, challenges remain in governance, enforcement, and equitable resource allocation. The thesis concludes that Morocco's path to agricultural and food resilience lies in integrated water resource management, scaling climate-smart agricultural practices, and fostering regional cooperation. Strengthening institutional capacity and data systems will also be key to supporting long-term planning and sustainable development. Furthermore, the thesis highlights the systemic challenges hindering effective adaptation, such as fragmented institutional mandates, insufficient farmer awareness, and limited access to financing for climate-resilient technologies. It argues that transformative change requires not only technical solutions but also inclusive governance that empowers local stakeholders, particularly smallholder farmers, who are disproportionately affected by water insecurity. In this context, the study proposes a multi-stakeholder framework that aligns local knowledge with scientific expertise and fosters participatory planning as a cornerstone of water-smart agricultural policy.
Benzer Tezler
- Türkiye'de alternatif su kaynaklarının fizibilite analı̇zlerı̇: Yağmur suyu hasadı, gri su kullanımı
Türki̇ye'de alternati̇f su kaynaklarinin fi̇zi̇bi̇li̇te anali̇zleri̇: yağmur suyu hasadi, gri̇ su kullanimi
ELİF AYYÜCE KILINÇ
Yüksek Lisans
Türkçe
2024
Çevre Mühendisliğiİstanbul Teknik ÜniversitesiÇevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AYŞE GÜL TANIK
- Su korunumu açısından yerleşme tasarımında yüzeysel akış miktarının değerlendirilmesi
Evaluation of the effects of settlement design on stormwater runoff in terms of water conservation
HALİME FİRDEVS TAŞKIN
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
Mimarlıkİstanbul Teknik ÜniversitesiMimarlık Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. GÜLTEN MANİOĞLU
- Gri su ile ilgili standart uygulamaları, yasal/idari düzenleme örnekleri ve Türkiye için bir öneri
Guideline/standard practices and examples of legal/administrative framework for gray water and a suggestion for Turkey
SİMAY CAVKAŞ AKSOY
Yüksek Lisans
Türkçe
2022
Çevre Mühendisliğiİstanbul Teknik ÜniversitesiÇevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. AYŞE BİLSEN BAYKAL
- Decision-making mechanism in appropriate roof selection for rainwater harvesting based on combining field data and laboratory experiments
Yağmur suyu hasadi için uygun çati seçiminde saha verileri ve laboratuvar deneylerine dayali karar verme mekanizmasinin kullanilmasi
SHAYAN SHITREH
Yüksek Lisans
İngilizce
2024
Çevre Mühendisliğiİstanbul Teknik ÜniversitesiÇevre Mühendisliği Ana Bilim Dalı
DOÇ. DR. HALE ÖZGÜN ERŞAHİN
- Critical drought severity-duration-frequency curves based on precipitation deficit
Yağış açığı cinsinden kritik kuraklık şiddet-süre-frekans eğrileri
YONCA ÇAVUŞ
Yüksek Lisans
İngilizce
2019
İnşaat Mühendisliğiİstanbul Teknik Üniversitesiİnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı
PROF. DR. HAFZÜLLAH AKSOY